ANKARA - Taliban rejimine karşı en büyük direnişi kadınların sergilediğini belirten Tooba Lutfi, "Şu anda İran'da olduğu gibi gümbür gümbür bir direniş sergileyemiyoruz ancak yavaş ve derinden örgütleniyoruz. Kadınlar bir arada, hedef belli" dedi.
Taliban’ın 20 yıl aradan sonra ABD'nin de desteğiyle Afganistan'da yönetimi yeniden ele geçireli 15 ay oldu. Taliban, batıya “şirin” görünmek için kimi girişimlerde bulunmuş olsa da kısa sürede kadın ve kız çocuklarının hak ve özgürlüklerinde ciddi kısıtlamalara gitti. Şeriat kanunları uygulanırken, kadınlar dini gerekçelerle baskı ve insan hakları ihlallerine maruz kaldı. Toplumunun sosyo-kültürel yapısı kadınların erkeklerle eşit olarak yaşamasına hiçbir zaman tam olarak müsaade etmediği Afganistan’da, Taliban’ın dönüşü ile birlikte kadınların tek başına sokağa çıkması, okula gitmesi ve çalışması yasaklandı. Kadın haklarından söz etmenin artık mümkün olmadığı ülkenin ismi Afganistan İslam Emirliği olarak değiştirilirken, Kadın Bakanlığı da "Ahlaksızlığı Önleme Bakanlığı" olarak değiştirildi. Başkent Kabil'de bulunan Kadın Bakanlığı tabelası indirilerek, yerine "Dua, Rehberlik ve Namusun Teşviki ile Ahlaksızlığın Önlenmesi Bakanlığı" yazılı bir pano asıldı. Bakanlık çalışanı kadınlar ise binaya alınmadı. Kadın ve kız çocuklarına yönelik birçok kısıtlamanın ardından Taliban, en son kadınların spor salonu ve hamamlara gitmesini yasakladı.
ÖRGÜTLÜ KADIN DURUŞU
Tüm tehdit ve baskılar karşısında büyük bir cesaretle ilk günden hak ve özgürlükleri için sokakları terk etmeyen kadınlar, her türlü barbar uygulama, yasak ve engellere karşı mücadele yöntemleri geliştirdi. Taliban'ın Kabil'e girişiyle birlikte sokağa çıkan örgütsüz kadın grupları, zaman içerisinde Afganistanlı Kadınların Kendiliğinden Hareketi, Afganistan Kadın Birlik ve Dayanışma İnisiyatifi ile Mücadeleci Kadın Platformu’na dönüştü. Mücadelenin öncüsü olan kadınlar, yoksulluk, işsizlik ve özgürlükleri için direnmeyi sürdürürken, diğer yandan da toplumu örgütlemeye ve seslerini tüm dünyaya duyurmaya çalıştı. Bu mücadeleye karşı her geçen gün tutumunu sertleştirip, kadın aktivistleri gece yarısı evlerinden kaçırarak, işkence eden Taliban’ın gözaltı, tutuklama, tecavüz ve işkencesine karşı çıkış yolunu birbirlerine dokunarak bulan kadınlar, eğitimlerinin önüne geçmek isteyen zihniyete Ağustos ayında Kadın Kütüphanesi açarak, meydan okudu. Afganistan içinden ve dışından bir grup kadın gazeteci ve yazar da, seslerini duyurmak için Kasım ayında “Zan Times” adıyla bir haber sitesi kurdu. Kadınların duruşu ve mücadelesi, kurtuluşun kadınların öncülük ettiği direnişle mümkün olacağını aradan geçen bir buçuk yılda bir kez daha gösterdi.
Direnişçi kadınlardan biri de Afganistan'ın Panjshir kentinden olan kadın hakları aktivisti Tooba Lutfi. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan Lutfi, Afganistanlı kadınların direnişini, mücadelenin neleri değiştirdiğini ve bundan sonraki süreci anlattı.
'KADINLAR TALİBAN’IN MASKESİNİ DÜŞÜRDÜ'
Afganistan'daki kadın direnişinin, Taliban'ın tüm “şirin” görünme çabalarına rağmen dünyanın algısını değiştirip, maskesini düşürdüğünü belirten Lutfi, "Kadınlar sokağa çıkıp Taliban'ın 20 yıl önceki Taliban'dan bir farkı olmadığını ifşa etti. Taliban da, dünyada pek çok şeyin değiştiğinin farkındaydı. Teknolojinin, dünya kadınlarının birbirleriyle olan iletişim ve örgütlenmesini sağladığının farkındaydı. Bunun için kendilerini farklı göstermeye çalıştılar. Sokaklara çıkarak onların hala Ortaçağ’a ait bir örgüt olduğunu gösterdik. Dünyaya bir şey daha gösterdik; Afganistanlı kadınlar da 20 yıl önce oldukları gibi değildiler. Tüm imkansızlıklara rağmen kendimizi eğittik, haklarımızın farkındayız ve değişimi gerçekleştirebilecek güce sahibiz" dedi.
‘MÜCADELE YÖNTEMLERİ GELİŞTİRİLDİ'
Taliban'ın Kabil'e girişinden hemen sonra başlayan kadın eylemlerinin daha güçlü olduğunu ancak zaman içerisinde karşı karşıya kalınan ciddi zorluklar nedeniyle biraz yavaşladığını dile getiren Lutfi, "O günden bu güne kadınlar korkunç şeyler yaşadı. Pek çok kadın, Taliban tarafından kaçırıldı. Bizim jenerasyonumuz kendini eğitmiş olsa da bizden önceki jenerasyon, yani ailelerimiz hala bazı geleneklere inanıyorlar. Örneğin; Afganistan'da bir kadının gözaltına alınması çok ayıp bir şeydir. Ailenin utanç duyacağı bir şeydir. Bu gibi etkenlerden dolayı sözümüzü söylemenin yeni yollarını bulmak zorunda kaldık. Zaten Taliban da buna güvenerek, kimi politikalar oluşturdu. Örneğin; gece yarısı evlerinden kaçırdığı kadınları ailelerindeki erkeklerin tapuları karşılığında serbest bıraktı. Ailenin erkeklerine ‘kadınlarının bir daha hiçbir eyleme karışmayacağına’ dair belgeler imzalattı. Bunun iki nedeni vardı. Hem kendilerini ekonomik anlamda güçlendiriyorlardı, hem de ailelerimizin bizim polisimiz olmasını sağlıyorlardı. Bu şekilde kadın direnişini yok etmeye çalıştılar ancak başarılı olamadılar. Pek çok kadın arkadaşımız bu kaçırılmalar sonrasında ülkeden ayrılmak zorunda kalsa da, şu anda Afganistan'da bu yöntemlerle direnen binlerce kadın var” diye belirtti.
MÜCADELE OLMASAYDI…
Taliban'ın değişeceğine hiç bir şekilde inanmadıklarını söyleyen Lutfi, toplumun yarısını oluşturan kadınların olmaması durumunda Taliban yönetiminin çok daha katı kuralları olan bir yapıya dönüşeceğini dile getirdi. “Kadın mücadelesi olmasıydı durum bu ankinden daha çağ dışı olurdu” diyen Lutfi, şöyle dedi: “Kadınların dünyadaki diğer kadınlarla iletişimi olmasaydı, Taliban kendini dünyaya farklı göstermeye çalışmazdı ve durum şimdi olduğundan bin kat beter olurdu. Ki zaten yapılmaya çalışılan da buydu. Kadınların eğitim ve iş yaşamından dışlanarak evlere kapatılması, toplumda erkek hakimiyetini oluşturmak içindi. Çünkü erkekler, onlara bu kadar baskı yapılmadığı için, hayatlarında çok büyük bir değişiklik olmadığı için, Taliban'ın politikalarına bizim çıkardığımız kadar ses çıkarmayacak, tepki göstermeyecekti."
Batılı devletlerin Taliban'ın “terörizmle mücadele ettiği” yalanına inanıyor olmasına tepki gösteren Lutfi, bu devletlerin 30 milyondan fazla Afganistan halkının şu an karşı karşıya kaldığı haksızlıklardan sorumlu olduğunu, bu anlamda da terörizmin ağababası olduğunu dile getirdi. Lutfi, "Afganistan halkına mutluluk da haklarını savunmak da çok görüldü. Afganistan'da sokaktaki kadınlara o ya da bu şekilde tepki gösteren, kızları gözaltına alındı diye utanç duyan insanlar, eğer kadın direnişi bastırılırsa Taliban’ın ne olduğunu o zaman görecekler" diyerek, sessizliğiyle ve gelenekçiliğiyle Taliban'a destek olan Afganistan halkını eleştirdi.
'TALİBAN MEZARINI KAZIYOR'
İran’da kadınların öncülük ettiği direnişe de değinen Lutfi, “Bu direniş bizlere de enerji ve umut veriyor. İranlı kadınların nasıl kendi haklarını savunduklarını görüyor ve onlardan öğreniyoruz. Ortadoğu'da artık bir şeylerin değişmesi gerekiyor ve bunu Ortadoğulu kadınların dört bir yandaki direnişinden görüyoruz. Afganistan çok yoksul bir ülke. Gelişmekte olan bir ülke bile diyemeyiz. Burada hala temel haklarımız için mücadele ediyoruz. Oysa dünyaya bakıyoruz, insanlar iklim değişikliği için mücadele ediyor biz burada hala kadın ne giysin, o giysi kaç metre kumaştan yapılsın, ne renk olsun onu tartışıyoruz. Hatta tartışamıyoruz bile. Bu bize dayatılıyor. Bu dayatmalarla, bu çağda, Taliban'ın kendi mezarını kazdığını ve bu düşünce sistemiyle çok uzun bir süre varlık gösterebileceğini düşünmüyorum" dedi.
'GÜMBÜR GÜMBÜR GELECEĞİZ'
Taliban’ın tüm zulmüne rağmen halkın hala direndiğine vurgu yapan Lutfi, “Hala direnişi örgütlemeye çalışan örgütlerimiz var ve bu karanlıkla mücadele ediyorlar. Şu anda İran'da olduğu gibi gümbür gümbür bir direniş sergileyemiyoruz ancak yavaş ve derinden örgütleniyoruz ve zaman içerisinde biz de gümbür gümbür geleceğiz. Kadınlar bir arada. Kadınların hedefi belli ve kadınlar bu karanlığın içinden çıkış yolunu bulacaklar” diye belirtti.
Ortadoğu'da yükselen kadın birliğine dikkati çeken Lutfi, şöyle devam etti: "Ortadoğu'da kadın birliğini tamamen sağladığımız zaman bu topraklardaki değişimi herkes gözleriyle görecek. Bu birliği de biz kadınlar sağlayacağız. Karar verici konumda olmak için inisiyatif alacağız. Dünya artık bize ne yapıp ne yapamayacağımızı söyleyemeyecek. Yolumuzu kendimiz çizeceğiz."
25 KASIM MESAJI
Lutfi, 25 Kasım’a dair ise şu mesajı verdi: "Bugün dünya, kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırmaya çalışırken, Afganistanlı kadınlar cinsel, psikolojik, fiziksel siyasal ve eğitimsel şiddete maruz bırakılıyor. Temel haklarımızı elde etmek için mücadele ediyoruz ve uluslararası toplum, şiddet uygulayıcılarıyla aynı safta duruyor. Kadınlar, buna izin vermemeli."
YARIN: Meclis’teki erilliğe karşı kadın mücadelesi
MA / Gözde Çağrı Özköse