Êlih Barosu, yeni başkan ve yönetimini belirlemek üzere 18. Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştiriyor. Başkanlık için 4 aday yarışıyor. Abdülhamit Çakan ve Teyyar Ekmen, listeyle seçime katıldı. Jan Arin Arı ve Nuri Mehmetoğlu ise herhangi bir listeye bağlı olmadan seçime katıldı. Tahir Elçi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen Genel Kurula, Êlih Belediyesi Eşbaşkanları Gülistan Sönük ve Yeşil Işık’ın yanı sıra siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinden çok sayıda kişi katıldı. Genel Kurul’da okunan raporlar ardından Belediye Eşbaşkanı Gülistan Sönük konuştu.  

 

İSTASYON MEYDANINA DAVET

 

Kadına ve çocuğa dönük şiddetin sebebinin iktidarın cezasızlık politikası olduğunu kaydeden Sönük, “Mevcut sistem, bu topraklarda ilk tohumu eken, biçen kadını dört duvar arasında sıkıştırıp, eril ve cinsiyetçi bir toplum yaratmak istiyor. Bütün güzelliklere, medeniyetlere beşiklik eden bu topraklarda savaş gerçekliği var. Savaşın olduğu yere bir yerde hukukun üstünlüğünden bahsedilmez, bunun en bariz örneği AKP-MHP iktidarının pratikleri. İmralı Cezaevi başta olmak üzere tüm cezaevlerinde hak ihlali var. Hukukçuların, insan hakları savunucularının adalet arayışı olan herkesi yarın İstasyon Meydanına bekliyoruz.  Seçilecek olan yeni yönetimin yaşanan hukuksuzluklara karşı en güçlü biçimde ses getirmelerini istiyoruz” dedi. 

 

Ardından konuşan adaylar projelerini ve seçilmeleri halinde neler yapacaklarını dile getirdi. 

 

TECRİDE DİKKATİ ÇEKTİ

 

Söz alan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Êlih Şube Eşbaşkanı Esra Ölmez, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaştırılmış bir şekilde devam eden tecritte dikkati çekti. İmralı Ada Hapishanesi’nde hukuksuzluk sisteminin inşa edildiğine vurgu yapan Ölmez, “Sayın Abdullah Öcalan 25 yıldır bir hukuksuzluk sistemine maruz bırakılmaktadır. İmralı hukuksuzluk sisteminde itiraz edilmeyen her uygulama sonrasında diğer bütün hapishanelerde yasal kılıf uydurularak, işletilmeye başlanmıştır. Bu nedenle de hapishanelerdeki hukuksuzluğun son bulması için öncelikle İmralı Ada Hapishanesindeki hukuksuzluklara ses çıkarmak, itiraz etmek gerekmektedir. Sayın Öcalan 43 aydır ailesi ve avukatları dahil hiç kimseyle görüştürülmemiştir. Bu görüştürülmeme hali mutlak iletişimsizliğe denk gelen tecridin somut halidir” dedi. 

 

ABDULLAH ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELE ÇAĞRISI

 

Hukuk dışı olan tecride karşı mücadele edilmesi gerektiğini belirten Ölmez, “Sayın Öcalan'a uygulanan tecrit sistemine ses çıkarılmadığı itiraz edilmediği sürece toplumun çeşitli kesimleri de adım adım bu tecrit sisteminden payına düşeni alacaktır. Dolayısıyla tecride karşı toplumun bütün kesimlerinin tepki göstermesi gerekmektedir. Sayın Öcalan'a uygulanan tecride yalnızca hapishaneler boyutuyla değil, toplumsal barış yönüyle itiraz etmek gerekir. Zira Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi ile Sayın Öcalan'a uygulanan hukuk arasında güçlü bir bağ bulunmaktadır. Kürt meselesi barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmek isteniyorsa ana muhataplardan biri kuşkusuz Sayın Öcalan’dır. Dolayısıyla Sayın Öcalan'a yaklaşım bir nevi Kürt meselesine yaklaşımdır. Bu yönüyle Kürt meselesinin kalıcı bir toplumsal barış ile çözülmesi için İmralı tecrit sistemine son verilip Sayın Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için mücadele etmek bütün demokrasi güçleri ve hukuk örgütlerinin önünde bir kamusal ödev olarak durmaktadır” ifadelerini kullandı.

 

Öneri ve dileklerin alındığı Genel Kurul, yarın yapılacak oylamayla devam edecek.