ANKARA - İHD Denetleme Kurulu Üyesi İsmail Boyraz, Dedeoğulları Katliam Davası’nda verilen kararın “toplumun damarlarına işlediğini” belirterek, “İktidarın ve ortaklarının nefret söylemleri benzer katliamlara zemin hazırlıyor” dedi.
Konya'nın Meram ilçesinde 12 Mayıs 2021 tarihinde Keleş ve Çalık aileleri tarafından ırkçı saldırıya maruz bırakılan Dedeoğluları ailesinden 7 kişi, saldırının ardından gereken koruma tedbirlerinin alınmaması sonucu 30 Temmuz 2021’de tetikçi Mehmet Altun tarafından katledildi. Konya 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 17 Kasım’daki duruşmasında tetikçi katil Altun’a 7 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, "Yakarak mala zarar verme" suçundan 4 yıl, "Nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal" suçundan 4 yıl, "Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Kanun'a muhalefet" suçundan da 2 yıl hapis cezası verildi.
Ancak katliamın azmettiricileri olarak yargılanan Yahya Çalık, İbrahim Keleş, Ramazan Çalık, Ali Çalık, Lütfi Keleş, Ali Keleş (Lütfi Keleş'in oğlu), Veli Keleş, Ali Keleş (Veli Keleş'in oğlu), Ayşe Keleş ve Ali Keleş'in (Harun Keleş'in oğlu) hakkında beraat kararı verildi.
Tetikçi Altun’un Çalık ve Keleş aileleri ile katliam öncesi gerçekleştirdiği görüşmeler ve azmettirme suçunun sabit olduğuna dair ortaya çıkan tüm delillere rağmen azmettiricilere yönelik verilen beraat kararlarına tepkiler sürüyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Denetleme Kurulu Üyesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İnsan Hakları Savunucularının Korunması ve Desteklenmesi Projesi İç Anadolu Koordinatörü İsmail Boyraz, Dedeoğulları Katliam Davası’nda verilen kararın iktidarın ayrımcı politikalarının bir yansıması olduğuna dikkat çekti, katliamın aydınlatılması çağrısı yaptı.
‘BİTİRMEK İSTEDİKLERİ ORTAYA ÇIKTI'
Bir yıldır süren yargılama sürecini takip eden Boyraz, 17 Kasım’da gerçekleşen karar duruşmasında yaşananların adil yargılama prensipleriyle tamamen çeliştiğine dikkat çekti. Avukatların tevsii tahkikat taleplerinin kabul edilerek kovuşturmanın devam ettirilmesi gerektiğini ifade eden Boyraz, mahkeme heyetinin tavrına dikkat çekerek, “Yargılamayı bir an önce bitirmek istedikleri ortaya çıktı” dedi.
CEZASIZLIK POLİTİKALARI
Türkiye tarihinde Dedeoğulları Katliamı ile benzerlik gösteren birçok katliamın üzerinin örtülmeye çalışıldığını hatırlatan Boyraz, cezasızlık politikalarına değindi ve şöyle konuştu: “Bir Vartinis Davası var. 1993’te bir karakol komutanı tarafından işlenmiş bir katliam ve 9 kişi evlerinde yakılarak katledildi. Yargılamada ise zaman aşımına bir yıl kalmış durumda. Sanık hakkında tutuklama kararı verilmişken, hala bulunamıyor. Hakeza Musa Anter Davası da zaman aşımına uğradı. Eski Başbakan Tansu Çiller’in ‘Devlet adına kurşun atan da yiyen de şereflidir’ sözü vardı. Dolayısıyla Türkiye tarihinde kamu ile ilişkili olarak ya da kamu adına suç işleyenler hep cezasızlıkla karşı karşıya kalıyor” diye konuştu.
TETİKÇİ: BEN DEĞİL BİZ KATLETTİK
Tetikçi katil Altun’un “Ben değil, biz katlettik” sözlerini anımsatan Boyraz, bu ifadenin bile katliamın arkasında farklı güçlerin olduğunun bir göstergesi olduğunu dile getirdi. Boyraz, “Mahkeme Türkiye’de barışın tesisi için bir karar verebilirdi ancak azmettiriciler için verdiği beraat kararı bir ödüldür. Bu gibi kararlar, maalesef benzer katliamlara davetiye çıkarıcı kararlardır” sözlerine yer verdi.
‘BENZER KATLİAMLARA ZEMİN HAZIRLIYOR’
Mahkeme salonlarında açığa çıkan kararlar ve iktidar politikaları arasındaki ilişkiye vurgu yapan Boyraz, iktidarın ayrımcı politikalarının Dedeoğulları Katliam Davası’nda verilen karar ile yeniden somutlaştığını belirtti. Bu anlayışın “toplumun damarlarına işlediğini” söyleyen Boyraz, “İktidarın ve ortaklarının nefret söylemleri bir şekilde hayat buluyor ve benzer katliamlara zemin hazırlıyor” ifadelerini kullandı.
‘MAĞDUR AİLENİN YANINDA OLACAĞIZ’
İHD olarak Dedeoğulları Katliamı’nın aydınlatılması için sürecin takipçileri olacaklarını söyleyen Boyraz, “Bu dava böyle bitmeyecek. İstinaf, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) süreçleri olacak. Hatta Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne de gidebilir çünkü orada ortaya çıkan belge ve bilgiler, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin konusu olan bir suçun olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla biz de tüm süreçlerini izleyip mağdur ailenin yanında olacağız” dedi.
YARGININ İÇİNE DÜŞTÜĞÜ DURUM
Boyraz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yargının içine düştüğü durum üzüntü verici. Adil yargılama ilkesinin Türkiye’de ortadan kalktığını görüyoruz. Bunun için mücadele etmemiz lazım. İnsan hakları savunucuları adil yargılama ilkesi ve yargı bağımsızlığı için mücadele etmelidir. Aksi takdirde hak ve özgürlüklerin korunması oldukça zor.”