‘İslam’da Emek, Barış ve Adalet’ kampanyasının startı verildi

img
ANKARA - HDP Halklar ve İnançlar Komisyonu, “İslam’da Emek, Barış ve Adalet” kampanyasının startını verdi. Din ve devlet işlerinin bir birinden ayrılması gerektiği belirtilen kampanyanın tanııtm metninde, "Bugünkü İslamcıların iktidarında insanların adalete olan güvenleri sarsılmıştır" denildi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Halklar ve İnançlar Komisyonu, Dünya Ticaret Merkezi’nde gerçekleştirdiği buluşmayla “İslam’da Emek, Barış ve Adalet” kampanyasının startını verdi. Buluşmada, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın yanı sıra HDP Halklar ve İnançlar Komisyonu Eş Sözcüsü Tülay Hatimoğulları, HDP Halklar ve İnançlar Komisyonu İslam Masası Eş Sözcüsü Diba Keskin ile çok sayıda katılımcı yer aldı.
 
Açılış konuşmasını yapan HDP Halklar ve İnançlar Komisyonu adına Nesimi Aday, “Bugün bu salonda inançlarımıza karşı saldırıları bir kampanya olarak görünür kılmak ve mücadele etmek için HDP olarak itiraz sesini yükseltelim dedik” dedi. Aday’ın sözlerinin ardından divan oluşturuldu.
 
Partinin Halklar ve İnançlar Komisyonu Eş Sözcüsü Tülay Hatimoğulları, konuşmasını Arapça gerçekleştirdi. Hatimoğulları, Türkiye’nin içinden geçtiği sürece bakıldığında İslami değerlerin iktidarlarca kullanıldığını belirterek, Demokratik İslam Masası’nın buna karşı yola koyulduğunu söyledi. 
 
HATİMOĞULLARI: YER KÜRENİN İHTİYACI BARIŞTIR
 
Toplumun en büyük sorunlarından birinin “açlık ve yoksulluk” olduğunu ifade eden Hatimoğulları, şunları söyledi: “Mümin sabreder diyerek yoksulları susturmaya çalışmak, din istismarıdır. Bütün yer kürenin ihtiyacı barıştır. Ortadoğu’da sürekli dinler ve mezhepler çatışmıştır. Uluslararası güçler bizleri bölüp parçalamaya çalışmaktadır. DAİŞ’in işlemediği cinayet kalmadı. Bunu din adına yaptılar ama İslamiyet’te böyle bir şey yoktur. Dört parça Kürdistan’da yaşayan Kürtler olarak yıllardır süren çatışmalara son vermenin zamanı geldi. Biz bir arada yaşamalıyız. Kürt sorununun demokratik çözümü için de mücadelemizi devam ettireceğiz.
 
CENAZE NAMAZINA BİLE MÜSAADE EDİLMİYOR
 
Kampanyamızın bir diğer başlığı adalet. Adaletin olmadığı bir yerde, ne insan hakkını, ne kadın erkek eşitliğini savunmamız mümkün değildir ama bu din bezirganları dipsiz bir kuyu şeklinde zulümlerine devam ediyorlar. Kadınları katlediyorlar, İran’da saçının teli göründüğü için katledildi. Cezaevlerine baktığımızda, hasta tutsaklar adeta ölüme terkediliyor. Cenazelerimize baktığımızda Kürt gençlerinin kemiklerini PTT kargoyla ailelerine gönderebiliyorlar. İmamların cenaze namazı kılmasına bile müsaade etmiyorlar.”
 
İNANÇLARA YÖNELİK BASKIYA SON VERİLMELİ 
 
Sonrasında İslam Masası’ndan Perihan Yoğurtçu ve Zahit Mutlu, kampanyanın tanıtım metnini Türkçesini, HDP Halklar ve İnançlar Komisyonu Eş Sözcüsü Emin Ay ise metnin Kürtçesini okudu. “Barış”, “Adalet”, “Kadın” ve “Emek” başlıklarından oluşan kampanya metni şu şekilde: “Partimiz, üzerinde bulunduğumuz topraklarda yaşayan tüm halkların toplumsal ve tarihsel dokusuna aykırı olan tekçi, inkârcı, asimilasyoncu egemenlik sistemine karşı, tüm halkların, kimliklerin, dillerin, kültürlerin, inançların eşitliğini, özgürce yaşamasını ve kendisini geliştirmesini savunur. HDP, inanç sembolleri üzerindeki her türlü baskıya son verilmesini, inanç ve ibadetin inananların vicdanına bırakılmasını savunur.
 
DİN VE DEVLET İŞLERİ BİR BİRİNDEN AYRILMALI 
 
Partimiz, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, inanan ve inanmayan tüm kimliklerin kendilerini özgürce ifade etmelerinin olanaklarının yaratılması, eşitlik ve özgürlük kapsamlı bir laiklik için mücadele eder. Bu tutum aynı zamanda Müslümanların da inançlarının devlet tekelinden kurtarılması, özgürleşmesi ve kendi inançlarını istedikleri gibi yaşamaları için mücadele anlamına gelir.
 
İnsanlık aleminde barış, adalet, emek ve özgürlük arayışı tarihin hiçbir döneminde bitmemiştir. Tarih bunlar gerçekleşsin diye mücadele edenler ve direnenlerle doludur. Mezopotamya-Akdeniz havzası ve Anadolu coğrafyası çoğumuzun çok yakından tanıdığı peygamberlerin mücadelesine tanıklık etmiştir. Hz. İbrahim’den Hz. Muhammed’e kadar gelen süreçte, peygamberlerin ve onların yolundan gidenlerin barış, adalet, emek ve özgürlük için birçok sıkıntıya katlandıkları, nice fedakarlıklar yaptıklarının bilgisine sahibiz.
 
ADALET KUR’AN’IN EN TEMEL EMRİDİR
 
Çağımızda barış, adalet, emek ve özgürlük söylemleri 12 Temel İnsan Hakları Belgesi çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu belgeleri incelediğimizde eski çağlarda peygamberler tarafından getirilen vahiy metinleri ile amaç ve değerler bakımından ortak noktaları olduğunu görmekteyiz. Örneğin Tevrat, İncil ve Kur’an başta olmak üzere, tüm dini metinler ve inançlar emeğin kutsal bir değer, barış ve adaletin Allah’ın en baş emri olduğunu söyler. Mesela Kur’an’da ‘İnsan için emeğinden başkası yoktur’ denilerek emek yegâne insani değer olarak ilan edilir. Buna göre emek/alın teri; insanın en büyük değeri olarak tarif edilir. Keza adalet şaşmaz bir şekilde Kur’an’ın en temel emridir. Her hafta Cuma hutbesinde şu ayet okunur; ‘Allah size adaleti, iyilik yapmayı, en yakınınızdan başlayarak yardım etmeyi emreder, çirkin davranışları, kötülük etmeyi ve zorbalığı da yasaklar. Umulur ki öğüt alırsınız.’
 
Yine Kur’an Mekke’de ilk olarak ‘Kölelere özgürlük’ çağrısıyla başlamış, köle ile efendi arasındaki mesafeyi kapatarak, haklarını hür insanlarla eşit hale getirmesinin mücadelesini başlatmıştır. İnsanların yaşam hakkı ile birlikte şeref ve haysiyetleri korunsun diye tüm dinler ve inançlarda öldürmek, çalmak, iftira atmak haram kılınmıştır. Herkesin zarar görmeme, zarar görmüşse tazmin ettirme, iftiraya uğramama, emeğini, kişiliğini, ailesini, anadilini, kültürünü, yurdunu ve halkının varlığını koruması, tüm kutsal kitaplarda teminat altına alınmıştır.
 
Ancak bunların metinlerde güvence altında alınması ne yazık ki yeterli olmamıştır. Bu haklar için çaba sarf etmek ve mücadele etmek gerekmektedir. Bir ülkede halkların ve inançların kendini var etmesi için emek, adalet ve özgürlük yolunun herkes için açılması gerekmektedir. Bunlar gerçekleştiğinde insanlar hür, halklar eşit, inançlar özgür olacaktır.
 
BARIŞ İSLAM’IN EN BÜYÜK ARMAĞANIDIR
 
‘Ey iman edenler! Hepiniz birlikte, topluca barışa girin’ (Bakara 208). İslam; isminden de anlaşılacağı gibi barış demektir. Barış, İslam’ın insanlığa en büyük armağanıdır. Çünkü bütün elçiler karanlıklardan aydınlığa insanlığı çıkarmak için görevlendirilmişlerdir. Din canın, malın, inancın, fikrin, aklın, neslin ve doğanın muhafazasını emreder ve bu değerleri yozlaştıracak her türlü saldırıya karşı mücadeleyi esas alır. Bu değerler varlık aleminde ahenk içerisinde yaşamın teminatıdır. Evrensel anlamda da biz bu ahenge barış içinde yaşamak diyoruz.
 
İslam’dan önce Mekkeli müşriklerin kurduğu ve Hz. Muhammed’in, ‘Bugün olsa yine içinde yer alırdım’ dediği Hılfu’l-Fudûl (Erdemliler Konseyi) içinde yer alması, Medine’de Müslüman olmayan diğer topluluklarla imza altına aldığı Medine sözleşmesi ve Hudeybiye’de Mekkelilerle barışın tesisi için her türlü olumsuz şartı kabul etmesi, barışın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
 
Allah; ‘Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık’, ‘Dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu, Allah’ın ayetlerindendir’ diyerek, evrensel anlamda ahenk içinde birlikte yaşamamızı bize göstermiştir. Oysa yüz yıllardır İslami oldukları düşünülen otoriter rejimler, adeta Allah ve Resulünün bu emirlerine meydan okurcasına tekçi, inkâr ve asimilasyon esasına dayanan bir sistemi halklara ve inançlara dayatmaktadırlar. Örneğin Kürtlerin tarihsel olarak kendi topraklarında yaşadıkları mezalim, günümüzde dahi kendileri ile aynı dine inanan Müslümanlar tarafından onlara reva görülmüştür.
 
ADALET EN TEMEL PRENSİP
 
‘İnananlar! Allah için adaleti siz yerine getirin; bunun tanıkları da siz olun. Bir topluluğun düşmanlığı sizi adaletsizlik yapmaya sürüklemesin. Adaletli olun yapacağınız en iyi şey budur.’ (Maide 8) İslam açısından adalet, ahlaki, vicdani ve insani boyutları olan temel prensiplerden biridir. Eşitlik esasına dayalı toplumsal inşa ancak ve ancak adalet bakış açısı ile gerçekleştirilebilir. İslam peygamberi Hz. Muhammed hayatı boyunca rızayı esas almış, asla inancını dayatmamıştır. Şu ayet bunun apaçık delilidir: ‘Onlar üzerinde zalim bir diktatör değilsin.’ (Kâf/45)
 
DİN ADINA DAVRANDIKLARINI İDDİA EDENLER
 
Bugünün din adına davrandıklarını iddia eden zalim ve zorbaların uygulamalarına örnek; ceza evlerinde tutsakların karşı karşıya kaldıkları adaletsizliktir. Hasta tutsakların tahliye edilmemesi ve adeta cezaevlerinde ölüme terkedilmeleri, mevcut iktidarın adalet anlayışını bize göstermektedir. Yine Kürt gençlerine ait cenazelere saygısızlık yapılmasına, mezarların tahrip edilmesine, ölmüş bedenlere işkence edilmesine sessiz kalan, hatta onay veren bir icra kurumuna ‘İslami’ demek mümkün değildir.
 
KÜRTÇE HUTBEYİ YASAKLAYANLAR
 
On kurşun sıkılarak öldürülen ve cenazesi çocuklarının gözleri önünde bir hafta sokakta bekletilen Taybet İnan’ın başına gelenler hiçbir dine, imana sığmaz. Milyonlarca insanın konuştuğu Kürtçe ile vaaz ve hutbeyi yasaklayan, Kürtçe vaaz ve hutbe veya Kürtçe mevlit okuyan Kürt alimlerini tutuklayıp yargılayan, Kur’an mealinden başka Kürtçe bir yayını olmayan, matbu 44 ciltlik İslam Ansiklopedisinde Kürtler maddesini sumen altı eden bu kendinden menkul ‘İslamcı iktidarın’ yolu ile Hz. Muhammed’in yolu taban tabana zıt değil midir?
 
İSLAMCILARIN İKTİDARIN ADALETE GÜVEN SARSILDI 
 
Bugünkü İslamcıların iktidarında insanların adalete olan güvenleri sarsılmıştır. Yaptıkları zulüm ve haksızlığı büründükleri din kisvesi ile saklayamazlar. Hz. Muhammed’in yolunda olduklarını söyleyenlerin hem ülke içinde hem de ülke sınırları dışında zulüm ve savaş politikalarında ısrarcı olmaları, aslında onların kendi çıkarları için İslam’ın barış ve adalet ilkelerini nasıl da tersyüz ettiklerini göstermektedir.
 
Barışın tesis edilmediği, adaletin insanlar arasında eşit bir şekilde uygulanmadığı bir yerde, Müslümanlık’tan, İslam’dan ve insanlıktan bahsetmek mümkün değildir. Adaletin gerçekleştirilmesi ve barışın tesis edilmesini ağırdan alan veya engelleyen kimseler, aslında Allah’ın kesin olan emirlerinin yeryüzünde hayata geçirilmesine engel olanlardır. Bu kimselere karşı mücadele edip mazlumların yanında yer almak her Müslümanın uymak zorunda olduğu ilahi bir emirdir.
 
HAK VE SORUMLULUKTA KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ 
 
‘İnanmış erkekler ve inanmış kadınlar da birbirlerinin samimi dostlarıdır/birbirlerini desteklerler.’ (Tevbe 71) İslam dini birçok konuda yenilikler getirmiştir. Hz. Muhammed de o günün koşullarında radikal değişiklikler diyebileceğimiz bir dizi yenilikçi değişikliği hayata geçirmeyi başarmıştır. Bu radikal değişikliklerden biri de kadın haklarıdır. İslam öncesi Arap toplumlarında kadın erkekler için özel mülkiyet kapsamında idi ve miras olarak bırakılabiliyordu. İslam; ‘İnanmış erkekler ve inanmış kadınlar da birbirlerinin samimi dostlarıdır/birbirlerini desteklerler’ ilkesi ile bunu değiştirmiştir. Birçok ayette, kadın ve erkek birlikte zikredilerek, hak ve sorumluluklar açısında birbirlerine eşit oldukları vurgulanmıştır. Bu ayetler ışığında İslam, kadınları konumlandırmada onlara; çalışma, mülkiyet, eğitim, miras, boşanma, çocukların velayeti dahil olmak üzere birçok hakkı getirmiştir.
 
ERKEK EGEMEN ZİHNİYET MEŞRULAŞTIRILDI
 
Hz. Muhammed kadın haklarını önemseyen ve destekleyen bir şahsiyet olmasına rağmen, mezheplerin kadına karşı şekilci tutumu kadın kimliğini adeta görünmez kılmıştır. ‘Cennet anaların ayağı altındadır’ hadisi, kadına verilmiş bir erkek ödülü şeklinde ters yüz edilerek, kadın; adeta yaşamdan koparılmıştır. Kadının gücü, kadının kimliği ve kadın hakları göz ardı edilerek erkek egemen zihniyet meşrulaştırılmıştır. Günümüz Müslüman toplumlarına baktığımızda, İslam’ın getirdiği yeniliklerin, çoğunlukla uygulanmadığı görülmektedir: Kadınlar en temel haklarından mahrum bırakılarak zulme, ayrımcılığa ve şiddette maruz kalmışlardır. İslam’ın temel ilkeleri ile bağdaşmayan birçok konuda Hz. Muhammed’e atfedilen bazı dini metinler gerekçe gösterilerek onun, kadın hakları ile ilgili getirdiği yenilikler tersyüz edilmiştir. Kadına karşı şiddettin meşrulaştırılması, kadın cinayetleri, çocuk yaşta evlilikler, kadınların eğitim haklarının engellenmesi gibi konular bu sorunlu dini metinlerle gerekçelendirilmiştir.
 
HDP İslam Masası olarak kadına karşı uygulanan bu konumlandırmanın İslami olmadığını ilan ediyoruz. Kadın kimliği görünmez kılınamaz! Bunun, İslam’a karşı büyük bir haksızlık olduğuna inanıyor ve ilan ediyoruz.
 
İSLAM EMEĞİN SÖMÜRÜLMESİNE SAVAŞ AÇMIŞTIR
 
‘İnsan için emeği esastır’ (Necm 39). İslam, emeğin sömürüsüne karşı bütün haksızlıklara savaş açmıştır. İşçinin refahını ve çalıştığının karşılığını adil bir şekilde almasını önemseyen İslam dini işverene, işçinin emeğinin karşılığını zamanında ve yeterli düzeyde vermesi noktasında büyük sorumluluklar yüklemektedir. Hz. Muhammed emeği esas alarak ‘işçinin hakkının, alın teri kurumadan verilmesini’ emretmiştir. Bu konuda hakkaniyetli davranılması gerektiğini vurgulamıştır.
 
İslam’ın iki ana kaynağı olan Kur’an ve sünnet; emek ve üretim konusunda zaman ve zeminin ihtiyaçlarını karşılayacak özelliklere sahiptir. Kur’an şu ayetle tekelci sermayenin tehlikesine dikkat çekmektedir; ‘Öyle ki bu mallar ve servet sizden sadece zengin olanlar arasında dönüp dolaşmasın.’ (Haşr 7) Oysa yaşadığımız topraklarda, İslam adına hüküm sürdüklerini iddia edenlerin bize bıraktığı miras; zenginlerin alabildiğince zengin olduğu, fakir ve emekçilerin de alabildiğince fakirleştikleri bir düzen mevcut. Hakça olmayan bu sömürü ve israf düzenini, saraylarda yaşayanların israf ve şatafatını, iktidar sahiplerinin lüks yaşantılarını ve zenginlerin debdebeli hayatlarını görmezden gelen Diyanet İşleri Başkanlığı ve benzeri dini cemaat ve şahsiyetlerin, yoksul halkın haklarını değil de muktedirleri koruyan kollayan fetvaları, sabır ve şükür telkinleri, tüm yurttaşların vicdanlarını yaralamış, dini değerlere zarar vermiştir. İslam dinin açık emirlerine ters düşen bu fetvalar kamu kaynaklarının belli zümrelere aktarılmasına olanak sağlamış ve siyasal iktidarların güç ve sermaye kontrolünü ele geçirmesini meşrulaştırmıştır.
 
HAKKANİYETLİ OLAMAYAN İLAHİ OLAMAZ
 
Hz. Muhammed’in ortaya koyduğu ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ ilkesi, maalesef bu günkü iktidarların yaptığı gibi, sadece ihtiyaç sahiplerine bir tas çorba, iki paket makarna ve birkaç torba kömür olarak algılanmaktadır. Oysa peygamberin bu anlamlı sözü, emeğin karşılığının hakça verilmesi, zenginlik ve refahın toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırılması olarak algılanmalıdır. Vatandaşını sürekli kendisine ve başkalarına muhtaç bırakan bir sistem hakkaniyetli ve adil olamaz. Hakkaniyetli ve adil olamayan da ilahi olamaz.
 
DEVLETİN ZULMÜNE MEŞRUİYET KAZANDIRAN FETVALAR 
 
HDP İslam Masası olarak baskıcı otoriter rejimlerin İslam dinini kendi iktidarları için kutsal bir şemsiyeye dönüştürmesini teşhir edip halkımıza dini doğruları olduğu gibi aktarmakta kararlıyız. İslam dini hiçbir zaman sömürü düzenini, ötekileştirmeyi, baskıcı iktidarları ve asimilasyonu hoş görmemiştir. Ancak günümüzde başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere, iktidarla bütünleşen birçok dini yapı, devletin zulüm ve asimilasyon politikalarına meşruiyet kazandırmak için fetvalar verip açıklamalar yapmaktadırlar. Oysa İslam tarihine baktığımızda Ehlibeyt başta olmak üzere tüm mezhep imamları saray halifelerinin kadılık tekliflerini ret ettikleri için zindanlara atılıp işkenceye maruz kalmışlardır. Hanefi mezhebinin kurucusu Ebu Hanife Abbasi halifesi Mansur’un Bağdat kadılık görevini ret ettiği için halife tarafından hapse atılmış, işkenceye maruz kalmış, sonunda da zehirlenerek öldürülmüştür. Nitekim İslam alimlerine atfedilen, ‘Sultan sofrasına oturan âlim'in fetvasına itibar edilmez’ sözü, bu hakikatin bir sonucudur. Bu hakikatten daha anlamlısı ikinci halife Ömer’in hutbesine dairdir. Ömer; ‘Ey mü’minler, beni dinleyin ve bana itaat edin!’ diye hutbe okumaya başladığında, onu dinleyenlerden biri ayağa kalkıp; ‘Üzerindeki elbisenin hesabını vermedikçe biz seni dinlemeyiz ve sana itaat etmeyiz’ diye tepki göstermiştir. Halife Ömer, oğlu Abdullah’ı kaldırarak, ikisine ait olan kumaştan elbisesini diktirdiğini arkadaşlarına açıklamak zorunda kalmıştır.
 
Devletin her türlü hukuksuzluğuna fetva arayan, barışın müjdesi olarak vahiy edilen Fetih suresini işgal için gerekçe kılınan, Kur’an ayetlerini ve diğer dini metinleri tersyüz ederek vaaz ve hutbelerde okutmakta beis görmeyen iktidar fetvacılarının görüşlerine itibar edile bilir mi? İtibardan tasarruf etmeyen müsriflere sözü olmayanların yoksul halk tabakalarına sabrı telkin etmeleri ikiyüzlülüktür. İslam tarihinin direnişçi kahramanı Ebu Zer; ‘Bir gün aç kalıp da kılıcını çekerek iktidara isyan etmeyen Müslümana şaşarım’ diyerek yol göstericiliğini ölümsüzleştirmiştir.”
 
‘CARİYE KULLANANI MÜSLÜMAN KABUL ETMİYORUM’
 
Etkinlikte söz alan Profesör Doktor Nurettin Turgay, iman ve İslam sahibi olmak için tüm insanların haklarının kabullenilmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Bir Ermeni ya Yunanın kızını kendi annem gibi kutsal kabul etmediğim zaman, bende ne iman var ne İslam var. Hiçbir peygamber cariye kullanmamıştır. Kuran cariye kullanın dememiştir. Cariye kullananı ben Müslüman kabul etmiyorum” dedi. 
 
‘HANİ KAN KUTSALDI?’
 
Turgay, şöyle devam etti: “Türkiye’de İslam Alimleri Birliği gibi din adına etkinlikler veriliyor. Bunlara sormak lazım. Bütün İslam alemi gayri Müslimlerden silah alıyor. Bu silahları kime karşı kullanıyor. Müslümanlar birbirlerine karşı kullanıyor. Hani kan kutsaldı? Müslüman geçinenler Kürt’ün de Türk’ün de yaşamına saygı göstermesi gerekiyor. Hani adalet? Müslüman, Müslümanın zulmünden kurtulmak için denizlere kaçıyor boğuluyor. Zalimlere hiçbir zaman meyletmeyin diyor Kuran. Evinde kardeşine, köyünde komşusuna zulmeden insandan yana tavır koyarsan Allah seni yakar.”
 
Yazar Fatma Yavuz, her gittiği yerde insanlardan feryat duyduğunu belirterek, “İnsanlar nefes alamaz durumda. Müslümanlar nerede diye soruyorlar. Bundan da utanç duyuyorum. Seçim ortamında bunların arttığını görüyorum. Biz 80 milyon büyük bir aileyiz. Hiç birimizin tek bir ferdini bile kendi kurtuluşumuz için feda edemeyiz. Başörtüsü bizim için bir yaraydı. Bu yara bizim çok canımızı acıtıyor. Bu yara yüzünden Erdoğan’a oy verdik. Erdoğan, bizim özgürlüğümüzü LGBTİ+ kardeşlerimizin haklarını alarak veriyor. O bizim onların hakkını savunmayacağımızı düşünüyor. Tek bir LGBTİ+ kardeşimizin özgürlüğü gidecekse, ben bu başörtüyü yakarım. Tesettür adaletten önce gelmez. Adaleti savunmak demek, sadece senin gibi düşünenleri savunmak demek değildir. Bize göre günahkar bile olsa onun hakkını savunmak demektir” şeklinde konuştu. 
 
‘İSLAM’DAN ESER GÖREMİYORUZ’
 
Gazeteci yazar Berrin Sönmez, “Muktedirlerin tarih boyunca neler yaptığını konuştuk. İslam’ın barış emek ve adalet gibi kavramları kuşatan bir din olduğunu biliyoruz. Allah’ın ayetleri bunu gösteriyor ama Müslümanların hayatına baktığımızda İslam’dan eser göremiyoruz. Kadınların üzerinde muktedirler var. Devleti yönetenler ve din otoriterleri. Evdeki iktidar da var. Kadın emeğinin evdeki sömürüsünün önünde durabiliyor muyuz?” diye sordu.
 

Diğer başlıklar

24/10/2022
22:24 Amed Tiyatro Festivali’nde oyunlara yoğun ilgi
22:12 Tutuklular kimyasal saldırılara karşı açlık grevine başladı
21:29 Kanser hastası tutuklu Durmaz serbest bırakıldı
21:20 Alevi kurumları Plan ve Bütçe Komisyonu’nda: Teklif geri çekilsin
20:55 ÖHD: Müvekkilimiz Gündoğdu’ya dağlık alanda işkence yapıldı
20:36 Erdoğan da TTB'yi hedef aldı: Gerekirse ismini değiştireceğiz
20:02 Adıyaman’da şüpheli kadın ölümü
19:58 Kobanê Davası: Sözde iddialar ile nasıl yargılıyorsunuz?
19:38 Urfa’da silahlı çatışma: 2 öğrenci hayatını kaybetti
18:59 Qamişlo’da SİHA saldırısı
18:31 ABD Ankara Büyükelçiliği’nden HDP’ye ziyaret
18:28 Karaman’da bir hemşire katledilmek istendi
17:34 İngiltere'nin yeni Başbakanı Rishi Sunak oldu
17:23 'Jin jiyan azadi' sloganına soruşturma başlatıldı
17:16 20’nci Filmmor Kadın Filmleri Festivali başlıyor
15:59 GÖÇİZDER’in duruşması 13 Aralık’ta başlıyor
15:46 Savcı, Almas için aynı cezayı istedi
15:22 Kocaeli'nde AKP’li meclis üyesine silahlı saldırı
15:21 Tecavüz sanığının duruşması ertelendi
15:21 Meclis'te Alevilere eşit yurttaşlık talebine 'bölücülük' suçlaması
15:03 Bismil Belediye Eşbaşkanı Özer’e 30 yıla kadar hapis istemi
15:03 Suheyl Xurşîd’in katili tutuklandı!
14:52 ‘Her bijî kurê min’ diyen anneye görüş yasağı
14:16 Eğitim emekçileri 2 Kasım’da iş bırakacak
14:06 Amanos eteğindeki yangın sürüyor
14:03 Sağlıkçılar, insanca yaşamaya yetecek bir ücret talep etti
14:02 Bir anne daha tutuklu çocuğuna hasret yaşamını yitirdi
13:54 Erzurum cezaevleri raporu: Tecrit ağırlaşıyor
13:42 Beytüşşebap’ta su çamurlu akıyor
13:34 MİT’ten 'nokta’ yalanı
12:31 Beştaş’tan Erdoğan’a: Diyarbakırlıların bu laflara karnı tok
12:22 Zabıtalar Şenyaşar ailesinin pankartına el koydu: Savcı rahatsız!
12:08 Iraklı siyasetçi Deem: Kimyasal kullanımı araştırılmalı
10:58 Özerk Yönetim heyeti Katalonya’da
10:54 Van'da şüpheli kadın ölümü
10:42 İran'da öğrenciler eylemde, öğretmenler grevde
10:18 Irkçı saldırıya maruz kalan avukat: ‘Jin jiyan azadî’ demekten vazgeçmeyeceğiz
09:02 Çiğ süt üreticileri: Üretimin sürdürülebilir bir tarafı kalmadı
09:02 ‘Türkiye yenildiği için kimyasal kullanıyor’
09:02 Cizreli gençler: Festivalle moral değil, asimilasyon amaçlanıyor
09:01 'Berîtan, ihanet çizgisine karşı Kürt kadının direniş çizgisidir'
09:00 Yüksekdağ: İmralı kilidi açılmadıkça ülkenin geleceği de kilitli demektir
09:00 'Siyasi cinayetlerde kapalı yargılamaya doğru gidiliyor'
09:00 Şırnak’ta kesilen ağaçlar kalekollara taşınıyor
09:00 24 EKİM 2022 GÜNDEMİ
23/10/2022
23:23 İzmir Barosu'nun yeni başkanı belli oldu
23:18 Festivalde Kürt kültürü ve asimilasyon vurgusu
22:54 Edebiyat Günleri’nde ‘Direnmenin Estetiği’ tartışıldı
22:29 Antep’te şantiye işçilerinden yemek ve barınma protestosu
21:19 Tutukluların karikatür sergisi 2’nci gününde
19:21 İstanbul Baro Başkanı Filiz Saraç oldu
19:00 Amedspor Kadın Futbol Takımı’ndan rakibine 8 fark
18:25 Bahçeli TTB’yi bir kez daha hedef gösterdi
18:04 Sokak sanatçılarından yasakçı yönetmeliğe tepki
18:02 ‘Cemile’ kitabı için imza etkinliği
16:26 Prof. Görür: Van’da depreme karşı tedbir alınmıyor
16:15 'Tecridi kırabilir, iktidarı alaşağı edebiliriz'
15:54 Erdoğan Diyarbakır’a taşıdığı kitleye HDP’yi hedef gösterdi
15:31 ‘İslam’da Emek, Barış ve Adalet’ kampanyasının startı verildi
15:14 Bayındır’dan Irak hükümetine kimyasal çağrısı: Sözünüzü yerine getirin
14:23 Sancar: İktidar din ve inançları istismar ediyor
14:17 İkizköylüler 1 yıldır bilirkişi raporu bekliyor
14:13 Diyarbakır'da Erdoğan ablukası: Binlerce kişi kente getirildi
13:59 Urfa’dan ortak tepki: Kimyasal kullananlar hakkında soruşturma açılmalı
13:39 İzmir ve Manisa’da iki kadın katledildi
13:04 Erdoğan’ın ‘dev’ projesinden tadilatı yapılan okul çıktı
12:56 Van depremi 11'inci yılında: Risk tespiti yapılmalı
12:36 DBP kongresinde kimyasal tepkisi: Suça ortak olmayın
12:25 Rojhilat'ta gençler rejime karşı direnişte
11:43 Ağaç kıyımının sürdüğü Cudi’de patlama
10:54 İstanbul Barosu için oy verme işlemi başladı
10:46 Şenyaşar ailesi: Anne merhamet değil adalet istiyor
10:18 Kimyasaldan etkilendiğine dair görüntüleri yayınlanan Ete’nin ailesi: Büyük direndi
10:08 Maskelere el konulmasını hatırlattılar: KDP ihanette sınır tanımıyor
10:03 Nagihan Akarsel: Rojhilatlı kadınların direnişi ile gurur duyuyorum
09:46 Erdoğan öncesi Diyarbakır’da tüm çöp kutuları kaldırıldı
09:45 ÖHD, Türkiye'nin ‘Eylem Planı’na karşı yeni bildirimde bulunacak
09:26 Aksu: İşçiler, önlem alınmıyorsa işleri durdurmalı
09:17 Tutuklu siyasetçi Tuncel: Direnenler kazanacak
09:15 Gazeteci Seyda: KDP’nin özel güçleri Türkiye’ye göz kulak oluyor
09:11 Avukat Sarıoğlu: Tecride karşı mücadele şart
09:05 Nudem Durak’ın babası: Bir tek Türkiye sesini duymadı
09:04 Kimyasal saldırıda iki yeğenini kaybetti: Sesimizi direnişle duyurabiliriz
09:04 ‘Sansür Yasası’na karşı daha fazla mücadele etmeliyiz’
09:03 Kömürün fiyatı uçtu!
09:02 Besta’nın 31 alanında ağaç kıyımı
09:02 ‘Sahil Yolu' kuşlara yaşam alanı bırakmadı
09:00 23 EKİM 2022 GÜNDEMİ
22/10/2022
23:23 Kobanê’de kimyasala karşı eylem
23:13 Festivalde kimyasal saldırılara dikkat çekildi
22:50 HDP işçileri ziyaret etti: Çözüm bütçesi hazırlanacak
22:35 ÖHD'den Kürtçe tahammülsüzlüğüne tepki
22:13 'Mahalleme Dokunma' sergisi açıldı
21:15 Malala Yousafzai’den İran’daki kadınlara destek
21:02 İran’da halk kepenk kapattı
20:47 Avrupa ülkelerinde eylemler: Bağımsız heyet gönderilsin
20:24 İzmir Barosu Genel Kurulu'nda Kürtçe tahammülsüzlüğü
20:08 İranlı kadınların eylemine engelleme
19:58 İranlı kadınlar: Yaşananlar protesto değil devrimdir
19:52 Sıla yeni şarkısını Jîna’ya adadı
19:42 Nagihan İstanbul’da anıldı: Mücadelesini sürdüreceğiz
18:49 Facianın yaşandığı ilçeye giriş yasaklandı
18:37 Maraş'ta deprem
18:26 Kazada yaralanan yolcu yaşamını yitirdi
18:00 Irak kimyasal silahı araştırmak için komisyon kuracak
17:50 ÇHD’den Bartın raporu: Sorumluluk işçilere yüklenmeye çalışılıyor
17:28 Van’dan kimyasal tepkisi: Bağımsız heyet bölgeye gitmeli
17:21 Avukatlar Jina Emini için saçlarını kesti
17:15 İzmir Barosu Genel Kurulu: Biat etmedik
16:54 Oluç: Kimyasal kullanmadıysanız bölgeyi uluslararası örgütlere açın
16:49 Diyarbakır’da 'Arap hikâyelerinde Kürtçe sesler' söyleşisi
16:37 Temel: Tasfiyeye karşı direnişte birleşmeliyiz
15:54 Bedir Örgütü sorumlusu Bağdat’ta öldürüldü
15:53 KESK: OHAL Komisyonu lağvedilsin
15:41 Gamze Laçin anıldı
15:41 Kürt Şair Cegerxwîn Tatvan’da anıldı
15:31 Valilikten Erdoğan mitingi için seri mesajlar!
14:58 İran İnsan Hakları Örgütü: Binlerce insan tutuklandı
14:56 Hasta tutuklu Çetinkaya'nın tahliyesi engelleniyor
14:55 ‘Kayyımlı belediyeler Kürt kültürüne saldırı merkezi haline geldi’
14:47 Cemil Kırbayır'ın akıbeti soruldu
14:45 TTB Aile Hekimliği Kolu Van’da toplandı
14:34 ‘Parkın rant uğruna heba edilmesine izin vermeyeceğiz’
14:33 Yüzde 90 görme yetisini kaybeden tutuklu için tahliye çağrısı
14:32 7 ayda 6 defa gözaltına alınan genç tutuklandı
14:18 Tutuklulardan karikatür sergisi
14:08 Boğaziçi Üniversitesi’nde yangın
13:25 MKGP'den tutuklu kadın gazetecilerle dayanışma kampanyası
13:24 ‘İktidar kimyasal silah kullanımını soruşturmak yerine tehdide başvuruyor’
13:12 Onuncu kattan düşen avukat hayatını kaybetti
12:44 Van'a kar yağdı
12:42 Cumartesi Anneleri Hüseyin Toraman için adalet istedi
12:36 HDP: Lice Katliamı sorumluları er geç yargılanacak
12:32 PJAK’tan devrime öncülük deklarasyonu
12:16 Diyarbakırlılar: Erdoğan’ın verecek mesajı değil, verecek hesabı çok
12:08 Kayıp yakınları Gümüş veAydemir’in akıbetini sordu
11:57 OPCW’ye başvuru: Kimyasal suçlarını soruşturun
11:47 Şenyaşar ailesi: Anne adaletli bir yaşam için direniyor
11:45 AİHM, ‘4 Kasım darbesi’ne ilişkin kararını 8 Kasım’da açıklayacak
11:29 Lice katliamı üzerinde 29 yıl geçti, Özkan hala tutuklu
10:56 Avukat görüşünden sonra tutuklulara X-Ray dayatması
10:41 Sancar: Kimyasal silah kullanımına dair hakikat ortaya çıkarılmalıdır
10:28 Tutuklu Jiyan Ateş’in tahliyesi engellendi
10:09 2 albaydan kadına tecavüz: Dosya takipsizlikle sonuçlandı
09:22 Maden mühendisi Bulut: Amasra’daki kaza AKP’nin 20 yıldır yarattığı erozyonun sonucudur
09:18 HDP il eşbaşkanları: Kimyasal silah kullanımına karşı herkes sesini yükseltmeli
09:17 Erdoğan’ın Diyarbakır’a seçim gezileri: Kürt sorunu bir var bir yok
09:15 KCDK-E Eşbaşkanı Koç: OPCW katliama ortak oluyor
09:14 Barış Vakfı Başkanı Tahmaz: Görüntüler Nazi ordularının uygulamalarını hatırlatıyor
09:13 HDP, ‘İslam’da Emek, Adalet ve Barış’ kampanyası başlatıyor