ANKARA - Meclis’i 2 yıldır takip eden EŞİK’in üyesi yazar Berrin Sönmez, kadına yönelik şiddetin bir boyutunun da eril siyaset olduğunu belirterek, bunun karşısında HDP’li kadınların verdiği mücadelenin diğer muhalefet partilerindeki kadınların mücadele gücünün yükselişinde etkili olduğunu söyledi.
Kadına yönelik şiddetin sistematik yaşandığı alanların başında Meclis geliyor. Kadınların sözünü, mücadelesini Meclis’e taşıyan kadın milletvekillerine yönelik tahammülsüzlük hazırlanan fezleke ve vekilliklerin düşürülmesiyle kendisini gösteriyor. Siyasetteki temsiliyete karşı eril şiddet ise daha çok kadın mücadelesini Meclis gündeminden düşürmeyen Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kadın milletvekilleri üzerinden yaşam buluyor.
7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nde HDP’den 33 kadın seçilirken, 24 Haziran 2018 Genel Seçimleri’nde 23 kadın milletvekilli seçildi. Halkın oylarıyla Meclis’e giren kadın vekillerin gündeminden kadınların yaşadığı sorunlar eksik olmazken, aradan geçen 7 yılda rahatsız ettikleri sistem tarafından hedef haline getirilen birçok kadın, ya milletvekilliği düşürüldükten sonra tutulandı ya da ülkeyi terk etmek zorunda bırakıldı. 2017 yılında Van Milletvekili Tuğba Hezer Öztürk, Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın, 2018’de Hakkari Milletvekili Selma Irmak, Kadın Meclisi Sözcüsü ve Siirt Milletvekili Besime Konca ve Ağrı Milletvekili Leyla Zana’nın, 2020’de Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in vekilliği düşürüldü. 17 Kasım 2022 tarihinde ise Meclis Karma Komisyon’da, oy çokluğuyla HDP Milletvekili Semra Güzel’in vekilliğinin düşürülmesi kararı alındı.
Vekillikleri düşürülen Figen Yüksekdağ, Leyla Güven ile vekilliğinin düşürülmesi kararı alınan Semra Güzel cezaevinde tutuklu bulunuyor.
KADIN VEKİLLERE 808 FEZLEKE
Meclis’e gelen fezlekelerin çoğu kadın vekiller hakkında oldu. 27'nci dönemde, 196 milletvekili hakkında bin 691 fezleke hazırlandı. Dosyalardan bin 231'i HDP, 272'si CHP, 18'i AKP, 14'ü İYİ Parti, 11'i MHP, 77'si Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), 68'i ise Meclis’te temsil edilen diğer partiler ve bağımsız milletvekilleri hakkında hazırlandı. Hakkında en fazla fezleke hazırlanan kadın milletvekilleri ise yine HDP’den oldu. Vekillerden Dilan Dirayet Taşdemir hakkında 52, Remziye Tosun hakkında 69, Semra Güzel hakkında 42, Muazzez Orhan Işık hakkında 53, Tülay Hatimoğulları hakkında 8, Dersim Dağ hakkında 43, Ayşe Acar Başaran hakkında 53, Ayşe Sürücü hakkında 33, Meral Danış Beştaş hakkında 34, Gülistan Kılıç Koçyiğit hakkında 28, Filiz Kerestecioğlu hakkında 6, Züleyha Gülüm hakkında 3, Dilşat Canbaz Kaya hakkında 3, Ebru Günay hakkında 19, Fatma Kurtulan hakkında 12, Feleknas Uca hakkında 70, Hüda Kaya hakkında 18, Oya Ersoy hakkında 3, Pero Dundar hakkında 21, Serpil Kemalbay hakkında 12, Nuran İmir hakkında 33, Şevin Coşkun hakkında 17, Pervin Buldan hakkında 94 ve DBP’li Salihe Aydeniz hakkında 82 olmak üzere toplamda 808 fezleke hazırlandı.
2 YILDIR MECLİS’İ İZLİYORLAR
Eril siyasetin hakim olduğu Meclis’i 2 yıldır yakından takip eden Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) Üyesi Berrin Sönmez ile Meclis’in erkek halini ve buna karşı kadınların verdiği mücadeleyi konuştuk.
EŞİK, Ekim 2020’den bu yana toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddet ve cins kırımına varan katliamlara dair Meclis’i izliyor, aylık raporlarla bulgularını kamuoyuyla paylaşıyor. 19 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı’nın kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ardından izleme faaliyetinin kapsamını genişleten EŞİK, milletvekili izleme kampanyası başlattı.
27’NCİ DÖNEMİN TABLOSU
Parlamentodaki 600 milletvekilinden neredeyse yarısının yemin etmek dışında kürsüye çıkmadığını belirten Sönmez, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı da milletvekillerin çoğunun iradelerine sahip çıkmadığını söyledi. Kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet konularına dair konuşan, dert edinen, röportaj veren vekil sayısının oldukça az olduğunu kaydeden Sönmez, kadınlara yönelik konuları yine daha çok kadın milletvekillerinin dile getirdiğini ifade etti. Sönmez, “Parlamento, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldıktan sonraki 3 ayda, kadın vekilleri saymazsak son derece az konuşmuş, kendi iradesine sahip çıkmamıştır” dedi.
Meclis’teki kadın temsiliyetine değinen Sönmez, hazırlanan fezleke ve vekilliklerin düşürülmesiyle bu sayının daha da azaldığını belirtti. Meclis’in 27’nci dönemde, hazırlanan fezleke ve vekilliğin düşürülmesi konularında tarihi rekor yaşandığına dikkati çeken Sönmez, “Korkunç bir tablo. Siyasetçiye güven olmayan bir ülkede demokrasiden zaten söz edilemez ama adaletten söz edilebilir mi? Adaletin, hukukun gereğince objektif olarak işletiliyor olduğuna kimsenin güveni kalmadı maalesef. Gerek HDP’ye açılan kapatma davası gerek fezlekeler ve çok yaygın bir şekilde uygulanan kayyım politikasını bir paket olarak düşünmek lazım. Bu tablo; seçmenin iradesine siyasi gerekçelerle, sadece oy hesabıyla iktidarın yönlendirdiği, yargının ipotek koyduğu anlamına geliyor” dedi.
‘HEDEFTE HDP VAR’
İktidarın, siyasi kaygıyla bölgede en yüksek oy alan HDP’yi bir şekilde oy alamaz hale getirmek istediğini söyleyen Sönmez, “Bunu da kayyım politikasıyla uyguladı, yetmedi çok yoğun fezlekeler ve milletvekili sayısını davalarla düşürdü. Yetmedi kapatma davası açtı. Bölgede HDP’nin yerine HÜDA PAR’ı ikame etmeye çalıştığını biliyorum. Tüm bunları bir arada düşündüğümüzde; fezlekelerin hukuki içeriğini anlamak, ‘acaba iddianamedeki bazı şeyler haklı olabilir mi’ demek bile lüks kaçıyor maalesef. Adaletsizlik o kadar yaygın ve siyasi çıkar hesabı o kadar güçlü görünüyor ki o iddianamelerde neler olduğunu hukuken değerlendirmek bile abes kaçıyor” ifadelerini kullandı.
SİYASETTE KADIN TEMSİLİYETİ
HDP’nin öteden beri kadın hakları konusunda eşitlikçi tutumuyla diğer partilerden ayrıldığını belirten Sönmez, “Gerek kadın meclislerini kurması, gerek eşbaşkanlık sistemi ki; yerellerde bu sistemle kadınların ve toplumun hayatına ne kadar değdiğini, önemli kararlarla toplumun hayatını ne kadar güzelleştirdiğini örneklerle biliyoruz. HDP Kadın Meclisi’nin olması, her ay grup toplantılarını kadın meclisinin yapması, eşbaşkanlık sisteminin olması; bunlar kadının siyasetteki varlığının güçlenmesine yardımcı olan uygulama ve mekanizmalardır” dedi.
HDP’deki en önemli şeyin; siyasette kadın varlığının güçlenmesi, kadın sözünün daha çok duyurulması ve kadın kararlarının bir parti kararı halinde kabul edilmesi olduğunu aktaran Sönmez, şöyle dedi: “Bunlar ve tabi ki sivil toplum örgütlerinin, EŞİK ve diğer kadın örgütlerinin yaptıklarıyla beraber diğer partilerdeki kadın milletvekillerinin de farkındalık ve savunuculuğunun yükseldiğini, kadın örgütleriyle işbirliği halinde ortak mücadele yürütmeye azmettiklerini gördük. Diğer muhalefet partilerinde kadın vekillerin mücadele gücünün yükselişinde HDP'li kadın vekillerin payı olduğunu düşünüyorum. Ama tabi ki kadın sivil toplum örgütlerinin de düzenli görüşmeler ve yapılan ortak çalışmalarla pay sahibi olduğunu görüyoruz. 2 yıl önce Meclis’i izlemeye başladığımızda ilk raporumuz 15 günlüktü. 15 günde sadece 57 saniye kadına yönelik şiddetten bahsedilmişti. Bu raporu yayınladıktan sonra farkındalıklar giderek arttı ve 10’uncu raporda, çok daha etkili kadın sözünün duyurulduğunu, kadın sorunuyla ilgili çok sayıda soru önergelerinin ya da yasa tekliflerinin verildiğini gördük.”
‘FEZLEKELER ŞİDDETİN BİR PARÇASI’
Farkındalığı artıran çalışmaların hepsinin önemli olduğuna işaret eden Sönmez, ancak HDP’den kadın milletvekillerine yönelik hazırlanan fezleke ve vekilliklerin düşürülmesiyle parlamentoda kadın temsiliyetinin daha da düştüğüne dikkati çekti. Sönmez, “Düşürmenin de ötesinde kadınlara gözdağı vermek anlamına geliyor. İktidar kendi kadın milletvekillerine de ‘makul kadınsınız, onlar gibi yapmayın’ mesajını veriyor. İktidarın kadın milletvekilleri de benzer baskıyı yaşıyor karşı taraftan. Ama diğer muhalefet parti milletvekillerinin kadın sorunlarını dile getirme konusunda çok istekli olmalarını önleyecek bir düzen kuruluyor maalesef. Kadının sesi, sözü, kararı parlamentoda daha az duyulacak hale geliyor. Bu fezlekeler, siyasette kadına şiddetin bir parçası haline dönüştü.”
‘MECLİS’TE KADIN GRUBU OLUŞMALI’
Meclis’teki kadın vekillerin birbirlerine daha çok tutunması gerektiğinin altını çizen Sönmez, “Burada iktidar milletvekillerine de seslenmek lazım. Kadınları kolaylıkla siyasette alt sıralara atan bir siyasal düzen var. Eril siyaset, erkek şiddetinin bir boyutu olarak kadınların siyasal katılımını önlemekte çok mahir, istekli ve kararlı. Bu nedenle parlamentoya giren farklı ideolojiler ve farklı siyasi partilerden kadınların birbirlerini desteklemesi gerekiyor. İktidar partilerinden ya da muhalefet partilerinden olsun kadın milletvekillerinin bir araya gelmesi, Meclis’te bir kadın grubu oluşturması bizim hayalimiz aslında. Tüm partilerin kadın milletvekilleri, dokunulmazların kaldırılması ve vekilliklerin düşürülmesi karşısında birbirlerini desteklemeli ve en azından karşı oy kullanmalılar. Çünkü azaldıkları oranda hem kendi partilerinin karar mercileri karşısında hem genel kurul ortamında sözlerinin kıymeti düşüyor. Kadınlar sayfalarca raporlar hazırlıyor ama onları konuşturmuyorlar. Bunun için kadınların birlikte birbirinin sözünü yükseltmesi gerekiyor. Bu mesele ideolojik veya siyasi parti meselesi değil. Her partiden kadınların, bu meseleyi toplumun yarısının eşitlik mücadelesinin bir parçası olarak görmesi gerekiyor” diye belirtti.
‘REFERANDUM KAZANIMLARA SALDIRIDIR’
Kadınları yakından ilgilendiren “başörtüsü” ve “aile yapısının düzenlenmesi”ne yönelik Anayasa değişikliği çalışmaları ve referandum tartışmalarına da değinen Sönmez, bu konuda EŞİK’le ortak düşündükleri tarafların yanı sıra ortak düşünmedikleri tarafların da olduğunu bu nedenle buna ilişkin kendi görüşlerini ifade edeceğini söyleyerek, ekledi: “CHP’nin teklifine karşı çıkan sol kesim yazık ki Erdoğan'ın ekmeğine yağ sürdü. Burada toplum olarak şunu düşünmemiz gerekiyor; Kılıçdaroğlu'nun yasa teklifi vermesi Erdoğan'ın Anayasa teklifi getirmesine yol açmadı. Erdoğan'ın Anayasa teklifi getirmesine yol açan şey Kılıçdaroğlu’nun kendi mahallesinin sözünü desteklemek yerine ona karşı çıkması Erdoğan'a güven verdi. Ancak referandum kadın kazanımlarına büyük bir saldırı olacak. Böyle bir referandum girişimi, hakların, özgürlüklerin oya sunulması yanlışlığı, insan haklarına aykırılığı yönünde ele alınmalı ve parlamentoda hiçbir siyasi partinin, milletvekilinin en ufak bir şekilde bu referanduma destek verdiğini görmek istemiyoruz.”
‘ERDOĞAN GÜVENCE VERMİYOR’
Erdoğan’ın aslında başörtülü kadınlara güvence vermenin ötesinde böyle bir güvenceyi şarta bağlamak istediğini söyleyen Sönmez, “Sadece kendisini kadınlara güvence olarak sunmak, bir seçim daha devam etmek istiyor. Buraya aile ve aile adı altında LGBTİ+ haklarının gasp edilmesi, insan hakları olarak görülmemesi gibi düzenlemeleri yerleştirmek istiyorlar. Bunlara tahammül etmemek gerekiyor. Erdoğan, bize güvence vermiyor” dedi.
YARIN: Sanatta eril kodlarla mücadele: ‘Haram’ kılınan ses sahnelerden yankılanıyor
MA / Zemo Ağgöz