AMED - Colemêrg Belediyesi'ne kayyım atanmasını "zulüm ve zorbalık" olarak değerlendiren din alimleri, halkın seçtiği kişilerin görevden alınmasının dinde yerinin olmadığını vurguladı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partili (DEM Parti) Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış, 14 yıl önce hakkında açılan dava gerekçe gösterilerek, görevden uzaklaştırıldı. Ardından belediyeye 3’üncü kez kayyım atanırken, Akış'a da 19 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Kurdistan ve Türkiye kentlerinde kayyımlara karşı protestolar devam ederken, DEM Partili tüm belediyeler önünde de nöbet tutuluyor.
Amed Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği üyeleri, kayyım atanmalarına karşı durulması gerektiğini vurguladı.
‘ZULÜM SON BULMALI’
Dernek üyesi Abdullah Arıkan, kayyım "halkın onuru ve şerefi ile oynamak" anlamına geldiğini söyledi. Kayyıma karşı tüm kesimlerin tepki göstermesi gerektiğini dile getiren Arıkan, “Nerede olursa olsun seçilen bir iradenin görevden alınması asla kabul edilmemelidir. Halkımız seçimlerde iradesini göstermişse zorla bunları almak dinen caiz değildir. Biz bu durumu lanetliyoruz. Bir an önce Colemêrg halkının iradesi kendisine teslim edilmelidir” dedi.
Kayyım atanmasını “zulüm ve zorbalık” olarak değerlendiren Bedri Soylu, “Bizler hakkımızı isteyeceğiz. Bu dünyada da diğer dünyada da bu hakkımızı isteyeceğiz. Peşini bırakmayacağız. Bu zulüm ve zorbalığı asla kabul etmeyeceğiz. Bu zulüm ve zorbalık bu topraklarda artık son bulmalı” diye kaydetti.
KAYYIMLARA KARŞI DURULMALI
Muhammed Emin Gözönünde, Filistin’de bir din aliminin İsrail saldırıları sonrası “Benim başka vereceğim vaaz kalmadı. Bu kaç ayda binlerce insan ölmüş, 60 bin yaralı var. Ben Müslümanlara başka ne diyeyim. Başka ne mesaj vereyim” dediğini aktardı. Gözönünde, kayyımlara karşı da benzer bir durum söz konusu olduğuna işaret ederek, “Bizler İslami anlamda ne söyleyelim, hak ve hukuk kalmamış” dedi. Kararın hukuksuz olduğunu vurgulayan Gözönünde, “Seçilen insanın hakkı elinden alınıp başkasını yerine getirirseniz bu kabul edilemez. Bunu kınıyorum” dedi.
“Seçimden 2 ay sonra böyle bir oyunla kayyım atanıp ceza verilmesini İslamiyet kabul etmez” diyen Nizamettin Aktan, “Kayyımları kabul etmiyoruz. Halkın iradesinin yok sayılmasını kınıyoruz” diye konuştu.
Mele Selahattin Kayran, Lozan Antlaşmasından bu yana Kürt halkının iradesinin yok sayılmasının hesaplarının yapıldığını belirtti. Kayran, “Kürtleri yok sayarak köylerini boşalttılar, insanları öldürdüler, hak ve hukukunu ayaklar altına aldılar. Bu kayyım atanmada bu bilinçle yapılıyor. Bunları kınıyorum” ifadelerini kullandı.
Mahmut Şık, kayyım atanmasının dinde yerinin olmadığını belirterek, şunları söyledi: “Bu halka reva görülenler yanlıştır. Mehmet Sıddık Akış’ı FETÖ’cülerin hazırladığı dosyayla tutukladılar. Asıl kayyım ona değil 10 yıl önceki pratiğe bakarsak AKP’ye, MHP’ye atılmalıydı. Kürt halkı bu zulme artık yeter demeli. Kayyımlara Wan direnişi gibi direniş göstermeliyiz” diye konuştu.
31 Mart seçimleri sonuçlarına değinen Nurettin Behman, Colemêrg’te farklı hukuk Yozgat’ta farklı hukukun uygulandığına işaret ederek, “İnsani ve İslami hukuku tanıyan herkes bu kayyımlara karşı olmalıdır” çağrısında bulundu.
MA / Müjdat Can