İSTANBUL - Her türlü keyfi uygulamanın devrede olduğu emek alanında işçilere yönelik saldırıların arttığını belirten işçi platform ve sendika temsilcileri, “İşçi sınıfı örgütlenirse, birlikte mücadele ederse kazanabilir” dedi.
İktidarın yoksulluğa mahkum ettiği işçiler, denetimsizlik ve işverenlere uygulanmayan yaptırımlar nedeniyle yaşamını yitirmeye devam ediyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) yayınladığı rapora göre, 2022 yılının 9 ayında en az bin 359 işçi hayatını kaybetti. En çok ölümün gerçekleştiği işkolu en az 275 ölüm ile tarım ve orman olurken, bunu en az 269 işçi ölümüyle inşaat işkolu takip etti. Emek alanında katlanarak devam eden sorunlar ve bunların çözümüne dair Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Eş Sözcüsü Kezban Konukçu, Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı, Ardiye, Depo ve Antrepoculuk İşçileri Sendikası (Limter-İş) Genel Başkanı Kamber Saygılı, Birleşik İşçi Hareketi (BİH) Sözcüsü Meliha Kayacı ile Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) üyesi Nimet Erben konuştu.
‘GELECEĞİ GÖREMİYORUZ’
İşçilerin zor durumda olduğunu belirten SODAP Eşsözcüsü Kezban Konukçu, en önemli sorunun iş güvenliği olduğunu vurguladı. Konukçu, “Güvencesiz bir şekilde çalışıyoruz, hiçbir iş yerinde geleceğimizi göremiyoruz. İş yerlerinde kalıcı mıyım değil miyim, işten atılır mıyım? Bunları göremiyoruz. İş sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınmıyor” dedi.
‘GÜVENLİK UZMANI PATRONDAN YANA’
Tedbirlerin alınmasıyla iş cinayetlerinin önlenebileceğini söyleyen Konukçu, bunun da kendi kendine olamayacağını dile getirerek, ekledi: “Bir iş yerinde güvenlik uzmanı çalışıyor. Ancak bu iş uzmanının maaşını patron veriyor. O da patrona uyumlu bir şekilde çalışıyor. Yani tedbirlerin alınması için gerekenleri yapmıyor. Asıl olan bizlerin bir araya gelmesi, güçlenmesi, örgütlenmesi ve bu tedbirlerin alınması için gereken basıncı oluşturmasıdır.”
‘SOMA FACİASI ÖĞRETİCİ OLDU’
Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen 301 işçinin yaşamına mal olan maden faciasını hatırlatarak değerlendirmesine başlayan BİH Sözcüsü Meliha Kayacı, Soma’nın yakıcı ve sonuçları bakımından öğretici olduğunu söyledi. Soma Faciası’nda hukuksal sürecin işletilmediğini dile getiren Kayacı, “Sermayenin işçi yaşamı üzerinde fazla kâr için hiçbir iş güvenlik ve tedbiri almadığını gördük. O nedenle kapitalizmin saldırısı, bir bütün işçinin yaşamına, yaşam koşullarına, iş koşullarına yani her koşula saldıran bir yerde duruyor” diye belirtti.
Bartın Amasra'da 14 Ekim’de meydana gelen ve 41 yaşamını yitirdiği faciaya da değinen Kayacı, “Bunların hepsi katliam ve bu katliamların önüne örgütlü mücadele ile geçilebilir. İşçi sınıfı örgütlenirse, birlikte mücadele ederse kazanabilir” ifadelerini kullandı.
‘İKTİDAR-İŞVEREN EL ELE’
Sermaye ve iktidarın birlikte işçi sınıfına yönelik saldırılar gerçekleştirdiğini vurgulayan Limter-İş Genel Başkanı Kanber Saygılı da, bir tarafta açlık, yoksulluk, sefalet öbür tarafta işsizlik ve işçi cinayetlerinin olduğunu söyledi. Saygılı, şöyle dedi: “Hem patronların hem siyasal iktidarın bu tavrına karşı bir tavır ortaya koymamız gerekiyor. Bu saldırganlık mutlaka bir gün son bulacaktır. Bu da işçilerin, emekçilerin birliği sayesinde olacaktır. Bartın’da toplu katliam yaşandığı zaman en azından işçi sendikaları, yarım saatte olsa buna karşı bir tavır geliştirmezlerse, güçlü durmazlarsa bu saldırganlığın önüne geçemezler. Onların anladığı dilden konuşmamız gerekiyor, yollarını kesmek, elimizden gelen gücü kullanmak gerektiğin de şalterleri kapatmak lazım. Hem üretimden gelen gücümüzü hem de hizmetten gelen gücümüzü kullanmalıyız.”
‘DAHA FAZLA KAR İÇİN…’
Sermayenin işçileri fabrikanın bir çarkı, parçası olarak gördüğünü belirten BDSP üyesi Nimet Erben ise, işçilerin insan yerine konulmadığının altını çizdi. Her türlü keyfi uygulamanın emek alanında devrede olduğuna dikkat çeken Erben, şöyle devam etti: “İş koşullarını ağırlaştırıp, çalışma sürelerini uzattılar, ücretleri düşürerek işçileri açlığa ve sefalete mahkum ettiler. Kârlarını kısmamak, zenginliklerine zenginlik katmak için işçilerin iş güvenliği hiçe sayılmaktadır. İşçiler hak arama mücadelesine giriştiklerinde karşılarında polis copu görüyor. Yasalar patronların lehine işçilerin aleyhine çevrilmiş durumda. Her türlü kurum, işçilerin aleyhine davranıyor. Bu kurumlar sermaye düzeninin kurumlarıdır. Bu kurumlara karşı işçi cinayetlerinin son bulması, için fabrikalarda, atölyelerde örgütlü mücadelemizi, geçmişte haklarımızı nasıl kazandığımızı hatırlamamız gerekiyor.”