Av. Akipa: ‘Jin jiyan azadî’ sistemde derin çatlaklar yarattı

  • kadın
  • 09:12 10 Aralık 2022
  • |
img
AMED - Kürt kadın kurum ve temsilcilerine yönelik baskının arkasında iktidarın korkusu olduğunu belirten Av. Suzan Akipa, “Jin, jiyan, azadî felsefesi sistemde en derin çatlakları yaratmış durumda” dedi. 
 
AKP iktidarının kadın mücadelesine yönelik saldırıları sürerken, kadın hakları alanında çalışma yürüten aktivistler de hedef haline getiriliyor. Kadın kırımı, tecavüz ve çocuk istismarına karşı failleri cezasız bırakan erkek yargı, diğer yandan bu suçlara karşı mücadele eden, söz ve eylem üreten kadınları kıskaca almış durumda. Son olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ve haklarında gözaltı kararı çıkartılan 50 kadından Figen Aras, Figen Ekti, Mekiye Ormancı, Didar Çeşme, Bedia Akkaya, Hatice Güngör, Hülya Kınağu ve Gülistan Dehşet tutuklanırken, 13 kadın hakkında da ev hapsi verilerek sokak mücadelesinden uzak tutulmak istendi. 
 
Jineolojî Dergisi Yayın Kurulu Üyesi ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şube Yöneticisi avukat Suzan Akipa, Kürt kadın mücadelesi yürütenlere yönelik gözaltı ve tutuklama operasyonlarına ilişkin ajansımızın sorularını yanıtladı. 
 
Avukat Suzan Akipa
 
 Kürt kadınlarının sosyal, siyasal ve kültürel faaliyet alanları uzunca bir süredir siyasi, idari ve yargı kıskacına alınmış görünüyor. Gözaltı, tutuklama ve baskılarda özelikle bazı kadınlar hedef seçilmiş gibi. Örneğin, Ayşe Gökkan, Figen Aras gibi kadınlar sürekli aynı uygulamalarla karşı karşıya. Neden aynı kişiler sürekli hedef alınıyor? 
 
Mevcut sömürgeci faşist sistemde, deneyimlediğimiz ve gördüğümüz üzere aynı isimler defalarca ısrarla uzun yıllara varan sürelerde sürekli yargı eliyle susturulmaya, cezalandırılmaya çalışılıyor. Fakat en nihayetinde varlık olarak bütün kadınların bu sistemin ve yargının hedefinde olduğunu ve potansiyel hedef olduğunu görebiliyoruz. Şunu belirtmek gerekiyor, bugün Kürt kadınları sadece cins mücadelesi yürütmüyor. Cins mücadelesini aşan bir yerde mücadelelerini büyütüyorlar. Bugün kadınlar kültürel, sosyal, ekonomik, ekoloji, parlamento, hukuk ve diğer bütün alanlarda aslında kadın rengini, Kürt kadın kimliğini yansıtmaya çalışıyorlar. Başta Kürt kadınları olmak üzere kadınların diğer bütün alanlardaki mücadeleleri ve sözleri büyüdükçe egemenler tarafından hedef haline getirildiğini görebiliyoruz. Bugün kadınlar ekonomiyi örgütledikleri için ekonomi alanına ve kadın kimliğine karşı bir saldırı hali var. Yine aynı şekilde kadın gazeteciler de hakikate ulaşma ama aynı zamanda hakikati özgür bir perspektifle inşa etme, topluma, kadınlara, haklara ulaştırma noktasında ciddi emek sarf ediyorlar. Ciddi bir irade de gösteriyorlar. Bugün Kürt kadın gazeteciler üzerindeki baskılar da yine parlamento da ki kadın vekillere, kadın hukukçulara veya kadın siyasetçilerden bağımsız bir saldırı hali değil.
 
Ayşe Gökkan, Figen Aras veya Nagihan Akarsel gibi isimlerin neden özellikle hedef haline gelmesi meselesi önemli. Ayşe Gökkan, önceki dönem TJA’nın Dönem Sözcülüğünü yapıyordu. Aslında siyasi iktidar hem yargı eliyle hem de diğer bütün gayrimeşru araçlarıyla bu yandaş medyası, yargısı veya bütün tecavüzcü erkekler eliyle ya da bakanlıklar, müdürlükler eliyle de olabilir. Bütün kadınlar zaten sistemin hedefine oturtulmuş ve kriminalize edilmiş durumda. Ama bazı isimler özellikle hedef alınıyor. Ayşe’nin kurucu öznesi ve temsiliyet gücü bu anlamda önemlidir. Ayşe Gökkan’a verilen ceza en nihayetinde kadın örgütüne verilen cezadır. Bizler de bu şekilde okuyoruz. Bugün ‘Ayşe benim irademdir’ diyen herkes Ayşe’ye verilen cezayı kendine verilmiş bir ceza olarak görüyor ve mücadelesini sahiplenmek için çok ciddi irade gösteriyor. Ya da Figen Aras, bugün kadınların bir hafızasıdır. Bu şiddet yönelimi, yargı ve cezalandırma pratiği aslında bu hafızaya yönelmiş bir şiddet olarak görülebilir. Bu anlamıyla sahiplenmek, hem irademizi hem de hafızamızı sahiplenmektir.
 
Bu yönlü özel bir çaba mı var? 
 
Evet, iktidar bilerek ve isteyerek kadın kurumlarının örgütlü gücünü, kadın iradesini, kimliğini yani kadına dair ne varsa kendi açısından bir hedef haline getirmiş durumda. Çünkü kadınlar aynı zamanda bir varlık olarak şiddetle karşı karşıya. Kadınların mücadelesi de bu yönlü sadece salt klasik bir eşitlik mücadelesinin ötesinde varlık mücadelesi de yürütüyorlar diyebiliriz. 
 
 
Gözaltı ve tutuklama gerekçeleri ne kadar tutarlı ya da ileri sürülen “suçlamaları” nasıl yorumluyorsunuz? 
 
 
Karşımızda kadınların örgütlü gücünü hapsetmeye yeminli ve ne yolla olursa olsun bu kadınları gerekçesiz susturmaya çalışan bir sistem var.
 
Gözaltı ve tutuklama gerekçeleri var mıdır? Bunu da sorgulamak gerekiyor. Karşımızda kadınların örgütlü gücünü hapsetmeye yeminli ve ne yolla olursa olsun bu kadınları gerekçesiz susturmaya çalışan bir sistem var. Kendilerince uydurmuş oldukları bazı gerekçeler tabii ki dosyalarda var. İftiracı tanıkların beyanları gibi tamamen yalan, iftira niteliğinde benzer soyut ifadeler üzerinden kadın müvekkillerimiz ve yoldaşlarımızın tutuklandığını görüyoruz. Temel olarak kadınların gençlerin ve aslında yargının hedefinde olan tek tek bütün bireylerin dosyalarına baktığımız zaman kadınların ifade ve örgütlenme özgürlüğünün engellenmeye çalışıldığını görüyoruz. Her ne kadar uygulanmasa da iç hukukta kanunlarla, yönetmeliklerle, tüzüklerle, anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan bütün demokratik haklarını kullanan kadınların bu haklarının kriminalize edildiğini ve bir suç delili olarak değerlendirildiğini ve kendileri açısından da bir cezalandırma pratiğine dönüştüğünü görebiliyoruz. 
 
Kadın katilleri, tecavüz sanıkları ve istismar suçluları işleyen ve suçları sabit olmasına rağmen çok kısa sürede serbest kalıyor veya hiç tutuklanmıyor. Ancak bu tür suçlara karşı mücadele veren kadınlar ağır ceza ve baskılarla karşı karşıya. Bu politikanın ve yargı pratiğinin arkasındaki fikriyat nedir? 
 
Sadece 21’inci yüzyıl açısından değil, insanların geldiği bugün itibariyle 5 bin yıldan fazla bir sistem gerçeğiyle karşı karşıyayız. Biz zaten bu sistemi tecavüzcü, doğa talancı, çocuk istismarcı ve faşist sistem olarak tanımlıyoruz. Haliyle kendi varlık gerekçesi tecavüzden, savaştan, kaostan beslenen bir sistem var. Dolayısıyla tecavüz ve istismar faillerini yargılaması demek kendini yargılaması ve kendi varlık gerekçesini mahkum etmesi anlamına geliyor. Bundan beslenen bir sistem de kendi eliyle karşısında örgütlü bir güç olmadığı bir sürece kendini yargılamayacağına göre böylesi bir sistemden böylesi suçluların yargılanmasını beklemek çok masumca kalıyor. Baktığımız zaman tecavüz failleri veya istismar faillerinin çok kısa sürede hemen serbest kaldıklarını veya kısmi olarak tutuklandıklarını görüyoruz. Kısmi olarak ceza almaları ya da tutuklanmaları yargıçların veya Adalet Bakanlıklarının cezalandırma yöntemi değil. Bu kadınların hem sanal medyalarda başlatmış oldukları kampanyalar, alanlarda, sokaklarda, fabrikalarda direnişler yine müdafi koltuklarında kürsülerinde savunma yapan kadın avukatların yargıçları ve iktidarı bu suçluları cezalandırmak için verdikleri mücadelelerdir. Yargıçlar, savcılar veya diğer kurumlar kendi kendilerine ya da dosya da herkesin görebildiği delilleri gerekçe göstererek tutuklamıyorlar. Kadınların mücadelesi ve yükselen sesi yine kadın hukukçuların özgürlükçü savunmaları alanlardaki ve sokaklardaki kadın direnişi böylesi bir sonucu doğuruyor ve umut da veriyor diyebiliriz. 
 
Kürt kadınının “jin, jiyan, azadî” sloganında vücut bulan mücadelesi devlet, iktidar ve erkek anlayışını korkuttuğu söylenebilir mi? Büyüyerek dünyaya yayılan bu mücadelenin öncüleri yargı eliyle engellenmek mi isteniyor? 
 
 
Bugün “Jin, jiyan, azadî”  sloganın sistemi bu kadar korkutuyor oluşu bir hakikati taşıdığıyla da ilgilidir. Bu anlamıyla “Jin, jiyan, azadî” sloganı ve felsefesi sistemde en derin çatlakları yaratmış durumdadır.
 
“Jin, jiyan, azadî” sloganı iktidarı, ataerkiyi, erkeği, ulus devlet aklını korkutmuş ve kaygılandırmış durumdadır. Evet, biz 21’inci yüzyılda artık kadın kırımına varacak kadın cinayetleri, siyasi soykırım operasyonları, ekolojik tahribatları görüyoruz. Bir bütün olarak kadınları, Kürtleri veya ezilen bütün kimlikleri yok etmeyle karşı karşıya gelen ve savaştan beslenen bir sistem görüyoruz. Bu sistemin bu kadar saldırıyor oluşu, onun sadece güçlü olduğu anlamına gelmiyor. Aslında korktuğu, telaş ettiği ve bu korkusunu saldırarak göstermeye çalıştığı anlamına geliyor. Jineoloji atölyelerimizde “Jin, jiyan, azadî”nin neden bu kadar önemi olduğu ve kadınlara ne verdiği üzerine tartışmalar yürütüyoruz. Kadının hem yaşamla hem özgürlükle bağını kuran bir yerden söz üretiyor. Ve sadece bir slogan olmanın ötesinde aslında bir direniş biçimini ve bir felsefeye varmış durumda. Kadının yaşamla ve özgürlükle bağının kurulduğu bu slogan tarihi de çok köklü sadece Rojhilat’tan başlayan bir slogan değil. Çok eski kazılarda bile kadına ait olanın yaşama ait olduğu, yaşama ait olanın da özgürlüğe ait olduğu vurguları çıkıyor. Ve bugün hem Rojhilat Devriminden başlayan ve bütün dünyaya yayılan kadın ve toplum mücadelesinde de görüldüğü üzere kadın yaşamı kuruyor, örgütlüyor ve özgürlüğü üreten bir yerden de sesini yükseltiyor.
 
Bugün “Jin, jiyan, azadî” sloganın sistemi bu kadar korkutuyor oluşu bir hakikati taşıdığıyla da ilgilidir. Çünkü sistem kendisini var eden o zeminin aslında hakikati saklayan zemin olduğunu biliyor. O hakikatin ortaya çıkması, örgütlenmesi ve büyümesi demek, sistemin yok olması anlamına geliyor. Bu anlamıyla “Jin, jiyan, azadî” sloganı ve felsefesi sistemde en derin çatlakları yaratmış durumdadır. “Jin, jiyan, azadî”  sloganın benimseyen, örgütleyen bütün kadınların da hedef haline gelmesi aynı zamanda bu mücadeleyi geriletme politikası olarak da görülebilir. Nagihan’la başlayan ve son olarak TJA’ya yapılan operasyonla devam eden yaşamın bütün alanlarında ince ince bazen kaba sürekli yoğunlaşan bu şiddet sarmalı bunu gösteriyor. “Jin, jiyan, azadî” sloganı yargı eliyle engellenmek, kriminalize edilmek, suç unsuru olarak kabul edilmek isteniyor. Ama kadınların da toplumların da gücü bu kriminalize politikalarından çok daha büyük.
 
 Bir kadın hukukçu olarak, yargıdaki bu pratikle mücadele ederken ne tür ayrımcılık, baskı ve zorluklarla karşılaşıyorsunuz ve bunlara karşı nasıl mücadele ediyorsunuz? 
 
Biz kadın hukukçular ve sanık kürsüsünde yargılanan kadın arkadaşlarla olan ilişkimiz salt avukatlık kanunundan kaynaklanan bir vekâlet ilişkisi değil. Aslında o direnişi orada sahiplenmek, onun kurduğu sözü ve mücadele biçimini ortaklaşma olarak görüyoruz. Haliyle sanık kürsüsünde yargılanan yargılayan akıl ile savunma kürsüsünde savunma yapan avukata olan pratikleri az buçuk gösteriyor. Şunu ısrarla ifade etmek gerekiyor, bizler çoklu kimliklerimizden dolayı çoklu saldırılara maruz kalıyoruz, haliyle çoklu savunma, özsavunma geliştirmek gibi bir zorunluluğumuz ve sorumluğumuz var. Mahkemelerde, adliyelerde kadınları yargılayan aklın kadın avukatlara nasıl davrandığını kestirmek çok zor olmasa gerek. Duruşma salonlarında o kadınların yargılanması aynı zamanda kadın avukatların da yargılanması anlamına geliyor.
 
Kadın mücadelesini yürüten kurum ve kişilere yönelik aralıksız ve çok yaygın bir şekilde süren baskılara rağmen kadın mücadelesi durmadan büyüyor. Kadınlar her türlü riske rağmen durmuyor ve geri adım atmıyor. Kadın hakları savunucusu bir hukukçu olarak bu direnci nasıl yorumluyorsunuz ve neye bağlıyorsunuz?
 
Bu kadar şiddetin arttığı, katmerleştiği bir ortamda kadınların mücadelesi bence demokratik bir yönetimin kendisi oluyor. Bugün Kürt kadınlar, 21’inci yüzyılın kadın yüzyılı olacağı iddiasıyla yola çıktı. Tarihe baktığımız zaman nasıl ki 19’uncu yüzyılda işçi hakları hareketi, 20’nci yüzyılda gençlik hareketleri yansımışsa 21’inci yüzyılda da kadın kimliği, rengi ve mücadelesi yansıyacak. Ve yansıyor da bunu görüyoruz. Bugün Rojhilat’ta, Kürdistan’da, Rojava’da, Şili’de, Latin Amerika’da, Avrupa ve Ortadoğu’da bütün toplumsal mücadeleye öncülük eden kadınların ne kadar güçlü olduklarını görebiliyoruz. Bu anlamıyla saldırılar her ne kadar artarsa artsın bu mücadelenin de büyüyeceğini söyleyebiliriz. Çünkü kadınlar şuradan da söz kuruyor; her gün artık çetelesini bile tutulamadığı kadın katletme geleneği var. İsimlerin değiştiği ama failin aynı zihniyetten beslendiği bir süreci yaşıyoruz. Hatta artık isimler bile değişmiyor. İpek Er’i katleden Musa Orhan’dı birkaç gün önce Diyarbakır’da Meryem Sevim’i katleden kişi de Musa Sevim’di. Artık isimler bile maalesef çoğu olayda değişmiyor. Ve kadınlar mücadele yürütürken bu katledilen kadınlar şahsında bütün katledilen yönümüzü kendileri açısından bir mücadele gerekçesine ve isyanına dönüştürdüğü için bu katliamlar, şiddet sarmalı karşısında direnişin de büyüdüğünü söyleyebiliriz.  
 
SUZAN AKİPA KİMDİR?
 
Avukat ve Jineolojî Dergisi Yayın Kurulu üyesi olan Suzan Akipa, kadın alanında hukuki ve akademik çalışmalar yürütüyor. Aynı zamanda Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şubesi Yöneticisi olan Akipa, hak ihlallerine karşı mücadele veriyor. 
 
Babası Agit Akipa 1992 yılında Şırnak’ın İdil ilçesine bağlı Çukurlu köyünde gözaltına alındıktan sonra katledildi. 
 
MA / Eylem Akdağ
 

Diğer başlıklar

12/12/2022
14:10 Adalet Nöbeti yürüyüşünde tecrit protesto edilecek
13:54 Mitinge çağrı: Yüzde 99'u yok sayan adaletsizliğe karşı Ankara'dayız
13:46 Zambiya’da 27 mültecinin cenazesi bulundu
13:10 İSİG: Kasım’da 127 işçi yaşamını yitirdi
12:13 Meclis’te Hiranur Vakfı gerilimi: İktidar sorumludur
12:11 Şenyaşar ailesi: Cumhurbaşkanının taraf olduğu dava adil olmaz
11:43 İstanbul’da polis bir kadını katletti
11:02 Faturası ödenmeyen caminin elektriği kesildi
10:54 İzmir’de bir kadın intihara sürüklendi
10:52 TÜİK işsizlik verilerini açıkladı
10:42 Yatakta sayım veren hasta tutuklunun hastaneye sevkleri iptal ediliyor
10:04 Kılıçdaroğlu Adalet Bakanlığı'na yürüdü
10:03 18 günlük yargılama sonucu Mecid Rıza Rehneverd idam edildi
09:51 DFG Eşbaşkanı Altan: Özgür basın olmadan özgür toplum olmaz
09:03 CPT, Bulgaristan'a başka Türkiye'ye başka
09:02 Yasaklara karşı 'Em ê Bêjin' konseri düzenlenecek
09:01 12 ARALIK 2022 GÜNDEMİ
11/12/2022
23:20 Hewlêr’de göçmen kampında yangın: 1 çocuk yaşamını yitirdi
22:06 Riha’da KESK'in 27'nci yıldönümü kutlaması
19:52 Hatay’da asgari ücret talebi
19:24 Esenyurt’ta 15 yaşındaki çocuğun ‘evlendirildiği' ihbarı
18:55 Nagihan Akarsel Zürih'te anıldı
18:45 Kadınlar Kadıköy’den seslendi: Hepiniz suçlusunuz!
18:39 Amedspor, Düzcespor deplasmanından bir puanla döndü
18:30 ‘Sinpaş’a göz yumuldu, talan tüm ile yayıldı’
17:49 Kadınlar istismarı protesto etti: Erkek iktidarınızı yıkacağız
17:41 HDP'den Ege'de halk toplantıları
17:37 Emek ve Özgürlük İttifakı'ndan halk buluşması
17:24 Amedspor Kadın Futbol Takımı Fenerbahçe'yi mağlup etti
17:20 Evrensel’le dayanışma etkinliği: Halkın haber alma hakkından ödün vermiyoruz
17:14 AKP’li vekilden HDP Grubu’na ‘katilsiniz’ sataşması
17:11 Hayvan hakları savunucuları: Ölüm getiren uygulamaya izin vermeyeceğiz
16:22 Sürücü: GAP'la hedeflenen alanların sadece yüzde 35’i sulanıyor
15:44 Bütçe görüşmelerinde 'Kürtçe resmi dil olsun' talebi
15:11 Keskin: AKP derin devletle anlaştı
14:46 Kaya: Din ve bayrak kamuflajıyla kötülüklerini gizliyorlar
13:52 Wan yarınki yürüyüşe hazır: Birlikte tecridi kıralım
13:30 Amed’te tecrit protestosu: Muhatap Abdullah Öcalan'dır
13:00 Kayyım mahkeme kararına rağmen 306 işçiyi mağdur ediyor
12:58 Şenyaşar ailesi: Bu adaletsizliği dünya takip ediyor
12:50 Riha'daki gençlik konferansında tecride tepki
12:38 TJA’dan ‘insan hakları’ açıklaması: Mücadeleye devam edeceğiz
12:33 İran'da saldırılara rağmen birçok kentte yürüyüş
11:56 Saldırılarda 61 yaşındaki kişi yaşamını yitirdi
11:27 Eski savcı cemaatteki tecavüze dair uyardı: Delil karartma şüphesi var
10:40 Akar’ın ‘heyet gitti’ iddiasının ardından HSM’den açıklama
10:07 Cezaevi tutuklunun hastalığını ailesinden sakladı
09:25 İsviçre Federal Konseyi'nden kimyasal silah yanıtı
09:09 Kadınların savaş ve militarizme karşı mücadelesi
09:05 Şahintepe’de ‘rant oyunları’ bitmiyor!
09:04 Av. Hamidi: Devlet istismarı meşrulaştıran söylemlerden vazgeçmeli
09:03 DÜ'de hukuk öğrencileri taleplerinde ısrarcı
09:03 Tüm Emekli-Sen Sekreteri: Bütçe emekliye değil savaşa ayrıldı
09:00 11 ARALIK 2022 GÜNDEMİ
01:49 Soylu protesto edildi: Kürtler mutlaka hesap soracak
01:04 Aile Bakanı istismarı itiraf etti: 2020’de birimimize aldık
10/12/2022
23:34 Aile Bakanı Yanık Genel Kurul’da protesto edildi
22:27 İranlılardan dünyanın sessizliğine tepki
22:15 HDP’den kayyım tepkisi: Siyasi hırsızsınız
22:09 Soylu’nun suçlularla fotoğrafları Genel Kurul’da
22:01 Sanal medyada kampanya: #NoFlyZone4RojavaNow
21:47 Avrupa’da tecrit protestosu
21:23 Koç Üniversitesi’nden atılan işçiler 3 gündür eylemde
21:13 Altay’dan iftira atan Soylu’ya: Çukurun çukuruna düştün
21:05 İsviçre'de Kürdistan Gazeteciler Derneği kuruldu
19:49 Türkiye’nin saldırısında Şam askeri öldü
19:35 KESK’ten forum: Emekçiler ne istiyor?
19:22 ‘İnsan hakları açısından asıl sorun göç değil savaşlardır’
19:11 50 bin korucu suça bulaştı: Suç makineleri üretiyorsunuz
18:54 ‘Çocuk istismarı failleri cezalandırılsın’
18:39 ‘Emek ve Özgürlük İttifakı anahtar rol oynayacak’
18:29 Meclis’te ırkçılık tartışması: Dedeoğulları ailesi Kürt oldukları için katledildi
18:21 Mahmur’da tecride karşı eylemlerin startı verildi
17:01 Kobanê, Til Temir ve Eyn İsa'ya saldırı
16:48 Irak’ta DAİŞ saldırılarında 5 bin tarihi mekan yok oldu
16:43 Yoğun bakımda bilinci kapalı olan tutuklu için tahliye çağrısı
16:32 Tiryaki: Soylu’nun albümü suç örgütleriyle dolu
16:18 1992’de tutuklanan Ramazan Ateş tahliye edildi
16:13 Tecride karşı yürüyüşe çağrı: Faşizme karşı sokaklarda olacağız
16:02 Mûş’ta gençlik konferansı: Tarikatlara imkan sağlayanlar suçlu
15:31 KESK: Hukuksuzluğu kabul etmiyoruz
15:21 HDP’den Soylu’ya: Senden korkan senin gibi olsun
15:14 Hasta tutuklu Özbek’in tahliyesi istendi
14:49 Giresunlu kadınlar: İktidar çocuk istismarında suç ortağı
14:42 'Tahir Gürdal’ın yaşamını yitirmesi ihmaller zinciri sonucudur'
14:38 Başaran: Cehenneme çevirdiğiniz ülkeyi kadınlar yaşanılır hale getirecek
14:33 Kılıçgün Uçar: Türkiye’deki şiddetin temelinde İmralı’daki hukuksuzluk var
14:26 Kayyım Amed'i Osmanlı tuğrasıyla tanıttı
14:24 Emek ve Özgürlük İttifakı: Savaş için değil halk için bütçe
14:22 EŞİK: Çocuk istismarını affa kalkışanlar Anayasa yapamaz
14:17 Marmara için fırtına uyarısı
14:10 Kırıklar Cezaevi'nde hasta tutukluya işkence
13:51 Wan’da yürüyüş çağrısı: Tecrit kırılmadan çözüm konuşulamaz
13:31 İşkenceyle katledilen Demir ve Akipa’nın faillerinin yargılanması istendi
13:13 Şenyaşar ailesi: Biz kazanacağız
13:03 ‘Seçimler güçlü stratejinin başlangıcı olabilir’
12:44 İhlallerin temelinde çözülmeyen Kürt sorunu var
12:20 HDP Hukuk Komisyonu: İnsan Hakları Haftası savaşla karşılanıyor
12:14 Hasta tutuklu Gürdal Gever’de defnedildi
12:09 Yüzbaşı ve uzman çavuş rüşvet almaktan tutuklandı
12:01 Kayıp yakınları kaybettirilen Hacı Şili’nin akıbetini sordu
11:39 10 Ekim’de katledilenler anıldı: İsyanımızı büyüteceğiz
11:19 Charlie Hebdo'dan uluslararası karikatür yarışması: Molla defol!
10:13 Bedirhan Abi'nin cenazesi Wan’da toprağa verildi
10:12 Kayıp gencin cenazesi bulundu
09:50 İstinaf Şenyaşar davasında kararı bozdu: 2 dosya birleştirilmeli
09:15 8 ayda en az 522 kadın katledildi
09:12 Av. Akipa: ‘Jin jiyan azadî’ sistemde derin çatlaklar yarattı
09:08 HDP il eşbaşkanları: Amed halkı yürüyüşe hazır
09:06 Erdoğan açılış yapsın diye sağlık alanını konuta çevirip sattılar
09:05 Tarım Sen: Tarım emekçilerinin sorunlarına çözüm için yola çıktık
09:04 Derslik yerine konteyner, ısıtıcı yerine mont!
09:03 Gazeteci Özuğurlu: Kara harekatı Türkiye'ye kaybettirir
09:00 10 ARALIK 2022 GÜNDEMİ
07:50 Hasta tutuklu Gürdal cezası ertelendikten 13 gün sonra yaşamını yitirdi
09/12/2022
23:59 CPT önünde süren eylem sonlandı: Kürt halkı ayakta olmalı
23:59 Limasol’da tecride karşı miting
22:54 İstanbul'da bir genç tutuklandı
22:49 Akar’dan kimyasal silah yanıtı: Soruşturulmasına izin vermeyiz
22:38 Aysel Tuğluk’un hayatının anlatıldığı film yayınlandı
21:40 IFJ: 2022 yılında 67 gazeteci katledildi
21:28 Bedirhan Abi'nin cenazesi 6 yıl sonra verildi
21:04 Semsûr’da KESK’in yıldönümü şölenle kutlandı
20:00 DİSK İletişim-İş Sendikası’ndan işten atılmalara tepki
19:20 Sinemacılardan 'Özerk Ulusal Sinema Merkezi' kurma çağrısı
18:22 Adalet Nöbeti'nde gözaltına alınanlar serbest bırakıldı
18:19 Oluç’tan HDP’yi hedef alan Çelebi’ye: Ağzınızı temiz suyla çalkalayın
18:16 Bradost bölgesi bombalandı
18:01 Panos'ta 80 öğrenci yemekten zehirlendi
17:43 Kadınlardan çağrı: Çocuklara ücretsiz yemek için bütçe ayrılsın
17:19 AKP’nin Anayasa teklifi Şentop’un imzasıyla Meclis’e sunuldu
17:15 Riha'da ‘İfade özgürlüğü ve cezasızlık politikası’ paneli
17:06 ‘Yakılan mültecilerin davasında etkili soruşturma yürütülmedi’
16:11 Emek ve Özgürlük İttifakı halk buluşması düzenleyecek
16:05 Engelliler Konfederasyonu: Devlet olmanın gerekleri yerine getirilmeli
15:56 6 yaşındaki çocuğun 'evlendirilmesi': Bu karanlıkla mücadele etmek zorundayız
15:38 Çemço'da kimyasal kullanımı sürüyor
15:35 ‘Kimyasal silah araştırılmadan Kürtlerle normalleşemezsiniz’
15:33 ‘ASM’lerde kadrosuz çalışmak istemiyoruz’
15:23 Tutuklu yakınları abluka ve yasağı tanımadı!
15:06 'Savaşlara değil, çocuklara bütçe ayrılsın'
14:59 ‘İnsan Hakları İhlalleri’ bilançosu: En önemli sorun Kürt sorunu
14:57 HDP’li Uca hakkında 3 fezleke
14:53 TMMOB Amed: Kent planlamasında rant esas alınıyor
14:49 Doğa talanının fotoğrafını gösterdi: Ekoloji düşmanısınız
14:48 Amed Barosu eski Başkanı Aktar’a DTK dosyasında beraat
14:45 Hak savunucuları davasında ceza talebi
14:44 Garibe Gezer anmasında kadınlar mücadele sözü verdi
14:36 Akbelen Ormanı için İdare Mahkemesi'ne itiraz
14:23 İsmailağa Cemaati’nde istismara dair 105 önerge