Hatip Dicle: Abdullah Öcalan’ın fikirleri halklara umut oldu

img
ANKARA - Ortadoğu halklarının yanı sıra Güney Amerika’da dahi PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin halklara umut olduğuna vurgu yapan Hatip Dicle, “Başkan Öcalan’ın özgürlüğü, aynı zamanda dünyanın bütün ezilenleri için özgürlük olacaktır” dedi.
 
Küresel güçlerin Ortadoğu’ya yönelik müdahale planının ilk adımlarından biri olarak PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkmaya zorlanması ile başlayan ve Türkiye’ye teslim edilip, İmralı Cezaevi’nde tecrit altına alınmasına kadar gelişen komplo sürecinin 24’üncü yılına girildi. Komplo sürecine dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtlayan Kürt siyasetçi Hatip Dicle, üzerinden geçen 24 yılda komplonun Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu’da açığa çıkan sonuçları yorumladı.
 
Dicle, “Başkan Öcalan özgürleşmeyene kadar bu komplonun devam ettiğini görmek durumundayız. Başkan Öcalan fiziki olarak özgür olmayana kadar, komplonun yıl dönümlerinde Kürt halkının yüreği kanamaya devam edecektir” vurgusu yaptı.
 
 PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, ABD ve İsrail öncülüğünde 40’ı aşkın devlet ve istihbarat örgütünün yer almasıyla Suriye’den çıkmasıyla başlayan komplo süreci nasıl gelişti? Komploya gelinen süreçte neler yaşandı?
 
Kürt halkının özgürlük mücadelesini engelledi. Hatta katliamlar ve kültürel soykırımlarla Kürtlerin tamamen Farslaştırılması, Araplaştırılması ve Türkleştirilmesi çabaları devam etti. Ama bu oyunları Önder Öcalan bozdu.
 
Bu durumun Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden bir kökü var ama o kadar derine gitmeye gerek yok. Çünkü dönemin hegemon güçleri, Kürt halkını bile isteye Kürdistan’ı dörde parçalayarak ve Kürt halkının hiçbir ulusal hakkını tanımadan devletler arasında paylaştırdı. Kürt halkı bunu hiçbir zaman kabullenmedi ve çok fazla direndi ama dönemin güçleri söz konusu dört devlete destekler vererek, Kürt halkının özgürlük mücadelesini engelledi. Hatta katliamlar ve kültürel soykırımlarla Kürtlerin tamamen Farslaştırılması, Araplaştırılması ve Türkleştirilmesi çabaları devam etti. Ama bu oyunları Önder Öcalan bozdu. Önder Öcalan pratik olarak mücadeleye 1973 yılının bir Newroz gününde Ankara’nın Çubuk Barajı’nda çok yakından tanığı arkadaşlarıyla konuşması sonrası başladı. Yani 50 yıllık bir süreçtir. Belki ilk dönemlerde dünyanın hegemon güçlerinin dikkatini çekmese de 1976-78 yılları Apocu hareketin kitleselleşme dönemidir. 7 Kasım 1978 günü PKK ilk kongresini yaparak tarih sahnesine çıktı ve Kürdistan’da bir güneş gibi doğdu.
 
Büyük katliamların yapıldığı bir dönemden, Kenan Evren darbesine giden bir dönemin de başlangıcıydı. Abdullah Öcalan bu süreçte, 1979’da Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kobanê kentine gitti. Nitekim yıllar sonra DAİŞ ve Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye işgali için esas aldığı kent oldu aynı zamanda… Siz o sürece dair neler söylersiniz? 
 
Başkan Öcalan savunmalarında der ki: “1979, NATO gladyosunun merkezinde olduğu karşı devrim cephesinden 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ayak sesleri duyuluyordu. Maraş, Çorum, Bahçelievler ve 1 Mayıs Taksim katliamları sonucu çok sayıda devrimcinin katledilmesi yurtdışına açılmadan kurtulma olasılığının bulunmadığını gösteriyordu.” Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya ve Mahir Çayan önderliğinde gelişen hareketlerin tümüyle tasfiye edilerek 1978’lere gelinmişti. Bu nedenle Başkan Öcalan bunlardan büyük ders çıkarır. 2 Temmuz 1979’da Ethem Akça isimli bir yurtsever ile Urfa hududundan çıkmak üzere bir hazırlık yapar ve sonuçta 40 günlük bekleyişten sonra Kobanê’ye geçti. Rojava Devrimi’ne saldıran ve sonrasında ele geçirilen DAİŞ komutanları, çok açıkça Kobanê’ye saldırma gibi bir planlarının olmadığını, Şam’a taarruzda bulunmaya çalıştıklarını ancak Tayyip Erdoğan’dan aldıkları talimatla Kobanê’ye saldırdıklarını söyledi. Öyle görünüyor ki Erdoğan’a Kobanê’yle ilgili bu öneri getirilirken, ilk olarak Başkan Öcalan’ın Kobanê’ye çıkması nedeniyle bu hareketin Kobanê’de boğulması gerektiği yönünde bir telkinde bulunulması çok muhtemel.
 
 Abdullah Öcalan’ın Kobanê’ye geçişi nasıl bir sürecin son halkasıydı? 
 
Ortadoğu’ya geçişten sonra Başkan Öcalan, tabii ki büyük hazırlıklar içine girdi. O zamanlar TKSP (Kürdistan Sosyalist Partisi-Türkiye) dışında bütün Kürt siyasi hareketleri, Kürdistan’ın özgürleşmesi için uzun dönemli bir halk savaşı gerektiğini düşünüyordu. Ki bunların içerisinde 12 Eylül’den sonra tek ayakta kalan PKK olmuştur. Diğer hareketlerin çoğu tasfiye edildi. Sayın Öcalan burada kaldığı dönemde, Filistin örgütleriyle çok yakın ilişkiler kurdu. Örneğin Mahsum Korkmaz Akademisi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi (FDHKC) lideri Naif Havatme’nin desteğiyle kuruldu. Kampın yerini onlar temin etti. Başkan Öcalan da “İlk askerileşmemizde Filistinlilerin katkısı büyüktür” diyerek, bu konuya dikkat çeker. Bunun dışında Lübnan ve Irak’taki hemen hemen bütün örgütlerle ilişkiye geçer. Ayrıca Türkiye’deki devrimci örgütlerle faşizme karşı birleşik direniş cephesini örgütlemek için bir platform oluştururlar birlikte. Ancak sonrasında o örgütlerin liderleri 12 Eylül’den sonra derdest edildi. PKK 1984 gerilla mücadelesine başladığında eğer Türkiye halklarının bir devrimci gücü de bir gerilla hareketi başlatmış olsaydı, ben inanıyorum ki bugün bu şartlarda olmayacaktık. Ne yazık ki PKK dışındaki Kürt örgütleri ve Türkiye halkının sosyalist örgütler Avrupa’ya taşındılar. Avrupa’ya gitmek intihar etmek gibiydi. Avrupa bir devrim merkezi olmaktan çoktan çıkmıştı. Yapılan en temel hata bu idi. Bu yolu tutturanların da hemen hemen hepsi tasfiye oldu.
 
PKK, 1979’dan 9 Ekim komplosuna kadar büyük atılımlar yaptı. İlk gerilla birliklerini oluşturdu ve alanlara ulaştırdı. Ayrıca 1982-1987’de iki kez sosyalist ülkelere geziler düzenlendi. Başkan Öcalan’ın Suriye’de güvenli bir şekilde kalmalarına yardımcı oldular. Dolayısıyla hem diplomatik ilişkiler hem de uzun dönemli bir halk savaşına hazırlıkların hepsi Suriye sahasında yapıldı. Bugün Rojava devrimi 10’uncu yılını yaşıyorsa Başkan Öcalan’ın gerçekten büyük emeği vardır. İmralı görüşmeleri sırasında bir kamu güvenliği müsteşarı, Başkan Öcalan’a yönelik, “Suriye’de hemen hemen her evin içinde sizin fotoğrafınız asılıydı” der.  
 
 Uluslararası komployu değerlendirirken, 12 Eylül darbesini nasıl okumak gerekiyor?
 
 12 Eylül’den sonra Amed zindanında PKK haricinde direnen hemen hemen yoktu. PKK ilk rüştünü orada ispatladı ve “Ben varım” dedi. Başkan Öcalan, 1982’deki büyük ölüm orucu direnişinin, silahlı mücadele yolunda harekete geçme çağrısı olduğunu söylüyor.
 
Darbe öncesi Başkan Öcalan tedbirini aldı. Türk devletini çok iyi tanıyordu. Maraş katliamı ile PKK’nin kuruluş tarihi arasında bir ay fark vardır. Devlet de artık bu darbe hazırlıklarını NATO güçleriyle istişare halinde sürdürüyordu. 12 Eylül’den sonra Amed zindanında PKK haricinde direnen hemen hemen yoktu. PKK ilk rüştünü orada ispatladı ve “Ben varım” dedi. Başkan Öcalan, 1982’deki büyük ölüm orucu direnişinin, silahlı mücadele yolunda harekete geçme çağrısı olduğunu söylüyor. Gerilla hareketinin başlangıcından sonra herkeste büyük bir moral ve şevk vardı. Devlet bu atılıma 29’uncu Kürt isyanı olarak bakarak, çok kısa sürede tasfiye edebileceklerini söyledi ama niyet ettikleri gibi olmadı. 1988 yılına geldiğimizde ikinci bir dinamik daha katıldı. O da Botan bölgesinde gerçekleşen serhildanlar oldu. Bu dinamik çok önemliydi. Üçüncü dinamik 1990 yılına gelindiğinde kurulan Halkın Emek Partisi’nin (HEP) kuruluşuydu.  Seçim sonucu sonrası devlet de şaşırmış ve Kürt halkı demokratik siyasal alanda başarı kazanmıştı. Dördüncü dinamik ise Güney Kürdistan’da 1992’da parlamento oluşumuydu. Bu dinamikler Türk devletinde büyük tartışmalara yol açtı ve sonuçta devlet içinde iki büyük klik ortaya çıktı.
 
 Devlet içinde klikler olduğunu söylediniz. Tam da 1990’lı yıllarda PKK’nin süreli ve süresiz olmak üzere tek taraflı ateşkes girişimleri oldu. Bu girişimlerin devlet kanadından sonlandırılmasında kimlerin rolü var? Turgut Özal’ın dahil olduğu bir süreç gelişti. Özal samimi miydi?
 
Turgut Özal 1993’ten sonra Kürt sorununun şiddetle çözülmeyeceğini söylüyordu. Hatta, generallerden bazıları da onu destekliyordu. PKK’nin bir aylık ateşkesi sırasında Başkan Öcalan’a ulaşarak sürekli bir ateşkes talep etmek istiyordu. Başkan Öcalan tarafından ateşkes süresize çevrilmişti. Görüşmelerde yer alan biz milletvekillileri 16 Nisan 1993’te büyük bir coşku ile yola Türkiye’ye doğru çıkacaktık ama Mam Celal bize Özal’ın öldüğünü haber verdi. Özal’ın 17 Nisan’da ölmesi, başının Doğan Güneş’in çektiği NATO gladyosuna bağlı bir derin devlet operasyonuydu. Sonrasında 1993 Haziran’da Çiller’in başbakan olmasıyla Madımak Katliamı ve faili devlet olan cinayetler süreci başladı. Halkımıza yönelik böyle bir korkunç saldırılar yapıldı. Aralık 1995’te genel seçimler vardı. O seçimlerde Refah Partisi 1’inci parti olarak yer aldı. Başkan Öcalan o dönemde bir kez daha tek taraflı ateşkes ilan etti ama 6 Mayıs 1996’da Türk kontrgerillası Öcalan’ın kaldığı evi bir ton TNT ile patlatarak canına kastetmek istedi ama başarılamadı. Ardından ise savaş bütün şiddetiyle başladı. O yılın en önemli olayı da Susurluk olayıydı. Türk kontrgerillasının nasıl uyuşturucu kaçaklığı yaptığı açığa çıkmıştı.
 
 1997'de de önemli bir gelişme var. İsrail istihbaratı PKK Lideri Abdullah Öcalan'a aracılar vasıtasıyla kendilerine yedeklenme taleplerini içeren mesajlar gönderiyor. Abdullah Öcalan ise PKK'nin bir özgürlük hareketi olduğunu ve bu hareketin kimseye yedeklenemeyeceğini söylüyor. Abdullah Öcalan’ın bu tutumu, uluslararası komplonun nedenlerinden biri mi?
 
Orada İsrail bir anlamda, “Ortadoğu’nun sahibi biziz. Planlarınızı bize göre yapmanız gerekiyor” diyor. Öcalan ise herkesle ilişki geliştirebileceklerini ancak hiçbir devletin ya da hegemon blokun denetimine girmeyeceklerini söylüyor. Aradan birkaç gün sonra Mam Celal, Önderliğin yanına geliyor ve “Siz ne dediniz ki, bu Amerikalı ve İsrailliler size çok kızmışlar. Dikkat edin, size karşı niyetleri kötü” diyor. Başkan da olduğu gibi anlatıyor ve “Ben çok normal bir şey söyledim. Bize resmen yedeklenme öneriyorlardı. Yani artık inisiyatifimizi tamamen kaybedip, onların milisi durumuna gelmemiz isteniyordu. Biz de bunu kabul etmedik” diyor. Bu komployu anlamak için önemli bir aşamadır.
 
 Sonrasında neler yaşandı? Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkma isteği nasıl şekillendi?
 
 Aslında Başkan Öcalan Suriye’den çıkmasa bir saldırı başlatılacaktı. İsrail ve Türkiye Suriye’yi işgale başlayacaktı. Belki Suriye’nin ipini çekmek istiyorlardı.
 
1998 yılında ordu içinde Eşref Bitlis zihniyetinde olanlar, Ortadoğu’da yaklaşan felaketi de sezimleyerek, tekrar Başkan Öcalan’a bir haber gönderiyorlar. Başkan bunları dikkate alarak, 1 Eylül 1998’de tekrar tek taraflı bir ateşkes ilan ediyor ama sonradan anlaşıldı ki bu ordu kanadı çok da güçlü değilmiş. NATO gladyosuna bağlı kanat, Türk ordusunda ipleri ele geçirmiş. Dolayısıyla NATO gladyosuna bağlı kanadın sözcüsü olan Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş, Hatay sınırına gidip Suriye’yi, “Ya bize Öcalan’ı verirsiniz ya da oradan çıkaracaksınız. Aksi takdirde biz Şam’a kadar gireriz” şeklinde tehdit etti. Bu dönemde Bosna’daki savaş nedeniyle Doğu Akdeniz’de NATO’nun savaş gemileri yerleştirilmişti. Aslında Başkan Öcalan Suriye’den çıkmasa bir saldırı başlatılacaktı. İsrail ve Türkiye Suriye’yi işgale başlayacaktı. Belki Suriye’nin ipini çekmek istiyorlardı.
 
 KDP ve YNK’nin rolü neydi?
 
ABD Dış İşleri Bakanı, 17 Eylül 1998’de KDP ve YNK liderleri ile Washington Mutabakatı adı altında bir anlaşma yaptılar. Devletler arası komployu gösteren mutabakatta, KDP ve YNK’nin birlikte PKK’yi Güney Kürdistan’dan çıkarması isteniyordu. Bütün bunların çerçevesinde Başkan Öcalan, 9 Ekim 1998 günü Şam’dan Atina’ya geçti, “Önümde iki yol vardı. Ya Suriye’yi terk edip Kandil’e geçecektim ya da Avrupa’ya gidip barışı arayacaktım. Ben barışı aramayı uygun gördüm” diyor.
 
 PKK Lideri Öcalan komplonun uluslararası boyutunu “çarmıh” olarak tanımlıyor. Çarmıhın çivileri nerede ve nasıl çakıldı?
 
O dönem Yunanistan’daki Atina milletvekilleri 100’ün üzerinde imza toplayarak Öcalan’ı Atina’ya davet ettiler. Başkan Şam’dan ayrılıp Atina’ya geçtiğinde havalimanında karşısında tek bir vekil yoktu. İstihbarat yöneticisi onu karşılıyor ve geri dönmesini söylüyor. Komplonun devletler arası değerlendirilmesinin bir nedeni de budur. Öcalan, Yunanistan’ın komplodaki rolünü “işbirlikçilik” olarak tanımlayarak, “Bizzat planlayan ve uygulayan değil, taşeron pozisyonundadır. Kıbrıs ve Ege konusunda tavizler beklediği açıktır” der. İlk çivi Atina’da çakıldı. Mülteciliğe başvurduğu halde maalesef oradan çıkmak zorunda kaldı.
 
İkinci çivi Moskova’da çakıldı. Moskova’da o dönem, temsilciler meclisi 1’e karşı 298 oyla Başkan Öcalan’ın sığınma talebini kabul etti ama buna rağmen ABD ve diğer hegemon güçlerin dayatmalarıyla Başkan Öcalan’ın bu hakkı görmezden gelinerek, Moskova’dan ayrılması isteniyor. Ne karşılığında? Mavi Akım Projesi. Rusya o dönem ekonomik anlamda zor durumdaydı. Bugünkü gibi kapitalist dünyanın güçlerine başkaldıracak durumda değildi.
 
Üçüncü çivi Roma’da Başkan Öcalan’ın deyimiyle “Papa’nın gözleri önünde” çakıldı. O zaman İtalya’nın başında sol bir hükümet vardı. D'Alema iktidarı, başta iyi niyetliydi ama NATO gladyosu Önderliği rahatsız ediyordu. Başkan orada 8 maddelik Roma deklarasyonunu yayınladı. Gayet demokratik talepler içeriyordu. Köy koruculuğunun sona erdirilmesi, köylerin boşatılmasının durdurulması gibi talepler vardı. Bu talepler karşılığında çözüme hazırım diyordu. D’Alema buna dayanarak bir uluslararası Kürt konferansı fikri geliştirmişti. Buna rağmen ne ABD’yi ne Fransa’yı ne İngiltere’yi ne de Almanya’yı ikna edemedi. Bu nedenle de bir anlamda eli boş bir tarih söz konusu oluyor. Başkan oradan ayrılmak istediği zaman başına gelecekleri bildiği için “İtalya’dan isteğimle çıkıyorum imzasını” atmak dahi istemedi.
 
Dördüncü çivi de Yunanlılar tarafından Güney Afrika’ya götüreceğiz yalanıyla Kenya’da Türk Özel Kuvvetleri’ne teslim edilmesidir. Bu çarmıha gerilmeyle Önder Öcalan maalesef 25 yıla yakın bir süredir İmralı’da esaret altındadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve evrensel hukuk gereği, idam cezası olan bir ülkeye, o ülkeye karşı bir hareketin liderini göndermek korkunç bir durumdur. 
 
 Sonrasında gelişen PKK Liderinin kesintisiz tecrit altına alınması, Ortadoğu halkları üzerinde nasıl bir etki yarattı? Tecridin Türkiye ve Ortadoğu halklarına yansıması nasıl oldu?
 
 Kadın özgürlüğü konusundaki paradigması Rojava Devrimi’nin temeli oldu. Bugün Jîna Mahsa Amini’nin katledilmesinden sonra Öcalan’ın bizzat söylediği “Jin, jiyan, azadî” sloganı bayrak oldu. Güney Amerika halkları bile kendileri için çıkış yolunu Demokratik Konfederalizm’de görüyorlar.
 
Uluslararası komplo ile Öcalan’ın barış talebine kulak tıkanmıştı. Amaçları 21’inci yüzyılda bir Türk-Kürt savaşını yaymaktı. Savaş devam ettiği müddetçe devletler belli bir karmaşanın içine düştü. O yüzden Türkiye’de bu sorun çözülmeyene kadar diğer parçalarda da sorun çözülmeyecek. Rojava’da görüyoruz. Orada her gün Türkiye gözdağı vermek için işgal saldırılarını sürdürüyor. Güney Kürdistan’da her gün kimyasal silahlar kullanıyor. Sorunun çözülmemesi Ortadoğu halklarına zarar veriyor. Öcalan’ın bu kadar ağır bir tecrit altında tutulmasının nedeni de budur. Arap halkı Öcalan’ı çok iyi tanıyor. Aydınları ve devrimcileri çok iyi tanır ve onun sadece Kürt halkı için değil, Ortadoğu halkları için Kapitalist Modernite’ye karşı direndiğini bilir. Bu nedenle bu tecrit ile sadece Kürt halkına değil, tüm halklara mesajların ulaşması engelleniyor. 
 
Başkanın savunmaları birçok dile çevrildi. Şimdi birçok yerde Öcalan’ın cezaevinde geliştirdiği paradigma çok yakından takip ediliyor. Gerektiğinde imzalarla bu tecride karşı çıkıyorlar. Suriye’de Dürzi halkları Başkan Öcalan’ın projesinin aynısını kendileri için istiyor ve Suriye’de ancak böyle bir çözümün olabileceğini söylüyorlar. Kadın özgürlüğü konusundaki paradigması Rojava Devrimi’nin temeli oldu. Bugün Jîna Mahsa Amini’nin katledilmesinden sonra Öcalan’ın bizzat söylediği “Jin, jiyan, azadî” sloganı bayrak oldu. Güney Amerika halkları bile kendileri için çıkış yolunu Demokratik Konfederalizm’de görüyorlar. Demokratik Ulus yaklaşımıyla bütün kimliklerin dayanışarak yaşayabileceğini teori ve pratikte görerek, Öcalan’a bağlılıklarını gösteriyorlar. Öcalan bunu cezaevi koşullarda yarattı. Bir de fiziki anlamda özgür olduğunu düşünün. Bu yüzden Başkan Öcalan’ın özgürlüğü aynı zamanda dünyanın bütün ezilenleri için de bir özgürlük olacaktır.
 
MA / Fırat Can Arslan
 

Diğer başlıklar

09/10/2022
14:33 10 Ekim Katliamı’nda yaşamı yitirenler anıldı
14:23 Antep ve Adıyaman’dan komplo protestosu
14:02 Polis ablukasına rağmen protesto: Tecridi de faşizmi de kıracağız
13:57 Alanya Cezaevi’nde 5 tutuklu sevk edildi
13:05 HDP: İmralı’daki tecritle barışın ve çözümün sesi kesiliyor
12:50 Beylikdüzü’de şüpheli kadın ölümü
12:45 Kuzey ve Doğu Suriye kentleri komploya karşı alanlarda
12:00 Türkiye ve İran'ın saldırıları araştırılacak
11:48 ABB ve Çankaya Belediyesi Sıhhiye pazarından geri çekildi
11:40 10 Ekim Katliamı: Katledildik ama inancımızdan ödün vermedik
11:01 9 Ekim komplosuna pankartlı protesto
10:56 Şenyaşar ailesi: Barikatları birlikte aşacağız
10:27 Hatip Dicle: Abdullah Öcalan’ın fikirleri halklara umut oldu
09:43 'Seçim projesine' dönüşen hastane için yeni ihale
09:22 Abdullah Öcalan: Êzidîler imha tehlikesi altında, sahip çıkılmalı
09:10 8. Amed Tiyatro Festivali programı belli oldu
09:09 Kadınlar özgür ve şiddetsiz bir yaşam için kolları sıvadı
09:04 ‘Türkiye’nin işgal ettiği Serêkaniyê ve Girê Spî’de DAİŞ örgütleniyor’
09:03 Nagihan Akarsel’in yazısı: Empati ile yola çıkmak
09:03 KESK’li Dağ: Kadınlar Emek ve Özgürlük İttifakı’na destek vermeli
09:01 Av. Özgür Erol: Abdullah Öcalan dirençle Kürt sorununun çözümüne odaklandı
09:00 Gar Katliamı’nın faili yapılmaya çalışıldı: İktidara kaos gerekliydi
09:00 09 EKİM 2022 GÜNDEMİ
08:07 Komploya uluslararası tepki: Abdullah Öcalan’ın fikirlerinden korkuyorlar
08/10/2022
23:49 Eğitim emekçileri: Jina ve Nagihan’la aynı yolda mücadele edeceğiz
23:23 Gençlerden komploya yürüyüşlü protesto
22:55 Avukat Emekçi: Abdullah Öcalan İmralı'da amansız bir direniş sergiledi
22:33 Avrupa’da Kürtler alanlara çıktı: Öcalan’ın özgürlüğü, özgürlüğümüzdür
22:00 Gazeteci Topuz: Binlerce insan kaybedilirken medya sessiz kaldı
21:43 Silopi’de Tiyatro ve Çocuk Festivali’ne yoğun ilgi
20:54 İzmir’den İran’a: Bir kadın katledildi, bir ülke dirildi
20:15 Erdoğan’ın ‘Cemevi Başkanlığı’ kurma kararına tepki: Cülus bahşişi
19:55 Mışrıf ile Helhel arasında ağaç kıyımı
19:29 Engellemeye rağmen Adalet Nöbeti için bir araya geldiler
19:12 İzmir’de gözaltına alınanlara ajanlık dayatması
18:53 Ölüye Saygı İnisiyatifi Eş Sözcüsü Aydın: Çocuklarını kaybeden aileler şiddeti direniş sahasına çevirdi
18:22 'Gelmeyen Adalet' paneli: Öfkemiz büyüyor
17:56 Ankara Barosu Genel Kurulu’nda Jina için direnen kadınlar selamlandı
17:25 İran İnsan Hakları Örgütü: Eylemlerde 185 kişi katledildi
17:01 Ağızlarını siyah bantla kapattılar: 35’inci madde kaldırılsın
17:01 'Festival'e katılmayan öğrencilere 'dersten bırakırım' tehdidi
16:53 Avukatlar: Saçlarınız artık bizim için fırtınadır
16:41 Şik ve Canbey’in cenazesi toprağa verildi
16:26 Katledilen 7 TİP’li anıldı
16:25 Hasta tutuklu Hasan Tahsin Akgün serbest bırakılsın
16:15 Yüksekova'da 9 Ekim yürüyüşüne çağrı
16:09 Diyarbakır Barosu Genel Kurulu’nda ‘Jin jîyan azadi’ sloganı
16:03 TJA: Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü şart
15:59 TAYAD’lı Aileler: Hasta tutsaklar için mücadele etmeliyiz
15:59 Akarsel’in cenazesi kadınların omuzunda Hewlêr’e doğru yola çıkarıldı
15:50 ‘Tecridi kırmak için ortak mücadele edilmeli’
15:40 İzmir’de 13 kişinin gözaltı süresi uzatıldı
15:00 Ağır hasta tutuklu ameliyata götürülmüyor
14:55 Abdullah Öcalan’a dönük tecrit Meclis gündeminde
14:48 HDP’nin Danışma Kurulu toplandı
14:43 HDP: Bahçelievler Katliamı’nın katillerini de katilleri aklayanları da unutmadık
14:23 Oluç: Yok edilemeyen Kürt mücadelesi daha da güçlendi
14:22 Van Barosu 28’inci Olağan Genel Kurulu toplandı
13:44 Dersim'de binler buluştu: Tek çare örgütlü güç
13:31 Tozkoparan’da polis ablukası: Boşaltılan evler yıkılıyor
13:26 Nusaybin’de Kaymakam tehdidi esnafa kepenk kapattırdı
13:17 ‘Öcalan’ın paradigması Ortadoğu halklarının önünü açtı’
13:01 Cemil Kırbayır’ın ağabeyi: Mücadelemiz sürecek
12:25 Şenyaşar ailesinin eylemi sürüyor: Fail şu an Meclis’te
12:22 Halklar 'Abdullah Öcalan’a özgürlük' için yarın alanlarda olacak
11:59 Askerler köyden aldı, 28 yıldır kayıp
11:19 HDP Eş Genel Başkanları Danışma Kurulu ile bir araya geliyor
11:09 Av. Maçoğlu: Kobanê Davası ceza yargılaması usullerini ters düz etti
10:43 Türkiye’nin denetimindeki Serêkaniyê ve Girê Spî’de insanlığa karşı suçlar
10:29 Cinsel taciz faili tutuklandı
10:26 ‘Öcalan’ın özgürlüğü İmralı direnişine denk bir mücadeleyle sağlanır’
09:27 'KDP basınının Nagihan’ı görme biçimi özel savaş medyası rolünden kaynaklanıyor'
09:26 'Nagihan’ın gülen yüzünü mücadelemizde yaşatacağız'
09:22 Şengal anlaşmadan sonra 21 kere bombalandı: Êzidîler direniyor
09:04 ‘İmralı tecridi toplumsal mücadeleyle kırılır’
09:03 ‘Özgürlük Yürüyüşü’ne çağrı: Tecrit rejimini kıracağız
09:02 Av. Demir: Öcalan üzerindeki tecrit komplonun devamıdır
09:01 Akarsel için ayakta olan kadınlar: Mücadelesi büyüyecek
09:00 Ayla Akat Ata: Failler dışarda, mutlaka yargılanacaklar
09:00 08 EKİM 2022 GÜNDEMİ
08:48 AKP’li Erdoğan’dan yeni atamalar
07/10/2022
23:06 ‘Burası Kürdistan’ diyen Taşkesen gözaltına alındı
22:35 HDP’li Güzel katledilen kadınlar için saçını kesti
21:24 Mardin’de bir depoda patlama
20:57 30 yıl sonra tahliye olan Altunışık'a kitlesel karşılama
20:38 Jîna Amini'nin aile avukatı Adli Tıp raporunu reddetti
20:03 MKGP Ersöz ve Akarsel’i andı: Mücadelelerini sürdüreceğiz
19:59 Sanal medyada #SurdaFestivaleHayır kampanyası
18:58 Ümitcan Uygun hakkında 3 ayrı suçtan ceza verildi
17:56 Batman’da gözaltına alınanlar serbest bırakıldı
17:53 Diyarbakır'dan seslenen kadınlar: Nagihan Akarsel ölümsüzdür
17:43 Hak savunucularının yargılandığı dava ertelendi
17:37 İki cenaze daha ailelerine teslim edildi
17:26 Doğubayazıt’ta 9 Ekim yürüyüşü çağrısı
17:04 9 Ekim panelleri: Krizler Abdullah Öcalan ile görüşülerek çözülür
17:01 Hewlêr’de patlama
16:51 Pêncwên ve Balekayeti bombalandı
16:47 ‘Kadın direnişine her zamankinden daha çok ihtiyaç var’
16:00 İHD'den 'Barış Nöbeti'
15:41 Şenyaşar ailesinin ‘Herkes için adalet’ pankartına el konuldu
15:02 Öcalan’ın vasisi Dinç: Tecridin kırılması için topyekûn mücadele etmeliyiz
14:39 Kadınlar: Nagihan gibi hakikate yürüyoruz
14:18 Hatay’da İmralı tecridine tepki
14:09 Dil ve Kültür örgütlerinden çağrı: Bu ‘festivale’ katılarak meşrulaştırmayın
13:56 Fatma Altınmakas’ın tecavüz faili takipsizlikle aklandı
13:55 13 öğrenci gözaltına alındı
13:53 Hukukçulardan Akarsel protestosu ve suç duyurusu
13:42 Avukat Karakaş’ı ezen polisin dosyası ACM'ye devredildi
13:23 Assa Abloy’da iş bırakma eylemi
13:20 Gazeteci Önel’e ilişkin soruşturmada takipsizlik kararı
13:12 Nagihan Akarsel’in ailesi Süleymaniye’de
12:38 Gençlere ‘Özgürlük Yürüyüşü’ çağrısı: Komploya karşı ses yükseltelim
12:27 Şenyaşar ailesi polis saldırısına rağmen nöbetini sürdürüyor
12:06 27 yıldır tutuklu yazar darp edildi
12:04 Abdullah Öcalan’ın aile ve vasisinden yeni görüşme başvurusu
11:48 Kürt kadın gazeteciler Gurbetelli Ersöz’ün mirasına sahip çıkıyor
11:31 Hasta tutuklu Boltan’ın kıyafetlerine el konuldu
11:30 MGKP: Özgürlüğe ulaşma sözünü yeniliyoruz
11:13 DFG: Nagihan’ın kalemini sahipsiz bırakmayacağız
10:49 DTK, TJA, DBP ve HDP Gençlik Meclis’inden ortak çağrı: Kayyımların festivaline tutum alın, katılmayın
10:47 Sancar: Bu ülkeyi demokratik anayasaya kavuşturacağız
10:43 Gazeteci Nişmiye Güler hakkında dava açıldı
10:29 9 Ekim’de temel talep Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü olacak
10:01 ‘Nagihan Kürt kadın mücadelesinin direnciyle yaşayacak’
10:00 CPT ziyareti öncesi Abdullah Öcalan’a yeni disiplin cezası
09:55 Yüksekova'daki patlama sonrası bir aile darp edildi
09:40 Mızraklı aleyhine ifade veren tanığın iddiaları yalan çıktı
09:40 Amedspor taraftar grupları: Festival Sur’a ihanettir
09:26 Temel: Kürt halkı komploya karşı büyük direniyor
09:21 ‘Şehir Hastaneleri’ne akış için hastane kapatılıyor’
09:20 Öğrencilerden fakültenin tarihi binadan taşınmasına tepki
09:12 Keskin: Gurbetelli ve öldürülen tüm gazetecilere borcumuz var
09:10 Erdoğan'dan uyuşturucu ticaretinden tutuklu kişiye af
09:08 Araziden pay alamayan AKP'li başkandan ölüm tehdidi!
09:04 Seydaoğlu: Kürt kadınlar sisteme müdahale ettiği için hedefte
09:01 6-8 Ekim'de yaralanan Gezer faillerin peşinde!
09:00 'Komplocuların maskesi düştü, Abdullah Öcalan toplumsallaştı'
09:00 07 EKİM 2022 GÜNDEMİ
00:04 Yüksekova’da polisten 'fişleme' uygulaması!
06/10/2022
22:52 Gençlerden katledilen Akarsel için yürüyüş
22:43 Şengal’de Serdeşt Kampı bombalandı
21:02 Alanlara çıkan kadınlar: Akarsel’i katledenler ortaya çıkarılmalı
20:20 Şırnak’ta gözaltı
19:56 İBB işçileri mücadelelerini hukuki zeminde sürdürecek
19:26 Jandarmadan HDP’nin çalışmalarını engelleme girişimi
19:23 Sancar: Cumhuriyet Üçüncü Yol ile demokratikleşecek
18:23 Kobanê Davası: Dosyada yeni bir hukuk garabeti yaşanıyor
17:05 SİHA saldırısında YPG’li komutan yaşamını yitirdi
16:54 ‘Hakan Fidan’ın Hewler’e ziyaret amacı açıklanmalı’
16:51 10 Ekim Davası'nda DAİŞ emirine yüksek güvenlik önlemi