WAN - İran ve Rojhilat'taki "jin, jiyan, azadî" direnişinin devlette çatlamaya neden olduğunu belirten gazeteci-yazar Kakshar Oremar, "Bu direnişin artık geri dönüşü olmayacak. Devlet meşruiyetini kaybetti" dedi.
İran’da 16 Eylül'de Jîna Emînî’nin “ahlak polisi” tarafından katledilmesinin ardından başlayan protestolar sürüyor. Tahran'da başlayan eylemler, kısa bir süre sonra İran ve Rojhilat'ın (Doğu Kürdistan) onlarca kentine yayıldı. İnsan hakları örgütlerinin verilerine göre; Rejim saldırılarında şuana kadar 58’i çocuk olmak üzere en az 410 kişi katledildi. Kurdistan ve Belucistan'da ağırlıklı olarak süren protestolar onlarca kente yayıldı. Ayrıca 10 bini aşkın kişi tutuklandı. Bölgedeki gelişmeleri yakından takip eden gazeteci Kakshar Oremar, devam eden protestolara dair değerlendirmelerde bulundu.
'PROTESTO DİRENİŞE EVRİLDİ'
İran’da başlayan protestoların direnişe evrildiğini ve önceki eylemlerden farklı olduğunu söyleyen Oremar, "Bu direniş, Emînî’nin mezarında ‘jin, jiyan, azadî’ sloganının bir çığlığa dönüşmesi ile başladı. Burada hem aile hem de halk, devlet tehditlerine baş eğmedi, Bugüne kadar yaşadıkları mazlumiyete karşı ses çıkarmaya başladılar. Gün geçtikte Tahran’dan Urmiye’ye tüm İran kentlerinde gösteriler yaşanmaya başladı. Tüm bu direniş kadınlar ve gençlerin öncülüğünde devam ediyor" dedi.
DİRENİŞİN FELSEFESİ; JIN, JIYAN, AZADÎ
Rejim saldırılarına karşı öfke ve kinin de büyüdüğüne dikkati çeken Oremar, "Kürtlerin, 43 yıllık İran diktatör yönetimine karşı bugün ‘jin, jiyan, azadî’ sloganıyla sokaklarda direnmesi devlette bir çatlamaya neden oldu. Çünkü sloganın nereden geldiğini ve felsefesinin ne olduğunu çok iyi biliyorlar. Direnişlerde atılan sloganlarla, kadınların öncü güç olduğunu anladılar. Bu sloganın felsefesinin Kobanê’den, Amed’den ve İmralı'dan geldiğini biliyorlar. Bu sadece Doğu Kurdistan'da da değil, İran'ın diğer kentlerinde bulunan yoksulluk ve sefalet içinde olan halkın da felsefesi haline geldi. Direniş, artık sadece bir itiraz değil, bir devrimi de kendiliğinde getirebilecek bir direniştir. İran halkı, bunu devrimin başlangıcı olarak görüyor” şeklinde konuştu.
KOBANÊ RUHU
"Bu direnişin artık geri dönüşü olmayacak" diyen Oremar, “İran, artık Jîna Emînî’nin katledilmesinden önceki duruma gelmeyecek. Devlet artık bu anlamda meşruiyetini kaybetmiştir. Sadece İran halkları gözünden değil, tüm dünya ülkeleri tarafından da bu anlaşılmıştır. Bu direnişte yer alanların ağırlıklı yaş ortalaması İran İslam Cumhuriyetinin kurulmasından sonra doğmuş kişilerdir. Bu gençler, İran'ın İslam anlayışı ile dayattığı kanun ve yasaların hiçbirini tanımıyor ve söz konusu yasaların değişmesini istiyorlar. Yasaların kendilerine hitap etmediğini ifade ediyorlar. Özellikle kadınlar, hakları konusunda köklü değişiklilerin yapılmasını istiyor. Bana göre İran'daki kadın ve gençler, Kobanê direnişinde DAİŞ çetelerine karşı zafer elde eden Kürt kadın direnişçilerinin pozisyonunu rol olarak alıyor. Bu direniş artık durmayacaktır. Kimlik itirazından daha çok devrime oynuyorlar" ifadelerini kullandı.
KÜRDE YAKLAŞIM FARKLI
Rejim saldırılarında yaşananlara da değinen Oremar, katledilenlerin sayısının açıklananlardan daha fazla olduğuna dikkati çekti. Oremar, “Çünkü birçok kentte aileler, katledilen yakınlarını ve çocuklarının cenazelerini bahçelerine gömüyorlar. 1978-79 yıllarındaki İran devriminde de ailelerin çocuklarının cenazelerini bahçelerine gömdüklerini gözlerimizle gördük ve yaşadık. Burada dikkat çekilmesi gereken noktalardan biri de şu: İran, Kurdistan kentlerinde yaptığı müdahaleyle diğer kentlerde yaptığı müdahaleler bir değil. Kurdistan kentlerinde yaptığı müdahalede doğrudan savaş silahlarını kullanılıyor. Özellikle son günlerde helikopterlerden de Kürt kentlerine ateş açılıyor” diye kaydetti.
ÇİFTE STANDART
Oremar, gözaltına alınan ve tutuklananlardan sadece 2 bin 906’sının isimlerinin belli olduğunu aktardı. Diğer kişilerin hangi koşullarda ve nerede tutulduklarına dair ellerinde bilgi olmadığını ifade eden Oremar, "Birkaç kişinin kalması gereken cezaevi odalarında onlarca kişi tutuluyor. Tutuklanan Kürt aydınları, sanatçıları hakkında davalar hemen görülüyor. Ya idam ya da müebbet hapis cezaları veriliyor. İran'da zaten Kurdistan kentleri ve diğer kentlerde hukuk kuralları aynı şekilde işlenmiyor. Mesela aynı eylemden dolayı tutuklanan Kürtlere farklı cezalar veriliyor. Diğerlerine farklı cezalar veriliyor. Kürde idam cezası verilirken, diğeri ise serbest bırakılıyor" ifadelerini kullandı.
MA / Cengiz Özbasar