İSTANBUL - Müzik, tiyatro ve felsefe gibi alanlarda ücretsiz atölyeler düzenleyen BEKSAV’ın yeni dönem kayıtları devam ediyor. Vakfın Eşbaşkanı Canan Kaplan, kendi kültürünü yaşatma iddiası olan herkes atölyelere davet etti.
Sosyalist aydınlar, insan hakları savunucuları ve “ezilenlerin temsilcilerinin” bulunduğu bir grup tarafından kurulan ve 1995 yılından beri faaliyet gösteren Bilim Eğitim Estetik Kültür Vakfı (BEKSAV), tiyatro, müzik, felsefe alanlarında düzenlediği atölyelerle yurttaşları sanatla buluşturuyor.
Kollektif bir çalışma ruhu ile çalışmalarını yürüten BEKSAV, eşbaşkanlık sistemi ve meclisler halinde çalışmalarını yürütüyor. Canan Kaplan ve Ahmet Uçar’ın eşbaşkan olduğu BEKSAV’ın bünyesinde Kadın Meclisi, Müzik Meclisi, Sinema Kolektifi ve Tiyatro İmge Kolektifi gibi meclisler bulunuyor. 27 yıldır aralıksız birçok alanda eğitim ve kurs veren BEKSAV’ın Eylül ayında başlayan yeni dönem kayıtları devam ediyor. BEKSAV’ın çalışmalarına dair vakfın Eşbaşkanı Canan Kaplan değerlendirmelerde bulundu.
BEKSAV’da ezilenlerin çoklu sesi, çok kültürlü ve her sanat ürünün icra edildiğini ifade eden Kaplan, herkesin sanata erişebilmesi için kurslar düzenlediğini belirtti. Kaplan, “Normalde çok pahalı olan kültür sanat eğitimine erişimin imkânsız olduğu bir dönemde bir sosyalist kültür kurumu olarak BEKSAV, ezilenlerin her renginin, dilinin, sözünün bir şekilde sanatla yeniden buluşması gerektiğine inanıyor” dedi.
İŞÇİ SINIFININ SANATA ERİŞİMİ
Erişilebilen herkese bir şekilde erişmeye çalıştıklarını belirten Kaplan,“Konservatuar hazırlık derslerimiz ücretsiz, atölyelerimiz ücretsiz. Bunları özellikle yeteneği ve tutkusu olup da herhangi bir kültür sanat eğitimini, müzik eğitimini bir felsefe eğitimini alamayan ezilenlerin, işçi sınıfının çocuklarının erişebilmesini sağlamak için yapıyoruz. Ekim ayı itibariyle felsefe atölyemiz başladı. Tiyatro İmge’nin tiyatro deneyimi sürüyor. Müzik grubumuzdaki hocalarımız aynı zamanda bağlama, gitar, erbane, davul ve bateri dersleri vermeye başladılar. Ekim ayı boyunca kurslarımıza kayıtlar devam edecek” şeklinde konuştu.
HER DİLDE SANAT
Herkesin kendi dilinde ve renginde bir sanat camiası hayal ettiklerinin altını çizen Kaplan, gelen herkesin kendi kültürüne özgü herhangi bir şekilde sanat ürününü ortaya çıkarması için onlara yardım edeceklerini dile getirdi. Kaplan, “Bir Kürt’ün, bir Alevinin, bir Gürcü’nün akordeon çaldığı, bir Alevi arkadaşımızın tamburla bir şeyler söylemeye çalıştığı, öbür tarafta bir Zaza arkadaşımızın Zazaca bir Suruç şehidine yazılmış ağıtı seslendirmeye çalıştığı bir yapı burası” diye belirtti.
SANAT ‘POLİTİKTİR’
Sanatın politik olduğu görüşünü paylaşan Kaplan, ezilenlerin ideolojisinin sanat teorisinin etrafında şekillenmesi gerektiğinin altını çizdi. Kaplan, “Kürtçe şarkı söylemek politiktir. Trabzon da bir Pontus Rum şarkısını söyleyip ortaya çıkarması da politiktir. Çünkü dünyada ezilen halklar olduğu sürece onların mücadelesi olduğu sürece elbette bazı şeylerin politik olması kaçınılmaz” ifadelerine yer verdi.
POLİTİKA VE SANAT
Kaplan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Buraya gelip aslında politikanın da sanatın da içerisinde yer alması lazım diye düşünen arkadaşlarımız da oldu. Buraya ‘siz zaten politik sanat yapıyorsunuz, ben gelip sizde şu şarkıyı söylemek, şu grubunuza katılmak istiyorum’ diyen arkadaşlarımız da oldu. Bu yüzden şu çağrımızı da tekrarlamak isterim, sanatında politik bir yanı olması gerektiğini ezilenler için ezilen halkalar için ezilen sınıflar için yürütülmesi gerektiğini düşünen herkes gelip, bizimle sanatını bir şekilde buluşturmaya davet ediyorum.”
‘KENDİ KÜLTÜRÜNÜ YAŞATMA’
Kaplan, “BEKSAV’a, ezilenlerin dünyasına dair bir derdi ve kendi kültürünü yaşatma iddiası olan herkes davetlidir. Buradan herkesi kurslarımıza, atölyelerimize, söyleşilerimize ve dinletilerimize katılmaya davet ediyoruz” dedi.