ŞIRNEX - Şirnex’te evde, sağlık, eğitim, siyaset alanında çalışma yürüten kadınlar, her alanda kadınların erkek egemen sistemin şiddetine maruz kaldıklarını belirterek, erkek devlet sistemine karşı ortak mücadelede buluşma çağrısı yaptı.
Kadına yönelik şiddet denildiğinde her ne kadar akıllara ev emekçisi kadınların en korunakları-güvenilir alanlar olması gerektiği yerde bir “şiddet merkezine” dönüşen evlerde, evli oldukları erkekler tarafından gördükleri fiziksel şiddet gelse de, şiddet uzun bir süredir, “sınıf” farkı gözetmeden tüm kadınlara karşı kullanılan bir baskı aracı olarak varlığını sürdürüyor.
Özellikle 20 yıllık iktidarı boyunca toplumsal şiddetin artmasına neden olan AKP, diğer yandan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini destekleyerek, toplumsal şiddetin kadına yönelik şiddet olarak etkisinin daha fazla artmasına neden oldu. Artık her meslek grubundan kadınların şiddet gördüğüne şahitlik ederken, şiddet uygulayan failler de yine her meslek grubunda görevli isimler olarak karşımıza çıkıyor.
Bu politikalar sonucu Türkiye ve Kurdistan’da kadına yönelik şiddet “kadın kırımı” olarak tanımlanıyor. Buna karşı kadınlar, eğitimde, sağlıkta, siyasette ve evlerinde yani bulundukları her alanda erkek egemen sisteme karşı mücadele ediyor.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken, Şirnex’te eğitim, ev, sağlık ve siyasette emek veren kadınlar, uğradıkları hak ihlali ve buna karşı verdikleri mücadeleyi anlattı.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şırnak Şubesi Sekreteri olan Şırnak Devlet Hastanesi’nde görevli hemşire Mihriban Şenses, çalışan kadınların en fazla maruz kaldıkları bir şiddet biçimi olan “mobbing” i anlattı.
GEBE VE ÇOCUKLU SAĞLIKÇILARIN YAŞADIKLARI
Sağlıkçı kadınların yaşadıklarının mobbing ile sınırlı kalmadığını belirten Şenses, “Öncelikle sistemin dayattığı nöbetli çalışma sistemi; kadını evinden ve ailesinden uzak tutuyor. Gebe olan bir emekçinin 24’üncü haftaya kadar nöbet usulü, 32’nci haftaya kadar da zorunlu çalıştırılıyor olması oldukça zorlayıcı. Doğum sonrası iznin 8 hafta olması anne ve bebek için çok az bir süre. İş yerlerinde kreş talepleri yerine getirilmiyor ve çalışan kadınların işten ayrılmasına kadar götürecek zorluklar yaşatılıyor” şeklinde anlattı.
ERİL BİR ALAN
Sağlık kurumlarında yetkili isimlerin genelde erkeklerden oluştuğunu ifade eden Şenses, “Kurumlarda müdürlerin, amirlerin yüzde doksanı erkeklerden oluşuyor. Kadınlara alt statüler yakıştırılıyor ve erkek egemen zihniyet yaşamın her alanında olduğu gibi sağlık alanında da karşımıza çıkıyor. Genel olarak kadın yetersiz, eksik görülüyor. Böyle bir erkek zihniyet hegemonyasıyla mücadele etmek zordur. Çünkü sistemin en üst basamağından en alt basamağına kadar işleyen sistem aynıdır. Buna karşı kadın emekçilerinin bu sorunlarına sendikamız ses olmaya devam ediyor. Kadın Meclisleri bu sorunlara çözüm getirmek için çalışmalarına devam ediyor” dedi.
‘SONUÇ ZAFER OLACAK’
Kadın kimliğine saldırılara karşı İran’da bir devrim sürecinin yaşandığına işaret eden Şenses, “İran’da kadın devrimi Jîna’nın ölümüyle başlayıp tüm dünyaya sesini duyurmuştur. Keza bir buçuk yıldır Adalet Nöbeti tutan Emine annemiz kadının gücünü göstermektedir. Kadınlar güçlerini birleştirip mücadeleye başladığında sonuç mutlaka zafer olacaktır. Bütün emekçi kadınları bir araya gelip kadının ve toplumun özgürleşmesi için mücadeleyi büyütmeye çağırıyorum” diye belirtti.
‘BİRLİKTELİĞİN GÜCÜNE İNANIYORUM’
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) üyesi öğretmen Dilan Olgun Mirhan, eğitim alanında sadece kadınlar için değil aynı zamanda bilinçli ve özgür bir nesil yetiştirmek için de ciddi bir mücadele verdiklerini söyledi.
Eğitim alanında kadınların yaşadıklarına değinen Mirhan, “Çalışma alanında geri planda görülüyoruz. Yaşadığımız şu süreçte aldığımız maaşlar açlık sınırının biraz üstünde. Emeğimizin karşılığı sadece maddi de olmamalı. Manevi olarak desteklenmek, onurlandırılmak istiyoruz. Ancak bunlar olmuyor. . Emek mücadelesi verirken emeğimizin karşılığını almıyoruz” dedi. Ekonomik özgürlüğü olmayan kadınların şiddet görme oranlarındaki artışa dikkat çeken Mirhan, “Kadınlar ekonomik bağımsızlıklarını kazanabilmeliler. Birlikteliğin gücüne inanıyorum. Hayatı, yaşamı kuran biziz. Kadının öncelikli mücadelesi kendi hemcinsini desteklemek olmalıdır” diye konuştu
EV EMEKÇİSİ KADINLAR
Çocuk yaşta evlendirilen ve ev içinde emeği sömürülen Saliha Aslan, zamanla oluşan kadın bilinciyle hem evde hem de sokakta erkek zihniyetine karşı mücadele veren kadınlardan biri. Aslan, “14 yaşında evlendirildim. Erkekler işe gittiklerinde, kadınların akşama kadar evde oturduklarını söylüyorlar. Ama o kadının akşama kadar durmadan çalıştığını ve hatta ondan daha fazla çalıştığını görmüyorlar. Çocuk bakmaktan, yemek yapmaya kadar evin bütün işleri bizim omuzumuzda ama kadının emeğini görmüyorlar” diyerek, ev emekçisi kadınların yaşadıklarına dikkat çekti.
Aslan, hayatın tüm yükünü omuzlayan kadının bu gidişatı değiştirecek gücünün de olduğunu söyleyerek, “Ayağa kalkıp direnmek gerek” dedi.
YEREL YÖNETİMLERDE KADIN
Şirnex Belediyesi’nin Halkların Demokratik Partisi (HDP) Meclis Üyesi Gurbet Güleş de, erkek aklıyla yönetilen belediyenin kadın iradesini tanımadığına dikkat çekerek, “Belediyede erkek zihniyete karşı mücadele ediyoruz. Bugüne kadar gözle görülür bir kadın çalışması olmadı. Eğer kadın alanında bir birim veya herhangi bir çalışma olmuş olsa da bunlar erkekler tarafından yönetiliyor. Bizler her zaman buna itiraz ettik. Birçok birim ve müdürlükleri erkekler yönetiyor. 2 tane belediye başkan yardımcısı var ama ikisi de erkek. Bir tanesinin kadın olması gerekirken ikisi de erkek. Belediye de eşitlik yok” şeklinde konuştu.
“Kadınları bir irade olarak görmüyorlar” diye devam eden Güleş, “Bizler kadın alanları açmak istiyoruz. Çünkü belediye erkekler tarafından kuşatılmış durumda. Kadınlar bu yüzden belediyeye gidip derdini, sorunlarını anlatamıyor. Belediyede eşit bir sistemi kurmak ve kadın alanlarını açmak için ciddi bir mücadele veriyoruz” dedi.
‘ÖZGÜR KADINDAN KORKUYORLAR’
Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad -TJA) aktivisti Meryem Eşkara da, bölgede kadına yönelik şiddete karşı yaptıkları her eylemin polisler tarafından engellenmeye çalışıldığını anımsatarak, böylelikle şiddetin önünün açıldığını belirtti. Eşkara, “Kadına yönelik şiddeti hayatın her alanında görüyoruz. Ataerkil sistem bu vahşete sessiz kalıyor. Erkek şiddeti ve kadın cinayetleri konusunda yapmak istediğimiz açıklamalar fiilen engelleniyor. Her bir açıklamamız ve faaliyetimize saldırıyorlar. Her alanda şiddet uyguluyorlar. 7’den 70’ e bütün kadınlara saldırıyorlar. Bizler de bu saldırıları teşhir etmeye devam edeceğiz” ifadelerinde bulundu.
Erkek-devletin özgür kadından korktuğunu vurgulayan Eşkara, konuşmasını şu şekilde noktaladı: “Kadınlara saldırıyorlar çünkü özgür kadının, özgür toplum olduğunu biliyorlar. Bu yüzden özellikle mücadele eden Kürt kadınları devletin taciz, saldırı ve şiddetine maruz kalmaktadır. Bizler Jîna’nın direnişiyle özgür düşünceyi her yere yayacağız.”
MA / Zeynep Durgut