MERSİN - Kentin kozmopolit yapısına karşı danışanlara çok dilli destek sunan Mimoza Kadın Derneği, kadınların güvende hissedebilecekleri alanlar yaratmaya çalışıyor.
AKP iktidarının kadın politikaları sonucu şiddet olaylarında artış yaşanırken, iktidar bu politikalarına her geçen gün yenisini ekleyerek, kadınları katliamla karşı karşıya bırakıyor. İktidar, İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ni hukuksuz bir şekilde geri çekerken, cinsel suçlarda tutuklama ve mahkumiyeti görüntü, ses kaydı vb. gibi somut delil şartına bağlayan 4’üncü Yargı Paketi’ni de Meclis’ten geçirerek, faillerin ceza almasını zorlaştırdı.
Bununla da sınırlı kalmayan AKP, her fırsatta “aile”yi kutsayarak, kadınlara “çok çocuk talimatları” verdi. Yine çocuk yaşta evlilikleri “aileyi koruma” kılıfı altında meşrulaştırmaya çalışan, okullarda muhafazakar-cinsiyetçi uygulamaları yaygınlaştıran ve bütün bunların sonucunda şiddeti ve ayrımcılığı kurumsallaştıran mevcut siyasi iktidar, kadına ve çocuğa karşı işlenen suçların da asıl sorumlusu oldu.
PANDEMİDE ŞİDDET ARTTI
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verilerine göre, sadece Ekim ayında 34 kadın katledildi ve 26 şüpheli kadın ölümü yaşandı. Yine şiddet pandemi ile birlikte daha fazla arttı. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun belirlemelerine göre, pandemi sürecinde fiziksel şiddet yüzde 80, psikolojik şiddet yüzde 93, sığınma evi talebi ise yüzde 78 oranında artış gösterdi.
Türkiye’de pandemiyle birlikte kadına yönelik şiddetin en düzeye çıktığı 2020 yılında Mersin’in Akdeniz ilçesinde, şiddetle mücadele ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak amacıyla Mimoza Kadın Derneği kuruldu. 2 yıldır kentte kadına yönelik toplumsal, fiziksel, sosyal, kültürel, ekonomik, cinsel ve psikolojik şiddet türleriyle mücadele veren dernek, kentin kozmopolit yapısından kaynaklı her kimlikten kadının adresi konumunda. Dernek, başvuruculara yanıt olabilmek adına Kürtçe, Türkçe, Arapça, İngilizce ve Farsça dillerinde dayanışma ve çözüm sunuyor.
‘İNTİHAR’ VE ‘KAZA’ KILIFI
Kadına yönelik şiddet ve katliamların ülke genelinde arttığını belirten Mimoza Kadın Derneği yöneticisi Gülbahar Güzel, kentte ise 2022 yılının 10 ayında 7 kadının katledildiği ve 2 kadının şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiğini aktardı. Yaşamını yitiren kadınların ölümlerinin kayıtlara “intihar” ya da “kaza” olarak geçtiğini ifade eden Güzel, şüpheli ölümlere dair AKP’nin kadın politikalarını işaret etti.
EKONOMİK ŞİDDET İLK SIRADA
Eril iktidarların derinleştirdiği toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kadına “cinayet” ya da “şiddet” olarak yansıdığını söyleyen Güzel, “Pandemi süreciyle birlikte yaşanan ekonomik krizin faturası kadınlara yansıdı. Kadınlar ev içinde şiddetin her türlüsüne maruz kaldı ve bazıları canlarından oldu. Dernek olarak bunlarla mücadele etme noktasında elimizden geleni yapıyoruz ama kadın örgüt ve dernekleri olarak maalesef tek başımıza bu sorunların önüne geçemeyiz. Ekonomik boyutuna ilişkin, yerel yönetimler, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve kaymakamlığa yönlendirme durumunda kalıyoruz ama maalesef, birçok kadın eli boş dönüyor. Başvuran kadınlardan sosyal destek görüşmesini alıp ihtiyacını belirleyip hukuki ya da psikolojik desteği dernek içerisinde sağlayabiliyoruz. En sık karşılaştığımız şiddet türleri ise ekonomik, psikolojik ve cinsel şiddet” diye belirtti.
‘ÇÖZÜMSÜZ DEĞİLLİZ’
Derneğe başvuran kadınların travmatik olaylara maruz kaldıklarını gözlemlediklerini belirten Güzel, “Kadınlar bazen hangi şiddet türüne maruz kaldığını bilmiyor. Yapılan psikolojik destekle kendilerini daha rahat ifade ediyorlar. Çözümsüz olmadıklarını görüyorlar” dedi.
Hukuki destekte, yasalardan kaynaklı çok fazla sonuç alamadıklarını dile getiren Güzel, şöyle dedi: “Özellikle kadın cinayetlerinde İstanbul Sözleşmesi feshedildiğinden beri hukuk noktasında daralma ve sonuç alamamaya başladık. Uluslararası bir sözleşmeydi ve Türkiye bunun imzacısı olduğu için üst mahkemelere başvurabiliyorduk. 6284 sayılı kanun hala yürürlükte ama uygulamada çok eksik kalıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden sonra şiddet ve cinayetler arttı. Bununla birlikte cezasızlık politikaları da arttı. Cezasızlık politikasından güç alan erkek var ve her şeyi rahat yapabileceğini düşünüyor. Kadınlar artık sokakta hiç tanımadığı erkeğin şiddetine maruz kalabiliyor” ifadelerini kullandı.
KOZMOPOLİT KENTE ÇOK DİLLİ DESTEK
Kadın kazanımlarına yönelik saldırı ve artan kadın katliamlarına karşı düzene karşı durmaya ve daha güçlü mücadele etmeye devam edeceklerini kaydeden Güzel, “Mersin’in çok kültürlü yapısından dolayı çok dilli hizmet veriyoruz. Türkiye’nin her yerinden göç almış bir şehir, özellikle 90’lı yıllarda Kurdistan’da köyleri, evleri yakılan, zorla köyleri boşaltılan ailelerin geldiği metropol şehirlerden biri. Son dönemde ise Suriyeli mültecilerin de yoğun yaşadığı kent haline geldi. Derneğimizde, bütün kadınlara cevap olabilmek için Kürtçe, Arapça, Farsça ve İngilizce olarak danışanlarla iletişime geçiliyor. Her ne kadar farklı kimlikten kadınlar olsalar da değişmeyen tek şey; bir erkek tarafından şiddet görmeleri. Suriyeli mülteci, Türk, Arap, Yörük ya da Kürt hiç fark etmiyor ortak noktaları kadın olmaları ve şiddet görmeleri. Üniversite mezunu kadın danışanımız da var hiç okuma yazma bilmeyen danışanlar da var.
İşsizliğin yoğun olduğu kentte ekonomik düzeyi düşük olan ailelerde yaşayan kadınlar ev içerisinde ekonomik şiddete maruz kalıyor. Erkek yaşanan her krizde hırsını kadından alıyor ya da kazandığı para üzerinden kadına baskı kurabiliyor. Kadınların istihdam alanları çok dar. Kadınlara cevap olmaya çalışıyoruz, çözüm olmak için dernek ve STÖ’ler olarak birlikte çalışıyoruz. En büyük engelimiz istihdam alanının olmaması. Ancak kadınları çaresiz bırakmamak için çevremizdeki tanıdıklarımız aracılığıyla iş imkanı sağlamaya çalışıyoruz. Kadınlara korkusuz, kendini güvende hissedebilecekleri alanlar yaratmaya çalışıyoruz” dedi.
MERSİN İÇİN YENİ BİR PROJE
Kadınlar için yeni bir proje hazırlığında olduklarını ifade eden Güzel, projeye dair şu bilgileri verdi: “Toplamda 500 kadına ulaşabileceğimiz bir projemiz var. Kentte gelir düzeyi düşük ve dezavantajlı 10 pilot mahalle belirleyip, yerelde kadınların yaşadıkları sorunları ele alacağız. Kadınların ev içinde ve dışarıda yaşadıkları şiddet biçimleri, yerel yönetimlerle olan ilişkilerini, iletişime geçme konusunda nasıl politika geliştirebileceklerini konuşacağız. Aslında bu bir tespit çalışması olacak, bu mahallelerden aldığımız her bilgi Mersin için bir veri olacak ve o sonuçlara göre bir sonraki aşamayı planlayacağız” dedi.
ÖRGÜTLÜ RUHLA 25 KASIM'A
25 Kasım’a yaklaşırken kentteki tüm kadınlara ulaşmayı amaçladıklarını dile getiren Güzel, son olarak şu çağrıda bulundu: “Önümüzde 25 Kasım süreci var. Mersin’de tüm kadınlara ulaşabilmek için çeşitli aktiviteler yapacağız. Aynı amaçlar için mücadele ediyorsak, birlikte örgütlü olmak gerek. Her yıl olduğu gibi bu yıl da kadına yönelik şiddete dur demek için alanlarda olacağız. Özgürlüğü savunan tüm kadınları ‘Jin jiyan azadî’ sloganıyla, örgütlü ve özgür ruhla 25 Kasım’a davet ediyoruz.”