AMED - SES Amed Şubesi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesine dair yaptığı açıklamada, “Emekçiden yana bütçe” talep etti.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Amed Şubesi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesine dair sendika binasında basın toplantısı düzenledi. “Hak temelli sosyal hizmet, emekçiden yana bütçe” pankartının asıldığı toplantıda, açıklamayı SES Şube Yönetim Kurulu üyesi Emel Sarı okudu.
Sendikalarının bütçe görüşmelerine davet edilmemesini eleştiren Emel Sarı, “Kötü ekonomi politikaları ve uygulamaları neticesinde her geçen gün ağırlaşan yaşam koşulları toplumun bazı gruplarını daha kırılgan hale getirdiği ortadadır. Bütçe sürecinde izlenen usul gerekse de bütçe içeriği bizlere açık bir şekilde gösteriyor ki, mevcut erk bu duyarlılık ve sorumluluktan uzak bir anlayışla hareket etmektedir. Bütçe sadece aile kavramı içerisinde anlam ve önem kazanan kadınlar, korunmayan ve evrensel insani ölçütlerin çok altında yaşam ve gelişim standartlarına mecbur edilmiş çocuklar, hak ettikleri değeri ve refahı alamayan yaşlılar, özel önlemlerle desteklenmesi gerekirken ısrarla kamusal alandan uzaklaştırılan engelli bireyler bütçeden hak ettiklerini alamamaktadır” dedi.
İktidarın ülke nüfusunun 9 milyonunu oluşturan yaşlılara bütçeden gereken ve yeterli kaynağı aktarmadığını kaydeden Emel Sarı, “Yine ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 12’sine tekabül eden özel gereksinimli bireylerde bütçeden hak ettikleri payı alamamaktadırlar. Öyle ki 2024 yılında engelli aylığı bağlanan kişi sayısının 2025 yılında 14 bin 500 kişi azaltılması planlanmıştır. Engelli bireylerin ihtiyaçlarını ve gereksinimlerini ortadan kaldıracak bir politika üretmeden yok sayma dışında bu hedef nasıl gerçekleştirilebilir?” diye sordu.
‘1,4 MİLYON KADIN İŞSİZ’
Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemenin de yapılmadığını söyleyen Emel Sarı, “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ayrılan bütçede kadının sadece adı var kendisi yoktur. İktidar tarafından farklı toplumsal kesimlerin seslerini duymaktan, katılımcılıktan, şeffaflıktan, hesap verilebilirlikten uzak biçimde hazırlanan daha önceki bütçe tekliflerinde olduğu gibi 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nde de asıl öncelik kadınların güçlendirilmesine değil ailenin güçlendirilmesine verilmiştir. Son açıklanan TÜİK verilerine göre, Türkiye'de 1,4 milyon kadın işsizdir. Bu sayı sadece resmi başvuru yapıp iş bulamayan kadınların sayısıdır. İş bulmaktan umudunu kesen kadınlarda eklendiğinde bu sayı 4 milyona ulaşmaktadır. Kadını sadece aile bütünlüğü içinde görmek isteyen ve aile yaşamının öznesi olması gerektiğini düşünen mevcut iktidar politikaları kadın emeğinin sömürüsünü sistematik bir şekilde yürütmektedir” ifadelerini kullandı.
‘EŞİT İŞ, EŞİT ÜCRET’
Emel Sarı, taleplerini ise şöyle sıraladı: “ Bütçe, sivil toplum ve emek örgütlerinin de katılımı ile yapılmalıdır. Sosyal hizmetler hak temelli sunulmalı ve iktidar ile sosyal hizmetler arasında ki tahakküm ilişkisi veya yeniden üretici bir ilişki kurulmaması sağlanmalıdır. Ülkemizin de tarafı olduğu Avrupa Sosyal Şartı ile tanımlanan ve güvence altına alınan temel haklar (Barınma, sağlık, eğitim hakkı, İşçi hakları, tam istihdam, eşit işe eşit ücret, doğum izni, sosyal güvenlik, yoksulluk, sosyal dışlanmaya karşı koruma seyahat ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulmama) kesintisiz bir şekilde kullanıma açılmalıdır. Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi temel alınarak iç mevzuatın ve uygulamaların düzenlenmesi, bazı maddelerdeki çekincelerin derhal kaldırılması sağlanmalıdır. Sosyal Hizmet alanlarındaki politikalar, sorunları çözmeye odaklı, iktidarın siyasi çıkarlarından arındırılmış ve kapsamlı olmalıdır. Bu alanda yapılacak planlamalarda ekonomik tasarruf ya da kesinti düşünülmemeli, ihtiyaca göre bütçe ayrılmalıdır. Sosyal yardımlarda bir bağımlılık ilişkisi yaratma, rant ve siyasi çıkar hedefi kaldırılmalıdır. Yardım alan vatandaşlara şantaj tehdit gibi söylem ve uygulamalardan vazgeçilmelidir.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NE GERİ DÖNÜLSÜN
Bütçe; salgın, deprem, sel gibi olağanüstü dönemler göz önünden alınarak hesaplanmalı, ekonomik krizleri, yoksulluğu önleyici tedbirler alınmalıdır. Ülkemizde bulunan göçmen, mülteci ve sığınmacılara yönelik ayrıca sosyal politikalar geliştirilmeli ve daha insani yaşam koşullarını sağlayacak şekilde yeterli bütçe ayrılmalıdır. Ülkemizde büyük bir sorun haline gelen uyuşturucu vb. madde kullanımının artması özellikle bunların küçük yaştaki çocuklara kadar inmiş olmasına yönelik gerekli tüm tedbirler alınmalı ve buna dair önleyici politikalar geliştirilmelidir. Kadına ve çocuğa yönelik şiddete ilişkin önlemlerin alınması için yeterli bütçe ayrılmalıdır. İstanbul sözleşmesine geri dönülmeli, CEDAW ve 6284 sayılı kanunun gerekleri yerine getirilmelidir. Toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren bütçe görüşmelerinde sivil toplum örgütlerine, işkolunda örgütlü ve söz konusu alanda çalışan emekçilerin iradi temsilcisi olan sendikalara yer verilmelidir.”