VAN - Cezaevlerinde artan hak ihlallerinin AKP’nin Kürt düşmanlığı politikalarından kaynaklandığını belirten Vanlılar, “Tutuklulara dönük bu zulme karşı sadece tutuklu yakınları değil, tüm halkımızın ses çıkarması gerekir” diyerek, sessizliğe tepki gösterdi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde 23 yıldır tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit derinleştikçe, ülkedeki tüm cezaevlerinde tutuklulara yönelik baskı ve hak ihlalleri de ağırlaştı. Tedavi hakları engellenen ağır hasta tutuklar tahliye edilmedikleri için bir bir yaşamını yitiriyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre, 2022 yılının 10 ayında 63 tutuklu cezaevinde katledildi. Yine İHD’nin son verilerine göre, cezaevlerinde 651'i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutuklu bulunuyor.
Cezaevlerine yönelik uygulamalara tepki gösteren Vanlılar, iktidarın politikalarından kaynaklanan baskı ve hak ihlallerinin bir an önce sonlandırmasını istedi.
'NEDEN İKTİDARIN POLİTİKALARI'
Yurttaşlardan Ömer Çağlı, cezaevlerinde bulunan hasta tutukluların bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini belirterek, tutukluların tedavi edilmemesi nedeniyle yaşam haklarının ihlal edildiğini söyledi. Tutukluların Kürt olmalarından kaynaklı tedavilerinin engellenerek, ölüme terk edildiklerini dile getiren Çağlı, “Sadece Kürt olmalarından kaynaklı çok sayıda tutuklu bulunuyor. İktidarın politikalarıyla bugün tutuklulara zulüm uygulanıyor. Suçsuz olan tutukluların bir an önce tahliye edilmesini istiyoruz” dedi.
'KÜRT DÜŞMANLIĞI POLİTİKASI'
Hasta tutukluların tedavi haklarının engellenmesini “zulüm” olarak nitelendiren Osman Semo, Kürt düşmanlığı politikasının yürütüldüğünü söyledi. Semo, "Sistemin insandan yana tek bir yaklaşımı yok. Bunun için AKP'nin iktidardan gitmesi gerekir. AKP giderse insan hakları alanında gelişmeler yaşanacağına inanıyoruz. Cezaevlerinde bulunan siyasi tutuklular keyfi bir şekilde tutuluyor. Amaç Kürtlere gözdağı vermek” diye belirtti.
SESSİZLİĞE TEPKİ
Hak ihlallerinin her geçen gün arttığı cezaevlerinde art arda tutukluların yaşamını yitirdiğini hatırlatan Şükrü Akdoğan, "Hasta tutuklular için her gün alanlarda olmamız gerekiyor ancak kimsenin sesini çıkmıyor. Hasta tutuklular ölmeden ses çıkarmıyoruz. Cezaevlerinden çıkan cenazelerin asıl sorumlusu bizleriz çünkü sessiz kalıyoruz" tepkisinde bulundu.
'TEK ÇÖZÜM MÜCADELE'
Faysal Semo da şunları belirtti: "Zindanlardaki tutuklulara saldırıyorlar. Sürekli hak ihlalleriyle karşı karşıyalar. Birçoğu hasta tutuklu, tedavi edilmedikleri için yaşamlarını yitiriyorlar. Bu, AKP-MHP'nin geliştirdiği tecrit politikasından kaynaklanıyor. Bunu yapmalarının sebebi ise başta tutuklular olmak üzere Kürt halkını sindirmektir. Bunlara karşı Kürtlerin mücadele etmesi ve direniş göstermesi gerekir."
'SADECE AİLELERİN SORUNU DEĞİL'
Zeki Erdem, hasta tutuklulara yönelik politikayı “zulüm” olarak nitelendirerek, bir an önce tahliye edilmeleri gerektiğini vurguladı. Hesin Erkol ise, tutuklulara “teslimiyetin” dayatıldığını dile getirerek, şöyle devam etti: “30 yıldır teslim olmamışlar, olmazlar. Kürt kadın siyasetçi Aysel Tuğluk, yıllardır cezaevinde ağır hasta olmasına rağmen tahliye etmiyorlar. Bu kabul edilemez bir durum. Tutuklulara dönük bu zulme karşı sadece tutuklu yakınları değil, tüm halkımızın ses çıkarması gerekir."