ANKARA - ICAVI Sözcüsü Rouhi Shafii, İran halkının reform değil, kökten değişim istediğini belirterek, "İran'daki durum değişirse Ortadoğu ve Türkiye'deki durum da değişir" dedi.
İran'da Jîna Emînî’nin rejim güçleri tarafından katletmesi sonrası 16 Eylül’de başlayan protesto eylemleri 41’inci gününde devam ediyor. İran ve Rojhilat kentlerinde rejim güçlerinin saldırılarına rağmen halk günlerdir sokakları terk etmiyor. Dün de on binlerce kişi, Seqiz kentinde Emînî'yi mezarı başında andı. Sînê, Kamyaran, Bokan, Mahamad, Ciwanro ve Bana'dan gelen on binlerce kişi hep bir ağızdan "jin, jiyan, azadî" ve "Kürdistan faşistlere mezar olacak" sloganları attı.
İran’da 1979 yılında rejim değişikliği sonrası İngiltere'ye göç etmek zorunda kalan Şiddete Karşı Uluslararası Koalisyon'u (ICAVI) Sözcüsü Rouhi Shafii, ülkede yaşanan gelişmeleri ve dünyadaki yansımalarını değerlendirdi.
'GERİ DÖNÜŞÜ YOK'
İran’dan göç etmek zorunda kalan en az 8 milyon ülkedeki direnişe destek verdiğini ve rejimin devrilmesi için mücadele verdiğini belirten Shafii, "İnsanlar, kadınlar, küçücük kız çocukları bile yoruldu. Bu yüzyılda hala bunları yaşıyorlar. Yaşamak istedikleri hayat bu değil. Bu nedenle de isyan ettiler. Eylemlerin beşinci haftasını geride bıraktık. Ne hükümet ne de eylemciler, eylemlerin bu kadar uzun süreceğini tahmin ediyordu. İnsanlar o kadar şiddete maruz kaldı ki eylemlerin biteceğini düşünmüyorum. İran’daki insanlarla görüşmeler yapıyorum. Herkesin söylediği tek şey bu rejime tahammüllerinin olmadığı. Taviz vermeyecekler, reform istemiyorlar. Kökten değişik ve mollaların gitmesini istiyorlar. İran'ın içindeki ve dışındaki örgütler, yetişkinler ve okul çocukları bile rejim değişikliği istiyor. Sözün kısası geri dönüşü olmayan bir yoldayız" diye konuştu.
HALKIN TALEBİ
Rejim değişikliği halinde ülkeyi yeniden inşa edebilecek insanların olduğuna dikkati çeken Shafii, işçi hareketinin içinde çok sayıda liderin olduğunu belirtti. Shafii, "İran'da yeni bir inşa durumunda eğitimli insan anlamında eksiğimiz yok. Şu an gördüğünüz İran, onlarca yıldır eğitimsiz mollalar tarafından yönetilen İran. İranlılar, 14'üncü yüzyıldan kalma arkaik düşüncelerle yönetilebilecek bir halk değil. Bunu eylemlerdeki gençlerimiz ve kadınlarımız tüm dünyaya gösterdi. Evet, İran'da örgütlü yapılar yok, fikir ayrılıkları var ancak konu mollalardan kurtulmaya geldiğinde herkes bir araya gelecektir” diye kaydetti.
Shafii, tüm saldırılara rağmen insanların korku sarmalını yıktığına işaret ederek, "Şu anda gençler, küçücük kızlar ve oğlanlar 'yeter' diyor. Yıllardır öyle bir şiddet ve korku sarmalı var ki; Bu çocuklar hep, 'Başörtünü düzgün tak, aman sesini çıkarma, polislere sataşma' diyerek büyütüldüler. Onlardan önceki jenerasyon da aynı şekilde büyütüldü. Ama bu jenerasyon böyle yaşamaya devam etmektense ölmeyi tercih edeceklerini söylüyor. Bu gençlerden milyonlarca var” şeklinde konuştu.
KADINLAR VE GENÇLER ÖNCÜ
İran’da 2009 yılında başlayan Yeşil Hareket’i hatırlatan Shafii, hareketin başarıya ulaşmama nedeninin reformist olmaması olduğunu kaydetti. Sonrasında da ayaklanmaların olduğuna dikkati çeken Shafii, "2019'daki ayaklanmada bin 500 kişi rejim tarafından öldürüldü ve bu yalnızca bilinen rakam. Bunlardan sonuç alınamadı çünkü bugünküyle aynı yapısallık söz konusu değildi. Bugün süren ayaklanmalar kadın ve gençlerin öncülüğünde gerçekleşiyor. Korku nedir bilmiyorlar. Artık ebeveynler çocuklarına 'Eylemlere katılma' dahi demiyor, zaten dinlemiyorlar. Eylemlere katılan ilkokul çocukları bile var. Son derece kararlılar ve çok daha yapısallaşmış şekilde direniyorlar" diye kaydetti.
AVRUPA'DAKİ DİRENİŞ
Shafii, ABD Başkanı Joe Biden ile görüşen İranlı heyetin, “Bu hükümetle iş birliğini sürdürürseniz, hükümet değiştiğinde yerine geçecek olanla anlaşma şansınız olmayacak" sözlerini hatırlatarak, "Biz Avrupa'daki İranlılar da üstümüze düşeni yapıyoruz. Haftalardır Başbakanlık Ofisi önünde oturma eylemi gerçekleştiriyoruz. Avrupa’da İranlıların kurduğu yüzlerce sivil toplum örgütü var. Tamamıyla hükümetlere baskı yapıyoruz. Şu anda Trafalgar Meydanı'nda binlerce insan toplanıyor. Seninle konuştuktan sonra ben de oraya gideceğim. Talepler çok basit. Bu rejimi desteklemeyi bırakın. Bu rejim gidici. Hatta çoktan gitti. Evet silahları var, insanları öldürebiliyorlar. İlkokullara, metrolara gaz atabiliyorlar. Ama ülkeyi yönetebilirler mi? Hayır. Bu ülkeyi daha fazla bu şekilde yönetmelerine izin vermeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
REJİMİN KÜRT DÜŞMANLIĞI
"Jîna'ya yapılan tüm İran'ın kalbini kırdı" diyen Shafii, "Kadınlar bir kadının daha bu şekilde katledilmesine tahammül edemeyeceklerini düşündüler ve birbirlerinden dahi haberleri olmaksızın sokaklara döküldüler. 16 yaşındaki Niko’yu gözaltında katlettiler. Ona yapılanları söylemeyi bile içim kaldırmıyor. Ancak Niko'ya da, gözaltına alınan diğer kızlara da gözaltında neler yapıldığını biz detaylarıyla biliyoruz. İnsanlar artık buna dayanamıyor. Jina'ya yapılan İran rejiminin alışılagelmiş şiddetinin bir sembolü haline geldi ve bu durum tüm İran'a yayılan bir ateş yaktı" şeklinde konuştu.
Shafii, Kürdistan kentlerinde sürdürülen eylemlerde uygulanan şiddetin ülkenin geri kalanına kıyasla daha fazla olduğunu da sözlerine ekledi. Shafii, "Daha eylemlerin birinci ayı dolmadan Irak Kürdistan'ını bombaladılar. Tarihsel olarak bu rejim Kürtlere düşmandır, bunun da ana nedeni Kürtlerin direngen ve cesur olması. Aynı şey Belucistan için de geçerli. Beluciler, İran'da en çok ezilen kesimdir. Onlar da sunni ve direngen” diye kaydetti.
'REJİMİ DEĞİŞTİRECEĞİZ’
Ayrımcılığa uğrayan Kürtlerin bir biçimde İran'daki ulusal birliği de sağladığını ifade eden Shafii, şöyle devam etti: "Biz aslında bölünmüş bir halk değil, pek çok dilden, etnisite ve dinden oluşan renkli bir ulusuz. İran'daki bu durum değişirse Ortadoğu'daki, Türkiye'deki durum değişir. Türkiye'deki kadınlar buradaki birleşmeden ve birlikten etkilenir. Bu rejimler ve bu rejimleri destekleyen güçler coğrafyamızda huzur olmaması, farklılıklar ve ayrılıkların olması için çok para döktüler. O yüzden kazanırsak -ki kazanacağız- İran'daki rejimi değiştireceğiz. Ortadoğu'nun çehresi değişecek çünkü o zaman bu paralar terörist eğitmeye ve silahlandırmaya gitmeyecek. Bu tüm dünyayı etkileyecek, çevremizde benzer sorunları yaşayan coğrafyalar için de bir örnek olacak. Ön açıcı olacak."
MA / Gözde Çağrı Özköse - Yüsra Batuhan