AMED - Kuzey ve Doğu Suriye ile Irak Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılara tepki gösteren Kürt partilerinin genel başkanları, ulusal birliğinin dünden daha acil olduğunu söyledi.
İstanbul’un Beyoğlu ilçesi Taksim semtinde 13 Kasım’da ÖSO bağlantılı yaşanan patlama bahanesiyle Kuzey ve Doğu Suriye ile Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik hava saldırılarına Kürt partilerinin genel başkanları tepki gösterdi.
İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA) Genel Başkanı Mehmet Kamaç, Partiya Demokrat a Kürdistan/Bakur (PDK-Bakur) Genel Başkanı Sertaç Bucak ve Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (PDK-T) Genel Başkanı Mehmet Emin Kardaş, Türkiye’nin haksız saldırılarını durdurmaya çağırırken, Kürtlerin de biran önce ulusal birlik etrafında toplanması gerektiğini söyledi.
‘SÜREÇ 2015’E BENZİYOR’
Kobanê saldırısına sebep olarak gösterilen Taksim patlamasında bağlantılara bakılması gerektiğini dile getiren PİA Genel Başkanı Mehmet Kamaç, “Olayın faillerinin ortaya çıkan ifadeleri, ilişki zinciri ile İçişleri Bakanının hem kendisi hem de olayın gerçekliğiyle çelişen beyanlarına baktığımızda bu olayın nasıl bir projeye dönüştürülmek istendiğinin resmini ortaya koymaktadır. Bu olay nerede ise herkesin aklına 2015 yılında ‘çözüm süreci’ni bitirmeye sebep olarak gösterilen Urfa Ceylanpınar’da iki polisin evlerinde infaz edilmesi olayını getirdi. Hatırlanacağı gibi 7 Haziran 2015 seçimini kaybeden iktidar, çözüm sürecini bu olay üzerinden bitirerek 1 Kasım seçimlerine çatışmalı bir süreçle girmişti. Acaba Taksim olayı üzerinden de başka bir çatışma dönemi mi başlatılmak isteniyor? sorusu herkesin zihnini meşgul ederken Rojava saldırısı gerçekleşti. Süreç 2015 ile çok benzerlikler taşıyor. Türkiye yine bir seçim arifesi ve iktidarın bu seçimi kaybetme olasılığı çok yüksek hatta nerede ise kesin gibi. Böylesi bir ortamda Cumhur İttifakı yine bir toplum mühendisliğiyle önümüzdeki seçim sürecini dizayn etmeye ihtiyaç duymaktadır” dedi.
‘AMAÇ MİLLİYETÇİ OYLAR’
AKP iktidarının amacına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kamaç, “Asıl meselenin Kürt oylarının kaybettirme ve kazandırma dengesinde kilit rol oynuyor olmasıdır. Cumhur İttifakının yıllardır belediyelere kayyım atamak, siyasetçileri tutuklamak, yeni siyasi partilerin açılmasını engellemek (PIA), var olan siyasi partilere kapatma davası açmak (HDP) vs. gibi bütün pratiklerinin asıl sebebi Kürt oylarını parçalayıp denge olmaktan çıkarmak ve hatta mümkün ise kendi safına çekmektir. Ama bu mümkün olmadı ve iktidar bunun olmayacağını da net bir şekilde gördü. Şimdi ikinci bir plan devrede o da şu; yoğunluklu bir çatışma süreci ile başta Rojava olmak üzere Kürt kazanımlarına darbe vurmak ve bunun üzerinden milliyetçi kesimin oylarını toplamak, aynı zamanda toplumun dini duygularını da kullanarak bu iki kesimin desteğini almak ve iktidarını korumak. Son dönemlerde İYİ Parti ve Saadet partisinin Cumhur ittifakına davet edilmesi bunun en açık göstergesidir” diye konuştu.
‘SAVAŞ VE KUTUPLAŞTIRMA SİYASETİ’
Yaşamın bütün alanlarında derin krizler yaşandığını sözlerine ekleyen Kamaç, “Demokrasi krizi başta olmak üzere hukuk, insan hakları, özgürlükler, nerede ise yüzde 180’lere ulaşmış enflasyon oranıyla herkesi derinden etkileyen ekonomik kriz, başını alıp giden yolsuzlukların ayyuka çıktığı bir vasatta seçime gidecek olan iktidar kaybetmeye mahkumdur. Bütün bu krizler yumağının sesini bastıracak tek ses sadece silah sesi olabilir. İktidarın Kobanê saldırısı, itirazları bastırmak içindir. Dolayısıyla IŞİD gibi vahşi bir örgütün yenilgisinin başlangıç noktası olan Kobane ile özdeşleşen Rojava'ya yönelik saldırı Türkiye’de seçim sürecinin dizayn edilmesinin ilk adımıdır. Bu bir süreçtir ve devamında bu toplum çok büyük acılar yaşayacağa benziyor. Maalesef bu dizayn etme süreci başarılı olursa eğer bu başarıda aslan payı bütün çıplaklığı ile gerçeği gördüğü halde iktidarın arkasında sıraya dizilen muhalefette aittir. Bu açıdan baktığımızda önümüzdeki dönem için savaş siyasetinin vahşi yüzü ile karşı karşıya olduğumuzu endişe ile belirtmek isterim. Maalesef herkese ve her kesime kaybettiren savaş ve kutuplaştırma siyasetinden iktidarın medet umuyor olması Türkiye siyasetinin en büyük çıkmazı ve kriz noktasıdır” diye belirtti.
GÜÇLÜ İTTİFAK VURGUSU
Kürt sorununda defalarca denen ancak her seferinde sorunları daha da derinleştiren savaş ve kutuplaştırma siyasetine karşı barışı ve demokratik çözümü önceleyen siyasette ısrar etmek Kürt siyasetinin en önemli görevi olduğunu söyleyen Kamaç, sözlerini şöyle tamamladı: “2023 seçimlerine doğru giderken iktidarın dizayn etme politikalarını boşa çıkaracak en önemli adım barışçıl, demokratik, çoğulcu herkesi ve kesimi içinde barındıran güçlü bir ittifaktır. Oluşturulacak güçlü bir ittifakın Türkiye siyasetinde kazandırma ve kaybettirme denkleminin en büyük kazananı olacaktır. Çünkü savaş siyasetine kaybettirmek, barış siyasetine kazandıracaktır. Seçim kazanmak için her yolu mubah gören bir siyasete kaybettirmek demokrat ve özgürlükçü herkesin en öncelikli görevidir. Bu konuda en büyük görev de kapsadığı alan ve anlam itibarı ile Kürt siyasetine düşmektedir. Hem kazanımlarını koruyacak ve büyütecek hem de Kürtlere kaybettirmek üzerine geleceğini inşa edenlere kaybettirecek. Önümüzdeki dönem siyasetinin kurucu bir siyaset ve meclisini de kurucu meclis olacağının bilincinde bir yaklaşım. Kürt siyaseti 2023 seçimlerine bu ciddiyet ve kararlılıkla hazırlanmalıdır.”
PDK-BAKUR: KÜRTLERE HER YERDE SALDIRILIYOR
Kobanê’ye yönelik saldırıları kınayan PDK-Bakur Genel Başkanı Sertaç Bucak da, saldırıların biran önce sonlandırılması gerektiğini dile getirdi. Kobanê’ye yönelik saldırılarının ardından Kürt halkının ve temsilcilerinin iyice düşünüp ulusal birliğinin önemini kavraması gerektiğine ifade eden Bucak, “Biz Kürtlere yönelik her yerde saldırılıyor. Bu saldırılar yeni değil. Yıllardır devam ediyor. Kürtler olarak yan yana gelmeliyiz. Yan yana gelip, sonra işler düzeldiğinde herkes işine bakmamalıdır” dedi.
PDK-T: ACİLEN ULUSAL BİRLİK KURULMALI
Kürtlerin yaşadığı tüm yerlerde saldırı olduğunu, buna karşı Kürt halkının duyarlı olması gerektiğini belirten PDK-T Genel Başkanı Mehmet Emin Kardaş ise, şunları söyledi: “Bu saldırılara karşı Kürtler ve temsilcileri dört parçada yan yana gelmelidir. Artık Kürt ulusal varlığın bilincine varılması gerekiyor. Bu saldırıları ancak bir olursak, durdururuz. Onun için acilen ulusal birlik kurulmalıdır. Çıkarlar ve tartışmalar bir kenara bırakılmasının zamanıdır.”