İSTANBUL - "Sansür Yasası"nın ilk büyük operasyonunun sonucu 11 gazetecinin gözaltına alındığını belirten Evrensel Gazetesi Yazarı Ender İmrek, “AKP, iktidarının tükenişe geçtiği böylesi bir süreçte toplumu susturmak istiyor” dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Ankara, İstanbul, Van, Diyarbakır, Urfa ve Mardin'de evlere düzenlenen operasyonlarda Mezopotamya Ajansı (MA) ile JINNEWS muhabiri 11 gazeteci gözaltına alındı. Aynı dosya kapsamında MA’nın Ankara bürosunda bir dönem stajer muhabirlik yapan Mehmet Günhan da Manisa’da gözaltına alındı. Gözaltına alınan gazetecilerden JINNEWS muhabiri Derya Ren, başka bir dosya kapsamında kararın yüzüne okunması sonrası tutuklandı.
Gazetecilerin gözaltına alınmasına yönelik gazeteci örgütlerinin, siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin tepkileri devam ediyor. Evrensel Gazetesi Yazarı Ender İmrek, asıl saldırının Özgür Basın’a yönelik olduğunu belirtti. İmrek, Özgür Basın’ın zor şartlar altında mesleğini icra etmeye çalışırken, işkenceyle gözaltına alınmalarının iktidarın Meclis’ten geçirdiği “Sansür Yasası”yla da ilişkili olduğunu belirtti.
Gazetecilerin çalıştıkları ajansların Kürt illerinde ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Zap, Metina ve Avaşin’de yürüttüğü savaş politikalarındaki gerçeği Türkiye halklarına ve dünya kamuoyuna aktardığını belirten İmrek, bu gözaltı operasyonun TSK’nın kullandığı iddia edilen kimyasal silahlarla da ilgili olabileceğini vurguladı.
İmrek,“Esasen bundan bağımsız olmadığını düşünmüyorum. Son dönemlerde bir linç kampanyası da yürütülüyor. Kimyasal silahların kullanıldığına dair çağrıların yapılması, heyetlerin bölgede bu konu hakkında incelemeler yapması yine Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın ‘Biz gaz kullandık ama biber gazı kullandık’ demesi ve buna dair haberler yapmak yine bölgede olup bitenlerin aktarılmasını görünmez kılmak için bu operasyonlar yapılıyor” ifadelerini kullandı.
'TOPLUMU SUSTURMAK İSTİYORLAR'
Son günlerde kimyasal silah iddialarına ilişkin açıklama yapanların iktidar tarafından hedefe konulduğunu hatırlatan İmrek, bu duruma Türkiye Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın iktidar tarafından hedef alınmasını örnek olarak gösterdi.
İmrek, “Toplumu susturmak istiyorlar. Gerçeğin görülür olunmasını istemiyorlar. Bu meseleyle ilgili yazıp çizenler, buraları karıştıranlara karşı ‘yapacağımız uygulama budur’ demek istiyorlar. Ama bu konuda herkesin sorumluluğu var. Bırakın gazeteci ve bilim insanı olmayı, bu herkesin sorumluluğundadır. Nisan’dan bu yana sınır ötesi operasyonu söz konusu. Daha önceki yıllarda da kimyasal silahların kullanıldığına dair iddialar gündeme geldi. Bu iddialar bu defa çok daha ciddi, görüntülerle birlikte. Böyle bir gaz kullanılmışsa bu insanlığa karşı kullanılmış bir suçtur. Bu suçlarda zaman aşımı diye bir şey yoktur. İnsanlık suçuna dair bulgular varsa bunlar konuşulacaktır” ifadesinde bulundu.
SANSÜR YASASI’NIN İLK OPERASYONU
İktidarın, Sansür Yasası’nı ilk Kürt gazeteciler üzerinde denediğini aktaran İmrek, bu yasadan çok önce gazetecilerin hedef alındığını anımsatarak “Cezaevleri gazetecilerle doldu. Bu yasanın ilk büyük operasyonu diyebiliriz buna. Tabi bununla beraber aynı zamanda ırkçı ve şoven bir kampanya da yürütülüyor. Yani Erdoğan Diyarbakır’da ‘müjdeler’ veriyor ama gazetecilere dönük operasyonlar da sürüyor. Erdoğan’ın daha önceki ertelenen Diyarbakır gezintisi öncesinde de sanatçılar gözaltına alınmıştı” şeklinde konuştu.
'SESİMİZİ DAHA YÜKSEK ÇIKARMALIYIZ'
İmrek, operasyona sessiz kalmayan devasa basın örgütlerinin ve gazetecilerin olmasının sevindirici bulduğunu ifade ederek “Bu yetmez bundan sonra neler yapılmalı onu konuşmalıyız. Mücadeleyi görünür hale getirmek ve sesimizi daha yüksek çıkarmamız gerektiğimizi düşünüyorum” dedi.
İmrek, son olarak gazetecilerin sahiplenilmesi konusunda şunları aktardı: “Kürt basın tarihinin bir mücadele geleneği var. Gazetecileri öldürerek, kaybederek bir sonuca ulaşılamaz. AKP, iktidarının tükenişe geçtiği böylesi bir süreçte olup bitenin kamuoyuna yansıtılmasını engellemek için gazetecilere yöneliyor. Bunun karşısında susmamak gerek. Gazeteciler de siyasi partiler de bu operasyona karşı seslerini çıkarmaları gerekiyor. Bunun toplumsal bir sorun olduğunu bilmek gerekiyor. Gazeteciler el ele verip daha kapsamlı bir mücadele vermeliler.”