İZMİR - Meslektaşlarının gözaltına alınmasına karşı ortak tutum alınması gerektiğini belirten İzmir’deki gazeteciler, iktidar politikalarının geçmişte tutmadığı gibi bugün de etkili olmayacağını söyledi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında sabah saatlerinde Ankara, İstanbul, Van, Diyarbakır, Urfa ve Mardin'de evlere düzenlenen operasyonlarda 11 gazeteci gözaltına alındı. Mezopotamya Ajansı’nın (MA) Ankara bürosuna da yapılan baskınlarda, MA Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, MA muhabirleri Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Zemo Ağgöz, Berivan Altan, Hakan Yalçın, Emrullah Acar, Ceylan Şahinli, JINNEWS muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer ile farklı bir soruşturma kapsamında Derya Ren gözaltına alındı. İzmir’de mesleki faaliyetlerini yürüten gazeteciler gözaltılara dair konuştu.
‘BASIN SUSTURULMAK İSTENİYOR’
Evrensel Gazetesi Ege Temsilcisi Özer Özdemir, Meclis’ten geçen “Sansür Yasası”na dikkat çekerek, “Yasa muhalefet tarafından herhangi bir engellemeyle karşılaşmadan Meclis’ten geçti. Sansür yasası ile basının susturulmasının amaçlandığı ortada. Kürt gazetecilerin gözaltına alınması da bu sansür yasasına ilişkin değerlendirilebilir. Hükümet alacağı tutumu da bu gözaltılarla ortaya koymuş oldu. Mezopotamya Ajansı, geçtiğimiz dönemde de gözaltılarla maddi olarak yıpratmak, susturulmak istendi. Bu, AKP hükümetinin yıllardır yürütmüş olduğu bir politikadır. Ancak bu politikalar geçmişte de günümüzde de gerçekleri yazma üzerine habercilik yapan basın üzerinde etkili olmadı. Bu baskıların da etkili olacağını düşünmüyorum” dedi.
‘KÜRT GAZETECİLER ÜZERİNDEN MESAJ VERİLİYOR’
Kürt gazetecilere yönelik gözaltıların kamuoyunun sesini kısmaya yönelik olduğunu vurgulayan Özdemir, basına yönelik baskıların direk olarak topluma yönelik olduğunu ifade etti. İktidarın ekonomik ve siyasi krizini yansıtan gazetecilerin hedefte olduğunun altını çizen Özdemir, “Bu baskılara karşı sendikaların, emek örgütlerinin, muhaliflerin bütün kamuoyunun örgütlenip, tepki göstermesi gerekiyor” diyerek gazetecilere sahip çıkma çağrısında bulundu.
‘ORTAK TUTUM ALINMALI’
Birgün Gazetesi Ege Bölge Temsilcisi Halil Ertunç, son süreçte muhalif basına yönelik saldırıların hat safhaya ulaştığını belirtti. Basının mali ve yargı eliyle susturulmak istendiğini dile getiren Ertunç, “Bu demokratik bir ülkede normal karşılanacak bir durum değil. Seçim süreci yaklaştıkça bu saldırılar artıyor. Sansür yasasıyla birlikte sesimizi hepten kısmaya yönelik hamleleri var. Bu baskılara karşı muhalif basın olarak MA’nın yanında olduğumuzu belirtiyoruz. Bu yaşananlara karşı ortak bir tutum alacağız ve yaşanan gözaltılar kınıyoruz” dedi.
'TÜM MUHALİFLERİ SUSTURMA STRATEJİSİ’
Gazeteci İnci Hekimoğlu ise, Diyarbakır’da 18 Haziran’da 16 gazetecinin tutuklandığını hatırlatarak, hemen bunun arkasında da Meclis’ten “Sansür Yasası”nın geçtiğini belirtti. Hekimoğlu, “Bu yasanın getireceği baskının sansürün ötesinde yargılama ve polis müdahalelerinin olacağının farkındaydık. Yine bu baskı ve zorbalığın Kürt medyası ve onlara destek veren gazetecilerden başlayacağını tahmin ediyorduk. Bu bizi şaşırtmadı” ifadelerini kullandı.
Yaşananların seçim süreciyle bağlantılı olduğunu sözlerine ekleyen Hekimoğlu, bu süreçte bütün muhalifleri susturmak ve sindirmek için polis ve yargı eliyle geniş çaplı bir strateji hazırlandığını söyledi. Hekimoğlu, şöyle devam etti: “İnsanların anlamadığı bu sansür yasası sadece medyayı ilgilendirmiyor. Bütün kamuoyunu ilgilendiriyor. Bütün sanal medya kullanıcılarını da ilgilendiriyor. Artık gerçeği okuyamayacaklar. Dolayısıyla muhalefetin doğrularını anlatamayacağı, eşit, özgür propaganda sürecinin yaşanmayacağı bir seçim sürecine girdik. Öte yandan Türkiye tarafından kimyasal silah kullanıldığı iddialarının araştırılmasını isteyen Şebnem Korur Fincancı hedefe konuldu. Bugün artık farklı alanlarda işlenen suçların karşısında gerçeği söylemeye izin vermeyecekler. Ayrımsız, ötekisiz bir karşı çıkış hem partilerden hem kamuoyundan olmadığı sürece herkesi tek tek ‘avlamaya’ devam edecekler.”