HABER MERKEZİ - Şengal’de 25 Kasım etkinlikleri kapsamında ev ev, köy köy gezerek kadınları örgütleyen TAJÊ üyeleri, “2014 yılında Êzidî kadınlarını parçalara ayırdılar. Ama şimdi Êzidî kadınların yarasına Öcalan’ın fikri ve felsefesi derman oluyor” dedi.
Tarih boyunca inançları nedeniyle 74 fermandan geçirilen Êzidî topluluğu, son fermanı 2014 yılında DAİŞ’in Şengal’e saldırısı ile yaşadı. Êzidî erkekler toplu bir şekilde katledilirken, kadınlar ve kız çocukları ise köle pazarlarında satıldı. 74 fermandan sonra başta kadınlar olmak üzere Êzidîler örgütlenerek saldırılara karşı durmaya başladı. Kendi öz savunmalarını oluşturan Êzidî kadınlar bu topyekûn imha ve yok etme saldırılarına karşı PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın felsefesi ve fikirleri etrafında örgütlendi.
Şengal’de Êzidî kadınlar, Êzidi Özgür Kadın Hareketi’nin (TAJÊ) öncülüğünde bu yıl 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün startını “Jin, jiyan, azadî" şiarıyla verdi. Startın verilmesiyle birlikte çalışmalarına başlayan kadınlar saldırıların gölgesinde mahallelerde, köylerde baskı, tehdit ve bütün saldırılara karşı şiddete karşı kadınları bilinçlendirme çalışmalarını sürdürüyor.
TAJÊ Koordinasyon üyesi Neam Bedel ve yöneticisi Suriye Xelef, Êzidî kadınların maruz kaldığı şiddete karşı verdikleri mücadeleye ilişkin konuştu.
'ÖCALAN’IN FİKİRLERİ FİLİZLENDİ'
Neam Bedel, Êzidî kadınların, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kadın paradigması etrafında örgütlendiklerini belirterek, “22 Kasım’da kadına yönelik şiddete ilişkin seminer verdik. 25 Kasım’da Şengal’de kitlesel bir yürüyüşümüz olacak. Şimdi de köylerde ve mahallerde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Binlerce yıl önce kadınlar içinde bulundukları toplumların öncüleriydi. Ama daha sonra kadınlara zulüm edildi. Kadınların rolleri çalındı. Kadın ve erkekler arasında bir ayrımın olmaması gerekir. Bizler bunun için mücadele ediyoruz ve eşitlik istiyoruz. Kadın ve erkeğin eşit olduğu bir toplum yaratana kadar mücadele edeceğiz. Bu ayrımın ortadan kalkması için ve kadınların yüzyıllar önce elde ettiği özgürlüğüne tekrardan kavuşması için mücadele etmeliyiz. Son fermandan beri kadınlar direniyor. Çünkü burada Rêber Apo’nun fikirleri filizlendi. Kadınlar erkek zihniyet ve erkek devlet zihniyetine karşı direniyor. Êzidî kadınlar artık boyun eğmeyecek” dedi.
2014 yılında Êzidî kadınların gruplara ayrıldığını belirten Bedel, “Ama şimdi Öcalan’ın fikirleri ve felsefesi kadınların yarasına dermen oluyor. Bugün İran’da kadınlar tarih yazıyor. Bizler onların direnişini selamlıyoruz; jin, jiyan, azadî diyoruz. Kadınlar nerede olursa, hangi dil, hangi din, ya da hangi fikirde olursa olsun ayağa kalkmalı ve zulme karşı direnişe geçmelidir” diye konuştu.
'YAŞASIN DİRENEN KADINLAR'
TAJÊ üyesi Suriye Xelef, Êzidî kadınların Öcalan’ın fikirleri etrafında kendilerini örgütlediklerini söyleyerek, “Êzidî kadınlar çok zorlukla karşılaştı. Hepsine tanık olduk. Bu nedenle mücadeleyi seçmeliyiz. Elimizden geldiğince kendimizi örgütlemeliyiz. Örgütlenme ayıp değil, asıl ayıp olan baş eğmektir. Hala bir çok kadın DAİŞ’in elinde. Bu kadınları kurtarmak ve özgürleştirmek için mücadele etmeliyiz” şeklinde konuştu. Êzidî kadınların örgütlü gücünü oluşturmasında PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın rolüne dikkat çeken Xelef, “Eskiden çarşıya kadar gidemiyorduk. Ama şimdi her yerde ve her alanda hakkımız olanı istiyoruz. Bu da Sayın Öcalan’ın sayesinde oldu. Yaşasın erkek egemenliğine karşı savaşanlar ve direnenler” diye belirtti.