Halkevleri: AKP-MHP koalisyonu krizi derinleştirecek

img
ANKARA – 24 Haziran seçimlerinde çoğunluğu alan AKP-MHP ittifakının sorunları çözmeyip krizi derinleştireceğini belirten Halkevleri, "Seçim öncesinde diktatörlüğe karşı özgürlük mücadelesi içinde kurulan dayanışmayı ve omuz omuza mücadele duygusunu güçlendireceğiz" dedi. 
 
Halkevleri, 24 Haziran'da yapılan 27'nci dönem milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin yazılı açıklama yaptı. Seçimin Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını ilan etmesi ve AKP-MHP ittifakının Meclis çoğunluğunu kazanmasıyla sonuçlandığının belirtildiği açıklamada, "Sosyalistler ve tüm demokrasi güçleri bakımından ayrıntılı değerlendirilmek zorunda olan bu sonuçla Türkiye’de yeni bir dönem açılmış oldu. Elbette ki neoliberal sömürge kapitalizminin ve devletin-rejimin krizlerinin bütün birikimlerini üzerinde taşıyan yeni bir dönem. Erdoğan ve AKP sözcüleri, şaibeli 16 Nisan referandumundan aldıkları dersle, YSK verileri, sandık görevlisi-müşahit organizasyonları ve katılım oranını vurgulayarak 24 Haziran sonuçlarını ‘meşru’ bir temele oturtmaya çalışmaktadır. Öncelikle açıkça söylenmelidir, 24 Haziran seçimleri demokratik bir ortamda adil ve eşit koşullarda gerçekleşmemiştir" ifadelerine yer verildi.  
 
Selahattin Demirtaş'ın Cumhurbaşkanı adayı olarak kampanyasını cezaevinden yürüttüğünün belirtildiği açıklamada,  Erdoğan tarafından HDP'ye ilişkin "Sandığa gömün" emri verildiğini ve HDP'nin de önceki dönem eş genel başkanları, vekilleri, çok sayıda belediye eşbaşkanı ve kadroları tutukluyken seçim çalışmalar yürüttüğüne dikkat çekildi. 
 
'HDP ÖZGÜR YAŞAMA İSTEĞİNİ GÜÇLENDİRMİŞTİR'
 
Erdoğan ve Bahçeli ne derse desin 24 Haziran seçimlerinin "Tek adam rejimi"ne meşrutiyet kazandırmak için kullanılamayacağına dikkat çekilen açıklamada, "Hangi ‘görünümde’ karşımıza çıkarsa çıksın faşizmin dayandırılacağı herhangi bir meşrutiyet kaynağı yoktur. Adaletsiz koşullara rağmen halk meydanları doldurmuş, sandık güvenliği için seferber olmuştur. HDP’nin ortak mücadele duygusuyla barajı aşmıştır. Tüm bu anti-demokratik, eşitsiz, adaletsiz koşullara ve tüm saldırılara rağmen eşitlik, özgürlük, barış ve insanca bir yaşam özlemiyle milyonlar 24 Haziran sürecinde de Erdoğan diktatörlüğüne karşı İzmir’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Van’a meydanları doldurmuş, seslerini duyurabilmek için alternatif medya kanallarını kullanmış, sandık güvenliği örgütlenmesi için seferber olmuştur. Sandığı da bir direniş merkezine dönüştürmüştür. Muhalefetin aldığı ve geçerli saydırdığı her bir oy bu muazzam emeğin ve dinamizmin ürünüdür. Bu dinamizm, omuz omuza mücadele duygusunu, barış içinde özgür yaşama isteğini de güçlendiren bir biçimde HDP’ye Fırat’ın Batısı’ndan 7 Haziran seçimlerindeki oranı da aşan bir desteği sağlamış ve HDP’nin önüne konulan baraj yıkılmıştır. Bu sayede AKP-MHP ittifakı Anayasa değiştirecek çoğunluğu kazanamamıştır" denildi. 
 
'SOSYALİSTLER SONUÇLARA DAİR ÖZELEŞTİREL BAKMALI'
 
24 Haziran sürecinde sokağa, sandık örgütlenmesine yansıyan enerjinin bu topraklarda bundan sonra da faşizme karşı direnişin, eşitlik, özgürlük, laiklik ve barış mücadelesinin manivelası olacağının dikkat çekildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Görevimiz, faşizme karşı mücadelenin halkın bağımsız çıkarlarını savunan bir sosyalist çizgi ekseninde örgütlenmesi, Türkiye halklarının tüm ilerici potansiyelinin, ‘Kendisinden başka bir kurtarıcı beklemeyecek’ bir biçimde özneleştiği bir halk örgütlenmesi içinde harekete geçirilmesidir. Erdoğan’ın toplumsal desteğini oluşturan sağ tabanı konsolide etme yeteneğinin çözüldüğüne ilişkin öngörüler, HDP’nin barajı geçmesi durumunda AKP-MHP ittifakının Meclis çoğunluğunu kaybedeceğine dair kanaat ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalacağına dair beklentileri büyüten analizler doğrulanmamıştır. Bu durum sosyalistler açısından özellikle toplumsal gerçekliği değerlendirme referanslarını da gözden geçiren öz eleştirel bir değerlendirme yapılmasını da zorunlu kılmaktadır." 
 
'DİKTATÖRLÜĞE KARŞI OMUZ OMUZA'
 
AKP - MHP koalisyonu ile ülkede yaşanan ekonomik, toplumsal ve politik krizlerin çözülmeyeceği gibi derinleşeceğine dikkat çekilen açıklamada, "Bu ittifakın halkın herhangi bir sorununu çözme şansı yoktur. Neoliberal sömürge kapitalizminin krizine sermaye cephesinden bir yanıt arayışını da ifade eden bu rejim değişikliği ve onun siyasal aktörlerinin halka vaadi daha fazla yoksulluk, işsizlik ve sömürüdür. Savaştır, baskıdır. Faşizmin gerçek suretini halka gösterecek olan yine sosyalistlerin mücadelesi olacaktır. Diktatörlüğe karşı özgürlük mücadelesi içinde kurulan dayanışmayı ve omuz omuza mücadele duygusunu güçlendireceğiz. Bu topraklarda eşitliğe, özgürlüğe, laikliğe, barışa hasret milyonların özlemlerini sosyalist bir çizginin yeniden inşasını da hedefleyen somut bir mücadele programına dönüştürmek, faşizme karşı mücadelenin gereklerini yerine getirmek görevimizdir. Bu görevi sırtlanacağız. Diktatörlük yenilecek, halklar kazanacak” denildi.