Av. Sarıca: Türkiye 'umut hakkı'nı sağlamazsa yaptırımlar gündeme gelir

İSTANBUL - Abdullah Öcalan’ın “umut hakkı”nı sağlanmaması durumunda Avrupa Konseyi'nde Türkiye’ye dönük bazı yaptırımların gündeme gelebileceğini söyleyen avukat Rezan Sarıca, “Umut hakkı'nın sağlanması kötüye gidişleri değiştirir. Devletin ve Komite'nin bu gerçekliğe uygun davranması gerekiyor" dedi. 
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 18 Mart 2014 tarihinde PKK Lideri Abdullah Öcalan’a şartlı tahliye olmaksızın ömür boyu hapis cezası verilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3’üncü maddesinin ihlali olduğuna karar verdi. "Öcalan 2" olarak çıkarılan kararda, Öcalan'ın, "müebbet veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan tutukluya serbest kalma imkanının tanınması" anlamına gelen "Umut hakkı"ndan yoksun bırakılmasıyla işkence yasağının ihlal edildiği tespitine yer verildi. Kararda, ayrıca gerekli yasal düzenlemelerin getirilmesi gerektiği belirtildi. Ancak Türkiye, AİHM’in verdiği kararı yerine getirme konusunda bir adım atmadı. 
 
Öcalan’ın avukatları ve sivil toplum örgütleri, bunun üzerine AİHM kararlarının yerine getirilip getirilmediğini denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne ihlal kararlarını gündemine alması için ayrı başvurular yaptı.  
 
Sivil toplum örgütleri tarafından yapılan başvuruya yanıt veren Türkiye, “umut hakkı” ile ilgili tespit ve önerileri görmezden geldi. Komite, bu konuda attığı adımlara dair bilgi vermesi için Türkiye’ye 2022 yılının Eylül ayına kadar süre verdi. Komite'nin Türkiye’ye verdiği süre dolmak üzere.
 
Türkiye, Asrın Hukuk Bürosu'nun 9 Ağustos 2022 tarihinde yaptığı başvuruya dair Komite'ye yanıt verdi. Yanıtta, "Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan hükümlülerin şartlı salıverilmesinin mümkün olduğunu ancak istisnai olarak bazı suçlar bu olasılıktan muaf tutulmuştur” denildi. Böylece Öcalan’ın "umut hakkı"ndan muaf tutulduğu itiraf edildi.  
 
 
Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Rezan Sarıca, başvuru kapsamı, Türkiye’nin verdiği yanıt ve olası gelişmelere dair Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtladı. 
 
Rezan Sarıca
 
 Müvekkiliniz Abdullah Öcalan için 9 Ağustos’ta Komite'ye yaptığınız başvurunun kapsamı neydi?
 
2014’te AİHM kararı çıkmıştı. O karardan sonra Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, kararın infazını takip etmek üzere bir denetim süreci başlatmıştı. Bu süreden sonra Komite’ye 4 başvuru yaptık. Ağustos ayında yaptığımız başvuru ise 5’incisi oldu. Bu başvurular, izleme süreci boyunca herhangi bir ihtiyaç doğduğunda ya da bir gelişme durumu olduğunda yapılabilir başvurulardır. Tabi 2014’te AİHM kararı çıktıktan sonra biz kararın gereğinin yerine getirilmesini bekledik. Ancak yıllarca bu konuda herhangi bir adım atılmadı. Hatta yasal olarak daha kötüye giden bir gidişat söz konusu oldu. Bu nedenle kararın gereğinin yerine getirilmesi için konuyu yargıya taşıdık. AİHM kararı verildikten sonra Türkiye buna uymakla yükümlüdür. Yargının ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla ilgili Türkiye’nin mevzuatında yer alan olumsuzlukların iptal edilmesi, örneğin sorunun kaynaklandığı yasal düzenlemelerin iptali için konunun Anayasa Mahkemesi’ne taşınmasını talep ettik. Aynı zamanda Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanmasının karar altına alınmasına yönelik bir talebimiz söz konusuydu.
 
Türkiye'nin son başvurunuza verdiği yanıt ile daha önce verdikleri yanıtlar arasında bir fark var mıydı?
 
Daha önceki başvurulara da benzer içerikte cevaplar olmuştu. Bizim dışımızda da kimi başvurular oldu. Sivil toplum örgütlerin başvuruları oldu. Onlara da Türkiye yanıt verdi ve yanıtların yanı sıra aynı zamanda Türkiye bu izleme sürecinde eylem planları da sundu. Bu kararın gereğinin yerine getirilmesine yönelik olduğu iddiasıyla 2015 ve 2021 yıllarında iki eylem planı sundu. Ki zaten izleme sürecinde Türkiye’nin bir eylem planı sunma sorumluluğu da vardı. Ne bu eylem planları içerisinde ne de bizim son yaptığımız bilgilendirme başvuru metinlerine verdikleri cevap içerisinde AİHM kararına uyulmaya dair herhangi bir gelişme söz konusu değil. Ama verdikleri bütün yanıtlarda kararın gereğinin yerine getirildiği, karara uygun kimi düzenlemelerin Türkiye mevzuatında yer aldığını belirtiyor.
 
 Türkiye’nin iddia ettiği gibi AİHM kararına uygun düzenlemeler mevzuatta var mı?
 
Aslında mevzuatta AİHM kararlarına uygun herhangi bir düzenleme söz konusu değil. Ama Türkiye yanıtlarında neye atıf yapıyor? Örneğin genel affa atıf yapıyor, özel affa atıf yapıyor ya da Meclis'in alabileceği kimi aflarla ilgili gelişmeler, Cumhurbaşkanına başvuru yapılabileceği ya da Anayasal koşulların bunu düzenlediğine dair kimi yasal düzenlemelere atıf yapıyor. Aslında koşullu salıverilme düzenlemesinin olduğuna dair belirli cevaplar veriliyor. 
 
AİHM, Türkiye’nin işaret ettiği af gibi düzenlemeleri “umut hakkı” kapsamında değerlendiriyor mu? 
 
 
Türkiye'nin mevzuatında AİHM kararlarına uygun herhangi bir düzenleme yok. Türkiye, genel ve özel affa atıf yapıyor. AİHM, bu konuda bunların yeterli olmadığına karar vermiş. Türkiye, bu vurguları tekrarlayarak kararın gereğini yerine getirmiş olmamakta. 
 
Türkiye’nin yanıtta verdiği bu durumların uygun olmadığı zaten AİHM kararında bile çürütülmüş durumda. Yani AİHM kararı içerisinde bunlar değerlendirme konusu yapılmış. Cumhurbaşkanının af yetkisi, Meclis'in özel af çıkarma yetkisi "umut hakkı" kapsamındaki gelişmelere uygun mu, "umut hakkı" standartlarına, AİHM’nin içtihatlarına, küresel standartlara uygun mu değil mi tartışması yürütülmüş. AİHM, bu konuda bunların yeterli olmadığını, bunların kişinin, bireyin öngörülebilir bir şekilde kendilerinin serbest kalacağı umudunu içermediğini, dolayısıyla "umut hakkı"nın, Türkiye’nin mevzuatındaki bu aflarla ilgili koşullara indirgenemez derecede önemli olduğu tespitini yapmış. Ağırlaşmış müebbet hapis cezasının ömür boyu çektirilmesi yönündeki düzenlemelerin işkence yasağına aykırı olduğunu, insanlık dışı bir düzenleme olduğu kararını vererek, ihlal kararı vermiştir. Dolayısıyla Türkiye bugün bu vurguları tekrarlayarak, kararın gereğini yerine getirmiş olmamakta, karara uygun düzenlemeleri yapmayacağını ortaya koymuş bulunmaktadır. 
 
 Ancak Türkiye yanıtında Öcalan’ı “umut hakkı”ndan muaf tuttuğunu itiraf etti…
 
Önceki yanıtlarında, eylem planında ve bu son yanıt içerisinde de ağırlaştırılmış müebbetlerle ilgili kimi istisnai bazı cezaların muaf olduğunu ortaya koyuyor. Yönlendirmeye yönelik olduğu, Komite'nin izleme sürecini olumsuz etkilemeye yönelik olduğu anlaşılıyor. Çünkü muaf dediği şey, ömür boyu çektirilen ağırlaşmış müebbet infaz yasası. Daha çok siyasi mahkumlarla ilgili, siyasi cezalarla ilgili bir düzenleme. Zaten AİHM’in ihlalini verdiği düzenleme bu. Bu konuda Türkiye istisnaların olduğunu belirtip, AİHM’nin kararının ne kadar doğru olduğunu bir yönüyle itiraf etmiş oluyor. Bu konuda Bakanlar Komitesi’nin de bunu dikkatten kaçırmaması gerektiğini belirtebiliriz. 
 
 Türkiye, son yanıtında nasıl bir mesaj veriyor?  
 
 
 Türkiye, AİHM kararına uymayacağının mesajını veriyor. Sayın Öcalan'ın merkezinde olduğu bu konuda (umut hakkı) da bir çözüm planı sunmayacağını ifade etmiş oluyor. Komite ise, bir eylem planı sunmasını, bir çözüm planı göstermesini istiyor.  
 
Türkiye, AİHM kararına uymayacağının mesajını veriyor. Şimdi bu izleme süreci, bir süreç. Bu süreçteki başvurucuların attığı adımlarla Türkiye’nin attığı adımlar Bakanlar Komitesi’nin nezdinde bir değerlendirme konusu olacak. Dolayısıyla nihai olarak Komite bu süre içerisinde atacağı kimi adımlarla, en nihayetinde de bir karara varacaktır. Aslında o kararın hukuken nasıl olması gerektiği şimdiden bile ortaya çıkmış durumda. Çünkü Türkiye bu karara uygun davranmayacağını ilan ediyor. Komite Türkiye’den eylem planı sunmasını, bir çözüm planını göstermesini istiyor. Bütün bu gelişmeler Türkiye’nin AİHM kararlarına uygun bir çözüm planı olmadığını ifade etmiş oluyor. Yani Türkiye, Sayın Öcalan’ın merkezinde olduğu bu konuda da düzenlemeleri şuana kadar yapmadığı ve bir çözüm planı sunmayacağını ifade etmiş oluyor.
 
 Türkiye'nin "istisna" dediği kişi sadece Öcalan'ı mı? Benzer durumdaki tutuklular bu karardan nasıl etkilenir?  
 
Bu sadece Sayın Öcalan’ı ilgilendiren bir mesele değil. Çünkü ömür boyu hapis cezası Türkiye’nin yapısal bir sorunu. Sadece bireysel bir sorundan kaynaklanmıyor ve bu binlerce kişiyi ilgilendiren bir duruma gelmiş durumda. Hukuksal anlamda dahi binlerce kişiyi ilgilendirir bir duruma gelmiş halde. Önceleri Kürt siyasal mücadelesi içerisinde ağırlaşmış müebbet hapis cezası almış kişileri ilgilendiren bir boyuttaydı. En nihayetinde Sayın Öcalan’la getirilmiş bir düzenlemeydi bu. Ancak bugün binlerce kişiyi ilgilendiren, kapsayan bir mevzuata dönmüş durumda. Sayın Öcalan’ın yararlanmasını engellemek açısından atılan kimi adımlar Türkiye’nin daralmasına neden olan adımlara yol açıyor. Türkiye’nin refahını, toplumsal özgürlüğünü ve büyümesini de engelleyen bir etkiye sahip olduğunu bütün toplumun görmesi gerekiyor.
 
Türkiye, “bazı suçlar istisna” diyerek aslında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar hakkında koşullu salıverilmenin mümkün olduğunu da kabul ediyor. Türkiye'de “umut hakkı"dan yararlanan tutuklular var mı?  
 
 
 Bu sadece Sayın Öcalan'ı ilgilendirmiyor, binlerce kişiyi ilgilendiriyor. Bektentimiz AİHM kararlarına ve standartlarına uygun yasal düzenlemelerin yapılması. Bu konu Kürt sorunuyla ilgili. Devletin bu bakış açısını değiştirmesi gerekiyor. 
 
Yani süreli hapis cezalarında, yine adli müebbet hapis cezalarında "umut hakkı" olarak ifade edilebilecek erken serbest kalma koşulları var. Zaten bunları ortaya koyarak, Komite'nin Türkiye aleyhine bir karar vermemesi için ülkede "umut hakkı"nın olduğu mesajını vermek istiyor. Ama ne AİHM’in kararının içeriği bununla ilgili ne de bugün izlenen süreç bununla ilgili. Komite'nin beklediği kimi yasal düzenlemeler bu konuyla ilgili değil. O yüzden ikisi arasında fark var ve ikisi birbiri ile ilişkili şeyler değil. Bir kesimi tamamen hak dışında gören, idamdan sonra ömür boyu hapis cezasını çekecek şekilde idamın farklı bir boyutuyla uygulama düzenlemesi olarak ifade ediliyor. Dolayısıyla bunun değişmesi lazım. Evrensel standartlara, AİHM standartlarına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Beklentimiz Türkiye’nin bu konuda AİHM kararlarına, standartlarına uygun yasal düzenlemeleri bir an önce yapması.
 
Bu konunun Kürt sorunuyla ilgili olduğu aşikar. Türk devletinin 100 yıldır Kürt meselesine yapmış olduğu bakış açısını değiştirmesi gerekiyor. Bugüne kadar bu topraklara, halklara, topluma hiçbir şey kazandırmadı. Kimi sermayedarlara, tekelcilere, burjuvaziye, iktidar odaklarına kazandırdığından daha fazla bu coğrafyaya kaybettirmiş durumda. Bugün geldiğimiz noktada, zayıflayan, daralan, güçsüzleşen ve her açıdan geriye giden bir toplum gerçeği var. Devletin Kürt meselesine olan bakış açısının değişmesi, hukuksal alandaki gelişmelerin önündeki engellerin kaldırılması gerekir. Böylece refah ve bilinç düzeyi yüksek güçlü bir toplum gerçeği ortaya çıkacak.
 
 Öcalan'ın "umut hakkı"nın sağlanmasının ne gibi sonuçları ya da etkileri olur?  
 
Öcalan’ın "umut hakkı" sağlanırsa bu coğrafyada şuan yaşanan bütün yaşamsal kötüye gidişler değişir. Zaten şuan toplumun ihtiyacı olan anlayış, düşünce içeriği ve ihtiyacı olan kişi İmralı’da. Sayın Öcalan’ın düşüncelerine ihtiyacı var şuan toplumun. Sayın Öcalan’ın toplumsal barış etkisine ihtiyacı var toplumun. Özgürlük ve demokrasi mücadelesine ihtiyaç var. Bugün ne özgürlük ve demokrasi kültürü, ne toplumsal barış ve uzlaşı kalmış durumda. Bunlar tamamen ortadan kaldırılmış, daraltılmış, siyasal, güvenlik, askeri politikalarla tamamen konuşulamaz bir hale getirilmiş. Yasaklayan, tecrit eden, baskılayan, zulmeden bir politika devrede. Sayın Öcalan’ın dünden bugüne ortaya koyduğu doğayla, toplumla, kadınla ve kadının yaşadığı toplumsal eşitsizlikle ilgili ve genel olarak toplumsal bütün sorunlarla ilgili gerçekçi çözümlerin projeleri ve fikirleri bulunmakta. Bunların yaşamsallaştırılması gerekiyor. 
 
 
 Sayın Öcalan'ın "umut hakkı"nın sağlanmasıyla yaşamsal kötüye gidişler değişir. Fiziki özgürlüğünün sağlanması da toplumsal bir menfaattir. Hem devletin hem Bakanlar Komitesi'nin bu gerçekliğe uygun davranması gerekiyor.
 
Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü toplumsal bir menfaattir. Hukuk da böyle bakmalıdır. Hukuk zaten birilerinin tekelinde olup daraltılan bir araç haline gelmiş. Ama tarafsızlığını ve bağımsızlığını koruyan bir hukukun toplumsal ihtiyaçlara göre dönüşmesi gerekiyor. Yani Sayın Öcalan’ın "umut hakkı"nın sağlanması her yönüyle meşru bir gelişmedir. Kürtler, milyonlarca ses çıkararak Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü haykırıyor. Yıllar içerisinde Türkiye’de Meclise, yine Avrupa Konseyi'ne on milyonu aşkın imza verildi ve özgürlüğü talep edildi. Bu toplumsal hakikat inkar edilemez. Sayın Öcalan’a özgürlük talebi yerelden evrensele taşınmış durumda. İnkarın kaybettiren bir politika olduğu defalarca kanıtlanmış durumda. Hem devletin hem Bakanlar Komitesi'nin bu gerçekliğe uygun davranması gerekiyor.
 
 Komite'nin sivil toplum örgütlerinin yaptığı başvuruya dair Türkiye’ye verdiği süre dolmak üzere. Türkiye'nin son yanıtı, Eylül ayında atacağı adımlara dair nasıl bir ipucu veriyor?
 
Türkiye adım atmayacağını söylüyor. Bu konuda AİHM kararlarının içerisinde kimi bireysel önlemlerin alındığını, geçtiğini söylüyor. O bireysel önlemlerin genel önlemlerle ilişkili olduğunu ifade edip, genel önlemlerin de alındığını belirtiyor. Bu konuda yapılacak başka hiçbir şey kalmadığı söyleniyor dolayısıyla. Ama bu bir süreç olduğu için herhangi bir zaman içerisinde Türkiye’nin yeni yanıtlar ve yeni eylem planları sunmasının önünde bir engel yok. Yeni sunumlar da yapabilir. Ancak şuana kadar olumlu herhangi bir adım atmayacaklarını deklare etmiş oldular. Bakanlar Komitesi, Türkiye’ye 22 Eylül’e kadar adım at demedi. Bu konuda AİHM kararlarına uygun adım atılmamış tespiti yaparak, derhal bu konuda yasal düzenlemelerin yapılması çağrısını yapmıştı. 22 Eylül’e kadar atılan adımlarla ilgili de bilgilendirme talepleri söz konusuydu. Ama bugüne kadar yasal düzenlemelere dair herhangi bir bilgilendirme olmadı.
 
Adım atmaması halinde Türkiye’yi ne gibi yaptırımlar bekliyor?
 
İlk defa Kasım-Aralık 2021 tarihinde Bakanlar Komitesi gündemine almıştı ve bu gündem sonucunda kimi ara kararlar aldığı, nihai kararı ise süreç tamamlandığı zaman, dosyanın tamamının kapatmasına yönelik olacak. Komiteden beklediğimiz; İster süre versin, ister kimi yeni çağrılarda bulunsun, ara kararlar boyutunu bir üst aşamaya taşımasını bekliyoruz. Zaten başvurularımızda da bu tür talepler var.
 
Nedir bu üst aşama? 
 
İzleme süreci, kimi dönemsel toplantıların gündemine konu olabilir. Yıllık yapılan toplantılarda gündem olabilir. Komitenin üye temsilcilerinin gündeminde yer alabilir. Komitenin çıkaracağı dönemsel ve yıllık raporlarının içerisinde yer alabilir. Komite üyelerinin Türkiye ile ikili diplomatik ilişkilerinde gündem konusu olabilir. Bunların sonrasında ısrarla AİHM standartlarına uygun adım atmaması halinde, Türkiye’nin karara uygun davranmadığı tespitini yaparak, konuyu AİHM’ne taşıyabilir Bakanlar Komitesi. Bu bir prosedür. Biz Bakanlar Komitesi’nin gecikmeksizin, aradan geçen 8 yıllık sürede ve Türkiye’nin verdiği yanıtların içeriğinden kaynaklı bu tespiti yapıp konuyu AİHM’e taşımasını bekliyoruz.
 
AİHM’e taşınması halinde nasıl bir süreç işleyecek?
 
 
 AİHM, yeni bir değerlendirme ile Türkiye'nin karara uygun davranıp davranmadığına karar verecek. Davranmadığının kararını verirse tekrar Komite'ye gönderir. Komite de yeni tedbir ve kararlarla konuyu Avrupa Konseyi'nin gündemine taşıyabilir ve kimi bazı yaptırımlar ele alınabilir. 
 
AİHM yeni bir değerlendirme ile Türkiye’nin karara uygun davranıp davranmadığının kararını verecek. Eğer davranmadığının kararını verirse tekrar Komite'ye gönderir ve Komite bu konuda alacağı yeni tedbir ve kararlarla Avrupa Konseyi’nin gündemine konuyu taşıyabilir. Türkiye’nin üyelik koşullarını gündem haline getirebilir, kimi bazı yaptırımları da ele alabilir. Ama Avrupa Konseyi’nin de bu konuda olumsuz bir noktasını belirtmem gerekiyor. Örneğin; Kasım-Aralık başındaki toplantıda kimi kararlar ve çağrılar oldu. Çağrıları elbette yasal düzenlemelerin yapılması, bu konuda kaç kişinin etkilendiği, kaç kişinin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldığı istatistiklerini de Türkiye’den talep etmişti. Yasal düzenlemelerin de bir an önce düzeltilmesi çağrısını yapmıştı. Ancak bu gelişmelere rağmen Avrupa Konseyi’nin Mart ayında yayınladığı bir raporu vardı. Bu yıllık raporun içerisinde ağırlaştırılmış müebbetle ilgili izleme sürecine dair gelişmeler bulunmuyordu. Yani Bakanlar Komitesi de bu konuda evrensel hukukun gerektirdiği, AİHM standartlarının gerektirdiği çerçevenin dışına çıkmayıp, gereğini etkili bir şekilde takip etmesini bekliyoruz. Bu yönüyle Türkiye’den karara uygun adımlar atmasını beklediğimiz gibi, Bakanlar Komitesi’nden de sürece yaymadan etkili adımlarla Türkiye’nin yasal düzenlemeler yapmasını sağlamasını bekliyoruz.
 
 Türkiye’nin son yanıtına karşı siz ne gibi girişimlerde bulunacaksınız?  
 
Türkiye’nin yanıtında bizim yaptığımız başvuru içeriğinin, daha önce yaptığımız başvurularla aynı olduğunu belirtiyor. Ama aynı değil. Bu yaptığımız başvuruda son 10 aylık hukuksal kimi gelişmelerle ve Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlük hakkının sağlanıp sağlanmadığına yönelik hukuksal gelişmeleri içeriyor. Eylül toplantısına kadar yeni bir başvuru yapmayacağız. Eylül ara toplantı sonuçlarına göre gerek biz gerekse sivil toplum kuruluşlarının bu konunun takipçisi olacağını biliyoruz. Oradan çıkacak kararlara göre biz de ihtiyaca göre yeni başvuru yapıp yapmayacağımızı değerlendireceğiz. Üç ayda bir yapmış olduğu toplantılar var Bakanlar Komitesi’nin. Bunları yakından takip ediyoruz.
 
MA / Diren Yurtsever

Diğer başlıklar

04/09/2022
09:04 Kıbrıs'ta 'terör listesi'ne karşı 23 bin imza topladı
09:04 Kriz derinleşiyor: Ekonomi hükümet değişikliğiyle düzelir
09:02 ODTÜ’lüler: Ankara’nın son yeşil alanı yok ediliyor
09:01 Katledilmesinin üzerinden 29 yıl geçti: Acısı da şerefi de büyük
09:00 04 EYLÜL 2022 GÜNDEMİ
03/09/2022
23:10 Diyarbakır Barosu: Sorumlular hakkında soruşturma başlatılmalı
23:07 Mardin Valiliği'nden Midyat açıklaması: Polisin ayağı takıldı, silah ateş aldı
22:46 HDP Milletvekili Semra Güzel tutuklandı
22:03 Polisin öldürdüğü Kara’ya dair suskun olan Emniyet taziyeye gitti
21:47 Semra Güzel: Boyun eğdirmek istediler, eğmedim
20:04 Semra Güzel tutuklanma talebiyle Hakimliğe sevk edildi
18:47 HDP heyeti Hakan Arslan’ın ailesini ziyaret etti
18:38 Semra Güzel’in savcılık ifadesi sona erdi
18:26 Semra Güzel’in gözaltına alınması protesto edildi
18:07 Semra Güzel’e uygulanan şiddete tepki: Kürtler size boyun eğmez
16:25 Tutuklu yakınlarının eyleminde gazetecilere gözaltı ve şiddet
16:19 Şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Sezay Koçak anıldı
15:53 Hasta tutuklu Fırat ve Yıldırım'ın tahliyesi için çağrı yapıldı
15:47 Zap'ta Skorsky helikopter düşürüldü
15:23 Batman’da Kılıç, Sincar ve Özdemir’in failleri soruldu
15:17 Ters kelepçe takılan milletvekili Güzel’e ‘baş eğdirme’ çabası
15:03 Hasta tutuklu Polat 34 gündür açlık grevinde
14:51 Ünsal Ban hakkında tutuklama kararı
14:24 Erdoğan, Putin ile görüştü
14:23 Cumartesi Anneleri'nden polisler hakkında suç duyurusu
13:35 HDP’den Soylu’ya: Peker’in suç ifşaatları karşısında neredesin?
13:33 İzmir Barosu hakkında 'nefret' iddianamesi
12:51 İdil'de 2 askerin 'kazayla' yaralandığı iddiası
12:47 Mardin Barosu: Polis cinayetine ilişkin soruşturma başlatılmalı
12:23 Musa Anter Gazetecilik Ödülleri başvuruları için son bir hafta
12:15 HDP Kadın Meclisi: Semra Güzel irademizdir
11:43 Efrînli 3 şarkıcı İstanbul’da kaçırıldı
11:23 Semra Güzel adliyeye sevk edildi
11:18 Açlık grevi cezasına karşı oy: Toplu grev, müdahaleyi meşru kılmaz
11:12 İzmir'de kaza: 1 kişi yaşamını yitirdi 13 işçi yaralandı
11:12 Ölümle tehdit edilen gazeteciler: İşimizin başındayız
11:00 Hatice Atalay'ın failleri 26 yıldır bulunmadı
10:36 KADES'in broşüründe aile kutsandı
10:14 Şenyaşar ailesinden Bozdağ’a: Hukukta çifte standart var
09:38 4 büyükşehirde anket: HDP birinci, AKP eriyor
09:35 4’üncü evre kanser hastasına ölüm döşeğinde tahliye!
09:17 İstanbul’da yağış uyarısı
09:14 'Polisin silah kullanma yetkisi sınırlandırılmalı'
09:10 Sincar cinayetinde zaman aşımına 1 yıl kaldı
09:06 Kentin tarihi dokusunu halılarla yurt dışına tanıtıyor
09:05 İHD Gençlik Komisyonu: Hedef sorunların çözümü
09:05 Diyarbakır Valiliği'nin açıklama yasağına ihlal kararı
09:04 Ekinci’nin otopsi raporu: Ası vakalarında görülen tipik yapıda değil
09:01 İHD'li İncin: Cezaevleri bağımsız kuruluşlar tarafından denetlenmeli
09:00 03 EYLÜL 2022 GÜNDEMİ
08:59 Güzel ile görüşen avukatlar iddiaları yalanladı
08:26 Akdeniz'de deprem
02/09/2022
23:17 Gençler saldırıları protesto etti
23:05 Ünsal Ban serbest bırakıldı
22:37 Gazprom, Avrupa'ya gaz akışını tamamen kesti
21:16 HDP’li Semra Güzel gözaltına alındı
21:11 'Barış Konseri' hasta tutuklulara adandı
20:48 Genel İş Sendikası: Sefalet ücretine hayır
20:32 Doğubayazıt'ta gözaltına alınanlar serbest bırakıldı
20:03 Demirtaş’dan cenazesi torba içinde verilen Arslan’a ilişkin mesaj
18:03 Kobanê Davası: DAİŞ vahşetini yok sayan bir iddianame
17:47 Afganistan’da camide patlama: 28 ölü, 45 yaralı
17:12 Yeni Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne onay
17:02 Ünsal Ban’ı görüntüleyen gazetecilere polis tehdidi
16:56 İstanbul Sözleşmesi’nin reddine karşı Danıştay’a temyiz başvurusu
16:47 İnsan hakları savunucularının davası ertelendi
16:23 İHD Urfa Şubesi’nden ‘Barış Nöbeti’ eylemi
16:21 Şık’tan Erdoğan’a: Memlekete hukuk gelince konuşuruz
16:04 Mimarlar Odası Başkanı Karakuş ‘memurluktan atılma’ ile karşı karşıya
15:56 AKP’li bakandan zam savunması: İmkanlar daha fazla el vermedi
15:39 Cezaevinde şüpheli ölüm
15:16 Katledilmek istenen Gülizar Karaman: Can güvenliğim yok
15:05 'Gazetecileri ölümle tehdit eden polisler soruşturulsun'
15:03 Erdoğan, Şık’ı hedef aldı: Bu zat teröristin tekidir
14:36 Açlık grevinin sürdüğü cezaevinin savcısıyla görüşme: Talepler karşılansın
14:35 Bakanlığın ‘Beyaz Reformu’na sağlıkçılardan tepki
14:24 Sancar’dan Midyat’taki polis cinayetine tepki: Cezasızlık bu olayları sıklaştırıyor
14:21 SES Ankara Şubesi: İhraç edilenler işe iade edilsin
14:06 Batman’dan Şenyaşar ailesine ziyaret
14:05 Midyat’taki polis cinayetini sordu: Talimatı kim verdi?
14:03 Uyuşturucuya karşı açıklama yapanlara polis saldırısı
13:50 'Rant yoluna' karşı ODTÜ'lülerden destek çağrısı
13:34 Hasta tutuklu Yalçın’ın kardeşi: Bu toplumsal bir sorun
13:07 1 Eylül'de öne çıkan talep: Abdullah Öcalan'a özgürlük
12:51 Hacıhüsrev’de evler polis zoruyla boşaltıldı
12:32 Abdullah Öcalan’ın aile ve vasisinden görüşme başvurusu
12:31 Van’da polisler gazetecilere silah çekip ölümle tehdit etti
12:20 Kobanê Davası gizli tanığından kopyala-yapıştır iddialar
12:13 Gazeteci Değer’e açılan soruşturmaya takipsizlik
12:08 Kadıköy’de gözaltına alınanlar serbest bırakıldı
12:01 Enes Kara protestosuna katılanlara ve gazetecilere dava açıldı
11:37 Şarkıcı Gülşen hakkında 3 yıla kadar hapis istemi
11:34 Emine Şenyaşar: Adalet gelmeden buradan kalkmam
10:39 Cizre’de intihar girişimi iddiası
10:12 CHP’li belediye tepkiler üzerine konser için yer verdi
10:07 Av. Sarıca: Türkiye 'umut hakkı'nı sağlamazsa yaptırımlar gündeme gelir
10:04 Dêrin Peşmergesi: KDP daha büyük ihanetlere hazırlanıyor
09:48 İstanbul’da Hakan Arslan için meşaleli yürüyüş
09:39 ANHA muhabirlerine saldırı
09:09 Midyat'taki polis cinayetinde valilik suskun
09:07 Emek ve Özgürlük İttifakı'nın ‘Yol Haritası’ hazır
09:05 'Demokrasiyi güçlendirecek muhalefet 'Üçüncü Yol'dur'
09:03 Prof. Dr. Köker: Otoriter rejimden çıkış temel meseleleri konuşmaktan geçiyor
09:01 İdare ve Gözlem Kurulu 'sohbet hakkını' yasakladı
09:00 02 EYLÜL 2022 GÜNDEMİ
01/09/2022
23:59 ÖHD Ankara Şubesi: Sincan Cezaevi’nde tecrit yerleşik hale getirildi
23:19 İmralı heyeti üyesi Önder: Kim kamusal sürece hükmediyorsa muhatabımız odur
22:49 Urfa’da bağımlılığa karşı yazılama
22:08 CHP’li belediye mahkeme kararına rağmen konsere izin vermedi
20:40 Midyat'ta polisin vurduğu genç hayatını kaybetti
19:26 Kadıköy’de yüzler savaşa karşı barışı haykırdı
18:24 Sancar: Savaş karşıtı ittifakı yaratmak zorundayız
18:11 Yasaklanan konser için yürütme durdurma kararı
18:02 Ankara’dan 1 Eylül mesajı: Barış hareketi yaşamsal bir görev
17:56 Kobanê Davası: Failler dışarıda savcı yok
16:59 Buldan: Barışın sağlanması tecridin kaldırılmasından geçer
16:56 Sancar, Silopi Belediyesi’ni ziyaret etti
16:55 Asbestli gemi Bakanlık kararına rağmen geliyor
16:42 Bahçeli: Sosyal medya denetim altına alınmalıdır
16:32 Adalet Nöbeti'nde 1 Eylül açıklaması: Barış İmralı'da
16:24 İHD, 'Barış Nöbeti' eylemi başlatıyor
16:23 Birçok kentte 1 Eylül açıklaması: Barış hakkını savunuyoruz
16:16 Polonya, Almanya’dan savaş tazminatı istedi
16:04 İzmir'de kaza: 1 ölü 3 yaralı
16:04 Manisa'da yangın
16:04 Hakkari’de 1 Astsubay yaşamını yitirdi
16:03 ‘Aysel Tuğluk serbest bırakılsın’ pankartı Malabadi Köprüsü’ne asıldı
15:59 Midyat’ta polis bir genci vurdu
15:38 AYM, polis müdahalesinin ‘Anayasa’ya aykırı’ olduğuna hükmetti
15:26 Kadın Eki’nin 45’inci sayısı ‘Barış’ temalı çıktı
15:26 Sütü kesilen anneye cezaevinde mama için sıcak su verilmedi
15:15 ‘Yargı mülakat adı altında yandaşlaştırılıyor’
15:05 Gelecek Partisi’nden Peker’in ifşalarına dair suç duyurusu
14:41 İTO: İstanbul'da enflasyon yüzde 99,91'e yükseldi
14:28 Polisten Kobanê Davası avukatına tehdit
14:23 Asistan hekimler: Hekimlerin bölünmesine izin vermeyeceğiz
14:19 Bozdağ’a cenaze sorusu: Hukuka uygun teslim etmek göreviniz değil mi?
14:18 HABER-SEN’den ayrımcılığa tepki
14:09 Polisten tutuklu yakınlarına: Taleplerinizi HDP mitinginde dile getirin
13:55 Urfa Barosu’ndan ‘yargı bağımsızlığı’ vurgusu
13:43 Erdoğan öğretmenleri hedef gösterdi: Çapulcu musunuz siz?
13:41 Şenyaşar ailesinden 'Adalet Sergisi'
13:38 Diyarbakır Barosu: Yargı ırkçı saldırılarda rol üstlenmeli
13:08 Tutuklu Kurbani Özcan'ın annesi: Oğlumu öldürecekler
13:07 468 örgütten 1 Eylül deklarasyonu: Eşit yurttaşlık temelinde kalıcı barış
13:01 Kürt siyasetçi Abdurrahman Yıldırım yaşamını yitirdi
12:53 Kobanê Davası: DAİŞ vahşetine karşı yaptığımız çağrı suç değil
12:40 ‘Rant yoluna’ karşı belediye önünde stant açıldı
12:26 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
12:23 Kavala iddianameyi hazırlayanı savcıyı ikinci defa HSK’ye şikayet etti