RİHA - Urfa 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde yüzde 94 engelli raporuna rağmen infaz ertelemesi başvurusuna “cezaevinde kalabilir” raporu verilerek tahliye edilmeyen Emin Güler, tek başına yaşamını idame edemiyor.
Sağ el ile sağ ayağından yüzde 94 engelli olan ve durumu Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Riha şubelerinin raporlarına da yansıyan Urfa 2 Nolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan hasta hükümlü Emin Güler'in durumu her geçen gün kötüye gidiyor. Güler'e, cezaevinde kaldığı süreçte vertigo (Denge bozukluğu) ve hepatit C (Sarılık) teşhisleri de konuldu. Hükmü onaylanan Emin Güler, ağır hastalıklarına rağmen 6 yıldır cezaevinde tutuluyor. Güler, cezaevinde artık temel ihtiyaçlarını da tek başına karşılayamıyor. Yüzde 94 bedensel engelli raporu ile 5 Eylül 2022 tarihinde avukatı olarak da yaptığımız “infazın ertelenmesi” başvurusu, Urfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin hazırladığı “cezaevinde kalmasını engelleyecek bir rahatsızlığı bulunmamaktadır, yaşamını cezaevinde idame ettirebilir” raporu ile red edildi.
AYRIMCILIK YASASINA AYKIRILIK
Çok değil 19 Ağustos 2022 tarihinde Bazo Yılmaz isimli ağır hasta tutuklu, tüm çabalara ve yapılan başvurulara rağmen tahliye edilmeyerek aynı cezaevinde yaşamını yitirmişti. Hal böyle iken yargı ve sağlık sistemi, mevcut siyasi iktidarın söylem ve işleyişine göre hareket ederek, Emin Güler ve diğer ağır hasta siyasi mahpusların başta yaşam hakkı ihlali olmak üzere Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde (AİHS) güvence altına alınan eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağına aykırı davranmaktadır.
İnfaz sistemindeki sorunlar ve özellikle de 2005 yılında yürürlüğe giren “5275 Sayılı Ceza Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun”un insani olmayan bir yaklaşım üzerine kurulu olması; otoriteyi ve kuralları dayatan, yaşama hakkını ve özgürlükleri değil, güvenliği öne çıkaran bir anlayışla hazırlanması nedeniyle de uygulamada sayısı binleri bulan ağır hasta mahpusların haklarını ihlal etmektedir.
Yine Cumhurbaşkanlığı tarafından 29 Mart 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik” mevcut infaz kanunun mahpus haklarına aykırı yanlarını olduğu gibi taşımış ve uygulamada yeni sorunların oluşmasına sebep olmuştur.
69 MAHPUS YAŞAMINI YİTİRDİ
Türkiye’de hasta mahpusların durumuna baktığımızda, İHD’nin raporlarına göre hapishanelerde 604’ü ağır olmak üzere bin 500’ü aşkın hasta mahpus bulunmaktadır. Hapishanelerde sağlık hakkına erişemeyen, hastane gidiş gelişlerinde kötü muameleye uğrayan mahpuslar yaşamını yitirmeye devam ediyor. Yine İHD’nin raporlarına göre 20 Ekim 2022 tarihine kadar en az 69 mahpus cezaevinde yaşamını yitirdi.
İNFAZ YASASI UYGULANMIYOR
İnfaz Yasası’nın “Hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi” başlığını taşıyan 16. Maddesi, 24 Ocak 2013 tarihinde 6411 Sayılı Yasa’yla birlikte yapılan değişiklikle “maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen mahkûmun cezasının infazı üçüncü fıkrada belirlenen usule göre iyileşinceye kadar geri bırakılabilir” hükmünün uygulanması gerekir.
KÖTÜ MUAMELE VE DİSİPLİN SORUŞTURMASI
Ancak, Emin Güler ağır engelli durumu ve cezaevinde kaldığı süreçte yeni çıkan hastalıklarına rağmen hukuk ve tıp etiğine aykırı bir şekilde hazırlanan raporlar ile kanun hükmünün uygulanması engellenerek defarlaca yapılan başvurular red edilmiştir. Emin Güler ağır hastalık durumunda infaz koruma memurları tarafından da zaman zaman kötü muamele ile karşılaşmaktadır. Nitekim 7 Ekim’de koğuşlara robokop giyimli 80 gardiyan tarafından yapılan baskında birçok tutuklu/hükümlü darp edildi. Darp edilen tutuklulardan biri de yüzde 94 engelli Emin Güler’di. İşkence ve kötü muamalede bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunulmuş ise de, haklarında takipsizlik kararı verilmiş, mahpuslar hakkında ise disiplin cezası verilmiştir. Yine Emin Güler avukat görüşmesi sonrası X-RAY cihazından geçilerek gerçekleştirilmek istenen üst arama şekline itiraz ettiği için infaz koruma memurları tarafından uzun süre ayakta bekletilerek ve hakaretler edilerek kötü muamele görmüştür. Bu durum ile ilgili suç duyurusunda bulunulmuş, ancak cezaevi idaresi infaz koruma memurları hakkında işlem başlatması gerekirken, Emin Güler hakkında disiplin soruşturması başlatmıştır.
Ortaya bir hak ihlali çıktığında, bu hususun etkin soruşturulması ve sorumluların yaptırımla karşı karşıya bırakılacağı yargılama süreçlerinin gerçekleştirilmesi de söz konusu aktif yükümlülüğün bir parçası olmasına rağmen, kötü muamelede bulunan görevliler cezasızlık politikası ile korunmaktadır. Emin Güler ve diğer ağır hasta mahpuslar cezaevindeki kötü koşullar altında ağır hastalık ile mücadele ederken, bunun gibi birçok hak ihlaline karşı da mücadele etmeye devam etmektedir.
İSTANBUL PROTOKOLÜ’NE UYULMUYOR
Uluslararası mevzuatlar devletlerce özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin yaşam hakkı konusunda devletlere pozitif yükümlülükler yüklemiştir. Devletler, özgürlüğünden yoksun bırakılmış kişilerin sağlığa erişim hakkı konusunda özgür bireylerle eşit şartlarda bulunmasını sağlamakla yükümlüdürler ve sözleşmeler Anayasanın 90. Maddesi ile garanti altına alınmışlardır. Birleşmiş Milletler resmi belgesi olan ve üye ülkelerce de kabul edilen İstanbul Protokolünde “tutuklu ve hükümlü konumunda da olsa, her hastanın kendi doktorunu seçme ve raporlarının bağımsız bilirkişilerce hazırlanmasını isteme hakkı vardır” Üniversite hastaneleri, eğitim araştırma hastaneleri, tam teşekküllü devlet hastaneleri, hasta mahpusların sağlık durumlarıyla ilgili objektif süreçler yürütüp raporlar hazırlayabilir. Maalesef ilgili kurumlar sorumlu davranmamaya devam etmektedir.
Yine 5275 sayılı infaz kanun ve ilgili yönetmelik, BM'nin Mandela Kuralları’na ciddi oranda uyumsuzluk göstermektedir. Türkiye’nin mevcut infaz rejimi BM Mandela Kuralları’na uyumlu hale getirilecek şekilde değiştirilmeli, TMK bakımından infazda ayrımcılığa son verilmesi gerekmektedir. Emin Güler şahsında ağır hasta mahpusların derhal tahliye edilerek gerekli tedavilerini görebilmesi için koşullar sağlanmalıdır. Sön söz olarak, Emin Güler ve hasta mahpuslara özgürlük.
* Av. Ayşe Şehriban Demirel