ANKARA - "Barınamıyoruz" diyerek Ankara'ya gelen ancak gözaltına alınarak haklarında dava açılan öğrenciler, Anayasal haklarını kullanırken işkencenin kendilerine layık görüldüğünü söyledi.
“Barınamıyoruz” eylemi yapmak üzere geçtiğimiz yıl farklı şehirlerden Ankara'ya gelirken gözaltına alınan 100 öğrenciden 49'u hakkında “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama, hakaret” iddiasıyla açılan davanın duruşması, Ankara 15’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada, bazı öğrenciler ile avukatları hazır bulunurken, öğrencilerden şikayetçi olan polisler ise duruşmaya katılmadı.
Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başlayan duruşmada, silahlı polislerin hakimin talebi dışında duruşma salonunda olmasına avukatlar tepki gösterdi. Hakim, "Adliye güvenliği için buradalar. Talebe gerek yok" yanıtını verdi. Avukatlar silahlı personelin duruşma salonundan çıkarılmasını talep ederken, avukatların talebini reddedildi.
"DOSYA TAMAMEN HUKUKSUZ"
Sonrasında yargılanan öğrencilerin avukatlarından Emre Erdal’a söz verildi. Davanın açılmasının dahi anayasa aykırı olduğunu belirten Erdal, toplantı kavramının tanımını hatırlatarak, öğrencilerin bu haklarını kullandığını belirtti. Erdal, ülkede enflasyon ve kira fiyatlarının korkunç boyutta olduğunu, ev sahiplerinin kiracıların evlerini bastığı bu koşullarda üniversite öğrencilerinin de barınamadığını bu nedenle öğrencilerin gösteri haklarını kullandıklarını kaydetti.
Hazırlanan açılan dava konusunu eleştiren Erdal, "Ya savcılık makamı hukuk bilmiyor ya da bizi ve sizi kandırmaya çalışıyor. Herkes izin almadan gösteri yapma hakkına sahip ancak kanunla bu sınırlandırılabilir. Ülkemizde bu hak bildiri hükmüyle düzenlenmiştir. Ancak bildiri yapılmaması Anayasa Mahkemesi kararlarında toplantı hakkını kısıtlamaz. Araba durduruluyor, GBT yapılıyor, gidemezsiniz diyerek öğrencilere gözaltı oluyor. Tamamen barışçıl, tehlike ve şiddet içermeyen bu eylemlerin devlet, yargı tarafından engellenmesi hukuki değildir. Yasaklama kararı verilebilmesi için açık ve yakın bir tehlike olması gerekir, dosyamızda böyle bir şey yok. Ankara Valiliği’nin bu yasak kararının nedenini de biliyoruz. İçişleri Bakanının, ‘siz yapın hukuk arkadan gelir’ söyleminden doğduğunu biliyoruz. Ve derhal beraat kararı talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.
'BANA ŞİDDET LAYIK GÖRÜLDÜ'
Savunma yapan öğrencilerinden Çağla Güzel, “Ben bu ülkenin aydın geleceğiyim, benim okulumun yurdu yok, barınacak hiçbir yerim yok. Bana en kötü yurtlar bile layık görülmezken, anayasal hakkımı kullanırken işkence ve darp layık görüldü" dedi.
Öğrencilerden Ezgi Ertürk, her yıl Meclis’e bütçe taslağı geldiğini hatırlatarak, şöyle konuştu: “Biz de geçen yıl gençlik ve eğitim bütçesinin görüleceği tarihte Ulus Meydanı’nda basın açıklaması yapacaktık. Ve Ankara yolunda aracımız durduruldu, basın açıklaması yapmak istediğimiz için yerlerde sürüklendik, dövüldük. Ankara'nın bütün yollarını gece saat 4'ten beri tuttuklarını öğrendik. Polis otobüslerinde yer olmadığı için kendi tuttuğumuz araç gözaltı aracına dönüştürüldü. İfade vermek için bile Ankara sınırına sokulmadık. 1 saat bozkırlarda bekledik Ankara'ya kilometrelerce uzak olan Kahramankazan karakolunda ifademizi aldılar."
'BOMBACILARI ALMAYANLAR BİZİ YOLDA ALDI'
Son iki yılda 5 bin öğrencinin gözaltına alınarak yargılandığını hatırlatan Ertürk, “Siz normal bulur musunuz bilmiyorum ama ben normal bulmuyorum. Şu anda yargılandığımız yasa devletin bir suç uydurma kılıfı haline geldi. Yapılmasını istemedikleri tüm eylemleri bu yasayla engelliyorlar. Vaktiyle bu ülkenin başbakanın ‘Biz bombacıları tanıyoruz ama eylem yapmadan tutuklayamayız’ dediği yerde biz eylem yapmadan gözaltına alındık” şeklinde konuştu.
'SADECE TEK BİR BÖLÜMDEN 30 KİŞİ OKULU BIRAKTI'
Bizlerin mücadelesi yaşam mücadelesi" diyen İlayda Gökçer ise, temel eğitim haklarının ellerinden alındığını ve bunun artık şarkılara bağlandığını kaydetti. Gökçer, "Ne yemek yiyebiliyoruz ne barınabiliyoruz. Öğrenciler olarak sürekli çalışmak zorunda kalıyoruz çevremdeki tüm öğrenciler en az 1 işte çalışıyor. Sadece bizim bölümden 30 öğrenci okulu bırakmak zorunda kaldı. Bizi engelleyenler kendi anayasalarını bile uygulamayan sistemin sonucudur. Bir arkadaşım sadece yurt ücretini 1 ay geciktirdiği için yurttan atıldı. Bütçe görüşmelerinin olduğu 12 Aralık'ta geldik çünkü bütçe görüşmelerinin muhatabı olarak görüyoruz kendimizi. Eğitimin temel hak olması diye bir şey kalmadı çünkü bu artık ekonomik şartlara bağlı hale geldi" diye konuştu.
Batuhan Berk Duran ve Düşün Altuntaş da, savunmalarında suçlamaları reddederek, beraat talebinde bulundu.
DURUŞMA ERTELENDİ
Kararını açıklayan hakim, kendilerine hakaret edildiğini iddia eden 2 polisin sonraki celseye katılması ve 4 öğrencinin adresinin tespit edilmesi için müzekkere yazılmasına karar vererek, duruşmayı 22 Mart 2023’e erteledi.