İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 42 aydır haber alınamıyor. Tecride dair tepkiler büyürken Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için dünyanın dört bir tarafından özgürlük talebi yükseliyor. 10 Ekim 2024 tarihinde 74 ülkenden aydın, yazar ve akademisyenlerin öncülüğünde “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununda demokratik çözüm” kampanyası başlatıldı. Kampanya kapsamında yıl içerisinde “Özgürlüğe ses ver”, “Tecride son ver”, “Adaleti sağla hukuku uygula” eylemleri düzenlerken “Özgürlük okumaları” gibi Abdullah Öcalan’ın kitaplarından pasajların okunduğu etkinlikler düzenlendi. 

 

Kampanyanın ikinci aşamaya geçtiğini duyuran Demokratik Kurumlar Platformu 12 Eylül’de açıklama yaparak “Komploya karşı direniyoruz, özgürlük için Amed’de buluşuyoruz” şiarıyla 13 Ekim’de Amed’de büyük bir miting düzenleyeceklerini belirtti. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Örgütlenmeden Sorumlu Eşsözcü Erhan Basut, 9 Ekim uluslararası komployla Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkartılmasının 26’ncı yıldönümü ve 13 Ekim’de düzenlenecek mitinge dair değerlendirmelerde bulundu. 

 

KAMPANYANIN ÖNEMİ

 

DBP'li Erhan Basut

 

9 Ekim uluslararası komplonun Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) başını çektiği uluslararası güçler tarafından Abdullah Öcalan şahsında Kürt halkı başta olmak üzere ezilen halkların özgürlük mücadelesinin tasfiye edilmesi amacıyla yapıldığını belirten Basut, buna karşı geçtiğimiz yıl 10 Ekim’de başlatılan kampanyanın önemli olduğunu vurguladı. Basut, sürdürülen kampanya kapsamında Amed’de 13 Ekim’de bir özgürlük mitingi gerçekleştireceklerini söyledi.  

 

İmralı’da sürdürülen “mutlak” iletişimsizlik halinin de uluslararası komplo sürecinden bağımsız olmadığının altını çizen Basut, “Bugün hem Kürt halkının hem de ezilen halkların demokrasi ve özgürlük mücadelesinde elde ettiği kazanımlarla, 26 yıl önce gerçekleştirilen uluslararası komplo boşa çıkarıldı. Bugün aynı güçler mutlak iletişimsizlik haliyle aslında amaçlarına ulaşmak ve Kürt halkı başta olmak üzere bütün ezilen halklara dayattıkları kölelikten sonuç almak istiyor” dedi.

 

Basut, mücadelenin "Kapitalist Modernite ile Demokratik Modernite" arasında olduğunu ve Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanmasının kazananı belirlemede etkin olacağına işaret etti. Basut, “Demokratik Modernite güçlerinin kazanması için başta Kürtler olmak üzere bütün halkların varlıklarını korumaları, özgürlüklerini geliştirmeleri açısından mutlak iletişimsizlik halinin kesinlikle kırılması gerekiyor. Biz de bir aylık kampanya çalışmalarında, özgürlük, demokrasi isteyenlerin, hak talebinde bulunanların bir araya gelmesi ve bu mutlak tecrit halinin kırılmasına vesile olması amacıyla elimizden gelen bütün çalışmaları yapacağız” dedi.  

 

GİDİLMEMİŞ EV BIRAKILMAYACAK

 

“Komploya karşı direniyoruz özgürlük için Amed’de buluşuyoruz” şiarıyla 13 Ekim’de yapacakları mitingin önemine dikkati çeken Basut, özgürlük isteyen bütün kesimlerin Kürt halkıyla buluşmasını istedi. Basut, "Bu mitingin başarısı bizim bir ay boyunca yürüteceğimiz çalışmalara bağlıdır. Başarmak için yoğunlaşmak ve ciddi kararlar almak gerekiyor. Kendi yapılarımızla, demokratik kurumlarla aldığımız ve bu çalışmaları tartıştığımız toplantılarda aslında hem kendi örgütsel yapımızın, halkımızın hem de bütün demokratik kurumların çok kararlı olduğunu gördük. Bütün il, ilçelerde bu çalışmaları yürütecek koordinasyonlar oluşturulacak. Koordinasyonlar üzerinden gidilmemiş köy, ev, mahalle bırakılmayacak.”  

 

MİTİNGE ÇAĞRI

 

Miting için Newroz’larda yaşanan katılımı hedeflediklerini ve çalışmalarının da bu yönde olacağını ifade eden Basut, "Bütün Kurdistan ve Türkiye’den akın akın insanların geleceğine, Amed halkının da bu mitinge büyük bir coşku ve heyecanla katılacağına inanıyoruz. Dolayısıyla başta Kürt halkı olmak üzere bütün özgürlük ve demokrasi isteyen kesimleri, güçleri, yapıları, halkları, ezilenleri, gençleri, kadınları 13 Ekim’de İstasyon Meydanı’nda özgürlük mitingimizde buluşmaya davet ediyoruz” çağrısı yaptı. 

 

MA / Müjdat Can