Abbas Mansouran: HPG’lilerin görüntüsü insanlığa karşı suçun açık kanıtı

img
ANKARA - Kuzey ve Doğu Suriye'de kimyasal iddialarına ilişkin incelemelerde bulunmuş sağlıkçı Abbas Mansouran, kimyasal silaha maruz kalan HPG’lilerin yayınlanan görüntülerinin insanlığa karşı suç işlendiğinin açık kanıtı olduğunu söyledi. 
 
Türkiye’nin Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ortaklığında Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine dönük 17 Nisan'da başlattığı saldırılar, 6'ncı ayını geride bıraktı. Türkiye’nin Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında kimyasal silah saldırıları sonucu 17 HPG ve YJA-Star üyesinin yaşamını yitirdiği açıklandı. Son olarak Türkiye’nin saldırılarında kimyasal silaha maruz kaldıktan sonra yaşamını yitiren 2 HPG'linin son anlarına dair görüntüler de yayınladı.
 
Türkiye’nin Efrîn’e yönelik saldırıları sonrasında kimyasal kullanılıp kullanılmadığını incelemek için bölgedeki hastanelerde çalışmalar yürütmüş sağlıkçı Abbas Mansouran, kimyasal silaha maruz kalan 2 HPG’linin son anlarına dair görüntülerin yarattığı gündeme dair Mezopotamya Ajansı'na (MA) konuştu.
 
‘İŞLENEN SUÇUN AÇIK KANITI'
 
Görüntüleri izleyen Mansouran,“Bu belgeler insanlığa karşı suç işlendiğinin açık kanıtıdır. İçinde insanlık bulunan her insanda şok ve öfke uyandıran bir video. Özellikle geçtiğimiz 6 ay içinde Türk ordusunun devam eden saldırıları, daha önce benzeri görülmemiş saldırılardır. Türkiye hükümeti halk direniş güçlerine ve kırsaldaki emekçilere karşı her türlü yasaklanmış kimyasalı kullanmış ve kullanmaya devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
 
KULLANILAN KİMYASAL SİLAHLAR 
 
KDP'nin Türkiye ile işbirliği nedeniyle kimyasala maruz kalan bölgelere inceleme yapmak isteyen heyetlerin engellendiğini ve bunun da üye devletlerin Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne (OPCW) net belgelerle başvuru yapmasını zorlaştırdığını ifade eden Mansouran, “Kullanılan kimyasalın türünü belirlemek ve adını verebilmek için, gaza maruz kalan yaralıları yakından incelemek gerekir. Bu gazın bulaştığı kıyafetleri, toprağı ve kimyasalın kullanıldığı bölgedeki her şey incelenmelidir. Bu yapıldığı takdirde kullanılan kimyasalın türünü ve bileşimini belirlemek zor değil. Videodan çıkarımla, son saldırılarda Türk ordusunun muhtemelen Cyclosarin (GF), klorofin, sülfür mustant (SM), Tabun (GA), Sarin (GB) ve beyaz fosfor yanı sıra Tungsten ağır metal alaşımları, Siyanojenik zehir bombaları gibi farklı kimyasal bombalar kullanmış olduğu söylenebilir” belirlemesinde bulundu.
 
TÜRKİYE’NİN KİMYASAL GEÇMİŞİ 
 
Türkiye'nin daha önce de kimyasal silah kullanımına dair geçmişinin olduğunu belirten Mansouran, 1993 yılından bu yana sivillere ve HPG’lilere yönelik yasaklı kimyasal silahların kullanıldığını ifade etti. Mansouran, şöyle devam etti: "Alman devlet televizyon kanalı ZDF'de yayınlanan ‘Kennzeichen D’ programında, RP707 tipi bombanın, Alman şirketi Buck & Depyfag tarafından üretildiği ve 1995 yılından beri Türkiye’ye satıldığı belirtildi. Hamburg Üniversitesi, Eylül 2009'da 8 gerillanın öldürüldüğü saldırılar sırasında, Türk devletinin kimyasal silah kullandığını belgeledi. Görgü tanıkları yasaklı silahların kullanıldığını doğruladı. Alman insan hakları savunucularından oluşan bir komite, mevcut kanıtları belgelemek için bölgeye gittiği Hakkari'ye bağlı Tiyarê vadisinde 14-22 Ekim 2011 tarihleri arasında 16 gerilla savaşçısı hayatını kaybetti. Şehitlerin kömürleşmiş cesetleri günlerce Malatya Adli Tıp Kurumu'nda tutuldu. Türk devletinin kimyasal saldırı düzenlediğine dair yadsınamaz deliller kamuoyuna açıklandı. Türkiye ordusu kırsal ve kentsel alanlarda hem savaşçıların hem sivillerin ölümüne neden oldu.”
 
'TÜRKİYE SESSİZLİKTEN YARARLANDI'
 
Mansouran, kullanılan kimyasalların ve bombaların kimisinin Türkiye tarafından üretildiği, yıkıma ve toplu katliamlara neden olduğunu belirterek, “Türk devletinin uluslararası örgütlerin sessizliğinden yararlanarak, ayrım gözetmeksizin kimyasal silah kullandığı pek çok raporda yer aldı. Bu durum Türk hükümetinin Birleşmiş Milletler (BM) ve insan haklarını savunduğunu iddia eden diğer uluslararası kurumların sessizliğinin ardına saklanarak, yıllardır yürüttüğü bir insanlık ve savaş suçu olarak tarihe not düşüldü" diye konuştu.
 
HULUSİ AKAR’IN İTİRAFI 
 
Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan kimyasal silah uzmanı Jan Van Aken'in, "Hulusi Akar'ın Meclis’te yalnızca biber gazı kullandıklarını ifade etmesi OPCW'nun soruşturma başlatması için yeterlidir” değerlendirmesine değinen Mansouran, üye devletlerin ve uluslararası kurumların sessizliğini eleştirdi ve "Her ne kadar uluslararası hukuka göre bu söz soruşturma başlatmak için yeterli de olsa, Hulusi Akar'ın iddiası apaçık yalandır" dedi.
 
‘BÖLGEYE HEYET GÖNDERİLMELİ’
 
Sokak eylemlerinde de kullanılan biber gazının, askeri kullanımı yasak da olsa ölümlü vaka ile sonuçlanması ihtimalinin çok düşük olduğunu ifade eden Mansouran, “Tüm deliller Türk ordusunun Kürdistan'da direniş güçlerine ve halka karşı biber gazından çok daha kuvvetli ve ölümcül zehirli gazlar kullandığını gösteriyor. Türkiye eğer kimyasal silah kullanmadığı iddiasında samimiyse, kullanılan silahların ve bombaların türünü belirleyecek bir tespit komitesinden korkmamalı. BM ve BM İnsan Hakları Komisyonu, Kızılhaç ve Sınır Tanımayan Doktorlar yetkililerinin gözetiminde bağımsız ve tarafsız bir uzman komitesinin bölgeye giderek inceleme yapmasına izin vermelidir" çağrısı yaptı.
 
‘SAVAŞ SUÇLARI İŞLENİYOR’ 
 
Mansouran, OPCW’nin BM ile işbirliği içinde olan ve BM tarafından onaylanan bağımsız bir örgüt olarak inceleme yapması halinde kullanılan kimyasalları kolaylıkla tespit edilebileceğine işaret ederek, “Bu aşamada OPCW'ya başvuru yapılması ve onların da görevlerinin gereği olarak bölgeye gidip soruşturma yürütmesi gerekiyor. Bölgeye gitmelerine bile gerek yok, yaşamını yitirenlerden birini Avrupa'ya veya Başûr'a nakletmek veya elbise, toprak, bomba kalıntılarını ve Avrupa veya Amerika'ya götürmek yeterlidir. Harekete geçmeleri durumunda bu insanlığa karşı işlenen suça maruz kalan kişilere yardım etmeleri çok kolaydır ancak sessiz kalmayı seçiyorlar. Bu sessizlik savaş suçlularının savaş suçu işlemeyi sürdürmelerine yardımcı oluyor. Sessiz kalarak suça ortak oluyorlar. Türkiye'nin NATO üyesi olması nedeniyle sırtımızı tamamen bu kurumlara yaslayamayız. Bizler, halkın, kamuoyunun gücünü arkamıza almalı ve ona umut bağlamalıyız. Şuna şüphesiz inanıyorum, savaş suçlularının bağımsız mahkemede yargılanacağı o günler gelecek. Aynı Nuremberg'de olduğu gibi" şeklinde konuştu.
 
EFRÎN’DE KİMYASAL YANIK TEDAVİ ETTİ
 
Mansouran, Efrîn’e yönelik saldırılar sırasında Türkiye'ye ilişkin kimyasal iddialarının ortaya atıldığını ve kendisinin de bağımsız bir bilim insanı olarak Kuzey ve Doğu Suriye'ye giderek buradaki hastanelerde incelemeler yaptığını, yaralıları tedavi ettiğini söyledi. Mansouran, burada kimyasal silah kullanımı tespit ettiklerini belirterek, "Ekim 2019'da Türkiye kendi adına savaştırdığı çetelerle birlikte Rojava'ya saldırdığında, Serekaniye ve Gire Spi ve çevre köyleri işgal ettiğinde oradaydım. Ben ve meslektaşlarım burada işlenen suçlara birinci elden şahit olduk. İlaçlara erişimin engellenmesine, acil yardımın engellenmesine, sınırların kapatılmasına rağmen kimyasal bombaların isabet ettiği ve etkilediği bazı kişileri kurtarabildik. Burada birçok farklı yaralanmadan mustarip yüzlerce kişiyi tedavi ettik. Aralarında kimyasal yanıkları olanlar da vardı, SİHA'larla hedef alınmış olanlar da" ifadelerini kullandı.
 
TÜRKİYE'NİN BEYAZ FOSFOR KULLANIMI 
 
Mansouran, Kuzey ve Doğu Suriye'de geçirdiği sürenin sonunda Rojava İnsan Hakları Savunucuları Girişimi olarak 19 sayfalık bir rapor hazırladıklarını, bu raporu Paris'te bir açıklamayla duyurduktan sonra 10 Ocak 2020'de Uluslararası İnsan Hakları Komisyonu'na da gönderdiklerini belirtti. Raporun bilimsel çalışmalarının İsveç’teki laboratuvarlarda yapıldığını söyleyen Mansouran, elde edilen sonuçların Türkiye'nin Ekim 2019'da Serêkaniyê'ye yönelik işgal saldırılarında beyaz fosfor kullandığını ortaya koyduğunu söyledi.
 
YASAKLI SİLAH KULLANIMI RAPORU 
 
Raporun amacına ve içeriğine yönelik ayrıntılar veren Mansouran, şunları anlattı: "Amacımız Ekim 2019'da Serekaniye'yi hedef alan saldırılar sırasında Türk devleti ve desteklediği çetelerin bölgedeki sivillere ve savaşçılara yönelik işlediği suçları, hak ihlallerini ve yasaklı silahların kullanıldığını belgelemekti. Bu silahların kullanılması uluslararası anlaşmaların ihlali olmakla birlikte Güvenlik Konseyi'nin sivillere karşı bu silahların kullanılmasına ilişkin anlaşmalarının da ihlalidir. Metal bomba yaralanmaları yapısal olarak fosfor bombası benzeri yaralanmalara yol açar ve ölümcüldür. Kanıtlar, videolar, fotoğraflar, belgeler ve diğer deliller, Türkiye'nin Serekaniye ve Girê Spi bölgelerindeki kasaba ve köylerde bu yasak silahları kullandığını gösteriyor. Türk Hava Kuvvetleri ve Türk destekli cihatçı gruplar, köylere havadan ve karadan saldırdı. 400 bin kişi, yanlarında hiçbir temel yaşam gereksinimlerini getirmeden evlerini terk etmek zorunda kaldı. Hala parklarda ve okullarda yaşıyorlar ve bulaşıcı hastalık ve salgın riskiyle karşı karşıyalar. Hazırladığımız rapor klinik muayeneler doğrultusunda gerçekleştirilmiş, laboratuvar çalışmaları da İsveç’te yapılmıştır. Rapor kapsamında yayınlanan fotoğraf ve videolar incelenmiştir. Rapor Türkiye saldırılarında öldürülen ve yaralanan yurttaşların isimleri ve yaralanma şekillerini de içermektedir. Bunların yanı sıra 2019 yılında dünya çapında belgelenen ve gösterilen The Times of London dahil, uluslararası medya haberleri de rapor içeriğinde yer almaktadır."
 
SERÊKANIYÊ VE GIRÊ SPÎ HATIRLATMASI
 
Türkiye'nin 90'lı yıllardan beridir zehirli gazlar ve yasaklı bombaları gerekli gördüğü her yerde ve anda kullandığını ifade eden Mansouran, "Efrin ve Serekaniye işgali, Türkiye bu bombaları kullanmasaydı imkansız olabilirdi. Sivillerin yaşadığı bir kentin fosfor bombalarıyla bombalanması, Roma Sözleşmesi'ne göre savaş suçu ve insanlık suçudur. Türkiye bu gazı 2019'da Serekaniye ve Gri Spi kentlerinde ve kırsalında kullandı. Sivil hedeflere karşı yangın çıkarıcı silahların konuşlandırılması Cenevre ve Kimyasal Silahlar Sözleşmeleri ile yasaklanmıştır. Bununla birlikte, beyaz fosfor çok çeşitli mühimmat ve cihazlarda çeşitli farklı amaçlarla da kullanılmaktadır. Ancak, insanlara karşı hangi fosforlu mühimmat kullanılırsa kullanılsın, kimyasal silah olarak sınıflandırılırlar. Uluslararası hukuka göre, yakıcı bir silahtır ve OPCW'ya göre de yasaktır. Edinilen bilgiye göre Türkiye hükümeti beyaz fosfor bombaları, diğer yasaklı bomba ve zehirli gazları yapacak teknolojiye sahip. Tabii ki NATO üyesi bir ülke olarak diğer üye ülkelerin pazarını ve lojistik desteğini de kullanıyor" diye belirtti.
 
OPCW'YA BEYAZ FOSFORU KİMYASAL SAYMADI
 
Yakıcı bir madde olan fosforun sivillere karşı kullanılması durumunda kimyasal silah olarak kabul edildiğini ve bunun OPCW için de böyle olduğunun altını çizen Mansouran, şu ifadeleri kullandı: “Elinde teyit edilmiş ve doğrulanmış belgeler olan bir sağlık ekibi olarak bizler, Ocak 2020'de OPCW'ya inceleme başvurusunda bulunduk. İlk etapta görüşme talebimizi kabul ettiler ancak sonrasında bizimle görüşmediler. Beyaz fosforun OPCW'ye göre yasaklı bir kimyasal sayılmadığını yazılı olarak bize bildirdiler. Böyle bir suçun karşısında sessiz kalmak, hakikati reddetmek ve suçlulara yardım etmektir."
 
İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇ 
 
Bütün bu sessizliğin, BM, OPCW ve üye devletlerin adım atmamasının sonucu olduğunu vurgulayan Mansouran, “Sermayenin yapısal kriz çözümünde, savaş, faşizm ve insanlığa karşı suç işlemek, krizleri kontrol altına almanın çözüm yolları arasındadır. Ancak bu yöntemleri yüz yıllardır kullanıyor da olsalar, hiç bir krizin bu metotlarla çözüldüğü görülmemiştir. Olsa olsa bu suçlarla bu krizler bir süreliğine kontrol altında tutulur. Bu da, şu anda İran'da da gördüğümüz gibi hemen ardından gelecek olan daha derin krizlere, onun ardından da patlamalara yol açar. Silah üretmek, silah satmak ve savaş çıkarmak da kapitalizmin kriz önlemleri arasındadır. Ortadoğu'da DAİŞ, İran'da İslam Cumhuriyeti, Afganistan'da Taliban, Türkiye'de suçluların seferber edilerek yetki merci haline getirilmesi, vekaleten kullanılan suç çetelerinin oluşturulması da aynı şekilde kapitalistlerin araçları ve güçleri arasındadır. Dolayısıyla sürmekte olan bu kapitalist moderniteden beklenebilecek tek şey felaketler ve insanlığa karşı işlenen suçların süren tekrarlarıdır" şeklinde konuştu.
 
'DÜNYA KÜRT HALKINA BORÇLUDUR'
 
Mansouran, Kürt sorununun saldırılarla çözülemeyeceğini ifade etti. Çözüm için Kuzey ve Doğu Suriye'deki Özerk Yönetim'e işaret eden Mansouran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kuzey ve Doğu Suriye'de 2012'den bu yana farklı etnik gruplar ve toplumlar, konsey yönetimi sistemiyle barış içinde bir arada yaşıyor. Ortadoğu ve hatta dünya için bir inşa modeli oluşturuyorlar. Kürtler DAİŞ’e karşı savaşıp, onu yenerek, batıyı ve dünyayı insanlar için daha güvenli bir hale getirdiler. Ortadoğu, Avrupa ve ABD halkları yaşamlarını DAİŞ ile savaşta feda etmiş bu halka borçludur. Türkiye devleti şu anda bu cesur ve bilinçli halkı aralıksız bombalıyor. Şehirler ve köyler işgal altında. Tarlaları ve ormanları yakıyorlar. Rojava'ya baktığımız zaman Kürtlerin tarihsel baskıdan kurtulma arzusunun temelini ve tek çözümün uluslararası anlamda tanınma ve tanınmanın resmi olarak belgelenerek garanti altına alınması olduğunu görüyoruz. Savaş ve saldırganlık çözüm değil. Şu ana kadar çözüm olmadı, bundan sonra da olmayacak. Elbette saldırılara ve insanlık dışı şiddete direnmek meşrudur ve gereklidir. Bu direniş karşısında soykırım çözüm değildir. Kimyasal bomba ve SİHA'lar eliyle gerçekleşen suikast saldırıları suçtur. Son sözü söyleyecek olan kimyasal silahlar ve SİHA'lar değildir. Türk hükümeti, Kürtlerin veya başka bir etnik grubun kimliğinin inkar edilemeyeceğini henüz tarihten öğrenebilmiş değil ne yazık ki."
 
ÖZGÜRLÜK TUTKUNLARINA ÇAĞRI
 
Bir doktor ve sağlıkçı olarak çağrısının uluslararası kurumlardan ziyade dünya kamuoyu ve özgürlük tutkunlarına olduğunu ifade eden Mansouran, “Türk hükümeti ve kullanmakta oldukları çetelerin işgal ve cinayetleri amasız fakatsız her platformda eylemlerle ve gösterilerle kınanmalıdır. Bu şekilde bölgede daha fazla suç işlenmesini ve cinayetleri önlemeliyiz. Bunun için de BM gibi grupların katılımı da elbette önemli ve gereklidir. Ancak öncelikle dünya kamuoyu bu saldırıların durdurulması için yetkililere baskı yapmalıdır. Savaş uçaklarının bombardımana devam etmemesi, gruplar halinde insanları öldürmemesi ve yıkıma devam etmemesi için güvenli bir hava sahası yaratılması son derece önemli ve acildir. Derhal dünya halklarının harekete geçmesi, özgürlüğü savunması, uluslararası mahkemelerin kurulması ve savaş suçlularının yargılanması gerekiyor. Türkiye hükümeti derhal Irak ve Suriye'deki işgale son vermelidir. Kürdistan'ın her yerinde ve Suriye'nin kuzeydoğusundaki halk savaşçılarının cesur ve tarihi direnişini selamlıyorum” dedi. 
 
MA / Gözde Çağrı Özköse
 

Diğer başlıklar

29/11/2022
12:44 Şenyaşar ailesi: Görmezden gelen zihniyet Urfa'da kaybedecek
12:37 'En kirli politikalar tutuklulara uygulanıyor’
12:31 Amed’te 4 Eğitim Sen üyesi açığa alındı
12:22 Asrın Hukuk Bürosu: Öcalan CPT ile görüşmeye çıkmadı
12:01 HDP PM üç temel gündemle toplanıyor
12:00 Tutuklu kadın gazetecilere ilişkin rapor: Haklar kısıtlandı, ihlaller arttı
11:48 Kadın akademisyenin odasını basan profesörden taciz ve tehdit
11:07 HDP Gençlik Meclisi Üyesi Kılınç’ın duruşması ertelendi
11:06 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
11:05 Mersin'de 12 kişi tutuklandı
10:59 HDP Kadın Meclisi: Kadınlar savaş ittifakına geri adım attıracak
10:48 Newroz Ehmed: Asıl hedef Rojava’da filizlenen kadın devrimidir
10:33 Dış ticaret açığı yüzde 421 arttı
10:32 Tutuklu kadın gazetecilerden mesaj var: Asla biat etmedik
09:54 İdare ve Gözlem Kurulu’nun yeni görevi: Bıçak verilebilir!
09:48 50 kadın hakkında gözaltı kararı
09:47 Günay: Abdullah Öcalan’ın sesine ihtiyaç var
09:20 ‘Kadının sözüne bütçede yer verilmedi’
09:10 Kayyım kasada para bırakmadı: Şirketin parası ödenmiyor
09:09 35 yıl önce dinlediği Seyrê ve Elîyê Memed’in hikayesini kitaplaştırdı
09:08 Uluslararası Kadın Konferansı’nda rota çizildi: Demokratik Kadın Konfederalizmi
09:01 Pîranşar'da öldürülen Zekeriya ve Komar'ın aileleri anlatıyor
09:00 29 KASIM 2022 GÜNDEMİ
08:21 Ege Denizi'nde deprem
28/11/2022
23:02 Kobanê bir kez daha bombalandı
22:45 Rıha'da polislere ateş açıldı
22:04 Operasyon bölgesinde 1 asker daha hayatını kaybetti
20:25 Avukat görüş odalarına kamera konulması hukuka aykırı bulundu
20:15 Hayvana eziyet eden 3 kişi tutuklandı
20:01 Taksim saldırısına ilişkin bir kişi daha tutuklandı
19:24 Eskişehir'de 4 öğrenci tutuklandı
19:20 Ankara’da gözaltına alınan kadınlar serbest bırakıldı
19:04 Kobanê Davası: Demokratik siyaset cezalandırılmak isteniyor
18:00 Patnos Cezaevi’nde 7 tutuklu sürgün edildi
17:25 7 siyasi partiden Akbelen Ormanı için ortak açıklama
17:14 Petrol-İş üyelerine yönelik baskılar protesto edildi
17:08 Çimento fabrikası için açılan dava bozuldu
16:26 Buca Cezaevi’nin imara açılması mahkemeye taşındı
16:22 QSD: Yerleşim yerlerine 90 saldırı düzenlendi
15:41 Altılı Masa’nın Anayasa teklifi: Kürt yok, kadın yok, anadil yok!
15:35 Kelepçeli tedavi edilen Gürdal’ın cezası ertelendi
15:32 Halkın Hukuk Bürosu'ndan Gülten Matur açıklaması
15:17 25 Kasım Kadın Platformu: Sokakları terketmeyeceğiz
15:12 HDP’li eşbaşkan 2 gündür gözaltında
14:48 Roboski İçin Adalet Girişimi: Coğrafya kader değildir
14:39 ‘Elçi cinayeti faili meçhul bırakılmak isteniyor’
14:31 Tahir Elçi mezarı başında anıldı
14:24 Urfa Adliyesi'nde intihar girişimi
14:06 Kışanak: Kobanê Davası, çözümü ortadan kaldırma davasıdır
13:30 Gever’de engellemelere rağmen 'savaşa ve işgale' karşı yürüyüş
13:13 Şenyaşar Ailesi: Evimiz adliye önüdür
13:02 Kurdistan pankartından gözaltına alınanlar adliyeye çıkarılacak
12:38 Mêrdîn’de gözaltına alınanlar serbest
12:10 Irak Cumhurbaşkanı Federe Kurdistan heyetiyle görüştü
11:51 Tekirdağ ve Manisa'da gözaltı
11:12 Hevsel'de sonbahar renkleri
10:56 Sınır dışı edilmek istenen 2 kadın için hashtag açıldı
10:56 Kadıköy’de gözaltına alınan 116 kadın serbest bırakıldı
10:29 HDP: Tahir Elçi’yi katleden kötülük koalisyonu varlığını sürdürüyor
10:28 Döviz haftaya durgun başladı
10:25 İzmir’de olaylı maç: 2’si çocuk 4 yaralı, 21 gözaltı
10:20 Tahir Elçi katledildiği yerde anıldı: Devletin aydınlatmadığı cinayet vardır
10:10 Özgür Basın emekçileri bir aydır tutuklu: Gazetecilik ile yargılanıyoruz
09:16 Abdullah Öcalan: Suriye AKP’nin kaderini belirleyecek
09:10 İnfazı ertelenen Akkaya tek kişilik hücrede tutuluyor
09:10 ‘Jin, jiyan, azadî’ mücadelesi büyüyecek
09:08 25 Kasım’da polis şiddeti: Barış Annesinin kolu çıktı
09:07 Saldırıya uğrayan Kürt öğrenci: Mücadeleyle bu güruhları okullardan temizleyebiliriz
09:06 İlaçları verilmeyen tutuklu tekli hücrede sara nöbeti geçirdi
09:06 Canbaz: Tecridi kırıp, direnişi yükseltmeliyiz
09:03 Deniz Poyraz açıklamasına katılmak 'örgüt propagandası' sayıldı
09:00 Mahabad’da korku duvarını yıktılar
09:00 28 KASIM 2022 GÜNDEMİ
27/11/2022
22:55 Mêrdîn Barosu’ndan Tahir Elçi kararı
21:55 ÖHD: Askeri yöntemler sorunu daha da büyütür
21:19 Şêrawa köyleri bombalandı
20:36 Tahir Elçi ödülünün ilki Jîna Emînî’ye
19:52 Qers'te 3 gözaltı
19:23 ‘Kapitalizmde Kadın Sömürüsü’ çalıştayında göç vurgusu
19:05 Gazeteci Evren: Kadınlar özgürlüğe yakın
18:37 Şirnex’te gözaltına alınanlar serbest
18:22 Taşdöğen: ‘Makul kadına’ karşı mücadele edilmeli
17:59 Amedspor deplasmanda 2 farkla kazandı
17:53 Saldırılarda 3 Suriye askeri yaşamını yitirdi
17:27 Çatışmalarda yakınlarını kaybedenler bir araya geldi
17:17 25 Kasım eylemlerinde İranlı kadınlara selam!
16:46 TMMOB Amed: Gözaltıları serbest bırakın
16:30 Kadınlar erkek-devlet şiddetine karşı yürüdü
16:21 Şahintepe'de 'kentsel dönüşüm' protestosu
15:34 Colemêrg’te 155 yerleşim yerinin yolu kapandı
14:51 Hussein Ronaghi serbest bırakıldı
14:43 Asker kayıpları sonrası Akar sınırda
14:39 QSD'den 26 Kasım bilançosu
14:27 Mêrdîn ve Colemêrg'te çok sayıda gözaltı
14:01 ATO'dan hastane kapatılmasına tepki
13:46 Mersin'de 25 kişi 3 gündür gözaltında
13:45 OBB'nin projeleri Danıştay'dan döndü!
12:50 Şenyaşar ailesi: Ümidimizi yitirmeyeceğiz
12:03 AKP'li belediyenin cenaze aracında uyuşturucu yakalandı
11:50 Minix Havaalanı’na saldırı
11:10 Taksim’de polis bir genci öldürdü
11:06 Polis ayağını kırdı, doktor örtbas etmeye çalıştı
10:47 Düzce’de 4.3 şiddetinde deprem
10:39 ESU: BM, Türkiye saldırılarına karşı harekete geçmeli
10:06 Colemêrg’e 17 asker cenazesi getirildi
09:40 Gözaltına alınanlar: Savaşa karşı durmaya devam edeceğiz
09:38 Êzidîlerin yaşadıklarını dünyaya duyuruyor
09:37 AKP’li geleceğin iki ayrı tablosu!
09:17 Tarihi kilise çöplüğe döndü
09:16 Süryani köyünde ağaç kıyımı sürüyor
09:15 25 Kasım’da özgür ve demokratik yaşam talebi
09:15 Yoleri: Tutukluların yalnızlaştırmasını dayanışmayla kırabiliriz
09:13 Elçi katledileli 7 yıl oldu: Tek bir kişi cezalandırılmadı
09:13 Grip vakaları artınca hastahanelerde yer kalmadı
09:12 Savcı, gençlik kongresine katılmayı suç saydı
09:06 Hasta tutuklu Güler'in 29 yıllık hikayesi
09:00 Mahabad'da halk geri adım atmıyor
09:00 27 KASIM 2022 GÜNDEMİ
07:44 Saldırılar gece boyunca sürdü
26/11/2022
23:59 Mêrdîn'de kaza: 3 ölü, 2 yaralı
23:22 Gençlerden saldırılara karşı yürüyüşlü protesto
22:11 İran ve Rojhilat’ta 18 binden fazla kişi gözaltına alındı
20:27 Üç asker hayatını kaybetti, 3’ü yaralandı
18:55 Emekoloji Meclisi Girişimi: İşçi ve ekoloji kırımının sorumlusu sermaye
18:16 Keskin: Kadınlar biatsız mücadele veriyor
17:59 187 örgütten BM’ye ‘Türkiye’nin saldırılarını durdurun’ çağrısı
17:36 Silopiya’da şüpheli çocuk ölümü
16:50 'Gündoğmuş’un doğasından ellerinizi çekin'
16:50 QSD, 24-25 Kasım bilançosunu açıkladı
15:48 Ebdi: Saldırıya karşı hazırlıklıyız, direniş göstereceğiz
15:41 Yaralı 20 işçiden 2’si yaşamını yitirdi
15:39 DÖM: Rojava Devrimi dünyaya yayıldı
15:24 Kadınlar alanları terk etmiyor: Direniş sürecek
15:16 Kadın hasta tutukluların durumuna dikkat çekildi
15:03 25 Kasım’da gözaltına alınan 2 kadın sınır dışı edilmek isteniyor
14:59 İHD: Hasta tutuklu Eylem Baş serbest bırakılsın
14:54 Şirnex’te 2 gözaltı
14:37 Gözaltında kaybedilen Aydoğan’ın akıbeti soruldu
14:35 İHD kadın tutukluların yaşadığı hak ihlalerine dikkat çekti
14:21 MEBYA-DER ve TUHAY-DER Emine Şenyaşar’ı ziyaret etti
14:06 Fincancı için Amed’de açıklama: Aynı umutla mücadele edeceğiz
14:00 Amed’de trafik kazası: 3’ü ağır 35 yaralı
13:54 Prof. Sassoli: Türkiye uluslararası insancıl hukuku ihlal ediyor
13:51 Sağanak yağmur Şirnex - Cizîr yolunu göle çevirdi
13:51 Doğumda ölen kadının ailesi: İhmal var
13:15 Katledilen kadınlar için fidan dikildi
13:04 Kayıp yakınlarının eylemine polis engeli
12:58 Evin Şahin'in infazı yakıldı: Pişmanlığı kabul etmiyoruz
12:52 Amed’de gözaltı sayısı 40'a yükseldi
12:40 Çatışmada bir asker ve korucu hayatını kaybetti