ANKARA - Çocuklara yönelik hak ihlallerinin önlenmesi için sistem değişikliğinin gerektiğini belirten Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nden Nilda Baltalı “Devlet, çocuklara yönelik cinsel suç ve şiddete karşı koruyucu tedbir almıyor” dedi.
Türkiye’de çocuklara yönelik hak ihlalleri gün geçtikçe artıyor. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 2022 yılının ilk 9 ayında 36 çocuğun erkekler tarafından katledildiğini, 205 çocuğun istismar edildiğini açıkladı. Yaşam Hakları Derneği’nin Eylül 2021 tarihli “Anneleriyle Birlikte Mahpus Olan Çocuklar” raporuna göre; 2020 yılı sonu itibariyle 800’den fazla çocuk, Mart 2021’de yayınlanan resmi rakamlara göre ise 345 çocuk anneleriyle birlikte cezaevinde tutuluyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre; 2022 yılının ilk 10 ayında iş cinayetleri sonucunda 14 yaş ve altında 22 çocuk, 15-17 yaş arasında 32 olmak üzere toplam 54 çocuk/genç yaşamını yitirdi. Bununla beraber Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) güdümlü MESEM kapsamında 321 bin çocuk devlet eliyle işçileştirildi.
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nden Avukat Nilda Baltalı, Türkiye’de çocuklara yönelik hak ihlallerinin hukuki boyutunu değerlendirdi.
‘DEVLET TEDBİR ALMIYOR’
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından benimsenen Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre her çocuğun çocukluğunu yaşama hakkının olduğunu belirten Baltalı, söz konusu sözleşmenin özünde çocuklar arasında ayrım gözetilmeme, çocuğun yüksek yararının gözetilmesi, yaşam, hayatta kalma ile gelişme hakkının sağlanması ve çocuğun görüşlerine saygılı olunması olmak üzere 4 temel ilkenin olduğunu hatırlattı. Türkiye’de BM ek protokolleri, Çocuk Haklarının Uygulanmasına Dair Avrupa Sözleşmesi, Çocukların Cinsel Sömürü ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (Lanzarote Sözleşmesi) gibi temel metinler ile çocuklara yönelik geniş haklarının olduğunu vurgulayan Baltalı, “Anayasa’nın 41’inci maddesine göre devlet, çocuklara yönelik her türlü istismara ve şiddete karşı koruyucu tedbirler almakla yükümlü. Ancak devletin tedbir almadığını hem bu maddenin hem sözleşmelerin bazı uygulamalarının karşılıklarının olmadığını görüyoruz” diye belirtti.
‘ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İSTİSMARDIR’
Dünyada ve Türkiye’de “çocuk işçi” sayısı ise günden güne artıyor. Türkiye’de “çocuk işçiliğinin” düzenin işine gelecek şekilde mücadele alanından uzaklaştıran bir konu olduğunu dile getiren Baltalı, “Çocuk işçiliği ekonomik yönden çocuk istismarıdır, doğrudan devlet sorumluluğunun bulunduğu bir alandır. Çocuk işçiliğini beden ve ruh sağlığının veya bedensel, duygusal, sosyal ya da ahlaki gelişiminin engellenmesi olarak tanımlıyoruz. Okula gitmeyen çocukların çalıştırılması karşısında devletin bu durumu önlemek yerine, ekonomiye katkı sağlamaları yönünden baktığını düşünmekteyim. Mevzuatta 16 yaşın altındaki çocukların çalıştırılamayacağını hukuki düzenlemelerde görsek de meslek liselerinde staj adı altında veya ‘harçlığını çıkarıyor’ algısı ile sevimlileştirilen ve görmezden gelinen kocaman bir hak ihlali var. Çalışma yaşı özellikle göçmen emekçi ailelerinin insani olmayan koşullarında 8-9 yaşlarına inmiş durumda. Birkaç gün önce 15 yaşındaki bir kız çocuğunun tarlada çalışırken öldüğünü, bir diğerinin makineye takılması ile iş cinayetine kurban gittiğini okuduk. İş Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi Çocuk İş Cinayetleri Raporu’nda 2013-2022 yılları arasında en az 616 çocuğun çalışırken yaşamını yitirdiğini açıkladı. İstismarın cinsel boyutunu konuştuğumuz kadar çocukların ekonomik istismarını da konuşmalı ve çözümler üretmeliyiz” dedi.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN ETKİLERİ
İstanbul Sözleşmesi olarak da bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddetin ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” 20 Mart 2021 tarihinde yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedildi. Buna karşı Danıştay Mahkemesi’nde görülen davalarda da feshi kararının iptali talebi ret edildi. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasını isteyen zihniyetin, çocukları cinsel suçlara karşı koruyan Lanzarote Sözleşmesi’nin kaldırılmasını isteyen gerici zihniyet olduğunu belirten Baltalı, “Her geçen gün artış göstermekte olan şiddet olaylarının önüne geçebilmek için toplum dinamiklerinin değişmesine ihtiyacımız var. Tam da bu hedefle İstanbul Sözleşmesi’nde imzacı devletlerin şiddetin önüne geçmek için bütünlüklü, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini önüne alan yapıcı politikaları izlemesi gerektiği belirtiliyor. Bu nedenle çocukların da bu politikaların uygulanmaması nedeniyle en az kadınlar kadar etkilendiğini söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
‘SİSTEMİ DEĞİŞTİRMELİYİZ’
Türkiye’nin çocuk hakları mevzuatında ilerleme kaydetmesine rağmen yasaların uygulanmadığına dikkati çeken Baltalı, şunları söyledi: “İstediğiniz kadar sözleşme hazırlayın, yasa yapın, çocuk istismarı, çocuk işçiliği, korunmaya ihtiyacı olan çocuklar, suça sürüklenmiş, özgürlükten yoksun bırakılmış çocuklar gibi alanlarda yaşanılan hak ihlalleri tam olarak ortadan kaldırılamaz. Sistemi baştan aşağı değiştirmeliyiz. Türkiye’de mevcut durumda bunu sağlamaya dönük politikalar geliştirildiğini düşünmekteyim. Tam da bu yüzden mücadeleyi bu tabloyu değiştirmek için veriyoruz.”