HABER MERKEZİ - KDP’ye bağlı özel güçler, "kalıcı olma" stratejisiyle saldırılarını sürdüren Türkiye’ye istihbari ve lojistik desteğin yanı sıra HPG'ye giden maskelere el koydu, kimyasalı araştırmak isteyen heyeti engelledi ve askeri üs yolları için kendini siper etti.
Türkiye, Irak hükümeti ile 1983 yılında "Sınır Güvenliği ve İşbirliği Anlaşması" imzaladıktan sonra "PKK'yi bitirme" adı altında defalarca Federe Kürdistan Bölgesi'ni hedef aldı. Saldırılara binlerce asker ve korucu dahil edilirken, saldırıların gerçekleştiği alanlar ise hem havadan hem de karadan yoğun bombardımana tutuldu. Her seferde saldırıların kapsamı daha da genişletildi ancak bir sonuç alınamadı.
'KALICILAŞMA' HEDEFİ
Eylül 2014'te Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı tarafından hazırlanarak Genelkurmay'a sunulan ve Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) onaylanan "Çöktürme Planı" sonrası ise saldırıların rengi değişti. Daha sonra ortaya çıkan plan kapsamında 24 Temmuz 2015'te Zap, Metîna, Garê, Avaşîn, Heftanîn, Xakurk ve Kandil savaş uçaklarıyla yoğun bombardıman altına alındı. Türkiye, bu saldırıların ardından artık bölgeye saldırmakla kalmayıp, hem sınır hattında hem de saldırdığı alanlarda "kalıcılaşma" stratejisi izledi.
SINIRDAKİ 'ÖLÜM-KALIM SAVAŞI'
İlk olarak Hakkari'nin Çukurca ve Şemdinli ilçeleri arasında kalan bölgede on binlerce askerin katılımıyla 2016'da büyük askeri operasyonlar başlatıldı. Dönemin Jandarma Genel Komutanı Yaşar Güler tarafından "ölüm-kalım savaşı" olarak nitelendirilen operasyonlarda Türkiye ağır kayıplar verdi. Aylar süren yoğun çatışmalar sonrası Federe Kürdistan Bölgesi sınırlarını da içerisine alan birçok noktada askeri üs, kalekol ve karakollar inşa edildi. Türkiye'nin yoğun bombardıman ve saldırılarına rağmen "PKK'yi bitirme" stratejisi sonuç vermezken, halen bölgeden sık sık çatışma haberleri geliyor.
Türkiye, 2018 yılına gelindiğin de bu kez Bradost bölgesini hedef aldı. 2019 yılının Mayıs ayında hedef bu kez Xakurkê bölgesi oldu. 10 Şubat 2021'de Garê bölgesine geniş kapsamlı bir saldırı başlatıldı. Iraklı bir yurttaşın da aralarında olduğu 13'ü esir asker, polis ve MİT üyesi bu saldırılarda yaşamını yitirdi. Garê'de istenilen sonuç elde edilemedi.
44 HPG'Lİ KİMYASALDAN HAYATINI KAYBETTİ
Bunun üzerine 23 Nisan 2021'de farklı bir saldırının startı verildi. Zap, Avaşîn ve Metîna'ya dönük kapsamlı saldırılar başladı. Savunma Bakanlığı, 6 ayını geride bırakan saldırılarda şu ana kadar yaşamını yitiren 63 asker ve korucunun ismini açıkladı. HPG ise, 6 ayda 17’si rütbeli 2 bin 346 asker ve korucu hayatını kaybettiğini açıkladı. Ayrıca 10 helikopterin düşürüldüğünü kaydetti.
Açıklamada, 6 ayda 2 bin 476 kez yasaklı bomba ve kimyasal silah kullanıldığı belirtildi. Sonrasında yapılan açıklamada ise 17'si Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında olmak üzere 44 HPG'linin kimyasal silah sonucu hayatını kaybettiği aktarıldı.
BARZANİ AİLESİ OLURUYLA 70 ÜS KURULDU
Özellikle 2018 yılı sonrası başlatılan saldırılarda Kürdistan Demokratik Partisi'nin (KDP) Türkiye'ye olan desteği ve işbirliği hiç gündemden düşmedi. Türkiye, 2018’den sonra KDP'nin yönetiminde olan Barzani ailesi ve bağlı özel güçlerin oluru ve onayıyla Federe Kürdistan Bölgesi'nde yeni askeri üsler kurmaya başladı. Tarihin farklı dönemlerinde Kürt siyasi partilerine düşmanlık yapan iktidarlarla saf tutan ve PKK'ye karşı saldırılarda Türkiye ile işbirliği yapan Barzani ailesi, 2018 sonrası da Türkiye’nin onlarca askeri üs kurmasına izin verdi.
Irak Parlamentosu Asayiş ve Güvenlik Komisyonu üyesi Bedir el-Ziyadi'ye göre, Türkiye Federe Kürdistan Bölgesi’nde 70 askeri üs kurdu ve buralara 30 bin asker yerleştirdi.
ZÎNÎ WERTÊ OLAYI
Barzani ailesi ve bağlı özel güçler, 2020'de yıllardır PKK'nin konuşlandığı Garê'ye güç yığdırmaya başladı. Ardından 2020 yılının Mart ayında YNK'ye bağlı 70’inci Tugay birliklerinin konuşlu olduğu Zînê Wertê bölgesine Peşmerge Bakanlığı’nın talimatıyla KDP’ye bağlı 7’nci Piyade Tugayı’na bağlı birlikler gönderildi. Koronavirüs tehdidine karşı kaçak geçişlerin engellenmesi gerekçe yapılsa da, asıl amacın PKK'nin hareket alanını sınırlandırmak olduğu daha sonra yapılan açıklamalarda da ortaya çıktı.
Benzer adımlar sonraki süreçte farklı bölgelerde de atıldı. Barzani ailesine bağlı özel güçler Haftanin’e kaydırıldı. Aynı zamanda Êzidîlerin oluşturduğu askeri-idari yapıların Şengal anlaşması ile ortadan kaldırılmak istendi. Yine Garê bölgesine sık sık askeri sevkiyat yapıldı.
KARAYILAN'IN ÇAĞRISI
PKK Yürütme Komitesi üyesi Murat Karayılan, o dönem konuya dair yaptığı açıklamada, Garê ve Metina bağlantılarının koparılmak istendiğini belirtti. Mesut Barzani ise, yazılı olarak verdiği mesajlarında "Kürtler arası savaşı haram kıldıklarını" ifade etti. Ancak devam eden süreçte Barzani ailesinin işbirliği daha da görünür olmaya başladı.
HPG'LİLER HEDEF ALINDI
Barzani ailesine bağlı özel güçler, istihbari ve lojistik desteğin yanı sıra 26 Temmuz’da Metîna bölgesinden Xakurkê’ye gitmek isteyen bir grup HPG’liyi pusuya düşürdü. HPG, 4 Eylül’de yaptığı açıklamada, 7 kişilik bir grubun Xelîfan bölgesi civarında Zap Suyu’nu geçmeye çalışırken KDP tarafından pusuya düşürülerek öldürüldüğünü açıkladı.
HPG, 7 Eylül 2022'de yaptığı açıklamada da 5 Eylül'de Dola Balisan’da 5 üyelerinin saldırıya uğradığını, 3'nün hayatını kaybettiğini ve 2'sinin yaralı halde KDP güçleri tarafından götürüldüğünü paylaştı. Ancak sonraki süreçte 2 HPG'linin akıbetine dair KDP'den herhangi bir açıklama yapılmadı.
KİMYASAL ARAŞTIRMASINA KDP ENGELİ
Saldırılarının başından bugüne Türkiye'ye her türlü desteği vererek, PKK'yi suçlayan açıklamalar yapan Barzani ailesi ve bağlı güçler, saldırılara karşı her türlü eylem ve etkinliğe engel oldu. Gençlerin saldırılara karşı yapmak istediği yürüyüşü engelleyen KDP, ayrıca Avrupa kentlerinden bölgeye gelen heyetlere de engel oldu. 14 Haziran 2021'de Uluslararası Barış Heyeti'nin Hewlêr’deki BM Ofisi önünde açıklama yapması engellendi.
Uluslararası Nükleer Savaşı Önleme Doktorları üyesi biyoloji uzmanlarından Jan Van Aken ve Josef Savari, Eylül ayında kimyasal silahları incelemek için Kürdistan Bölgesini ziyaret etti. Biyolog Jan Aken, ziyaret sonrası yaptığı açıklamada, Hirur ve Kanî Masî'de araştırma yapmalarının Amediye kaymakamı tarafından engellendiği ve araştırma yapmalarına izin verilmediğini açıkladı.
GAZ MASKERELERİNE EL KONULDU
KDP'ye bağlı Kürdistan Anti-Terör'ün, kimyasal gaz ve bombalara karşı HPG'ye giden gaz maskelerine el koyması da en çok tepki çeken olaylardan biri oldu. Kürdistan Anti-Terör, bu yılın Mart ayı sonlarında "PKK'nin tehlikeli planının çökertildiğini" öne sürerek, Duhok’ta bin 200 adet gaz maskesine el koyduğunu açıkladı.
ASKERLERİN VURULDUĞU YERE ÜS BÖLGESİ
KDP'ye bağlı özel güçler, kimyasal silah kullanımının gündemleştiği dönemlerde de Türkiye'ye desteğini sürdürdü. En son 13 Eylül'de Türkiye'nin saldırılarının sürdüğü alanlarda KDP'ye bağlı güçler tarafından yapılan mevzi ve yolların görüntülerini yayınladı. 23 Eylül'de ise, KDP'ye bağlı güçlerin askerlerin vurulduğu tepeye Federe Kürdistan bayrağı dikerek, üs bölgesi yapmaya başladığı görüntülendi.
SİVİL KATLİAMLARA KARŞI SESSİZ
Barzani ailesi, son yıllarda Türkiye'ye açıktan verdiği istihbari ve lojistik desteğin yanı sıra bölgeye dönük saldırılarda yaşanan sivil kayıplara dair de ya sessiz kaldı ya da PKK'yi suçlayan bir noktada durdu. KDP'li yetkililer, en son Zaxo kentine bağlı Perex köyünde 9 Arap turisti hava saldırısıyla katleden Türkiye'yi kınamaktan çekindi. Dünyada geniş yankı bulan katliama karşı yapılan eylemler ise KDP'li güçler tarafından engellendi.