AMED- Tahir Elçi davasında duruşmayı önce sonlandıran ardından yeniden gören mahkeme heyeti, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun dinlenmesi talebini bir kez daha reddederek, duruşmayı seçim sonrasına erteledi.
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi davasında polisler Fuat Tan, Mesut Sevgi ve Sinan Tabur'un "bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek"ten 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıyla yargılandığı davanın duruşması Diyarbakır 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. PKK’li Uğur Yakışır'ın “2 polisi öldürmek, ülke birliğini ve bütünlüğünü bozmak"tan 3 kez ağırlaştırılmış müebbet, Elçi'yi "olası kastla öldürmek"ten 20 yıl, polis S.T yi "öldürmeye teşebbüsten" 20 yıl ve "izinsiz silah bulundurmaktan" 5 yıl olmak üzere, toplam 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 45 yıl hapis istemiyle yargılandığı davanın dosya ile birleştirilmesinden oluşan davanın duruşmasına mahkemenin döneminin başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun dinlenilmesi kararından vazgeçmesi nedeniyle gergin başladı. Polisiye önlemler altında gerçekleşen duruşmaya Ankara, Kırıkkale, Artvin Adana, Samsun, Antalya, Hatay, Şirnax, Agîri, Mêrdîn, Mûş, Dersîm, Sêrt, Çolamerg, Qers, Wan, Riha, Çolîg, Bursa, İzmir, Dîlok baro başkanlarının yanı sıra Hollanda'nın Rotterdam ve Amsterdam baro başkanları takip etti.
'BİR DUVARIN ÖRÜLDÜĞÜNÜ İDRAK ETTİK'
Duruşmada ilk olarak konuşan Elçi’nin eşi Türkan Elçi, davanın üzerinden 2 yıl geçtiğini hatırlatarak, bu 2 yıllık yargılama sürecindeki izlenimlerini anlatarak, "Savaşa karşı çıktığı esnada katledilen bir hukuk insanının, bir baro başkanının katledilmesinin alelade bir dava olmadığını, bu davanın kişisel olmak kadar toplumsal ehemmiyetini, haksızlığa uğrayan her vatandaş gibi adaleti arama derdinde olduğumuzu ifade etmeye çalıştık. Fakat anlaşılamadığımızı, en doğal hakkımız olan adaletle aramıza gün geçtikçe bir duvarın örüldüğünü kısa sürede idrak ettik" dedi.
'HARCINDA ZULÜM VARDIR'
Türkan Elçi, “Dört yılı aşkın bir zaman sonra açılması beklenen bir davadan medet uman mağdurlar olarak sanık muamelesi gördük dışarıya atılmak istendik. Bu duvarın harcında toplumun genelinde ve bu davanın özelinde adalet bekleyenlerin derdini anlamada kayıtsızlık, devletin yargıcı olma kaygısı, devletin polisini yargılayamama, cezasızlık geleneği, kendine yakın hissetmediklerine önyargı var. Bu duvarın harcında zulüm var. Vatandaş anasının ak sütü kadar helal olan adalete erişemiyorsa, ortada zulüm var demektir" ifadelerini kullandı.
Adaletin herkesin hakkı olduğuna vurgu yapan Elçi, "Bize bugün hakkımız olan adaleti teslim etmezseniz bize zulüm etmiş olursunuz" dedi.
Yargılamanın başladığı 2 yılın ardından adalete ve yargının tarafsızlığına olan inancını korumayı çok istediğini dile getiren Elçi, bu inançlarını yitirdiğinin altını çizdi.
'DAVUTOĞLU KARARINDAN VAZGEÇECEK NE OLDU?'
Önceki celsede avukatların "Tahir Elçi cinayetinin aydınlatılmasında soruşturma makamlarının isteksiz ve etkisiz davrandı, bunu siz de yapıyorsunuz" yönündeki sözlerine mahkeme başkanın "Bizi öyle lanse etmeyin" diyerek tepki gösterdiğini hatırlatan Amed Barosu Başkanı Nahit Eren, mahkemenin Ahmet Davutoğlu'nun dinlenmesi kararından vazgeçmesinde mahkemeye dair kuşkusunu dile getirerek, "Celse arasında bu karardan vazgeçecek ne oldu?" diye sordu.
Nahit Eren, dinlenilmeyen tanık Ahmet Davutoğlu’nun "Tahir Elçi’nin siyasi bir cinayete kurban edildi" sözlerinin neden dinlenilmeye değer olmadığını, mahkemenin yargılamayı adil yürütmekten uzak olduğunu ve ceza yargılama ilkelerini gözetmediğini, yargılamanın konusu Kürtler olunca hukukun işlevini yitirdiğini, mahkemenin hukuki dayanaktan yoksun kararlar verdiğini, birilerinin dosya savcısına talimat verdiğinin anlaşıldığını, mahkeme heyetinin davayı aydınlatmayacaksa çekilmesi gerektiğini ifade etti.
‘MAHKEME NERDEN BİLİYOR?'
Bir önceki celseden sonra davanın savcısının bir kez daha değiştiğini vurgulayan Eren, savcının değişmesiyle mahkemeye, Davutoğlu kararından vazgeçilmesi için talepte bulunduğunu ve mahkemenin de aynı gün bu yönde karar verdiğine işaret ederek, "Mahkeme de Davutoğlu'nun dinlenmesinin davaya yeni bir şey katmayacağı gerekçesiyle kararından vazgeçiyor. Dosyaya yeni bir şey katmayacağını nereden biliyorsunuz? Davutoğlu o karanlık dönemde başbakandı. Davutoğlu'nun 'Tahir Elçi cinayeti siyasi suikasttır' sözlerinin hiç mi önemi yok? Bu davayı gerçekten etkisiz ve isteksiz yürütüyorsunuz" diye konuştu.
Birilerinin ilgili savcıya talimat verdiğini belirten Eren, Tahir Elçi cinayetinin, alelade bir cinayet olarak ele alınmasına izin vermeyeceklerini sözlerine ekledi.
'ANMAYA KATILANLAR FİŞLENDİ'
Tahir Elçi'yi anma etkinliğine katılan baro başkanları ve avukatların fişlediğini de sözlerine ekleyen Eren, mahkemenin de davaya bakış açısının bu olduğunu belirterek, "Fişleme olayı Tahir Elçi davasına bakış açısıdır. Anmaya gelenleri fişliyorsunuz. Türkan Elçi dahil olmak üzere. Siz bu dosyada etkin baksaydınız birileri o fişlemeyi yapamazdı. Biz sizi reddediyoruz. Bu kaçıncı reddedişimiz. Sizi reddediyoruz. Lütfen siz artık kendiniz çekilin" diye konuştu.
Ardından avukat Neşet Girasun söz alarak, 5 celsedir bulundukları 30 talebin 20'sinin reddedildiğini, kabul edilen taleplerin ise dosyanın esasına etki etmeyen talepler olduğunu dile getirdi. İlk duruşmada, 3 savcının bulunduğunu daha sonraki duruşmalarda savcıların teke düşüğünü ve değiştiğine işaret eden Girasun, Tahir Elçi'nin sıradan bir olmadığını, devletin 1990'da işlediği faili meçhul cinayetleri ve 38 kişinin uçaklarla bombalanarak öldüğün olayı aydınlattığını hatırlatarak "Biz Tahir Elçi'nin takipçileriyiz, bu davanın peşini bırakmayacağız" dedi.
'ÇOCUKLARIMI KARIŞTIRMA' DEYİP DURUŞMAYI BİTİRDİ
Girasun, mahkeme başkanına seslenerek, sözlerini "Adil bir yargılama yürüterek, çocuklarınıza bu mirası bırakın" sözleri, mahkeme başkanın tepkisine neden oldu. Girasun'a "Düzgün konuşun, çocuklarımı karıştırma" diye sert tepki gösteren mahkeme başkanına CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "Sözler gayet düzgündür" diye yanıt verince, mahkeme başkanı Tanrıkulu'na "Siz karışamazsınız" diye tepki gösterdi. Tanrıkulu, "Karışırım" diye cevap verince, salonda bulunan başka bir avukat, "Sadece sizin çocuklarınız için değil, tüm çocuklar için dedi" diye araya girdi. Bunun karşılık salonda avukatların alkış sesleri yükselmesi üzerine mahkeme başkanı "Duruşmayı bitiriyorum" deyip, heyet üyeleriyle birlikte salonu terk etti.
TEKRAR DURUŞMAYI BAŞLATTI
Başkan ve heyetin mahkeme salonun terk etmesine karşılık avukatlar ise duruşmasının sürdürülmesini isteyerek duruşma salonunu terk etmedi. Bunun üzerine mübaşir salona gelerek, mahkeme başkanının duruşmayı sonlandırdığını bir kez daha anons etti. Ancak, Baro Başkanı Eren'in yaptığı görüşmeler sonucu başkan ve heyet yaklaşık bir saatin ardından salona gelerek duruşmaya yeniden başladı.
Mahkeme, avukatların taleplerini alarak sürdürdüğü duruşmada, Türkiye Barolar Birliği, Samsun, Artvin, Hatay, Kars ve Kırıkkale baro başkanları davaya müdahillik talebinde bulundu.
'ADLİ TIP KURUMU KARANLIK AĞA DAHİLDİR'
Avukat Mahsuni Karaman ise, Elçi cinayetinin delillerinin karartıldığını söylediklerini belirterek, bu işin senkronize olduğunu ortaya çıkan belge ve bilgiden anladıklarını dile getirdi. Polis kamerasındaki 12 saniyelik kesintiyi hatırlatan Karaman, bu 12 saniyeyle ilgili çekimi yapan polisin "Ayağım kaydı, düştüm, kayıttan çıktım" yönündeki ifadesine rağmen Adli Tıp Kurumu'nun çekimin devam ettiği, kadrajın kaydığı yönünde rapor düzenlediğine işaret ederek, "Adli Tıp Kurumu'nu da bu karanlık ağa dahil etmek gerek" dedi.
Kayıp 12 saniyelik görüntü için Adli Tıp Kurumu'na yeniden inceleme için müzekkere yazılmasını isteyen Karaman, Davutoğlu'nun dinlenilmesinden vazgeçildiği ara karardan vazgeçilerek Davutoğlu'nun dinlenmesini, İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin dinledikleri tanıklarla ilgili ses ve görüntü varsa bunların istenmesine karar verilmesini istedi.
Savcı ise katılım taleplerinde bulunan baroların taleplerinin reddine karar verilmesini talep etti.
4 TALEPTEN BİRİ KABUL EDİLDİ
Mahkeme, Adli Tıp Kurumu'nun 12 kayıp saniyeye ilişkin yeniden rapor düzenlenmesi, baroların katılım ve Davutoğlu'nun dinlenmesi taleplerini reddederek, İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı raporda görüntü ve ses kayıtlarının olup olmadığının sorulmasına ve varsa mahkeme gönderilmesi talebinin kabul edilmesine karar verdi.
Mahkeme, duruşmayı seçimden sonraya denk gelen 5 Temmuz 2023 tarihine erteledi.