ERDEXAN - PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan ağırlaştırılmış tecride dikkat çeken avukat Yaşar Kaya, tecritle amaçlanan şeyin Öcalan'ın fikirlerinin Ortadoğu ve dünya halklarına ulaşmasının engellenmesi olduğunu belirtti.
İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevinde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecrit politikası 24 yıldır sürüyor. Avukatları ile en son 7 Ağustos 2019 tarihinde görüşebilen Öcalan, ailesi ile 27 Nisan 2020'de kısa bir telefon görüşmesi gerçekleştirebildi. Asrın Hukuk Bürosu, müvekkilleri Öcalan ile görüşmenin sağlanması amacıyla Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı tüm başvurular ise ya çeşitli disiplin cezaları gerekçeleri ile engelleniyor ya da başvurular cevapsız bırakılıyor. Dünyanın bir çok ülkesinden binlerce avukat, Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı’na başvurularda bulunurken, bakanlık bugüne kadar başvurulara bir yanıt vermedi.
PKK Lideri Öcalan'a yönelik tecrit politikasını değerlendiren avukat Yaşar Kaya, tecritle amaçlanan şeyin Öcalan'ın fikirlerinin Ortadoğu ve dünya halklarına ulaşmasının engellenmesi olduğunu belirtti.
‘ÖCALAN SIRADAN BİR TUTUKLU DEĞİL’
Tecrit kavramını "insanlığa karşı bir uygulama" olarak nitelendiren Kaya, söz konusu tecritle insanların toplum ve dünyadan soyutlanmaya çalışıldığını belirtti. Öcalan'ın sıradan bir tutuklu olmadığını ve kendisine uygulanan tecrit politikasının daha farklı bir boyutunun olduğunu ifade eden Kaya, "Sayın Öcalan siyasi bir kişilik, düşüncelerinin Ortadoğu ve dünya halklarına ulaşmasını engellemesi amaçlanmaktadır. Burada statükocu bir durum söz konusudur. Bu tamamen siyasi bir durumdur. Tabi bunun hukuki boyutu da bulunuyor. Müvekkilimiz 23 yıldır cezaevinde tutuluyor ve müvekkilimizin avukat aile ve vasi görüşleri engelleniyor. Uzun yıllardır devlet kendisinin çıkarttığı ceza infaz kanunlarına uymayarak görüşmeleri engelliyor. Maalesef özellikle son yıllarda mevcut AKP iktidarı, müvekkilimizin haklarını kullandırtmıyor, görüşmeleri engelliyor. Kısaca, tecridin amacı, Türkiye ve Ortadoğu halklarına dair Sayın Öcalan'ın fikirlerinin siyasete ve geleceğe yönelik vereceği perspektiflerin önüne geçmektir. Tecrit sadece bir kişinin fiziki olarak cezaevinde tek başına tutulması değil, aynı zamanda söz ve düşüncelere yönelik engeldir” dedi.
‘TÜRKİYE’DE SİSTEM TIKANDI’
Türkiye’de sistemin hem siyasi hem ekonomik olarak tıkandığını ifade eden Kaya, “Bunun birinci nedeni; on yıllardır çözülemeyen Kürt sorunu ve rafa kalkan demokrasidir. Bizler biliyoruz ki müvekkilimiz Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kalktığında hem Kürdistan hem de bütün halkların barış içinde yaşayabileceği bir durum olur. Ancak mevcut bölge devletleri ve statükocu yapılar maalesef Öcalan'ın fikirlerinin açıklamasını kendi iktidarlarını sarsacağından görüşmeleri engelleniyor” diye konuştu.
‘İMRALI’DA ORTAÇAĞ UYGULAMALARI HAKİM’
İmralı'dan bir hukuktan söz edilemeyeceğini söyleyen Kaya, konuşmasına şöyle devam etti: “Sonuçta bir cezaevi kampüsü bulunuyor ama cezaevlerinden çok daha farklı ve katı kuralları olan insan hak ve özgürlüklerini hiçe sayan bir cezaevi durumu söz konusu. Buna dair CPT'nin yaptığı görüşmelerde ve yayınladığı raporlarda bu açığa çıktı, görüldü. Bakıldığında İmralı Cezaevi’nde, tam da Ortaçağ cezaevleri uygulamaları hakim. Son süreçlerde 3 ve 6 aylık görüşme başvuruları disiplin cezaları gerekçesi ile engelleniyor ve bunlar yasal bir zemine oturtulmaya çalışılıyor. Bu görüşmeler daha önce de ‘koster bozuk’ veya ‘hava muhalefeti’ gerekçeleriyle engelleniyordu. Son süreçte uluslararası hukuk baskısı nedeniyle olmalı ki sözde disiplin cezaları gerekçe gösterilerek görüşmeler engelleniyor. Disiplin cezasının amacı kişinin yaptığı fiil ve eylemlerden dolayı pişmanlık duyması ve sistemin istediği renge bürünmesidir. Ama müvekkilimiz siyasi bir kişiliği olan bir insan. Verilen disiplin cezaları gerçeği göstermiyor, tamamen keyfiyet söz konusudur.”
‘ÖCALAN HER DÖNEM BARIŞTA ISRAR ETTİ’
Öcalan’ın NATO gladyosunun komplosu ile Türkiye’ye teslim edildiğini hatırlatan Kaya, “Müvekkilimiz Sayın Öcalan, fikirlerinin NATO ve sömürgeci devletler sistemine ters düşmesi nedeniyle yapılan işbirliği ile bugün İmralı Cezaevi'nde tutuluyor. Çünkü kapitalist sisteme tamamen karşı bir fikir beyan ediyordu ve bunu gerçekleştirmeye çalışıyordu. 2015 yılında Sayın Öcalan kendisi ile görüşen heyete ‘Muhtemelen bu son görüşmemiz olacak’ demiş ve tecride değinmişti. Yani müvekkilimizin tecritten kastı kendisinin değil esasında fikirlerinin tecrit edilecek olmasıydı. Sayın Öcalan, barışın silahla değil müzakere ile gelişeceğini her fırsatta dile getirdi. Ancak Türkiye'deki siyasi kriz bunun önüne geçiyor. Sayın Öcalan demokratik cumhuriyetin inşası amacıyla fikirler üretiyor ve mücadele ediyor. Öcalan, her dönem barışta ısrar ediyor ancak AKP hükümeti mevcut durumda kendi iktidarını sürdürmek için çatışmalı süreci sürdürmekte ısrar ediyor” diye konuştu.
‘KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜLMESİ GEREKİYOR’
Türkiye'de ekonomiden siyasete, kültürden yaşama, savaş ve göç politikalarının tamamının tecritten kaynaklandığını ifade eden Kaya, “Bu ülkede Kürt sorunun çözülmesi gerekiyor ve bunun demokrasiden geçtiğini hepimiz iyi biliyoruz. Özellikle son 40 yıllık süreçten de anladığımız şey şudur: Türkiye'ye demokrasi gelmeden Kürt sorunu çözülmez, Kürt sorunu çözülmeden de demokrasi gelmez. Bu nedenle barışta ısrarcı olmak zorundayız. Tecridin kalkması da demokratikleşmeye yönelik bir adım anlamına geliyor. Tecrit kalktığında Sayın Öcalan, düşünceleri ile Türkiye ve Ortadoğu halklarının özgürce düşündüğü ve barışın inşa edilmesinin önü açıldığı bir döneme girer. Tecridin kalkmasıyla ahlaki, insani ve ekonomik yani tüm alanlarda önemli gelişme sağlanır” dedi.
MA / Cengiz Özbasar