PYD Eşbaşkanı Abdullah: Halklarımızla direneceğiz

İSTANBUL - Üçüncü Yol’un filizlendiği Rojava Devrimi, 10’uncu yılında inşa süreçlerini sürdürürken, PYD Eşbaşkanı Asya Abdullah, Türkiye’nin olası saldırılarına ilişkin, “19 Temmuz direnişimizin sembol günüdür. Saldırılara karşı haklarımızla direnip mücadele edeceğiz” dedi.
 
Dünyayı yöneten küresel güçlerin kurdukları sistemler dışında farklı bir sistemi esas alan Rojava Devrimi 11’inci yılına giriyor. 19 Temmuz 2012’de Suriye’de devam eden iç savaşta, Rojava’da yaşayan başta Kürtler olmak üzere halklar, “Üçüncü Yol”u tercih ederek Kobanê’de kanton ilan etti. Rojava Devrimi olarak tarihe geçen bu süreçte, Kadın özgürlükçü, ekolojik, demokratik toplum paradigmasına dayanan demokratik ulusu ön gören bir model inşa edildi. Savaş ortamında ve savaşın hala sürdüğü bir dönemde Rojava’da yaşam bulan bu sistemin inşa süreci ise hala devam ediyor. 
 
10’uncu yılını tamamlayan Rojava Devrim sürecinde, sistemin nasıl vücut bulduğunu, dünyayı etkileyen devrimin statüsüne dönük saldırı ve tehditleri Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Asya Abdullah ile konuştuk.
 
 
Rojava Devrimi’nin üzerinden 10 yıl geçti. Bir “model” olan Rojava’da toplum inşası hangi aşamada?
 
 
 İnşa süreci için stratejik adımlar atıldı. Bu yüzden 10 yılda büyük değişim ve dönüşümler yaşandı. Gerek zihniyet açısından gerekse de toplum örgütlemesinde, savunmasında, demokratik siyaset ve kadının öncülüğü gibi alanlarda birçok önemli çalışma yürütül
 
Aradan geçen 10 yıl, büyük bir tecrübe oldu bizler için de. Tabi bunun yanında büyük bir direniş de yaşandı. İnşa süreci için stratejik adımlar atıldı. Bu yüzden 10 yılda büyük değişim ve dönüşümler yaşandı. Gerek zihniyet açısından gerekse de toplum örgütlemesinde, savunmasında, demokratik siyaset ve kadının öncülüğü gibi alanlarda birçok önemli çalışma yürütülerek stratejik adımlar atıldı. 
Demokratik ulus paradigması esasında, yoğunlaşma, halkın sorununu çözme, savunmanın geliştirilmesi ve 3’üncü yol, stratejik kararlardı ve devrimin başlangıcıyla beraber geliştirildi.
 
Bu krizin uzun süreli olacağını biliyorduk. Bu yüzden savunma önceliği öne çıktı. Bundan dolayı savunma için önemli çalışmalar yürütülmeye başlandı. Yine içinde bulunduğumuz bu krizde herkes kendi çıkarlarını esas alacaktı.  Biz de ‘toplumun çıkarı ve geleceği esastır’ dedik.. Bizler Rojava Devrimi’nde 3’üncü yolu esas aldık.  Örgütlü ve demokratik toplum, halkların ittifakı hattını esas aldık.  Bununla birlikte mücadele yürüttük. Kendi özerk gücümüzle mücadele ettik halen de ediyoruz.
 
Siyasi alanda da bizler herkesle diyalog kurabiliyoruz ama bizler her daim kendi öz gücümüze dayalı esaslar çerçevesinde siyaset yapıyoruz. Çözüm için çabalıyoruz. Halklar ve demokratik güçler ile ittifakı esas alıyoruz. Bizler oldukça önemli eşik ve stratejileri aştık. Nasıl başladık, nasıl gidiyoruz bugün? Kazanımlarımıza da bakmalıyız. Yine olası bir olumsuzluk karşısında bizler neler yapacağız? Bunlar bugün bizim gündemimizde.
  
Demokratik ulus paradigması nasıl anlam buluyor toplum açısından?
 
Rojava Devrimi’nin stratejisi başarılı bir stratejiydi ve bugünlere kadar geldi. Bu strateji DAİŞ ile olan mücadelede kazandı. Bu strateji Kuzey ve Doğu Suriye’de halkların demokratik özerk sistemini ilan etti. Yine paradigma, felsefe ve zihniyette kadının gücü öncüdür. Bu büyük bir başarıydı Rojava Devrimi’nde. Kadının mücadelesi, direnişi ve gücü yaşamın tüm alanlarında devrimin 10 yılına büyük bir etki yaptı. Bu bizim için oldukça önemliydi. “Kadın özgür olmadan toplum özgür olmaz” sloganıyla kadınlar kendini örgütledi, özerk sistemini inşa etti, savunma gücünü oluşturdu, toplumun örgütlemesini esas aldı. Bundan dolayı kadın devrimi, Rojava Kürdistan’ında halkların demokratik gücünün öncüsü oldu. 
 
Siyasi açıdan Rojava Devrimi dünyada etki yarattı. Öyle bir proje ki, her türlü zorluğa ve süreçlere rağmen bu etki sürecek. Toplum kendi sistemini kurabilir ve bunu sürdürebilir. Bundan dolayı etkisi dünyaya oldu. Bizler kendi devrimimizi bölge ve dünya açısından iyi tanımlamalıyız. Burada bir model bir kazanım oluştu. Bunu iyi tanımlamak ve iyi anlatmamız lazım.
 
Dolu dolu 10 yıl geçirdik bu devrimde her alanda. Bizler devrimin 10’uncu yılında elde ettiğimiz kazanımlarımızı sorunları demokratik yollarla çözmeye çalışan demokratik güçler için deneyim iyi bir tecrübe olmak istiyoruz herkes için.  Yine bu kazanımlarımız da herkese mal olsun. Bir diğer şey, destek de önemli. Çünkü devrimimiz daha sürüyor. Devrimimiz daha bitmiş değil. Evet bir 10 yıl geçirdik, oldukça stratejik işler yaptık ama devrimimiz sürüyor. Daha yapacak işlerimiz var. Bir yandan da devrimimize dönük tehditler sürüyor. Suriye’nin sorunlarını çözme süreci önümüzde duruyor. Önümüzdeki tehditleri nasıl bertaraf ederizi tartışıyoruz.
 
Kadının devrime katılımının askeri ve toplumsal boyutu nasıl? 10 yıl içinde kadının özgürlüğü konusunda nasıl bir dönüşüm sağlandı?
 
 
Burada çıkarılan kadın yasaları da yeni bir adımdı. Kadın kendi savunması için kendi yasalarını yapıyor. Kadın kendi kimliği ile kendini örgütlüyor. Bunların tamamı bizim devrimimizde öne çıktı.
 
Devrimin stratejisinden biri de kadının kendi sistemini yapıp, savunmasını oluşturması, siyasetini yapması, demokratik sistemin öncülüğünü yapmasıydı. Devrimin başlangıcında bu stratejinin kararı alındı. Biz kadınlar da kendimizi bu esaslar üzerinde örgütledik. Şu an devrimin 10’uncu yılına giriyoruz. Devrimin 10 yılında kadınlar için büyük deneyimler oldu. Bu 10 yıllık süre zarfı içinde kadınlar kendi kimlikleri ile DAİŞ ile mücadelede büyük bir direniş ortaya koydu. Bu direniş tüm kadınların savunması için büyük bir başarıydı Kuzey ve Doğu Suriye için. Hatta tüm kadınlar ve insanlık için bu böyle.
 
Bu bir ilkti. Kadınlar kendi kimlikleri ile DAİŞ gibi bir gücün karşısında direnişin başarıya ulaşması noktasında örnek oldu. DAİŞ ile mücadele kadınların öncülüğünde yapıldı. Yine özerk yönetimde, eşbaşkanlık sistemi ilk günden beri yer aldı. Yönetimde kadının gücü, kararı esas güçtür. Hatta birçok özerk kurum ve kuruluşta, kadın katılımı erkek katılımına göre daha fazla. Şu an Kuzey ve Doğu Suriye’nin tamamında kadının özgün örgütlenme alanları var.
 
Burada çıkarılan kadın yasaları da yeni bir adımdı. Kadın kendi savunması için kendi yasalarını yapıyor. Kadın kendi kimliği ile kendini örgütlüyor. Bunların tamamı bizim devrimimizde öne çıktı. Diğer yanıyla da Kuzey ve Doğu Suriye’de stratejik ve ortak çalışmalar yapıldı. Şu anda Kuzey ve Doğu Suriye Kadın Meclisi adı ile çalışmalar yapılıyor. İçinde hem siyasi hem toplumsal olarak Kuzey ve Doğu Suriye’nin tüm etnik yapılarından oluşan 58 örgüt yer alıyor. Kürtler, Araplar, Süryaniler, Çerkesler, Çeçenler vs. Ortak bir sözleşmemiz var. Şimdi de özerk yönetim sözleşmesi gündemimizde. Burada  kadına bağlı alanlar tartışılacak. Önümüzdeki süreçte de hem kadın yasaları hem de kadın prensipleri var. Kadın prensiplerini bizler onayladık. Şu an onu esas alıyoruz.  
 
Kadınlar günlük olarak sistemlerini kendileri yürütüyor, var olan sorunlarını kendileri çözüyor ve gelecek için olan gerekli kararları da kadınlar alıyor. Genel Adalet Meclisi yanında ayrıca Kadın Adalet Meclisi de var. Kadın adalet, siyaset, savunma, toplumsal alan ve özerk yönetimde de kadınlar söz sahibi. Kadının öne çıkıp değişim yaşamasının toplum ve aileler üzerinde etkileri oldu.  
 
Savunma alanında da öncelikli güç YPJ. Ama Halk Savunma Birliklerimiz de var. Yani HPC de var. Binlerce kadın, anne bu sistemin içinde yer alıyor. Yaşamın tüm alanlarında kadın kendini örgütlemiş durumda. 
 
Meşru savunmaya cinsiyet ve halklar boyutuyla katılım nasıl?
 
 
QSD tüm Kuzey ve Doğu Suriye halklarının savunma gücüdür. QSD içerisinde YPJ özgün kimliği ile yer alıp kendini örgütlemiş durumda. Yanı sıra iç savunmayı yapan asayiş var. Bu da tüm Kuzey ve Doğu Suriye’de geçerli ve içinde tüm halkların temsilcileri bulunuyor.
 
Savunma alanında kurulan YPG ve YPJ, devrimin başından bu yana büyük bir direniş ortaya koydu. Ama şimdi savunma anlamında Kuzey ve Doğru Suriye’de QSD (Demokratik Suriye Güçleri) var. QSD tüm Kuzey ve Doğu Suriye halklarının savunma gücüdür. QSD içerisinde YPJ özgün kimliği ile yer alıp kendini örgütlemiş durumda. Yanı sıra iç savunmayı yapan asayiş var. Bu da tüm Kuzey ve Doğu Suriye’de geçerli ve içinde tüm halkların temsilcileri bulunuyor. Yine kadın asayişi de kadınların özelde kendilerini örgütledikleri bir alan. Burada kadınlar kendi kimlikleri ile yer alıyor. HPC var bu da toplum savunmasında sivil oluşumdur. Örneğin; mahallesini koruyor. Hem bilinç olarak hem de toplumun güvenliği tehlikeye girmesin diye oluşturulan sivil bir oluşum. Toplumun bütün bileşenlerinden oluşuyor. 
 
Yanı sıra vatan savunması var. Bu birincil görev olarak hepimiz için geçerli. Bu kurumların tamamı bizim savunma alanındaki güçlerimiz. Toplum savunmasını esas alıyoruz. Bu güçlerimiz bir yere saldırmıyor ama olası saldırılara karşı da toplumu koruyor. Bu da toplum savunmasıdır. Bugüne kadar Kuzey ve Doğu Suriye’de savunma ve direniş hangi esaslar üzerinden gitti ise bundan sonra da böyle gidecek.
  
Özerk yönetimde eğitim konusu nasıl işliyor? İdeolojik, düşünsel açıdan eğitimin toplumsal yaşama yansıması nasıl?
 
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi olarak eğitim çalışmalarına önem veriyoruz. Kadınlar olarak da özel çalışmalarımız oluyor. Kadın akademileri var. Kadın bilimi olan Jineoloji de bunu esas olarak ele alıyor. Burada da Jineoloji, eğitim, bilim, tarih, sistem çalışmaları. Bunların tamamı çalışmalarımız arasında. Sistemin ihtiyacına göre bunlar yapılıyor. Örneğin belediyelerde çok sayıda kadın alınıyor. Yine mesela okullarda kadınların sayısı erkeklerden daha fazla. Bunun için her kurum kendine göre özel eğitimler yapıyor.
 
Okullarda eğitim müfredatı nasıl? Her topluluk kendi diliyle eğitim görüyor mu?
  
Ortak çalışmaları yürüten Eğitim Meclislerimiz var. Özerk yönetim içinde Eğitim Bakanlığımız var. Özerk Yönetim içinde Kürtçe, Arapça, Süryanice resmi dil olarak kabul edilmiş durumda. Ama bölgede bulunan tüm diller esas alınıyor. Müfredatta da böyledir. Örneğin bir halk kendi dilinden eğitim alıyor. Bunda bir sorun yok. Yani serbesttir. Herkes kendi dilinde eğitim görebiliyor. Örneğin Süryanilerin dil için kendi kurumları var. Araştırmalar yapıyor. Her halkın böyle kurumları olabilir. Araştırmalar yapabilir, kültür alanında da, gelecek için de imkanları var.
 
Kuzey ve Doğu Suriye’de ekonomi nasıl pratikleşiyor?
 
Ekonomi meselesi devrimin başından bu yana Kuzey ve Doğu Suriye’de özel bir siyaset olarak önümüzde duruyor. Ekonomi sistemimiz kooperatifler üzerinden örgütlenmiş. Kooperatifler tarzını esas alıyoruz. Biri de toplumun ekonomisi. Özerk Yönetim sisteminde toplum ekonomisi esas olandır. Yani toplum kendi ekonomisini kendisi oluştursun, ihtiyaçlarını karşılasın, ihtiyacı olanı belirleyip esas olarak üzerinde dursun. Fakat bazı durumlarda imkan olmuyor. Dışarıdan gelmesi gereken şeyler oluyor. Bu da birçok zaman sorun oluyor. Ama ekonomi anlamında belirli bir aşama kaydettiğimizi söyleyebilirim. Yönetim var olan sorunları adım adım çözmek için çabalıyor. Savaşın olduğu bir bölge. Bunun da ekonomi üzerinde büyük bir etkisi var.
 
Bunun için oluşturulan komünler var, esas görevlerinden biri toplum ekonomisini geliştirmesidir. Bu komünlerin aynı zamanda örgütleme ve projeleri pratiğe geçirme sorumluluğu var. 
 
Peki özerk yönetimde adalet sistemi nasıl işliyor?
 
Özerk Yönetim sistemi çerçevesinde Kuzey ve Doğu Suriye’nin bir adalet sistemi var. Aslında her bölgenin de kendine göre bir sistemi mevcut. Her bölgenin kendine göre özgünlükleri var. Bundan dolayı her bölgenin kendine göre bir adalet sistemi var. Adalet meclislerimiz var. Kadın Meclislerimiz de var. Barış kadınları var. Özerk yönetim sisteminde de daha çok bir uzlaştırma yöntemi deneniyor. Diyalog ile sorunlar çözülmeye çalışılıyor. Mahkeme ve kanunlardan daha çok toplumun sorunları barıştırılmak ile çözülmeye çalışılıyor. Bunda belirli bir başarı da elde edilmiş durumda. Adalet Meclisi tarafından yapılan aktarımlarda da toplumun sorunlarının büyük bir kısmı barış kadınları ile diyalog ile çözülüyor. Burada da toplumsal adalet esas alınıyor. Toplumun bilincine bağlı olarak gelişiyor.
 
Ayrıca buranın anlaşmalara göre  prosedürleri var. Mesela mahkemeler var onlar da kendi işlerini yürütüyorlar. Yani iki yönlü beraber yürütülüyor. Mala Jin’lar var. Onlar kadın davalarına bakıyorlar. Birçok davayı Mala Jin ile Kadın Adalet Meclisi ortaklaşarak çözüyor. İçeriği kanunlara bağlı olan kimi davalar oluyor. Bunlar mahkemeye gidiyor ve kadınlar takip ediyor. 
 
Yerinden yönetim ya da radikal demokrasi somut olarak nasıl gerçekleşiyor?
 
Radikal demokrasi, demokratik ulus paradigmasında 3’üncü yol siyasetidir. Biz parti olarak da 3’üncü yolu temsil ediyoruz. Yani ne ezen ne de bazı güçlere bağlı olan bir çizgi. Bizim çizgimiz demokratik toplum çizgisidir. Toplumun çıkarlarını koruyan bir hat. Bugün burada yürütülen siyaset de demokratik siyasettir. Demokratik siyaset hem toplumun ihtiyaçlarını karşılıyor hem de özgür ve demokratik toplum için mücadele yürütüyor. Demokratik siyaset yürütmemizdeki amaç ahlaki ve politik toplum oluşturma. Kendi çıkarlarını kendisi koruyabilen bir toplum. Ve her türlü tehdit ve saldırılara karşı da tutumumuz nettir. Biz toplum gücünü ve çıkarlarını esas alıyoruz.
 
Kuzey ve Doğu Suriye modelinin başta rejim olmak üzere bölge halkları ve küresel güçler açısından etkileri nasıl oluyor?
 
 
Özerk yönetim sistemi halkları, kültürleri güçlendiriyor. İnanç noktasında bir sorun yok. Herkes kendi kimliği, kültürü ve milli yönü ile yer alıyor. Bu da büyük bir etki yaratıyor.
 
Özerk Yönetim sisteminin tüm Suriye halklarına olumlu yansımaları var. Karışıklığın olduğu bir yerdeki halklar ile Kuzey ve Doğu Suriye’deki durumu karşılaştırdığımız zaman burada büyük bir başarı elde edilmiştir. Tehdidin olduğu yerde toplum dağılıyor ama burada toplum aksine daha da bir araya geliyor. Yine diğer yerlerde toplum içinde iç karışıklıklar oluyor. Milli, kültürel vs. zıtlıklar oluyor. Bunlar da topluma karşı kullanılıyor ve toplum zayıflatılıyor. Ama burada ittifak var. Bu yüzden özerk yönetim sistemi halkları, kültürleri güçlendiriyor. Din ve inanç noktasında bir sorun yok. Herkes kendi kimliği ile kültürü ile milli yönü ile yer alıyor. Bu da büyük bir etki yaratıyor. Özerk yönetim sisteminde şu an Kürt, Arap, Çerkez, Süryani, Çeçen vs. var. Bunlar Kuzey ve Doğu Suriye’nin mozaiği ve hepsi bir arada. Ama diğer yerlerde bu parçalanıyor, zayıflatılıyor, birbirlerine destek vermiyorlar, kendi sorunlarını çözemiyorlar, bir kurum sahibi değil, kendini yönetemiyor. Ama burada bunun tersine bir durum var.
 
Örnek verecek olursak Irak. Buradaki karışıklık halkları da parçalamış durumda.  Suriye’deki karışıklık da Suriye toplumunu parçalamış esasında. Ama Kuzey ve Doğu Suriye’de toplum ittifakı var. Toplum gücü bir olmuş durumda. Her alanda böyle. Bir sistem yaratıyorsak kendi gücümüzle yapıyoruz. Bu yüzden bu büyük bir başarıdır. Bu sistem kapitalizme, merkezi otoriter, diktatör, halkın iradesini yok sayan sisteme karşıdır. Bu sistem bu yüz yılın alternatif sistemidir. Bu Ortadoğu için de alternatiftir. Çünkü Ortadoğu’da halkların mozaiğidir. Halklar mozaiğinin olduğu yerde merkezi yönetim çözüm değildir. Bugün herkes bizim sistemin tüm Suriye için geçerli olabileceğini söylüyor.
 
Şu an Suriye rejiminin elinde olan kimi ilçeler var. Oralar da kendilerini burası gibi örgütlemek istiyor ama rejim izin ve imkan vermiyor. Çünkü bize bakıyorlar, diyorlar bu iyi bir şey. Biz de kendimizi örgütleyebiliriz diyorlar. Yine işgal edilmiş olan alanlar da var Suriye’de. Çetelerin elinde olan bölgeler. Bu yüzden bu model halklar için, kadınlar için, kültürler için, siyasi açıdan irade olan tüm kriz ve karışıklıklara karşı bir modeldir. Hayata geçirilebilir.
 
Mülteci sorunu tüm dünyada yakıcılığı olan bir sorun. Özerk Yönetimde mülteci kamplarının durumu nedir?
 
Şu an DAİŞ tutuklularının olduğu kamplar büyük bir tehlike. DAİŞ hem kendini yeniden örgütlemek hem de kamplara saldırmak için bir çalışma içinde. Bu kampların Kuzey ve Doğu Suriye’de oldukça olumsuz yansımaları oluyor. Tehlike barındırıyor. Savaş tehditleri oluyor. Bundan uluslararası toplum da sorumludur. Yarın öbür gün olası bir saldırı olursa bunda onların da payı var. Maalesef bugüne kadar kalıcı bir çözüm bulunmuş değil. Sadece geçici çözümler üretiliyor. Bu yüzden uluslararası güçlerin de bunda sorumluluğu var. Bu sorunun çözülmesi lazım. Çünkü hepsi DAİŞ’liler. Bu sorun çözülmedikçe her an bir saldırı tehdidi ile karşı karşıyayız.
 
Yanı sıra Suriye’den göç edenlerin kaldığı kamplar var. Yine işgal edilen alanlardan Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî gibi yerlerden gelenlerin kaldığı kamplar var. Özerk Yönetim daha çok bunlara yardımcı oluyor. Ama en büyük tehlike DAİŞ’liler ve ailelerin kaldığı kamplardır.
 
DAİŞ’in vb yabancı uyrukların yargılanma sorunu var. Uluslararası mahkeme arayışı var ama kabul görmüyor. Neden?
 
DAİŞ’lilerin dosyası ve onların yargılanmasını biz özerk yönetim olarak istemiştik. Uluslararası bir mahkemenin burada yapılmasını istedik. Fakat bugüne kadar bu isteklerimiz karşılanmadı. Bu büyük bir yüktür bizim için. Yaklaşık 70-80 devletin DAİŞ üyeleri burada. Hiçbir ülke bunların yargılanmasına yanaşmıyor. İleride siyasi olarak da bunların yansımaları olacaktır. Eğer uluslararası mahkeme kurulup yargılanmaları olursa bunun etkileri olacaktır. Siyasi olarak bazı şeyler açığa çıkacaktır. Mesela bunlar yargılamaları yapıldıktan sonra nereye götürülecekler. Bunlar büyük projelerdir. Uluslararası düzeyde bir kararın alınması gerekiyor. Sadece tek bir ülke de böyle bir kararı alamıyor.  
 
Son süreçte Türkiye’den Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırı sinyalleri veriliyor. Hatta Türkiye bu yönlü hazırlıkların yapıldığını açıkladı. Sizde OHAL ilan ettiniz bununla neyi amaçladınız?
 
Tüm Kuzey ve Doğu Suriye’de OHAL ilanı aslında olumlu bir adımdı. Burada zaten her daim bir savaş durumu var. Ama buna bağlı olarak Türkiye devletinin saldırı tehditleri ve bölgeye dönük askeri hazırlıklarından dolayı ilan edildi. Türkiye devletinin de bölgemize dönük kapsamlı bir saldırı için diplomatik çalışmaları da var. Bundan dolayı Özerk Yönetim bu tür saldırı tehditlerine karşı daha fazla hazırlığını yapma gibi sorumluluğu var. OHAL de bu esaslar çerçevesinde ilan edildi. Hem gerekli olan tedbirler alınacak hem de gerekli hazırlıklar yapılacak. Savunma konusunda askeri güçler sorumludur. Ama Özerk Yönetim’in vermiş olduğu bu karar ile toplumumuz buna hazırlanmaya çalışılıyor. Çünkü toplum üzerinde de oldukça büyük özel bir savaş yürütülüyor. Propaganda yürütülüyor. Olası savaş halinde köylerimizi, kentlerimizi işgale karşı korumak, mücadele yürütmek durumundayız.  
 
Yapılan açıklamalarda, rejim ile askeri olarak mutabakat sağladığınız anlaşılıyor. Bu mutabakatın kapsamı nedir?
 
 
QSD ve Şam hükümeti arasında savunma üzerine bir anlaşmaya varıldı. Askeri olarak varılan bir mutabakat. Türk işgaline karşı olan anlaşma, Suriye’nin parçalanmasına karşı olan anlaşmaları olumlu görüyoruz.
 
Şu anda QSD ve Şam hükümeti arasında savunma üzerine bir anlaşmaya varıldı. Askeri olarak varılan bir mutabakat. Türk işgaline karşı olan anlaşma, Suriye’nin parçalanmasına karşı olan anlaşmaları olumlu görüyoruz. Bunun siyasi bir çözüme de evrilmesi gerekiyor. Ama şu an siyasi açıdan böyle stratejik bir durum yok. Savunma mutabakatını biz önemli görüyoruz. Bunun muhatapları bugün askeri güçlerdir. QSD yönetimidir. Çünkü bu anlaşma askeri güçler arasında gerçekleşti. Türk işgaline karşı sınır koruması da onların sorumluluğunda. Fakat tek sorun bu değil. İşgal edilen yerler de bir sorundur. Suriye sorunlarının çözümü buralardadır da. Türkler şu an Suriye’nin önemli bir alanını kesmiş durumdalar. Türkler esasında Suriye’yi parçalamış durumdalar. İşgal etmiştir. Şu an o işgal bölgelerinde Türk kültürü, dili var. Yine Türklerin kontrol noktaları, karar alma mekanizmaları yani her şey onlardır. Suriye halkları o alanlarda yok.
 
Bugün tüm Suriye halklarının Türk işgaline karşı bir ittifakı var. Bir tutum ortaya koyuyorlar. Hatta işgal bölgelerinde halklar Türk işgaline karşı çıkmaya da başladı.  
  
Türkiye’nin saldırı tehditleri sürüyor. Başta ABD olmak üzere koalisyon güçleri ve Rusya’nın olası bir saldırıya karşı tutumları nasıl olabilir?
  
Türkiye’nin Suriye topraklarına dönük saldırıları oldu ve devam ediyor. Eğer bugün de Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına bir saldırı olursa bir anlaşma çerçevesinde olur. Bir anlaşma olmadan saldırı olmaz. Eskiden de öyleydi. Efrîn yapılan anlaşmalar sonucu işgal edildi. Serakaniye ve Gire Spî’de de aynı anlaşmalar yapıldı. Uluslara arası anlaşmalar yapıldı. DAİŞ saldırı gerçekleştirdi. Her şeye rağmen demokratik bir sistem inşa edildi. Türkiye kendi çıkarları için hareket ediyor. Bölgede halkı da çoğu defa bu çıkarların kurbanı edildi. Türkiye devleti şimdi de bölgeye saldırı yapmak için destek arıyor. Eğer bu aşamada uluslararası güçlerin desteği olmazsa Türkiye saldırı gerçekleştiremez. Bu güçler var olan saldırıları da anında durdurabilir. Buradan uluslararası güçlere tekrar çağrıda bulunuyoruz; toplumların çıkarlarını gözeterek adımlar atın. Eğer bölgeye bir saldırı olursa büyük bir tehlike ile karşı karşıya kalınacaktır. Bir yandan DAİŞ saldırıları tekrar canlanabilir, bir yandan da on binlerce insan göç yoluna düşebilir.  
 
Kuzey ve Doğu Suriye’deki partiler, bölgenin hava sahasının Türkiye’ye kapatılması için çalışmalarına devam ediyor. Partiler yaptıkları ortak açıklamayla saldırıların durdurulması ve hava sahasının Türkiye’ye kapatılmasını talep etti. Bunun yanında basın açıklamaları ve eylemler yapılıyor. Bölgede her kurum ve siyasi ile halklar üzerlerine düşenleri yapmaktadır. Tabi bu girişimler önemlidir. Halkımızla birlikte saldırılara karşı topyekün bir mücadele içerisindeyiz.  Güçlerimiz saldırılara karşı hazır durumdadır.
 
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan tam Rojava devriminin yıl dönümü olan 19 Temmuz’da İran’a giderek, Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşecek. Ziyarette Türkiye’nin bölgenize planladığı saldırılarda ele alınacak. Ziyareti ve zamanlamasını nasıl değerlendirir siniz?
 
 
Erdoğan kiminle nerede oturuyorsa temel meselesi Kürtleri yok etme üzerinedir. Kürtlerin mücadelesini, kültürünü yok etmek için masaya oturuyor. İstisnasız Kuzey ve Doğu Suriye’de oluşturulan sistemi yok etmek için masaya oturuyor.
 
Erdoğan’ın 19 Temmuz’da İran’ı ziyaret edip orada yapacağı zirvenin tarihinin Rojava Devrimi’nin yıl dönümüne denk getirilmesinin, o tarihte bölgeye dönük bir saldırı anlaşmasını yapmak içindir. Çünkü 19 Temmuz bizim için çok önemlidir ve direnişimizin sembol günüdür. Bütün saldırılara karşı 19 Temmuz’da olduğu gibi direnip mücadele edeceğiz. Erdoğan kiminle nerede oturuyorsa temel meselesi Kürtleri yok etme üzerinedir. Kürtlerin mücadelesini, kültürünü yok etmek için masaya oturuyor. İstisnasız Kuzey ve Doğu Suriye’de oluşturulan sistemi yok etmek için masaya oturuyor. Erdoğan oturduğu her masada Kürtlere saldırının önünü açmak için de büyük tavizler veriyor, vermeye de hazırdır. Eğer bu noktada uluslararası güçler sadece kendi çıkarlarını düşünürse büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalınır. Eğer uluslararası güçler bize destek vermeyecekse Türkiye’ye de vermesin ve saldırılarının önünü açmasın. Bir sistem halkların özgürlüğünü savunmuyorsa, zaten kaybetmeye ve yenilmeye mahkumdur. Bu Ortadoğu’nun bir gerçeğidir. 
  
Türkiye’nin olası saldırısı olursa…
 
Güçlerimiz saldırılara karşı hazır durumdadır. Halkımız da bu topraklara bir saldırı gerçekleşmesine izin vermeyeceğini duyurdu. Aslında genel olarak bölgeye baktığımızda zaten her gün saldırılar gerçekleşiyor. Bölge halkının kararı net ve bellidir. Halklarımız güçlü bir şekilde saldırılara karşı koyacaktır. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaştırılmış bir tecrit var. Rojava’ya dönük yapılması planlanan saldırı ile bir bağı var mı?
 
Türkiye’nin konsepti bellidir ve tek konsepttir. Bu kopseptte İmralı’dır. Parça parça bu konsepti uyguluyor, ancak tek bir konsepti var. Başur Kürdistanı ve Rojava üzerindeki saldırıların hepsi İmralı tecridiyle bağlantılıdır. Şengal’e dönük saldırılar da bu konseptle bağlantılıdır. Bu konsept nerede sonuç verirse devreye koymaya çalışıyorlar. Bugüne kadar bir sonuç alamadılarsa İmralı’da Öcalan’ın duruşu sayesinde alamadılar. İmralı’da topyekün bir baskı var ancak buna karşı direnen bir irade var. Bunun yanında da Kürdistan dağlarında, Şengal’de ve Kuzey ve Doğu Suriye’de de sürdürülen bir direniş var. Bugün İmralı’da sürdürülen tecrit ahlak dışıdır. Öcalan da tecride karşı mücadele ediyor.  
 
İmralı’da ki tecrit kırılmayana kadar, Kürt halkına dönük imha siyaseti bitmeyene kadar halklar üzerindeki tehdit de sürecektir. Bu yüzden ortak bir mücadeleyle tecrit kırılmalıdır. 
 
Kobanê zaferi ile Kürtler dünyada haklı bir sempati kazandı. Bu bağlamda olası bir saldırıya karşı çağrınız nedir?
 
Kuzey ve Doğu Suriye özerk yönetimi, büyük bedeller verilerek oluşturuldu. Bu sistem için büyük mücadeleler verildi. Bugün de bu sistem üzerinde büyük tehlikeler var. Türkiye saldırı hazırlığı yapıyor. Bu nedenle bütün demokrat güçleri, Rojava devriminin 10’ununcu yıldönümünde devrime destek vermeye çağırıyoruz. Bu devrim hepimizindir. Özellikle bu uğurda mücadele edenlerindir. Bugünden sonra da bu kazanımları hep birlikte savunalım ve büyütelim. Kobane ve Efrin direnişinde olduğu gibi halkımız alanlara çıkıp destek vermelidir. O ruh ve güç tekrar açığa çıkarılmalıdır.
 
MA / Diren Yurtsever
 
 

Diğer başlıklar

21/07/2022
12:25 Axtamara Adasını ziyaret etmek artık lüks!
12:22 Dünya basınına konuşan Zaxo’daki tanıklar: Türkiye saldırıyor
12:17 Öcalan’la görüşme başvurusu
12:14 Zaxo'da katledilenlerin cenazesi Bağdat'a götürülecek
12:10 Pisoureha: NATO, Rusya ve İran, Erdoğan’ın politikalarını onaylamıyor
12:09 MED-DER’in Kürtçe kurs başvuruları başladı
12:07 Çavuşoğlu'nun inkar ettiği saldırılar: 7 yılda 130 kişi öldürüldü
11:15 Çavuşoğlu: Sivillere yönelik bir saldırımız olmamıştır
11:11 Kürkçüler Cezaevi'nde açlık grevini 2'nci grup devraldı
10:48 Barolardan Zaxo tepkisi: Sorumlular bulunsun
10:35 Şırnak’ta kesilen ağaçlar Facebook’ta satılıyor!
10:34 AKP’li Keçiören Belediyesi sadece Kürtlerin ahırlarını yıktı!
10:34 Türkiye basını Zaxo’nun bombalanmasını görmedi
10:11 ABD'de kürtaj ihtiyacı olan mülteci kadınlar için özgürce seyahat talebi
10:08 Mahmut Alınak evini Kürtçe eğitime açtı
09:58 Protestocular Türk büyükelçiliğinin kapatılmasını istedi
09:44 Kaçmaz: Asker ve korucular ‘güvenlik’ iddiasıyla ağaçları talan ediyor
09:42 Zaxo’daki katliam sonrası Irak’ta yas ilan edildi
09:30 ‘Fındığa alım garantisi verilsin’
09:13 ‘Bir dönemi sonlandıran cinayet karartılmaya çalışıldı’
09:07 Keskin: Cumhurbaşkanlığı bizi aramak yerine sözleşmeleri uygulasın
09:06 'Sözleşmelerden hukuka aykırı olarak çıkılmanın önü açıldı’
09:04 Kemal Kurkut turnuvasında Şırnak’taki ağaç kesimine tepki
09:00 21 TEMMUZ 2022 GÜNDEMİ
08:56 Iraklı vekillerden ortak bildiri: Türkiye savaş suçu işledi
08:51 Suruç eylemlerinde gözaltına alınan 107 kişi serbest
08:44 Irak: Türkiye özür dileyip, topraklarımızdan çekilmeli
08:37 Irak Dışişleri Bakanı: Olayı BM’ye taşıyacağız
00:28 Babacan’dan Zaxo saldırısının aydınlatılması çağrısı
00:25 YNK: Saldırılara karşı ulusal bir tutuma ihtiyaç var
00:18 ABD Dışişleri: Sivillerin korunmasını garanti etmek önemli
00:12 Dışişleri Bakanlığı’ndan Zaxo açıklaması
00:02 Irak güvenlik heyeti Zaxo’ya ulaştı
20/07/2022
23:34 Futbol turnuvasında Rojava Devrimi selamlandı
22:45 Irak Yüksek Güvenlik Kurulu olağanüstü toplandı
21:57 Suruç gözaltılarına tepki: Gençliğin direnişini yıldıramayacaklar
21:35 Türkiye'nin Zaxo'ya saldırısı dünya basınında
21:32 CPT’den Zaxo açıklaması
21:17 HDP MYK'den Zaxo açıklaması: Meclis acil toplanmalı
21:03 Diyarbakır Barosu Zaxo saldırısına dair suç duyurusunda bulunacak
20:46 Sanatçı Namaz Van'da defnedildi
20:30 Aliağa’da asbestli gemi tepkisi
19:48 Sadiqun Grubu: Türkiye’nin Zaxo saldırısı Irak’a savaş ilanıdır
19:42 Hava sahasının kapatılmasına sanal medyadan destek
19:31 Danıştay kararına kadınların tepkisi dinmiyor
19:14 Ankara ve İzmir'de Suruç anmasına polis müdahalesi
19:08 Irak Dışişleri Bakanlığı: Zaxo’daki saldırıyı kınıyoruz
18:57 16 Kürt gazeteciye 2022 Basın Özgürlüğü Ödülü
18:12 Norşin eski belediye Eşbaşkanı Avras tahliye edildi
18:01 Suruç Katliamı’nın 7’nci yılında Kadıköy’de eylem: Hesap sorulacak!
18:01 KESK'ten OHAL'in yıldönümünde adalet nöbeti
17:57 Kazımi bombalanan Zaxo’ya heyet gönderiyor
17:39 Iraklı parlamenterden Zaxo’daki saldırıya karşı acil toplanma çağrısı
17:36 Yemekten zehirlenen tutuklular hastaneye götürülmedi
17:24 Bingöl’de özel halk otobüsleri kontak kapattı
16:48 Gemont A.Ş.’nin Rusya'ya götürdüğü işçiler mahsur kaldı
16:44 4 kişinin öldüğü köye giriş-çıkışlar yasaklandı
16:43 Erdoğan: ABD Fırat’ın doğusunu terk etmeli
16:24 Munzur Festivali Komitesi: Kısıtlamalara son verilmeli
16:06 Mazlum Ebdi, Michael Coella ile görüştü
16:02 İstanbul ve Kastamonu’da şüpheli kadın ölümleri
15:39 Şehmiran Karahan Mersin’de defnedildi
14:57 Türkiye Zaxo’da köy bombaladı: 9 ölü, 22 yaralı
14:54 CHP’ye atanan kayyım parti binasına alınmadı
14:40 Denizli'de Kürt aileye saldırı
14:19 Suruç’ta yaşamını yitirenler birçok kentte anıldı
14:15 Danıştay kararına tepkiler sürüyor: Uluslararası sözleşmeler tehlikede
12:32 ATK önünde tutuklulara özgürlük çağrısı
12:02 Şenyaşar ailesi: 33 düş yolcusunu saygıyla anıyoruz
11:52 JİNNEWS muhabiri Değer’e soruşturma açıldı
11:48 'Düş yolcuları' katledildikleri yerde anıldı
11:35 Dokunulmazlığının kaldırılması istenen Aydeniz için imza kampanyası
11:26 Urfa'da 2 günlük su kesintisi
11:04 Günay: Tahran ve Washington’da çözüm bulamazsınız
11:01 Tarihi manastırın tahrip edilmesi ‘renkli görüntüler’ olarak servis edildi
10:44 Yüksekova ve Şemdinli’ye asker takviyesi
10:35 AYM'den Demirtaş kararı
10:11 Grup Yorum ve Grup İsyan Ateşi’nin Dersim’e girişleri yasaklandı
09:23 Mardin’den Suruç’a bitmeyen yoldaşlık: Emrullah ve Murat
09:16 Kayyım Lice’yi satıyor!
09:15 HDP PM üyesi kadınlar: Kadın mücadelesini daha da yükselteceğiz
09:15 ‘Büyük şeytan’ paylaşımına ‘ağır eleştiri’den beraat
09:13 DEDAŞ sit alanına trafo binası kurdu
09:12 7 yıldır katledilen oğlunun mezarı başında ‘adalet’ istiyor
09:11 Hanke Şelalesi yükseklik tescili bekliyor
09:11 İzleme heyetinin iddianamesinde tek ‘suç’ 9 yıl önceki fotoğraf
09:10 Fetihtepeliler 'rantsal dönüşüme' karşı
09:02 Gazeteci Mehmud: Halk Türkiye'nin amaçlarını boşa çıkaracak
09:01 Emekçi mahallelerden Suruç’a bir gençlik önderi: Cebo
09:00 20 TEMMUZ 2022 GÜNDEMİ
08:45 3'lü zirve sonrası ortak bildiri: Askeri değil, siyasi çözüm
19/07/2022
22:04 Erdoğan: Suriye'deki krizi biz çıkarmadık, külfetinin bize yüklenmesi doğru değil
21:55 İstanbul'da Rojava devrimi kutlaması
21:18 HDP: Danıştay’ın kararı kadına yönelik şiddete onay vermektir
21:09 Kadınlar Danıştay’ın kararına karşı sokakta
20:23 Şırnak Barosu’ndan #ŞırnaktaOrmanKatliamı kampanyası
19:21 Avukat Altun: Danıştay ‘Cumhurbaşkanı denetlenemez’ demiş oldu
19:06 Başaran’dan Danıştay kararına tepki: Kararı tanımıyoruz
18:29 HDP direnişteki işçileri ziyaret etti
17:56 Nazlıaka: Anayasa bir kez daha ayaklar altına alındı
17:54 Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği'nden Danıştay kararına tepki
17:47 İranlı yönetmen Panahi tutuklandı
17:42 İstanbul Sözleşmesi kararının iptal istemine ret
17:32 'Diyarbakır zindanında başlayan devrim, Rojava'da devam ediyor'
17:09 Gar Katliamı davasında Davutoğlu’nun dinlenmesi talebine ret
17:08 Poyraz davasında silahlı girişime dair suç duyurusunda bulunulacak
17:05 EGEÇEP: Aliağa’da durum daha da ağırlaşacak
16:58 Zap’ta yaşamını yitiren Osman Nurettin Tokyürek’in cenazesine ne oldu?
16:53 Hatay’da Suruç Katliamı anması
16:51 Sözleşmeden vazgeçmiyorlar: Danıştay kararı temyiz edilecek
16:23 Mersin’de diş hekimine saldırı
16:21 HPG’lilerin cenazeleri ailelere verildi
16:05 Akademisyen Candan hukuk mücadelesini kazandı
15:46 Hamaney’den Erdoğan’a: Askeri saldırı bölgenin aleyhinedir
15:38 ESP: Rojava devrimini birlikte savunmalıyız
15:22 MUÇEP: Bodrum işgal altında
15:21 Emine Şenyaşar’a 301 davası
15:20 Ağaç kıyımına dair yeni görüntüler
15:01 Engelliler bakanlık önünden atama istedi
14:57 Adalet Nöbetinde Deniz Poyraz davasına dikkat çekildi
14:46 Sağlık çalışanlarına silah doğrulttu serbest bırakıldı
14:45 Bakanlık ne yalanladı ne de açıklama yaptı
14:38 HDP’li Oluç, Bakan Kurum’a asbestli gemiyi sordu
14:09 Gar Katliamı Davası’nda konuşan DAİŞ emiri: MİT’te 80 gün kaldım
14:00 ‘Onur yürüyüşlerinde şiddet sarmalı yaşandı’
13:58 İHD: Cezaevlerinde işkence ve kötü muameleye son verilsin
13:57 G.Ç.’yi katletmeye çalışan Resul Erkmen’e 10 yıl hapis
13:22 Munzur Festivali programlandığı gibi devam edecek
13:21 Eski polisten cinsel taciz: Serbest bırakıldı
12:56 HDP’den İHİK başvurusu: Aydın Cezaevi'nde inceleme yapılmalı
12:36 Hastalar isyan etti: Yönetim istifa
12:22 Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
11:55 Silopi’de Kemal Kurkut Futbol Turnuvası yarın başlıyor
11:30 Mazlum Ebdi: 19 Temmuz'u yeni bir hamlenin startına çevireceğiz
11:14 Adalet Nöbeti: Hasta tutukluları serbest bırakın
10:42 Öcalan’ın avukatlarına açılan dava ertelendi
10:41 Aylar sonra randevu alıyorlar: Parası olmayan bir kenarda ölüyor
10:33 Mahmudî’nin cenazesi defnedildi
10:30 Dicle Nehri’nde Su Samuru görüldü
10:28 Kayyımın 5 milyon harcadığı 'Bilgi Evi' bağımlıların evi oldu!
10:16 Karayılan: Soylu o kaseti yayınlamazsa şarlatan ve yalancıdır
10:15 Zeki Çelebi’nin MİT tarafından tehdit edildiği ses kaydına yansıdı
10:09 Lice’de iki uzman çavuş yaşamını yitirdi
10:08 Kürkçüler Cezaevi'nde tutuklular açlık grevinde
09:36 Gençlerden Suruç için Güvenpark’a çağrı
09:25 Şırnak Barosu 300 avukatla kıyımın yaşandığı bölgeye gidecek
09:25 Yargı muhalifler için hız yaptı, devlet bağlantılı suçları akladı
09:23 Enflasyonun bir diğer yüzü: Regl yoksulluğu
09:15 Gazeteci Seyda: Irak’taki krizin nedeni KDP’dir
09:15 Türkiye cezaevlerinin tarihi: İşkenceye karşı direniş büyüdü