HABER MERKEZİ - Devlet medyasının Ahoo Daryaei’nin eylemini “zihinsel bozukluğa” bağlama çabalarının kadınlar tarafından boşa çıkarıldığını belirten gazeteci Pune Aştiyani, “Bu protesto hareketi, İranlı kadınların cesur mücadelesinin bir sembolüdür” dedi.
Tahran İslami Azad Üniversitesi’nin kampüsünde 2 Kasım Cumartesi günü kıyafetlerini çıkararak rejimi protesto eden eylemiyle tanınan Mahla Daryaei (yaşamında Ahoo ismini kullanmayı tercih ediyor), “psikolojisi bozuk” yaftasıyla İran Psikiyatri Hastanesi’ne sevk edildi. Daryaei’nin eyleminin ardından ise kadın düşmanı rejimin baskılarına bir isyan çıktı.
Edinilen bilgilere göre, zorunlu örtünmeyi reddeden Daryaei, olay günü önce Devrim Muhafızları’na bağlı Besic güçleri ardından da okuduğu üniversitenin güvenlik görevlilerinin tacizine maruz kaldı. Kıyafeti nedeniyle tartıştığı görevliler tarafından zorla güvenlik odasına götürülmeye çalışılan Daryaei, direndiği sırada zorla üst kıyafetleri çıkarılarak, yarı çıplak bırakıldı. Daryaei ise, bu aşağılayıcı davranışa tepki olarak üzerinde kalan pantolonunu da çıkararak, görevlilere fırlattı. İç çamaşırlarıyla kalan Daryaei, daha sonra da kampüs içerisinde turlayarak eril zihniyeti ve sistemi protesto etti. Üniversite yönetimi, gözaltına alınan Daryaei’nin “ağır zihinsel ve ruhsal sorunlar yaşadığını” ileri sürerken, rejim basınının gerçeği çarpıtma çabaları ise kadın aktivistler ve Daryaei’nin arkadaşları tarafından boşa çıkarıldı.
Konuya dair gazeteci Pune Aştiyani, ajansımıza konuştu.
‘MÜCADELENİN BİR SEMBOLÜ’
Daryaei’nin eylemi nedeniyle tutuklandığını ardından da psikiyatri hastanesine sevk edildiğini anımsatan Aştiyani, “Devlet medyası, Ahoo'nun protestosunu zihinsel bozukluğuna bağladı ancak birçok sosyal medya kullanıcısı ve kadın hakları aktivisti bu hareketi, İranlı kadınlara uygulanan zorunlu başörtüsü ve kısıtlamalara karşı cesur bir protesto olarak yorumladı. Ahoo’nun bu protestosu İranlı kadınların eşit haklara ve temel özgürlüklere ulaşma yönündeki cesur mücadelesinin bir sembolü. İranlı kadınlar son yıllarda sosyal, akademik ve hukuki hayattaki pek çok kısıtlama ve ayrımcılık nedeniyle bireysel ve sosyal haklarına yönelik her türlü müdahaleye karşı durabilecek bir farkındalık ve cesaret düzeyine ulaştı. Özellikle özgür düşünce ve ifade alanı olması gereken eğitim ortamlarındaki bu protesto hareketleri, genç kuşak kadınların eski ve ayrımcı normlara karşı mücadelede artan farkındalığını ve cesaretini gösteriyor. Kadınlar, eşit haklara ulaşmanın ve ayrımcılığı önlemenin tek yolunun, adil olmayan yasa ve kısıtlamalara açık bir şekilde meydan okumak olduğuna inanmaya başladı” ifadelerini kullandı.
Daryaei’nin değişimin simgelerinden olduğunu belirten Aştiyani, “Ahoo’nun bu eylemi derin toplumsal değişimlerin ve kadınların adaletsiz yasa ve kısıtlamalarla mücadelede etkin rolünün simgesi olduğu söylenebilir. Onun eylemi, adaletsizliğe ve baskıya karşı durmak anlamına geliyor ve İranlı kadınların geçmişe kıyasla daha büyük bir cesaret ve farkındalıkla haklarını gerçekleştirmek için ileri adım attıklarını gösteriyor” dedi.
‘JIN, JIYAN, AZADÎ HAREKETİ TEŞVİK ETTİ’
Ülkedeki kadınların en temel haklarının dahi ellerinden alındığını söyleyen Aştiyani, “İranlı kadınlar, yıllardır özellikle hukuki ve sosyal alanlarda temel haklarından mahrum bırakıldı. Boşanmada eşit hakların olmaması, çocukların velayeti, zorunlu kıyafet gibi konulardaki kişisel deneyimler veya gözlemler sonucunda yavaş yavaş geleneksel yolların ve barışçıl değişim taleplerinin karşılanmadığı sonucuna varıldı. Bu nedenle İranlı kadınlar, bazı durumlarda Ahoo Daryaei’nin eylemi gibi cesur sembolik eylemleri de içeren kamusal ve daha radikal mücadelelere yöneldiler” diye belirtti.
Son dönemlerde İranlı kadınları etkileyen eylemlerin başında Jîna Emînî’nin katledilmesi ardından aylarca süren “Jin, jiyan, azadî” eylemleri geldiğini söyleyen Aştiyani, şöyle devam etti: “Jin, jiyan, azadî Hareketi İran toplumuna ilham veren akımlarından biri haline geldi ve birçok kadını direnmeye, protestoya teşvik etti. Kürt bölgelerinde başlayan bu hareket, kadın hakları ve sosyal özgürlüklerin temel öneme sahip olduğunu, bunlar sağlanmadan toplumda adaletin sağlanamayacağını vurguladı. Dolayısıyla kadınların günlük protesto ve direnişlerdeki cesur varlığı, bireysel ve toplumsal özgürlüklere kavuşmak için başlattılan, sürekli ve dinamik çabanın bir yansımasıdır. Sözlerini söylemek için her fırsatı kullanıyorlar.”
MA / Berivan Kutlu