Hatip Dicle: Abdullah Öcalan’ın fikirleri halklara umut oldu

img
ANKARA - Ortadoğu halklarının yanı sıra Güney Amerika’da dahi PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin halklara umut olduğuna vurgu yapan Hatip Dicle, “Başkan Öcalan’ın özgürlüğü, aynı zamanda dünyanın bütün ezilenleri için özgürlük olacaktır” dedi.
 
Küresel güçlerin Ortadoğu’ya yönelik müdahale planının ilk adımlarından biri olarak PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkmaya zorlanması ile başlayan ve Türkiye’ye teslim edilip, İmralı Cezaevi’nde tecrit altına alınmasına kadar gelişen komplo sürecinin 24’üncü yılına girildi. Komplo sürecine dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtlayan Kürt siyasetçi Hatip Dicle, üzerinden geçen 24 yılda komplonun Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu’da açığa çıkan sonuçları yorumladı.
 
Dicle, “Başkan Öcalan özgürleşmeyene kadar bu komplonun devam ettiğini görmek durumundayız. Başkan Öcalan fiziki olarak özgür olmayana kadar, komplonun yıl dönümlerinde Kürt halkının yüreği kanamaya devam edecektir” vurgusu yaptı.
 
 PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, ABD ve İsrail öncülüğünde 40’ı aşkın devlet ve istihbarat örgütünün yer almasıyla Suriye’den çıkmasıyla başlayan komplo süreci nasıl gelişti? Komploya gelinen süreçte neler yaşandı?
 
Kürt halkının özgürlük mücadelesini engelledi. Hatta katliamlar ve kültürel soykırımlarla Kürtlerin tamamen Farslaştırılması, Araplaştırılması ve Türkleştirilmesi çabaları devam etti. Ama bu oyunları Önder Öcalan bozdu.
 
Bu durumun Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden bir kökü var ama o kadar derine gitmeye gerek yok. Çünkü dönemin hegemon güçleri, Kürt halkını bile isteye Kürdistan’ı dörde parçalayarak ve Kürt halkının hiçbir ulusal hakkını tanımadan devletler arasında paylaştırdı. Kürt halkı bunu hiçbir zaman kabullenmedi ve çok fazla direndi ama dönemin güçleri söz konusu dört devlete destekler vererek, Kürt halkının özgürlük mücadelesini engelledi. Hatta katliamlar ve kültürel soykırımlarla Kürtlerin tamamen Farslaştırılması, Araplaştırılması ve Türkleştirilmesi çabaları devam etti. Ama bu oyunları Önder Öcalan bozdu. Önder Öcalan pratik olarak mücadeleye 1973 yılının bir Newroz gününde Ankara’nın Çubuk Barajı’nda çok yakından tanığı arkadaşlarıyla konuşması sonrası başladı. Yani 50 yıllık bir süreçtir. Belki ilk dönemlerde dünyanın hegemon güçlerinin dikkatini çekmese de 1976-78 yılları Apocu hareketin kitleselleşme dönemidir. 7 Kasım 1978 günü PKK ilk kongresini yaparak tarih sahnesine çıktı ve Kürdistan’da bir güneş gibi doğdu.
 
Büyük katliamların yapıldığı bir dönemden, Kenan Evren darbesine giden bir dönemin de başlangıcıydı. Abdullah Öcalan bu süreçte, 1979’da Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kobanê kentine gitti. Nitekim yıllar sonra DAİŞ ve Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye işgali için esas aldığı kent oldu aynı zamanda… Siz o sürece dair neler söylersiniz? 
 
Başkan Öcalan savunmalarında der ki: “1979, NATO gladyosunun merkezinde olduğu karşı devrim cephesinden 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ayak sesleri duyuluyordu. Maraş, Çorum, Bahçelievler ve 1 Mayıs Taksim katliamları sonucu çok sayıda devrimcinin katledilmesi yurtdışına açılmadan kurtulma olasılığının bulunmadığını gösteriyordu.” Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya ve Mahir Çayan önderliğinde gelişen hareketlerin tümüyle tasfiye edilerek 1978’lere gelinmişti. Bu nedenle Başkan Öcalan bunlardan büyük ders çıkarır. 2 Temmuz 1979’da Ethem Akça isimli bir yurtsever ile Urfa hududundan çıkmak üzere bir hazırlık yapar ve sonuçta 40 günlük bekleyişten sonra Kobanê’ye geçti. Rojava Devrimi’ne saldıran ve sonrasında ele geçirilen DAİŞ komutanları, çok açıkça Kobanê’ye saldırma gibi bir planlarının olmadığını, Şam’a taarruzda bulunmaya çalıştıklarını ancak Tayyip Erdoğan’dan aldıkları talimatla Kobanê’ye saldırdıklarını söyledi. Öyle görünüyor ki Erdoğan’a Kobanê’yle ilgili bu öneri getirilirken, ilk olarak Başkan Öcalan’ın Kobanê’ye çıkması nedeniyle bu hareketin Kobanê’de boğulması gerektiği yönünde bir telkinde bulunulması çok muhtemel.
 
 Abdullah Öcalan’ın Kobanê’ye geçişi nasıl bir sürecin son halkasıydı? 
 
Ortadoğu’ya geçişten sonra Başkan Öcalan, tabii ki büyük hazırlıklar içine girdi. O zamanlar TKSP (Kürdistan Sosyalist Partisi-Türkiye) dışında bütün Kürt siyasi hareketleri, Kürdistan’ın özgürleşmesi için uzun dönemli bir halk savaşı gerektiğini düşünüyordu. Ki bunların içerisinde 12 Eylül’den sonra tek ayakta kalan PKK olmuştur. Diğer hareketlerin çoğu tasfiye edildi. Sayın Öcalan burada kaldığı dönemde, Filistin örgütleriyle çok yakın ilişkiler kurdu. Örneğin Mahsum Korkmaz Akademisi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi (FDHKC) lideri Naif Havatme’nin desteğiyle kuruldu. Kampın yerini onlar temin etti. Başkan Öcalan da “İlk askerileşmemizde Filistinlilerin katkısı büyüktür” diyerek, bu konuya dikkat çeker. Bunun dışında Lübnan ve Irak’taki hemen hemen bütün örgütlerle ilişkiye geçer. Ayrıca Türkiye’deki devrimci örgütlerle faşizme karşı birleşik direniş cephesini örgütlemek için bir platform oluştururlar birlikte. Ancak sonrasında o örgütlerin liderleri 12 Eylül’den sonra derdest edildi. PKK 1984 gerilla mücadelesine başladığında eğer Türkiye halklarının bir devrimci gücü de bir gerilla hareketi başlatmış olsaydı, ben inanıyorum ki bugün bu şartlarda olmayacaktık. Ne yazık ki PKK dışındaki Kürt örgütleri ve Türkiye halkının sosyalist örgütler Avrupa’ya taşındılar. Avrupa’ya gitmek intihar etmek gibiydi. Avrupa bir devrim merkezi olmaktan çoktan çıkmıştı. Yapılan en temel hata bu idi. Bu yolu tutturanların da hemen hemen hepsi tasfiye oldu.
 
PKK, 1979’dan 9 Ekim komplosuna kadar büyük atılımlar yaptı. İlk gerilla birliklerini oluşturdu ve alanlara ulaştırdı. Ayrıca 1982-1987’de iki kez sosyalist ülkelere geziler düzenlendi. Başkan Öcalan’ın Suriye’de güvenli bir şekilde kalmalarına yardımcı oldular. Dolayısıyla hem diplomatik ilişkiler hem de uzun dönemli bir halk savaşına hazırlıkların hepsi Suriye sahasında yapıldı. Bugün Rojava devrimi 10’uncu yılını yaşıyorsa Başkan Öcalan’ın gerçekten büyük emeği vardır. İmralı görüşmeleri sırasında bir kamu güvenliği müsteşarı, Başkan Öcalan’a yönelik, “Suriye’de hemen hemen her evin içinde sizin fotoğrafınız asılıydı” der.  
 
 Uluslararası komployu değerlendirirken, 12 Eylül darbesini nasıl okumak gerekiyor?
 
 12 Eylül’den sonra Amed zindanında PKK haricinde direnen hemen hemen yoktu. PKK ilk rüştünü orada ispatladı ve “Ben varım” dedi. Başkan Öcalan, 1982’deki büyük ölüm orucu direnişinin, silahlı mücadele yolunda harekete geçme çağrısı olduğunu söylüyor.
 
Darbe öncesi Başkan Öcalan tedbirini aldı. Türk devletini çok iyi tanıyordu. Maraş katliamı ile PKK’nin kuruluş tarihi arasında bir ay fark vardır. Devlet de artık bu darbe hazırlıklarını NATO güçleriyle istişare halinde sürdürüyordu. 12 Eylül’den sonra Amed zindanında PKK haricinde direnen hemen hemen yoktu. PKK ilk rüştünü orada ispatladı ve “Ben varım” dedi. Başkan Öcalan, 1982’deki büyük ölüm orucu direnişinin, silahlı mücadele yolunda harekete geçme çağrısı olduğunu söylüyor. Gerilla hareketinin başlangıcından sonra herkeste büyük bir moral ve şevk vardı. Devlet bu atılıma 29’uncu Kürt isyanı olarak bakarak, çok kısa sürede tasfiye edebileceklerini söyledi ama niyet ettikleri gibi olmadı. 1988 yılına geldiğimizde ikinci bir dinamik daha katıldı. O da Botan bölgesinde gerçekleşen serhildanlar oldu. Bu dinamik çok önemliydi. Üçüncü dinamik 1990 yılına gelindiğinde kurulan Halkın Emek Partisi’nin (HEP) kuruluşuydu.  Seçim sonucu sonrası devlet de şaşırmış ve Kürt halkı demokratik siyasal alanda başarı kazanmıştı. Dördüncü dinamik ise Güney Kürdistan’da 1992’da parlamento oluşumuydu. Bu dinamikler Türk devletinde büyük tartışmalara yol açtı ve sonuçta devlet içinde iki büyük klik ortaya çıktı.
 
 Devlet içinde klikler olduğunu söylediniz. Tam da 1990’lı yıllarda PKK’nin süreli ve süresiz olmak üzere tek taraflı ateşkes girişimleri oldu. Bu girişimlerin devlet kanadından sonlandırılmasında kimlerin rolü var? Turgut Özal’ın dahil olduğu bir süreç gelişti. Özal samimi miydi?
 
Turgut Özal 1993’ten sonra Kürt sorununun şiddetle çözülmeyeceğini söylüyordu. Hatta, generallerden bazıları da onu destekliyordu. PKK’nin bir aylık ateşkesi sırasında Başkan Öcalan’a ulaşarak sürekli bir ateşkes talep etmek istiyordu. Başkan Öcalan tarafından ateşkes süresize çevrilmişti. Görüşmelerde yer alan biz milletvekillileri 16 Nisan 1993’te büyük bir coşku ile yola Türkiye’ye doğru çıkacaktık ama Mam Celal bize Özal’ın öldüğünü haber verdi. Özal’ın 17 Nisan’da ölmesi, başının Doğan Güneş’in çektiği NATO gladyosuna bağlı bir derin devlet operasyonuydu. Sonrasında 1993 Haziran’da Çiller’in başbakan olmasıyla Madımak Katliamı ve faili devlet olan cinayetler süreci başladı. Halkımıza yönelik böyle bir korkunç saldırılar yapıldı. Aralık 1995’te genel seçimler vardı. O seçimlerde Refah Partisi 1’inci parti olarak yer aldı. Başkan Öcalan o dönemde bir kez daha tek taraflı ateşkes ilan etti ama 6 Mayıs 1996’da Türk kontrgerillası Öcalan’ın kaldığı evi bir ton TNT ile patlatarak canına kastetmek istedi ama başarılamadı. Ardından ise savaş bütün şiddetiyle başladı. O yılın en önemli olayı da Susurluk olayıydı. Türk kontrgerillasının nasıl uyuşturucu kaçaklığı yaptığı açığa çıkmıştı.
 
 1997'de de önemli bir gelişme var. İsrail istihbaratı PKK Lideri Abdullah Öcalan'a aracılar vasıtasıyla kendilerine yedeklenme taleplerini içeren mesajlar gönderiyor. Abdullah Öcalan ise PKK'nin bir özgürlük hareketi olduğunu ve bu hareketin kimseye yedeklenemeyeceğini söylüyor. Abdullah Öcalan’ın bu tutumu, uluslararası komplonun nedenlerinden biri mi?
 
Orada İsrail bir anlamda, “Ortadoğu’nun sahibi biziz. Planlarınızı bize göre yapmanız gerekiyor” diyor. Öcalan ise herkesle ilişki geliştirebileceklerini ancak hiçbir devletin ya da hegemon blokun denetimine girmeyeceklerini söylüyor. Aradan birkaç gün sonra Mam Celal, Önderliğin yanına geliyor ve “Siz ne dediniz ki, bu Amerikalı ve İsrailliler size çok kızmışlar. Dikkat edin, size karşı niyetleri kötü” diyor. Başkan da olduğu gibi anlatıyor ve “Ben çok normal bir şey söyledim. Bize resmen yedeklenme öneriyorlardı. Yani artık inisiyatifimizi tamamen kaybedip, onların milisi durumuna gelmemiz isteniyordu. Biz de bunu kabul etmedik” diyor. Bu komployu anlamak için önemli bir aşamadır.
 
 Sonrasında neler yaşandı? Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkma isteği nasıl şekillendi?
 
 Aslında Başkan Öcalan Suriye’den çıkmasa bir saldırı başlatılacaktı. İsrail ve Türkiye Suriye’yi işgale başlayacaktı. Belki Suriye’nin ipini çekmek istiyorlardı.
 
1998 yılında ordu içinde Eşref Bitlis zihniyetinde olanlar, Ortadoğu’da yaklaşan felaketi de sezimleyerek, tekrar Başkan Öcalan’a bir haber gönderiyorlar. Başkan bunları dikkate alarak, 1 Eylül 1998’de tekrar tek taraflı bir ateşkes ilan ediyor ama sonradan anlaşıldı ki bu ordu kanadı çok da güçlü değilmiş. NATO gladyosuna bağlı kanat, Türk ordusunda ipleri ele geçirmiş. Dolayısıyla NATO gladyosuna bağlı kanadın sözcüsü olan Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş, Hatay sınırına gidip Suriye’yi, “Ya bize Öcalan’ı verirsiniz ya da oradan çıkaracaksınız. Aksi takdirde biz Şam’a kadar gireriz” şeklinde tehdit etti. Bu dönemde Bosna’daki savaş nedeniyle Doğu Akdeniz’de NATO’nun savaş gemileri yerleştirilmişti. Aslında Başkan Öcalan Suriye’den çıkmasa bir saldırı başlatılacaktı. İsrail ve Türkiye Suriye’yi işgale başlayacaktı. Belki Suriye’nin ipini çekmek istiyorlardı.
 
 KDP ve YNK’nin rolü neydi?
 
ABD Dış İşleri Bakanı, 17 Eylül 1998’de KDP ve YNK liderleri ile Washington Mutabakatı adı altında bir anlaşma yaptılar. Devletler arası komployu gösteren mutabakatta, KDP ve YNK’nin birlikte PKK’yi Güney Kürdistan’dan çıkarması isteniyordu. Bütün bunların çerçevesinde Başkan Öcalan, 9 Ekim 1998 günü Şam’dan Atina’ya geçti, “Önümde iki yol vardı. Ya Suriye’yi terk edip Kandil’e geçecektim ya da Avrupa’ya gidip barışı arayacaktım. Ben barışı aramayı uygun gördüm” diyor.
 
 PKK Lideri Öcalan komplonun uluslararası boyutunu “çarmıh” olarak tanımlıyor. Çarmıhın çivileri nerede ve nasıl çakıldı?
 
O dönem Yunanistan’daki Atina milletvekilleri 100’ün üzerinde imza toplayarak Öcalan’ı Atina’ya davet ettiler. Başkan Şam’dan ayrılıp Atina’ya geçtiğinde havalimanında karşısında tek bir vekil yoktu. İstihbarat yöneticisi onu karşılıyor ve geri dönmesini söylüyor. Komplonun devletler arası değerlendirilmesinin bir nedeni de budur. Öcalan, Yunanistan’ın komplodaki rolünü “işbirlikçilik” olarak tanımlayarak, “Bizzat planlayan ve uygulayan değil, taşeron pozisyonundadır. Kıbrıs ve Ege konusunda tavizler beklediği açıktır” der. İlk çivi Atina’da çakıldı. Mülteciliğe başvurduğu halde maalesef oradan çıkmak zorunda kaldı.
 
İkinci çivi Moskova’da çakıldı. Moskova’da o dönem, temsilciler meclisi 1’e karşı 298 oyla Başkan Öcalan’ın sığınma talebini kabul etti ama buna rağmen ABD ve diğer hegemon güçlerin dayatmalarıyla Başkan Öcalan’ın bu hakkı görmezden gelinerek, Moskova’dan ayrılması isteniyor. Ne karşılığında? Mavi Akım Projesi. Rusya o dönem ekonomik anlamda zor durumdaydı. Bugünkü gibi kapitalist dünyanın güçlerine başkaldıracak durumda değildi.
 
Üçüncü çivi Roma’da Başkan Öcalan’ın deyimiyle “Papa’nın gözleri önünde” çakıldı. O zaman İtalya’nın başında sol bir hükümet vardı. D'Alema iktidarı, başta iyi niyetliydi ama NATO gladyosu Önderliği rahatsız ediyordu. Başkan orada 8 maddelik Roma deklarasyonunu yayınladı. Gayet demokratik talepler içeriyordu. Köy koruculuğunun sona erdirilmesi, köylerin boşatılmasının durdurulması gibi talepler vardı. Bu talepler karşılığında çözüme hazırım diyordu. D’Alema buna dayanarak bir uluslararası Kürt konferansı fikri geliştirmişti. Buna rağmen ne ABD’yi ne Fransa’yı ne İngiltere’yi ne de Almanya’yı ikna edemedi. Bu nedenle de bir anlamda eli boş bir tarih söz konusu oluyor. Başkan oradan ayrılmak istediği zaman başına gelecekleri bildiği için “İtalya’dan isteğimle çıkıyorum imzasını” atmak dahi istemedi.
 
Dördüncü çivi de Yunanlılar tarafından Güney Afrika’ya götüreceğiz yalanıyla Kenya’da Türk Özel Kuvvetleri’ne teslim edilmesidir. Bu çarmıha gerilmeyle Önder Öcalan maalesef 25 yıla yakın bir süredir İmralı’da esaret altındadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve evrensel hukuk gereği, idam cezası olan bir ülkeye, o ülkeye karşı bir hareketin liderini göndermek korkunç bir durumdur. 
 
 Sonrasında gelişen PKK Liderinin kesintisiz tecrit altına alınması, Ortadoğu halkları üzerinde nasıl bir etki yarattı? Tecridin Türkiye ve Ortadoğu halklarına yansıması nasıl oldu?
 
 Kadın özgürlüğü konusundaki paradigması Rojava Devrimi’nin temeli oldu. Bugün Jîna Mahsa Amini’nin katledilmesinden sonra Öcalan’ın bizzat söylediği “Jin, jiyan, azadî” sloganı bayrak oldu. Güney Amerika halkları bile kendileri için çıkış yolunu Demokratik Konfederalizm’de görüyorlar.
 
Uluslararası komplo ile Öcalan’ın barış talebine kulak tıkanmıştı. Amaçları 21’inci yüzyılda bir Türk-Kürt savaşını yaymaktı. Savaş devam ettiği müddetçe devletler belli bir karmaşanın içine düştü. O yüzden Türkiye’de bu sorun çözülmeyene kadar diğer parçalarda da sorun çözülmeyecek. Rojava’da görüyoruz. Orada her gün Türkiye gözdağı vermek için işgal saldırılarını sürdürüyor. Güney Kürdistan’da her gün kimyasal silahlar kullanıyor. Sorunun çözülmemesi Ortadoğu halklarına zarar veriyor. Öcalan’ın bu kadar ağır bir tecrit altında tutulmasının nedeni de budur. Arap halkı Öcalan’ı çok iyi tanıyor. Aydınları ve devrimcileri çok iyi tanır ve onun sadece Kürt halkı için değil, Ortadoğu halkları için Kapitalist Modernite’ye karşı direndiğini bilir. Bu nedenle bu tecrit ile sadece Kürt halkına değil, tüm halklara mesajların ulaşması engelleniyor. 
 
Başkanın savunmaları birçok dile çevrildi. Şimdi birçok yerde Öcalan’ın cezaevinde geliştirdiği paradigma çok yakından takip ediliyor. Gerektiğinde imzalarla bu tecride karşı çıkıyorlar. Suriye’de Dürzi halkları Başkan Öcalan’ın projesinin aynısını kendileri için istiyor ve Suriye’de ancak böyle bir çözümün olabileceğini söylüyorlar. Kadın özgürlüğü konusundaki paradigması Rojava Devrimi’nin temeli oldu. Bugün Jîna Mahsa Amini’nin katledilmesinden sonra Öcalan’ın bizzat söylediği “Jin, jiyan, azadî” sloganı bayrak oldu. Güney Amerika halkları bile kendileri için çıkış yolunu Demokratik Konfederalizm’de görüyorlar. Demokratik Ulus yaklaşımıyla bütün kimliklerin dayanışarak yaşayabileceğini teori ve pratikte görerek, Öcalan’a bağlılıklarını gösteriyorlar. Öcalan bunu cezaevi koşullarda yarattı. Bir de fiziki anlamda özgür olduğunu düşünün. Bu yüzden Başkan Öcalan’ın özgürlüğü aynı zamanda dünyanın bütün ezilenleri için de bir özgürlük olacaktır.
 
MA / Fırat Can Arslan
 

Diğer başlıklar

12/10/2022
10:56 Kalın: Çıkarlar gerektiğinde Erdoğan-Esad görüşebilir
10:48 Semra Güzel'in cezaevine verdiği dilekçeler yanıtsız bırakılıyor
10:37 Barış Anneleri: Akarsel’in katledilmesinden KDP sorumlu
09:36 Deniz Poyraz duruşması: Kadınlar hesap soracak
09:19 Genç Kadınlar Birliği 2’nci Konferansı sona erdi
09:09 Dersim Barosu Başkanı: Kadın temsiliyet oranını arttıracağız
09:08 'Hevrin Xelef'in mücadelesi hedef alındı'
09:03 Cizre’de kayyım festivaline tepki: Hangi vicdanla katılacaklar?
09:01 İran'da kadınların direnişi büyüyor: Biz kazanacağız
09:00 Aktivist Mahbub: ‘Jin, jiyan, azadî’ İran’da çiçek açtı!
09:00 Bağdu cinayeti soruşturulmadı: Failler bulunup, yargılansın
09:00 12 EKİM 2022 GÜNDEMİ
11/10/2022
23:35 TIR'ın çarptığı kadın hayatını kaybetti
20:31 Askerlikteki istismar Meclis gündeminde
19:12 Osmaniye'de 5.1 büyüklüğünde deprem
19:11 Gamze Açar’ı katleden faillere ağırlaştırılmış müebbet cezası
19:04 Nagihan Akarsel anısına fidan dikildi
18:48 Muzaffer Kızartıcı'ya mezarı başında anma
18:13 Abdullah Öcalan’ın fotoğraflarının çizimine ceza
18:09 Eşbaşkanların duruşması ertelendi
17:24 Yurt dışında yaşayan İranlılardan acil çağrı
17:21 Mehmed Uzun mezarı başında anıldı
16:56 Antalya’da gözaltına alınan öğrencilerin sayısı 13'e yükseldi
16:50 Habip Eksik: Saldırı planlıydı, kırık ayağıma postallarla vurdular
16:35 Valilik ve milli eğitimden Erdoğan seferberliği!
16:13 Diyarbakır’da gözaltına alınan 59 kişi serbest bırakıldı
15:37 HPG'den 'MİT operasyonu' açıklaması
15:36 Öcalan’ın fotoğrafları gerekçesiyle yargılanan eşbaşkanların davası ertelendi
15:32 ‘Hasta tutuklular tek kişilik hücrede tutuluyor’
15:22 AK önündeki ‘Abdullah Öcalan'a özgürlük’ eylemi 2'nci gününde
15:06 Hikmet Kıvılcımlı mezarı başında anıldı
14:49 ‘Geçinemiyoruz’ eylemine katılanların duruşması ertelendi
14:29 İran’da müzakere çağrısına eylemciler ‘rejim değişikliği’ cevabı verdi
14:07 AİHM kararına rağmen HDP'li vekilin davası düşürülmedi
13:36 Baro başkanları çiçek yerine SMA'lı çocuğa destek istedi
13:10 Çocuğa tecavüz eden korucu Okam için mütalaa verildi
13:09 HPG'lilerin cenazesi 16 gündür ATK’de bekletiliyor
12:45 Sancar: Kürt halkının mücadelesinden korktukları için saldırıyorlar
12:44 Fail Emrah Yılmaz’a hapis cezası
12:35 Mazlum Dağ ve Abdurrahman Er ölüm orucunu sonlandırdı
12:28 HDP Meclis Başkanlığı'na yürüdü: Saldırılara karşı tutum bekliyoruz
12:20 İzmir’de gözaltına alınan 16 kişi serbest bırakıldı
12:14 Emine Şenyaşar: İnsan olan bu zulme sessiz kalmaz
11:43 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
11:36 LaWje’den Jîna Amina direnişine destek
11:29 Gazeteci Arı için hapis cezası talebi
11:28 Tutuklulardan ihlallere karşı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi
11:08 Demokratik Modernite’nin müdür ve editörüne açılan dava ertelendi
11:00 Adalet Nöbeti: Siyasi partiler sözlerini tutmadı
10:59 Antalya'da 6 öğrenci gözaltına alındı
10:19 Nagihan Akarsel’in cenazesi yarın Ankara’ya gönderilecek
10:14 Hewlêr Cezaevi’nde bulunan Dağ ve Er 14 gündür ölüm orucunda
09:14 Nagihan 'kadın izlerini' sürerek bir hafıza oluşturdu
09:10 Tozkoparan halkı: Sonuna kadar direneceğiz
09:09 ‘CPT toplumun kaygılarını gidermedi’
09:08 Poyraz katliamını sahiplenenler soruşturulmuyor
09:05 Kulu: Cemevi Başkanlığı Aleviliği yok etme projesidir
09:04 Prof. Abbas Vali: İran rejiminin temelleri sarsıldı
09:02 Yenişehir esnafı: Rant için pazarın kapanmasına karşıyız
09:00 KNK Eşbaşkanı Murad: Rojhilat direnişini sahiplenmek ulusal sorumluluktur
09:00 11 EKİM 2022 GÜNDEMİ
08:25 Alman hükümetinden İmralı yanıtı: CPT'yi ilgilendiriyor
10/10/2022
21:21 İzmir’de kadınlar film gösteriminde bir araya geldi
21:12 Diyarbakır'da Karşılaştırmalı Edebiyat Günleri
20:04 Fincancı’dan ‘vekiller kendini yere attı’ diyen Valiliğe yanıt
19:51 Öğrencilerden Yavaş’a: Ormanımı kesen benim başkanım değildir
19:45 Diyarbakır’da 59 kişiden 35’i serbest
19:01 Kadıköy’de 10 Ekim anması: Katillerden hesap sorulacak
17:38 ODTÜ’lüler ve Sıhhiye pazar esnafı ranta karşı belediye meclisinde
17:33 170 parlamenter 12 Ekim’de cumhurbaşkanının seçilmesini istedi
17:30 Çocuğa şiddet uygulayan eğitmen tutuklandı
17:17 Gençlik Örgütleri: Öfkeyi örgütlüyoruz
17:11 Feminist Gece Yürüyüşü davası polis ablukasında görüldü
17:04 HDP ve DBP’den Adalet Nöbeti'ndeki Bodur’a ziyaret
17:01 HDP Iğdır İl Örgütü'nden Eksik'e yönelik saldırıya tepki
16:58 #XwebûnNûbûne kampanyası
16:56 Urfa'da ‘Özgürlük Yürüyüşü'nde gözaltına alınanlar serbest
16:55 İstismardan yargılanan MHP’li başkan kumpasla kendini savundu
16:53 Gazeteci Turay: Ring aracında darp edildik
16:30 Garnizon komutanı cinsel istismardan tutuklandı
16:24 HDP PM üyesi yaşamını yitirdi
15:49 Çorlu’da tren faciası nedeniyle bakım servis müdürü tutuklandı
15:43 Ankara’da gözaltına alınan 20 kişi serbest
15:37 Sulama kanalına düşen lise öğrencisi yaşamını yitirdi
15:09 Kürdistan Parlamentosu saldırılara ilişkin rapor hazırlayacak
15:09 Ökmen için mevlit verildi
14:30 ‘HDP’li Eksik’in saldırıya uğraması işkence yasağının ihlalidir’
14:01 DİSK: TÜİK indirse de işsizlik yüzde 20’ye yakın
13:59 Kurtuluş için mevlit verildi
13:55 Sağlıkta şiddete tepki
13:39 Nagihan Akarsel’in posteri asıldı
13:20 Gençlerden Abdullah Öcalan’a özgürlük yürüyüşü
13:18 Günay’dan iktidara: Çetelerinize boyun eğmedik, eğmeyiz
13:02 İran’da direniş güçleniyor
12:58 ‘Sur Festivali’ mesajı: Programa katılacaklar dersten muaf tutulacak
12:57 Kürtler Avrupa Konseyi önünde eylemde: Tecride son, Abdullah Öcalan’a özgürlük
12:51 Şenyaşar davasında tutuklanan iki kişi tahliye edildi
12:39 104 kişi için birçok merkezde anma: Davutoğlu anlatsın ve hesap versin
11:51 Gar Katliamı faili İlhami Bali’ın hastane kayıtları silindi mi?
11:44 HDP’li Dede’den valiliğe: Bütün görüntüleri yayınlayın
11:01 Nagihan Akarsel doğduğu evde karanfillerle anıldı
10:56 Polis saldırısında ayağı kırılan HDP’li Eksik ameliyat oldu
10:42 Ankara’ya ikinci kez gelen tutuklu yakınları: Siyasi partiler adım atsın
10:31 Oğlunu kaybeden Tedik: Gar Meydanı’na mutlaka bir anıt dikeceğiz
10:26 Başvurulara rağmen askeri cisim imha edilmiyor
10:24 Gar Katliamında yaşamını yitirenler anıldı
10:00 Nijerya’da batan gemide 76 kişi yaşamını yitirdi
09:59 Kiev'de art arda patlamalar
09:40 Dünyanın dört bir yanından Abdullah Öcalan’a özgürlük talebi
09:00 Poyraz’ın katledilmesinde sanık korundu, sorgulama yapılmadı
09:00 10 EKİM 2022 GÜNDEMİ
08:46 Yüksekova’da gözaltına alınan 20 kişi serbest
08:16 Valilik polis şiddetini savundu: Kendilerini yere attılar
09/10/2022
23:21 İstanbul ve Van'da gözaltına alınanlar serbest bırakıldı
21:41 Amedspor Çorumspor’u 2-0 yendi
21:21 Kızıltepe'de bir eğitmen öğrencisini darp etti
20:52 Kadıköy’de bir binada patlama: 3 ölü, 1 yaralı
20:43 Muhabirlerimiz Dal ve İbrahimoğlu serbest bırakıldı
20:36 Yaşamını yitiren Şık ve Kurtuluş’un taziyesine kitlesel ziyaret
20:20 Tutuklu Atlığ 30 yılın ardından tahliye edildi
20:06 Seçime giden illerin baro başkanları belli oldu
20:02 HDP'li gençlerden pankartlı protesto
19:56 HDP İzmir İl Eşbaşkanları serbest bırakıldı
19:30 İstanbul’da gözaltına alınanlar avukatlarıyla görüştürülmüyor
19:19 Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu oldu
19:12 HDP: Meclis Başkanı darp edilen Habip Eksik’i görmezden gelmemeli
19:03 Buldan ve Sancar’dan HDP’li Eksik’in darp edilmesine tepki
18:52 Süleymaniye’de 9 Ekim protestosu
18:06 Adıyamanlı kadınlardan İran protestolarına destek
17:33 Türkiye’den Nagihan Akarsel itirafı
17:32 ‘Sur Festivali’nin panosu avukatın üzerine devrildi
17:29 9 Ekim protestolarında en az 138 gözaltı
17:14 'Abdullah Öcalan başından beri barış yolunu seçti'
17:13 4 gazeteci gözaltına alındı
16:36 Polisin saldırdığı HDP’li vekilin ayağı alçıya alındı
16:23 Diyarbakır’da komplo protestosu: Krizlerin çözümü Abdullah Öcalan’dır
16:00 Dêrik’te binler komployu kınadı
15:14 9 Ekim yürüyüşlerinde Abdullah Öcalan’a özgürlük talebi
15:00 Yüksekova’da polis saldırısı: 20 kişi gözaltına alındı
14:59 İstanbul’da 'Özgürlük Yürüyüşü': İmralı’ya bin selam
14:43 Cemil Taşkesen serbest bırakıldı
14:33 10 Ekim Katliamı’nda yaşamı yitirenler anıldı
14:23 Antep ve Adıyaman’dan komplo protestosu
14:02 Polis ablukasına rağmen protesto: Tecridi de faşizmi de kıracağız
13:57 Alanya Cezaevi’nde 5 tutuklu sevk edildi
13:05 HDP: İmralı’daki tecritle barışın ve çözümün sesi kesiliyor
12:50 Beylikdüzü’de şüpheli kadın ölümü
12:45 Kuzey ve Doğu Suriye kentleri komploya karşı alanlarda
12:00 Türkiye ve İran'ın saldırıları araştırılacak
11:48 ABB ve Çankaya Belediyesi Sıhhiye pazarından geri çekildi