WAN - Kadın hakları aktivisti Zozan Özgökçe, AKP’nin "aileyi" önceleyen politikalarına dikkat çekerek, "Kadınlar en çok aile içinde katlediliyor. Aileyi yücelten politikalar şiddetin önünü açacaktır" dedi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı” 15 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlandı. Söz konusu eylem planında kadını eve hapseden adımlar izlenip, kadınların aile içindeki rolleri pekiştirilirken, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş yaptığı açıklamada kadını değil “aileyi” öncelediklerini itiraf etti.
KADIN ERKEĞİN SOYADINI ALACAK
Kadını aile içinde tanımlayan Vizyon Belgesi’ne tepkiler sürerken, bu kez kamuoyunda "9. Yargı Paketi" olarak bilinen Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Teklifle, Anayasa Mahkemesinin "kadının soyadına" ilişkin iptal kararı doğrultusunda, Türk Medeni Kanunu'nda düzenlemeye gidilecek. Bu değişikliğe göre kadın, evlenmekle kocasının soyadını alacak. Kadın, evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilecek.
Kadın hakları aktivisti feminist Zozan Özgökçe, AKP iktidarının aileyi önceleyen, kadını birey olarak görmeyen politikalarının şiddeti artıracağını belirtti.
'ŞİDDETİN ÖNÜ AÇILIYOR'
AKP’nin ailedeki bireyleri değil de “aile birliğini” öncelediğini belirten Özgökçe, “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’nda genel olarak amaç, ‘aile’ adı altında kadını güçsüzleştirmek. Aile içerisinde şiddet gören, enseste maruz kalan veya istismara maruz kalan kız çocuklarının korunmadığın ve politikalarla aslında şiddetin önün açıldığını çok net görüyoruz. Kadınlar ve çocuklar istismara maruz kaldığında yargı sistemine veya işte AKP’nin bu kurmak istediği mekanizmalara başvurduğunda bir sonuç almadıklarını görüyoruz. Şiddet ve istismara engel olunmuyorsa bir yararlılık göstermiyorsa, yapılmış hiçbir belge bizim için önem arz etmiyor. Kadınlar için bu vizyon belgesi bir anlam ifade etmiyor. Vizyon adı konulmuş ama bence çok vizyonsuz bir şey. Kadınların ve çocuklarının yaşadıklarına uygun bir eylem planı değildir” dedi.
'MASA BAŞINDA HAZIRLANAN EYLEM PLANLARI'
Ailenin değil kadının güçlenmesi gerektiğine işaret eden Özgökçe, “AKP’nin hazırladığı her belge fiiliyatla uyumsuz, masa başında yapılmış belgelerdir. Kadınlara nasıl etkisi olur? diye sorulacak olursa da, 6284 sayılı kanun etkin olarak uygulamaya başlanılırsa, İstanbul Sözleşmesi’nde belirtilen yöntemleri kullanmaya başlarsa etkili olur. İstismara ve şiddete maruz kalan tüm bireylere yönelik yasalar var zaten yasalar uygulanırsa kadınların hayatında değişiklik olur. Şiddet gören kadın karakola gidiyor faile hiçbir şey olmuyor, kadın çocuklarıyla beraber katlediliyor faile bir şey olmuyor. Cezasızlık başlı başına bir problem iken eylem planında buna dair bir şey var mı? Yok. Bu kağıt üzerinde olan eylem planlarının hayatımızda etkisi yok” diye belirtti.
'ŞİDDETİN EN BÜYÜĞÜ AİLE İÇİNDE'
Kadınların en çok aile içinde ve en yakınları tarafından katledildiğine işaret eden Özgökçe, “Ailenin korunması deniliyor sürekli, zaten kadınların başına ne geliyorsa, aile içerisindeki en yakın olduğu kişiler tarafından geliyor. Eş, baba, abi ve sevgili gibi yakın olduğu kişilerdir. Çok düşük bir yüzdelikle ‘şiddet failini tanımıyorum’ diyen bir kadın çıkar. Muhakkak herkes faili yakinen tanınıyor. Dolayısıyla ailenin bu kadar kutsanması biraz daha erkeklerden kadınlara yönelmiş bu şiddeti örtmek amaçlıdır. Aile kutsaldır, baba nasıl şiddet uygular? Hep böyle bir fikriyat ile hareket edilir. Bütün failler tanıdıktır ve aileyi yücelten herhangi bir politika şiddetin, istismarın ve tecavüzün önünü açacaktır” diye konuştu.
9’UNCU YARGI PAKETİ
Kadın örgütleri ve demokratik kitle örgütlerinin tepki gösterdiği 9. Yargı Paketi’nin, Adalet Komisyonu'nda kabul edildiğine vurgu yapan Özgökçe, kadının evlendikten sonra kendi soyadını kullanması hakkının önüne geçildiğini belirtti. Özgökçe, “soy” ve “kütük” bilgisinin erkek egemen zihniyete ait kavramlar olduğunu ve bu kavramların erkekleri güçlendirmeyi amaçladığını belirtti.
Özgökçe, 9’uncu Yargı Paketi’nde yer alan kadının soyadını kullanamaması maddesinin “erkeğin soyunu sürdürme isteği” ile ilgili olduğun söyleyerek, “Ailenin soyadı babanın soyadıdır. Yani ailede bu soy ağacı Türkiye’de erkekten geliyor. Oysa birçok toplumda soy ağacı kadından geliyor. Çünkü soyu devam ettiren kadındır. Kadını evlendiğinde hiç bilmediği, görmediği bir kütüğe bağlıyorlar. Daha sonra kadının soyadı değişiyor. Kadın sürekli bir kütükten başka bir kütüğe yolculuk yapıyor. Bu durum anayasının eşitlik ilkesine aykırıdır. Aynı zamanda bu kütük meselesinin direk ortadan kaldırılması lazım. Bir velayeti anne almış olsa bile çocuğun soyadı babanın soyadı olarak kalıyor. Bu mesela ciddi bir sorun ve bunun olmaması gerekiyor. Bu durumda anne sürekli çocuğunu ispat edebilecek bir belgeyi yanında bulundurması gerekiyor. Bu eşitsizlik için kadınların seslerini çok yüksek çıkarması gerekiyor. Daha çok kadının buna ‘hayır’ demesi lazım. Bu soyadı karmaşası bütün kadınların sorunu” ifadelerini kullandı.
ÖRGÜTLÜ MÜCADELE VURGUSU
Kadına yönelik şiddete yol açan politikalara karşı kadınların örgütlü bir mücadele yürütmesi gerektiğine dikkat çeken Özgökçe, iktidarın kadınlar başta olmak üzere bütün kesimlere karşı mecliste sözde demokratik bir şekilde çıkardığı yasalarla savaş açtığını söyledi. Kazanılmış bütün haklara yönelik bir saldırının olduğunun altını çizen Özgökçe, “Bu saldırıların hukuk zeminini oluşturarak yapıyorlar. Bunlar oldukça tehlikeli kararlardır. Bizlerin iyi bir şekilde örgütlenip, topyekün bu saldırılara karşı mücadele etmesi gerekiyor” diye belirtti.
MA / Ruken Polat