DENİZLİ - Şirketlerin hedefinde olan Denizli'de, en az 57 enerji santrali ve 71 maden ocağı bulunurken, bakanlık son 1 ayda 17 proje için “ÇED gerekli değildir” raporu verdi, 19 proje için ÇED süreci başlattı. Ekolojist Emin Durmaz, Kurdistan ve batıdaki mücadelenin birleşmesinin şart olduğunu belirtti.
Ege Bölgesi’nin hem doğal güzellikleri hem de turizm açısından önemli kentlerinden biri olan Denizli, son yıllarda ekolojik tahribatlarla gündemde. Talanın yoğunlaştırıldığı kente dair Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı son bir ayda 17 farklı proje için "Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) gerekli değildir" raporu verirken, 19 proje için ise ÇED süreci başlattı. Kentte yapılmak istenilen projelerle ormanlar, doğal alanlar ve tarım arazileri bir bir imara açılacak. Yine son iki yıldır yağışların azalmasıyla birlikte kuraklık tehlikesinin her geçen gün arttığı kentin önemli sorunlarından biri de su kaynaklarının alarm vermesi.
BÜYÜK MENDERES KİRLENDİ
Kentten geçen ve Türkiye'nin tarımsal üretiminin yarıdan fazlasını tek başına karşılayan Büyük Menderes Nehri, yıllardır evsel ve sanayi atık suları, yanlış gübre ve pestisit kullanımı, jeotermal akışkanlar, maden atıkları nedeniyle kirlendi. Bu kirliliğe bağlı olarak nehir, Türkiye’nin en kirli üçüncü nehri durumuna gelirken, tarımsal sulama da kullanılmaması gereken ‘4. sınıf su’ haline geldi. Bu da, bölgede tarımsal verimin düşmesine neden oldu. Ayrıca nehrin geçtiği bölgelerde kuraklığa ve insan sağlığına olumsuz etkileri oldu.
KÖMÜR OCAĞININ KAPASİTESİ ARTIRILIYOR
Tavas ilçesinin Avdan Mahallesi’nde kurulu bulunan kömür ocağının kapasitesi artırılmak isteniyor. Proje kapsamında 3 milyon 764 bin metrekarelik alan için acele kamulaştırma kararı, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla 14 Ocak’ta Resmi Gazete de yayımlandı. Projeye göre, Avdan Mahallesi’nde yıllık 2 milyon ton kömür çıkarılması planlanıyor. Acele kamulaştırma kararını yargıya taşıyan köylüler, davanın Danıştay'da sonuçlanmasını beklerken, şirket süreci beklemeden Temmuz ayından itibaren kömür çıkarmaya devam ediyor. Mahallede, 2020 yılında 639 bin 689 hektar alanda planlanan termik santral projesi ise bölge halkının tepkileri nedeniyle durduruldu.
GÜMÜŞDERE’DE MERMER OCAĞI
Yine Tavas'ın Gümüşdere Mahallesi’nde son 2 yılda, 15 ayrı bölgede 20 kömür ve mermer ocağı ruhsatlandırıldı. Bölgede madenler için ruhsatlandırmalar devam ederken, 20 bin dönümlük alandan 30 milyon ton mermer çıkarılması planlanıyor. Bu ocaklar faaliyete geçerse her gün bin 500 ton su çalışmalarda kullanılacak. Bu durum ise bölge için yer altı sularının kirlenmesi ve yok olması demek olacak. Bölge halkı, yapılmak istenen kömür ocaklarına karşı daha önce imza kampanyası başlatarak, Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı'na itiraz dilekçelerini verdi. Ayrıca projeye karşı açılan yürütmeyi durdurma davasının duruşması da 15 Kasım’da görülecek.
JES İÇİN ACELE KAMULAŞTIRMA
Sarayköy ilçesinde, 19 Ekim 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile Tekke ve Kabaağaç köylerinde yer alan 5 ayrı parsel için acele kamulaştırma kararı çıktı. Kararda ayrıca Jeotermal Enerji Santrali (JES) üretim tesisi kurulması için belirlenen 5 parselin hazine adına tescil edilmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından kamulaştırılacağı yer aldı.
Turistik tesislerin de yer aldığı bölge, 2000’li yılların başında turizm alanı ilan edildi.
ENERJİ VE MADEN İŞGALİ
Yanı sıra Enerji Atlası sitesinde yer alan verilere göre, kentte 13 Jeotermal Enerji Santrali (JES), 13 Hidroelektrik Enerji Santrali (HES), 27 Güneş Enerji Santrali (GES), 3 Termik Santral ve 1 Biyogaz Enerji Santrali bulunuyor. Yine yapım aşamasında bulunan 4 JES, 1 GES’in yanı sıra 3 HES’de proje aşamasında. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) verilerine göre ise, kentte en az 71 maden ocağı bulunuyor.
Kentte yaşanan ekolojik talan ve devam eden projeleri Büyük Menderes İnisiyatifi üyesi Emin Durmaz, değerlendirdi.
KADIN VE DOĞA HEDEFTE
Devleti tedirgin eden iki noktanın olduğunu belirten Durmaz, bunlardan ilkinin kadın ikincisinin de ekoloji hareketleri olduğunu söyledi. Devletin doğa ve kadınlara özellikle saldırdığını ancak buna karşı bir direncinde olduğunu vurguladı.
AKP-MHP iktidarının rant alanı olarak gördüğü doğayı zengin zümreye peşkeş çektiğini dile getiren Durmaz, bundan Denizli’nin de payını aldığının altını çizdi. Durmaz, “Kasalarındaki eksik dolarları tamamlayabilmek için doğayı talan ediyorlar. Eskiden ormanlar köylülerden korunurdu. Şimdi iş tersine döndü. Köylüler, ormanları Orman Müdürlüğü’nden koruyor. Acımasızca doğaya saldırıyorlar. Maden ya da taş ocağı bahanesiyle bir bölgeye girdiklerinde on binlerce ağacı kesiyorlar. Arama yaptıkları bölgede maden bulamasalar da ağaçları kereste yapıp, satıyorlar” dedi.
RANT HIZLANDI
Her alan için maden ruhsatlandırma işlemi ve “ÇED gerekli değildir” raporlarının hızlıca verildiğini kaydeden Durmaz, şirketlerinde kimseyi dinlemeden doğayı talan ettiğini, yasal işlemleri önemsemediğini söyledi. Şirketlerin ancak halkın tepkisi olduğunda gerekli işlemlere başladıklarını ifade eden Durmaz, “Şirket taşı beğeniyor, kumunu beğeniyor, mermerini beğeniyor. ‘ÇED gerekli değildir’ raporu alıyor. Halk tepki gösterirse halkı bilgilendirme, bilirkişi raporları gibi prosedürleri yeniden başlatıyorlar. Dağların, ovaların ranta açılması hızlandı” diye belirti.
KANSER VE HASTALIKLAR ARTTI
Artan doğa talanı ile birlikte hastalıkların da arttığına dikkati çeken Durmaz, “Ege Bölgesi’nde Aydın, JES’lerden dolayı kanserli hasta sayısında birinci sırada. Denizli’de de büyük bir artış var. Kadınlarda meme kanseri, erkeklerde prostat, akciğer kanseri, erken çocuk doğumları gibi bir sürü olumsuz etki baş gösterdi. Taş ocaklarından çıkan toz 15-20 kilometreye kadar tüm bölgeye yayılıyor ve bu da bütün bölgeyi olumsuz etkiliyor. Böyle olunca meyve, sebze olmuyor, sular kirleniyor. Halk kirli su içmek zorunda kalıyor. Topraklar kirleniyor, yetişen meyve sebzeler hastalık yaratıyor. Köylüler, kendi topraklarında huzursuz olmaya başladı” ifadelerini kullandı.
ORTAK MÜCADELE ŞART
Doğa talanının her yerde çeşitli gerekçelerle sürüldüğünü belirten Durmaz, Kurdistan’da “güvenlik” gerekçesi, batı da ise ucuz enerji yalanlarının söylendiğini vurguladı. Buna karşı ortak mücadelenin gelişmesi gerektiğinin altını çizen Durmaz, şöyle devam etti: “Her yerde ekoloji örgütleri var, güçlerini birleştirmelidirler. Ancak bu şekilde başarılı olabiliriz. Şırnak'ta ağaçlar kesiliyor. Karadeniz’deki baskılar bizim için ne anlama geliyorsa, Kurdistan bölgesindeki doğa talanı da o anlama gelmeli.”
MA / Delal Akyüz