Sancar’dan Gemlik açıklaması: Çözümsüzlüğü yaratan her türlü uygulamayı reddediyoruz

ANKARA - Kürt sorununun çözümüne dair İmralı’yı işaret eden HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Çözümsüzlüğü yaratan her türlü uygulamayı reddediyoruz” dedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Partinin kurucu Eş Genel Başkanlarından Fatma Gök ve Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) ile ihraç edilenlerin kurduğu platform üyeleri, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyelerinin de katıldığı grup toplantısında konuşan Sancar, “KHK’ler ile hukuksuzluklara mağduriyetlere maruz kalmış misafirlerimiz var. Kendilerine hoş geldiniz diyorum” dedi. 
 
 
‘OHAL OLAĞAN HALE GELDİ’
 
Türkiye’nin tarihi Olağanüstü Hal (OHAL) ve sıkıyönetimler tarihi olduğunu dile getiren Sancar, “AKP iktidara geldiğinde bu ülkede OHAL vardı. Şimdi de olağan hale gelmiş, kurumsallaşmış bir OHAL var, 20 Temmuz 2016’da 3 ay için ilan edilen OHAL, halen fiilen uygulanmaya devam ediliyor. Kayyım ve KHK uygulamalarında ısrar eden AKP-MHP faşist yönetimi OHAL’e can simidi gibi sarılmıştır, bunu bırakmaya niyetleri yoktur. Çünkü olağan şartlarla demokrasi ve hukukla bu ülkeyi yönetmenin kendileri ve zihniyetleri açısından mümkün olmadığını biliyorlar” dedi. 
 
‘DİRENİŞLERİNİ SELAMLIYORUM’
 
Türkiye’nin fiilen kalıcı bir OHAL rejiminde yaşadığını söyleyen Sancar, “O dönemde OHAL döneminde çıkarılan KHK’ler ile kamudan 152 bin kişi ihraç edildi. AKP bununla da sınırlı kalmadı şimdi de 35’inci madde kapsamında keyfi hukuk dışı ve haksız ihraçlarla kamu çalışanlarını mobing ve baskı altında tutmaya çalışıyor.  Aradan yaklaşık 6 yıl geçmesine rağmen dosyası halen OHAL komisyonunda bekletilen binlerce kamu çalışanı adalet aramaktadır. KHK ve OHAL uygulamalarının mağdurlarının uzun süredir devam eden kararlı direnişini de görüyor ve destekliyoruz. Buradan bu direnişlerini selamladığımızı bir kez daha belirtmek istiyoruz” diye belirtti. 
 
‘HUKUKU TESİS ETMEK BİZİM GÖREVİMİZ’
 
Adaletsizliklerin ve haksızlıkların giderilmesi için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceklerinin altınız çizen Sancar, “Bizim öncelikli işlerimizden biri OHAL döneminde yaratılan tahribatların tamiri, haksızlıkların giderilmesi ve adaletin sağlanmasıdır. Bu konuda kararlılığımız ve duruşumuz tamdır, nettir, kimsenin şüphesi olmasın! Bu ülkede geniş bir mağdur kesim vardır. Bunların içinde KHK mağdurları özel bir yer tutmaktadır. Bunun da farkındayız. Bu adaletsizliğe karşı mücadelemiz devam ediyor. Yeni dönemde bu adaletsizliği gidermek ve hakkı, hukuku tesis etmek de bizim görevimizdir. Bunu da daha önce ilan ettik, sözünü verdik” ifadelerini kullandı. 
 
ŞENYAŞAR AİLESİ
 
Türkiye’nin tam bir adaletsizlik cehennemine dönmüş olduğunu kaydeden Sancar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bakın 14 Haziran 2018’de yani tam 4 yıl önce bugün Urfa'nın Suruç ilçesinde AKP Urfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınlarının Şenyaşar ailesinin iş yerine ve Suruç Devlet Hastanesine uzanan saldırıların sonucu Hacı Esvet Şenyaşar ile oğulları Adil ve Celal Şenyaşar yaşamını yitirmişti. Olayda Mehmet ve Fadıl şenyaşar ile birlikte toplam 8 kişi yaralanmış, saldırı sırasında yaralanan Fadıl Şenyaşar ve kardeşlerin tedavisi devam ederken gözaltına alınmış, sonrasında Fadıl Şenyaşar tutuklanmıştı. Aradan 4 yıl geçti. Ama adaleti sağlama gerçeği ortaya çıkarma açısından tek bir olumlu gelişme yaşanmadı. Olan tek şey Emine Anaya sadece hakkını aradığı için sürekli taciz uygulamak ve ceza vermektir. Yapılan tek şey, Emine Ana ve oğlu Ferit’i sürekli gözaltına almak, kendilerine eziyet etmektir. 
 
EMİNE ANA YALNIZ DEĞİLDİR
 
Emine Şenyaşar ve oğlu katliamdan bugüne adalet mücadelesini kararlılıkla sürdürüyorlar. Urfa Adliyesi önünde 9 Mart 2021 tarihinde başlattıkları adalet nöbeti 463’üncü gününe girdi. Buradan bir kez daha söylüyoruz; Emine Ana yalnız değildir. Onun adalet talebi bizim talebimizdir, asla yalnız bırakmayacağız. Onun haykırışı, bu ülkede adalet arayanlara bir ışık ve cesaret örneği olarak görülmelidir. Tek başına başlattığı nöbeti bugün ülkenin dört bir yanında ve ülke dışında yankı bulmuşsa mücadelede kararlılığın ve haklılıkta inancın bir sonucudur. Bu kararlılık ve mücadele devam ettikçe adaleti sağlamak da yakındır. Evet şan olsun, aşk olsun Emine Anaya, adalet mücadelesinde birlikteyiz, bütün adalet mücadelelerini birleştirmek de bizim görevimizdir. Hep birlikte adaletsizliklere karşı mücadele etmek de bizim sorumluluğumuzdur. Şenyaşar ailesi yalnız değildir. Emine Ana yalnız değildir, biz de bu davanın ve bu mücadelenin takipçisi ve destekçisi olmaya devam edeceğiz. 
 
GERÇEK SİYASET GERÇEKLİĞİ GÖREN SİYASETTİR
 
Tüm toplumu ve ülkeyi siyaset ve geleceği yakından ilgilendiren önemli bir hususu bir kez daha burada sizlerin huzurunda değerlendirmek istiyorum. Bu da Kürt sorununda çözümsüzlük, savaş politikaları ve tecrit meselesidir. Ortada bir gerçeklik var. Gerçek siyaset gerçekliği gören siyasettir. Gerçekliği yok sayan siyaset değil. Gerçekliğe gözünü kapatan siyaset çözüm üretemez. Ülkeyi ve ülkede yaşanan insanları müreffeh, demokratik, özgür bir geleceğe taşıyamaz. Tam tersine ülkeyi çürütür, çökertir, insanlarını mutsuzluğa mahkum eder, umutsuzluğa boğar. 
 
YÜZYILI AŞAN BİR KÜRT SORUNU VAR
 
Gerçeklik nedir? Yüzyılı aşan bir Kürt sorunu gerçekliğidir. Bu gerçeklik var mı?  Evet ‘yok diyenler’ de biliyor ki var. 100 yılı aşan bir Kürt sorunu gerçekliği gözümüzü kapatabileceğimiz bir gerçeklik değil. Eğer bunu görmezden gelirsek işte 100 yıldır yaşadığımız bu karanlık kanlı kısır döngüyü devam ettiririz. Peki bu ülkede 40 yıllık bir çatışma gerçekliği var mı? Kim inkar edebilir?  Evet 40 yıllık bir çatışma gerçekliği var. Bu ülkede çözümsüzlük politikalarının en hakim anlayış olduğu bir gerçeklik mi? Aradaki bazı istisnai gelişmeler hariç evet! Bir gerçeklik. Çözümsüzlük politikalarının neredeyse düzen güçlerinin tümünün üzerinde uzlaştığı bir yol olduğu gerçeklik mi? Evet gerçeklik. Bunu yok sayabiliriz, isterseniz yok sayın, ama gerçeklik yok sayılınca ortadan kalkmıyor. 
 
İMRALI’DA HUKUKSUZLUK SÜRÜYOR
 
Savaş politikaları bu ülkede bir gerçeklik mi? Gerçeklik. Bunlarla birlikte tecrit bir gerçeklik mi, gerçeklik. İmralı’da 23 yılı bulan bin hukuksuz düzen uygulanıyor ne uluslararası hatta ne iç hukuka uygun bir yanı var. Bu bir gerçeklik mi gerçeklik. Peki bu gerçeklikleri dile getirmek, siyasetin siyasi sorumluluğun bir gereği mi? Bizler için bir gereği. O nedenle hedefteyiz. Gerçeklikleri dile getirdiğimiz gerçeklikleri talep ettiğimiz, bu yüzleşmenin sağlanması için mücadele ettiğimiz için sürekli hedefiz. Diğer siyasi aktörler bu gerçekliğin üstünü paltoyla örtmeye çalışıyorlar, buna palyatif anlayış deniliyor, akademik literatür tabiri olarak söylüyorum. Bunun üstünü örterek sorunu yok edebiliyor musunuz? Hayır! Palyatif çözümlerin uzantısı nedir? Toplumu uyuşturmaktır, yani anestezi ile ya da ağrı kesicilerle oyalamaktır. Yapmamız gereken gerçek bir yüzleşmedir, gerçeklikle yüzleşmedir. Bu saydığım bütün gerçeklikler gizlemeyecek kadar açık çarpıcı ve yakıcı gerçekliklerdir. 
 
ÇÖZÜM YÜZLEŞMEKLE BAŞLAR
 
Bunlarla yüzleşme olmadan bu ülkenin düzlüğe çıkma imkanı ihtimali yoktur. HDP’de bunu esas almaktadır. Çünkü biz yeni bir başlangıç, Türkiye’de eşit, özgür, demokratik, barış içinde bir yaşam istiyoruz. Gerçeklikleri söylemek sarsar. Birçok kesime gerçekliği gösterdiğiniz zaman sarsılabilir. Tekrar söylüyorum. Çözüm yüzleşmekle başlar. Yüzleşme sarsar. Hatta acıtabilir. Gerçeği görmek, gözlerini kapatmak isteyenlerin sürekli yüzüne bu gerçekliği haykırmak onları sarsabilir, acıtabilir, öfkelendirebilir de. Ama gerçekliği yok saymak daha vahim sonuçlar yaratır. Ülkeyi çürütür, toplumu çökertir, çözer. O nedenle, biz yüzleşme siyasetini esas alıyoruz. Bu gerçekliklerden yüzleşilecek ve yüzleşmeyi gerçek çözüm siyaseti takip edecek. 
 
TECRİT ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN BİR PARÇASIDIR
 
Şimdi partimiz, hukuk dışı insanlık onuruna yakışmayan, yaşamı ikrar eden her uygulamanın, her anlayışın karşısındadır. Kürt sorununda demokratik çözüm ve bu ülkede kalıcı barış, ancak müzakere diyalog ve demokratik siyasetle mümkündür. Bunu da her fırsatta söylüyoruz, gereğini de her vesileyle yerine getirmeye çalışıyoruz her alanda. Tecrit çözümsüzlüğün bir parçası mıdır? Evet. Bu bir gerçekliktir. Basit örneklerle anlatalım. Uzun uzun sözler kurmaya gerek yok. 2013-2015 yıllarını hatırlayalım. Bu ülkede çatışmalar durmuş, çözüm umudu yükselmiş, ülkede demokraside de ekonomide de ilerlemeler kaydedilmiştir. Neden? Çünkü müzakere ve diyalog yöntemi uygulanıyordu. Cenazeler gelmiyordu. Hadi biz de o sözü kullanalım. Analar ağlamıyordu. Bizim istediğimiz bu. Biz istiyoruz ki ölümler olmasın. Ölüm siyaseti değil yaşam siyaseti hakim olsun. Bunun yolu savaş politikalarından değil, bunu yolu siyasetten, müzakereden ve diyalogdan geçer.
 
GÖRMEK CESARET İSTER
 
Peki çözüm süreci o umut yaratan kanın durduğu iki-iki buçuk yıllık süreç ne zaman sona erdi. Fiilen 5 Nisan 2015’te sona erdi. 5 Nisan 2015 İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşmelerin kesildiği tarihtir, tecridin ağırlaştırılmış olarak yeniden devreye sokulduğu tarihtir. Çözümsüzlük politikalarının, savaş uygulamalarının yeniden ve ağır şekilde devreye sokulduğu yeni dönemin başlangıcıdır. O günden bugüne yaşadığımız yıkımlar herkesin gözü önündedir. Gözü önündedir ama gözümüzün önündekini görmek ayrıca cesaret ister. Biz işte bu cesareti gösteriyoruz. Çözümsüzlüğü yaratan her türlü uygulamayı reddediyoruz. 
 
NEDEN BU ŞANS DEĞERLENDİRİLMİYOR?
 
Bir başka örnek vereyim. İmralı’da Öcalan ile en son Ağustos 2019’da avukat görüşmesi yapılmıştı. Kamuoyuna çok net bir mesaj vermişti. Abdullah Öcalan, ‘Bir haftada çatışma durumunu ihtimalini ortadan kaldırırım’ demişti. Burada da başta devlet aklı olmak üzere bütün kesimlere bir mesaj iletmişti. Neden bu şans değerlendirilmiyor. Neden daha önce tecrübe edilmiş aslında önemli gelişmeler yaratmış yöntem rafa kaldırılıyor. İşte bizim burada Kürt sorununda demokratik çözüm, barış bunun yöntemi olarak diyalog, müzakere ve demokratik siyaset derken kastettiğimiz her alanda bunun imkanlarını yaratmak, ortadan kaldırılan şartların yeniden sağlanmasını istemektir. Gemlik yürüyüşü de bizim demokratik çözüm ve barış konusunda tutumumuzun bir başka alandaki yansımasıdır. 
 
MÜCADELE YÜRÜTMEYE DEVAM EDECEĞİZ
 
Evet çeşitli kuruluşlar kamuoyunun dikkatini yaygınlaşan savaş politikalarına, daha da derinleştirilmeye çalışılan çatışma anlayışına karşı demokratik çözüm ve barış imkanlarına dikkat çekmekti. Bu bir demokratik haktır. Gösteri Anayasal bir hak. Ama bu demokratik imkanı kullandırmamak için güvenlik güçleri iktidarın emriyle ağır şiddet uyguladılar. Milletvekillerimiz darp edildi, hatta gözaltına alınmak istendi. Kelepçe takıldı, görüntüler ortadadır. Şimdi burada böyle bir anlayışın nereye çıkacağını kestirmek zor değil. Demek ki, barış ve çözüm için yapılan her türlü gelişim bu iktidarı rahatsız ediyor. Çok rahatsız ediyor. Çünkü onlar için savaş siyaseti çözümsüzlük gerilim, kutuplaşma hayatta kalmanın neredeyse tek yolu. Bizi ise hayır diyoruz. Çatışmaları bitirmek istiyoruz. Biz bu ülkede kalıcı barışı sağlamak istiyoruz. Onun için her alanda mücadele yürütmeye devam edeceğiz. Parlamento zemininde bütün gücümüzü kullanacağız. Demokratik siyasetin bütün alanlarında çalışmalar yürüteceğiz.”
 
TOPLUMDA ÇÖKÜYOR
 
Demek ki, barış ve çözüm için yapılan her türlü gelişim bu iktidarı rahatsız ediyor. Çok rahatsız ediyor. Çünkü onlar için savaş siyaseti çözümsüzlük, gerilim, kutuplaşma hayatta kalmanın neredeyse tek yolu. Biz ise hayır diyoruz. Çatışmaları bitirmek istiyoruz. Biz bu ülkede kalıcı barışı sağlamak istiyoruz. Onun için her alanda mücadele yürütmeye devam edeceğiz. Parlamento zemininde bütün gücümüzü kullanacağız. Demokratik siyasetin bütün alanlarında çalışmalar yürüteceğiz. Vazgeçmeyeceğiz! Barış ve çözüm için kapalı tutulan kapıları açacak anahtar tam da budur işte. İşte o nedenle HDP’ye yeniden saldırılar başlıyor. Alışmadığımız bir şey değil. Biliyoruz, saldıracaklar ama başa döneyim. Biz gerçeklikleri saklayarak siyaset yapma anlayışını reddediyoruz. Bize bu ülkede yıkımın, yaşamakta olduğumuz büyük sefaletin, derin yoksulluğun, yaygınlaşan açlığın doğrudan doğruya savaş politikalarıyla bağlantılı olduğunu söylüyoruz. Kürt sorununda çözümsüzlük anlayışı derinleştikçe, çözümsüzlük politikaları yaygınlaştıkça sadece ekonomi çökmüyor, toplum da çürütülüyor. 
 
MUHALEFET FARKINI ORTAYA KOYSUN
 
İşte geleceği, bu zihniyet üzerine değil; tam tersine eşit yurttaşlık temelinde Kürt sorununun demokratik olarak çözüldüğü, demokratik siyasetin her alanda belirleyici olduğu bir yaklaşımı savunuyoruz. Bunu söylemek iktidarı rahatsız eder, bunu anlıyoruz. Çünkü varlığını inkara, savaş politikalarına, kutuplaşmaya, düşmanlaştırmaya bağlamış. Peki muhalefete ne oluyor? Sizlerin bu gerçeklikler karşısında bütün muhalefete soruyorum? Bu gerçeklikler karşısında sözünüz nedir, önerileriniz nedir? “Bu iktidarın izlediği yolu aynen devam ettireceğiz” diyorsanız, bu iktidardan temelden farkınızın ne olduğunu ortaya koymalısınız. Bizler bu iktidarın zihniyetini başka ambalajlarla topluma sunma arayışlarına karşı çıkıyoruz. 
 
SAVAŞI REDDEDEN BİR BİRLİKTELİK
 
 Değerli arkadaşlar çözümün nereden geçtiğini biliyoruz. Öncelikle güçlü bir savaş karşıtı birlikteliğe ihtiyacımız var. Toplumun büyük çoğunluğunun bu savaşı istemediğini, geçmiş yıllarda yapılan araştırmalar ortaya koydu. Hele 2013-2015 arası dönemi hatırlayalım. O dönem yapılan kamuoyu araştırmalarında siyasetle, müzakere ile diyalogla çözüm isteyenler oranı yüzde 75’leri buluyordu. Şimdi uygulanan savaş siyaseti, düşmanlaştırma, toplumu rehin alma yaklaşımı bu çoğunluğun sesinin çıkmasını bir süreliğine engellemiş olabilir ama toplumun çözüm isteyen, bir arada demokratik yaşam isteyen büyük bir çoğunluğu var. Bu büyük çoğunluğun gücünü de ortaya çıkaracak siyaset yürütüyoruz. Demokrasi ittifakı diyoruz. Savaş karşıtı bütün politikaları reddeden bir birliktelik istiyoruz. 
 
HALKIN ÖZGÜR YAŞAM İRADESİ
 
Biz emekçileri sefalete, yoksulluğa mahkum eden bir avuç sermayedarı kollayan bu talan düzenine karşı çıkıyoruz ve bu karşı çıkışı en geniş kesimlerin ortak mücadele hedefi haline getirmek istiyoruz. Gücümüz var. Bu toplum gerçeklerle yüzleşmeyi reddeden bir yapıya sahip değil. Eğer bu gücü başarıyla örgütlersek, göreceksiniz bütün bu inkar, gerçeklikten kaçma, gerçekliği çarpıtma, manipülasyon yalan politikalarını çökerteceğiz. Onlar, ne yaparlarsa yapsınlar, savaştan medet umanlar, bu ülkede ayrımcılığı sürekli kılmayı, ezilenleri ezilen olarak tutmayı hedefleyen kim varsa bilsin ki karşılarında HDP var, demokrasi güçleri var, halkın birlikte eşit özgür yaşama isteği var. Ve biz bu isteği ve iradeyi ortaya çıkarmaya kararlıyız.  
 
YALAN SİYASETİNE SON VERECEĞİZ
 
İktidarın başı, AKP Genel Başkanı dün, Gemlik Yürüyüşüyle ilgili sözler söylerken cenazeleri de andı. Tam da işte biz bunun için mücadele ediyoruz. Bir daha bu ülkeye çatışmalarda cenaze gelmesin diye. Bizim hedefimiz budur. Savaş siyaseti, ölüm siyasetidir. Biz giden her canın yüreğimizden bir parça aldığına inanan insanlarız, bütün acılara eşit yaklaşan insanlarız. Hiç kimse bu ölüm acısını, kayıp acısını yaşamasın diye her türlü bedeli ödeyen bir çizgiye sahibiz. İşte o nedenle gerçekten cenazelere ve ölümlere üzülenler bizleriz. Çünkü bir daha ama bir daha kimse canını kaybetmesin gençlerimiz bu çatışmada yitip gitmesin diye demokratik çözüm, barış, diyalog, müzakere demeye devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Kanı da durduracağız yalanı da çökerteceğiz, bu talan siyasetine de son vereceğiz.
 
ESKİYİ DE BU İKTİDARI DA İSTEMİYORUZ
 
Gündem çok dolu, Türkiye’nin yeniden savaş sarmalına girmesi için sürekli yeni oyunlar peşinde koşan bir iktidar var, bu da bir gerçeklik. Peki bu gerçekliğe gözümüzü yumabilir miyiz? Bu gerçekliği görmezden gelerek gerçek bir alternatif, gerçek bir muhalefet yaratılabilir mi? Hayır bu gerçekliği gören yerden, ancak gerçek siyaset yapılabilir. Bizim buradaki tutumuz, bu kadar netken bazı çevrelerin spekülasyonları ve manipülasyonları hiçbir değer taşımıyor bizim açımızdan. Bizim buradan yaptığımız bütün çağrılar toplumun tüm kesimlerinedir. Evet iktidaradır, ama belki de ondan önce bizim dışımızdaki muhalefet partilerinedir, Türkiye’deki bütün demokrasi güçlerinedir. Gelin burada güçlerimizi birleştirelim diyoruz. Gerçekliği yok sayan ve kendimizi kandıran yoldan ayrılalım. Tarihi bir fırsat var, önümüzde seçimler yaklaşıyor. HDP olarak tutumumuzu bütün açıklığıyla aylar önceden ortaya koyduk. Biz ne bu zorba iktidarı ne de eski köhnemiş zihniyeti devam ettirecek arayışları kabul ediyoruz. Hayır bu zorba iktidarı da istemiyoruz, eski köhnemiş sistemi yeniden canlandırma arayışlarını da kabul etmiyoruz.
 
YÜRÜYÜŞÜMÜZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ
 
Biz gerçek alternatiflerin peşindeyiz. Bu ülkede yoksulluğa çözüm, bu ülkede gençlerin geleceksiz bırakılması, umutsuzluğa hapsedilmesi politikalarına karşı gerçek siyaset yürütüyoruz. Gerçek siyaset gerçekliği gören, toplumu gerçekliğiyle iç içe olan siyasettir. Bedeli vardır. Ödedik, ödüyoruz, gerekirse ödemeye devam ederiz. Fakat burada vazgeçmeyeceğimiz şey demokratik, özgür, eşit yurttaşlığa dayalı kalıcı barışın sağlandığı bir gelecektir. Bunun için her türlü mücadeleyi demokratik alanda, sürdüreceğiz, bizim bu itirazlarımıza, bu haykırışımıza, bu mücadelemize nereden engel çıkarsa çıksın yürüyüşümüzden vazgeçemeyeceğiz. Bu ülkeye demokratik çözümü de kalıcı barışı da güçlü demokrasiyi de bu kararlılık getirecektir. Bu inanç getirecektir. Hepimiz buna sarılalım değerli arkadaşlarım.  
 
 HER ALANDAKİ TECRİDE KARŞIYIZ
 
Şimdi çözümsüzlük politikalarına itirazı tecrit ediyorlar. Yani biz çözümsüzlüğe itiraz ettikçe sesimiz kısılıyor. Savaş politikalarına karşı mücadeleyi tecrit ediyorlar. Yoksulluğa, talana, soyguna, yalan karşı mücadeleyi tecrit etmeye çalışıyorlar. Dediğim gibi bu sadece iktidardan gelmiyor, kendine muhalefet diyen başka çevrelerden de geliyor. Kısacası İmralı’daki tecrit de bunun bir parçasıdır. Buna karşı itirazı da tecrit etmek istiyorlar. Yani çözüm için demokratik, özgür bir gelecek için yürütülen her türlü çabayı, barış için verilen her türlü mücadeleyi, eşit yaşam, onurlu yaşamak için verilen mücadeleyi tecrit etmeye çalışıyorlar. Tecrit politikasını her tarafa yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. HDP varsa ve var oldukça her alandaki tecride karşı da aynı kararlılıkla mücadele var olacaktır. Mücadele varsa umut vardır umut varsa başarı kaçınılmazdır. 
 
ÖNERİSİ OLAN ORTAYA KOYSUN
 
Tekrar bu bahsin sonunda şunları herkesin dikkatine sunuyorum. Ölüm siyasetine, savaş siyasetine, çözümsüzlüğe karşı kimin önerisi varsa ortaya koymalıdır. Çözüm için hangi yöntemi savunduğunu herkes açıkça belli etsin. Aynı politikalar girdabında bu toplumu sefalete, ölümlere, zulme mahkum eden anlayış mı; bu girdabı kırarak barışı çözümü demokrasiyi hedefleyen anlayış mı? Artık kimsenin kendi pozisyonunu gizleyecek, orta sahada top dolaştıracak alanı kalmadı. Evet finale doğru yürüyoruz, herkes gerçek hedefini amacını ve gelecek için taahhütlerini sözlerini daha açık söylemek zorundadır.
 
HER KESİMLE KONUŞMAYA HAZIRIZ
 
Biraz önce yine söyledim HDP bunu çok net ve dürüst bir şekilde yapıyor. Seçimlerde nasıl davranacağımızı bir buçuk yıldır anlatıyoruz. Spekülasyonlar ve manipülasyonlar boştur kimse bunlara kulak vermesin. Biz diyoruz ki parlamento seçimlerine en geniş demokrasi ittifakıyla mevcut ittifaklar dışında en geniş demokrasi, barış ve çözüm ittifakıyla gireceğiz. Halkların emekçilerin kadınların gençlerin çözüm demokrasi ve barış isteyenlerin iradesini en güçlü şekilde mecliste taşıyacağız. Meclisi sarayın bir uzantısı olmaktan çıkaracağız halkların sorunlarının tartışıldığı hakikatlerin konuşulduğu çözümün arandığı bir platform haline getireceğiz. Elbette bütün mesele mecliste büyük çoğunlukla bulunmak değildir. Halkın bulunduğu her yerde toplumun her kesiminde mücadele etmeye devam edeceğiz. Bize karşı önyargılar varsa buna karşı toplumun her kesimiyle konuşmaya hazırız. Bizim duruşumuzdan kaygı duyan kim varsa bizimle açıkça diyaloga gelsin. Halkın içinde bizimle bunu bu diyaloğu kuramayacak kadar uzak mesafeler varsa o mesafeleri kapatmak da bizim sorumluluğumuzdur.
 
Halkın her kesimiyle kaygısı olan hatta öfkesi olan dahası bize düşman gözüyle bakan bütün toplum kesimleriyle konuşmaya diyaloğa hazırız. Gerçekliği anlatmak için elimizden geleni yapmaya hazırız. Gelen eleştirilerin hepsini samimiyetle değerlendirmeye, kendimizi düzeltmeye ve gerekirse değiştirmeye hazırız. Bu ülkeyi bu şekilde düzeltebiliriz. Buna varız, buna hazırız, bunun da çabasını önümüze hangi engel çıkarılırsa çıkarılsın yürütmeye devam edeceğiz, mücadelesini vermeye devam edeceğiz. Evet gündemde ekonomi var. Gündemde ekonomi var, yoksulluk sefalet var ama hepsinin kesiştiği nokta ortada. 
 
MÜZAKEREYE HAZIRIZ
 
Bugünkü konuşmamda üzerinde bu kadar durmamın nedeni de bu. Spekülasyonların bir parçasına daha da cevap vermem gerekiyor. Parlamento seçimleri için çizdiğimiz yol çok nettir. Çağrılarımız açık, müzakere ile açık diyalog ve mutabakat ile ortak aday fikrine açık olduğumuzu söyledik. Müzakere başlıklarımızı da bütün kamuoyuna geçen yılın 27 Eylül’ünde ilan ettik. Hiçbir saklımız gizlimiz yok. Cumhurbaşkanlığı seçiminde politikamız budur. Açık müzakere, doğrudan diyalog ve gerçeklerle yüzleşme temelinde bir mutabakat. Eğer bu saydığımız yöntem karşılık bulmazsa, hiç tereddütsüz kendi yolumuzda yürümeye devam edeceğiz. Kimse öyle imalat falan beklemesin. Açık söylüyorum. Bu yöntem karşılık bulmazsa şüphesiz kendi adayımızı, demokrasi ittifakının adayını çıkarmayı da önümüzde en önemli seçenek olarak tutuyoruz. Bu kadar. Buradan hiç başka şeyler aramasın kimse.
 
SAKLADIĞIMIZ BİRŞEY YOK
 
Kulis bilgileriymiş de şuymuş da buymuş da efendim niyetler başkaymış yok böyle şeyler. Buradayız, herkesle konuşmaya açığız. Sakladığımız bir şey yok. Bizden daha şeffaf politika yapan yok. Bizden daha dürüst davranan parti de yok. Bizim dışımızdaki çekişmelere bakın. Bu klişeleri sevemem ama Murathan Mungan’ın bir sözünü hatırlamadan da edemem. ‘Klişeler hayatın gerçekliğinden türemiştir’ Yani bizim saklımız, gizlimiz yok. Her şeyimizle ortadayız. Her şeyimizle açıkça yürüyoruz. Bizim dışımızdakilerin yaptıkları şey çok büyük ölçüde, bizim dışımızda kalan güçlerin yaptıkları şey Bizans oyunlarıdır. Bir halkın gerçekliğiyle mücadele yürütüyor, siyaset yapıyoruz. Bakın Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yapılan tartışmalara karşımıza o klişe sözü tekrar ediyorum. Bizans mı dersiniz Osmanlı mı dersiniz ne derseniz deyin. Yani sürekli farklı oyunlar. 
 
HDP ÇÖZÜM GÜCÜDÜR
 
Karanlık ilişkiler acayip senaryolar ve buraya boğulmuş tartışma. Hayır biz toplumun sorunlarına çözüm istiyoruz biz bu ülkenin gerçekler sorunlarıyla yüzleşmeyi ve gerçek bir aydınlığı istiyoruz. O nedenle bizim ağzımızdan çıkanların dışında kimse başka söze itibar etmesin. Konferansımızı topladık 6-7 Haziran tarihinde kararlarımızı aldık büyük direniş büyük yürüyüş şiarıyla yaptık. Gerçekten de öyle büyük direniyoruz, büyük yürüyoruz. 3 Temmuz’da kongremiz var, bu yürüyüş bir çözüm gücünün ne olması gerektiğini ortaya koyacak bir görkemli kongreye taşınacaktır. HDP çözüm gücüdür, önümüzdeki kongre bunun en görkemli şekilde herkese gösterileceği bir büyük şölen olacaktır. Yolumuz açık olsun.” 

Diğer başlıklar

15/06/2022
21:55 Röportaj paylaşan gazeteci Tunç hakkında dava açıldı
21:41 Demirtaş tişörtü giyen çocuk ve annesi gözaltına alındı
21:27 Su kanalına giren çocuk yaşamını yitirdi
21:08 Fed faiz kararını açıkladı
20:47 İki yıldır kayıp olan kadının katledildiği ortaya çıktı
20:16 Denizli’de şüpheli kadın ölümü
20:06 Duhok’a saldırı: 2 yaralı
20:00 Sancar’dan Soylu’ya: Öyle kuru sıkı şantajlarla bir sonuç elde edemez
19:38 Bağlar’da iki grup arasında çatışma
19:09 Bülbül: Alevi sorunu eşit yurttaşlık temelinde çözülmeli
18:51 İzmir’de KHK eylemi 216'ncı haftasında
18:36 EMEP yoksulluğa karşı imza kampanyası başlattı
17:53 TÜM Bel Sen TİS'in uygulanmasını istedi
17:37 KESK’ten zamlara karşı fatura yakma eylemi
17:26 AKP’li Tunç’tan görevinin ilk gününde HDP’ye ayrımcılık
17:14 ODTÜ’de 2 akademisyen görevden alındı
17:08 Beştaş: Kürt gazetecilere yapılan zulme hep birlikte cevap verelim
16:55 Hasta tutuklular için toplanan imzalar bakanlığa gönderildi
16:48 HDP’den AKP’ye: Öcalan 2013-2015’te baş müzakareciydi
16:37 Gazeteciler Diyarbakır Adliyesi’nde:16 gazeteciye tutuklama talebi
15:55 ‘Kırklar Cezaevi Müdürü çocuklarımıza zulüm ediyor’
15:51 Caferbey'deki katı atık tesisinin iptal davasında karar çıkmadı
15:40 Tahir Elçi davasında Ahmet Davutoğlu dinlenecek
15:38 Gözaltına alınan damat ve ailesi tutuklandı
15:32 Elçi cinayetinde kayıp görüntüleri fark eden avukat şüpheli yapılmak istendi
15:23 Tahir Elçi davası avukatları: Adalet er ya da geç tecelli edecektir
15:07 Gözaltına alınan damat ve ailesine tutuklama talebi
14:54 Hukukçular Cenevre’de buluştu: İmralı’da mutlak iletişimsizlik hali uygulanıyor
14:41 Sayfo Katliamı’nın 107’nci yılı: Unutmadık, unutturmayacağız
14:26 Sıla Şentürk’ü katleden fail hakkında iddianame hazırlandı
14:23 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi: 'Artık yeter' deme zamanı
14:15 Sağlık emekçileri iş bıraktı: İtiraz ediyoruz
14:13 Türkiye saldırısında Êzidî çocuk ve dedesi yaşamını yitirdi
14:05 Aydeniz hakkında soruşturma başlatıldı
13:39 'İnsanca yaşam için ek zam istiyoruz'
13:04 ‘Özgür basın hakikati yazmaya devam edecek’
13:01 Soylu HDK’ye operasyonu talimatla yaptıklarını söyledi
12:57 Defend Kurdistan İnisiyatifi’nden ‘Kan Kuyusu’ eylemi
12:40 Duvar çizimleri nedeniyle yargılanan sanatçıya ceza
12:39 İHD’den gazetecilerle dayanışma ziyareti
12:23 İHD'li Adile Erkan gözaltına alındı
12:20 EFJ Başkanı: Gazetecilerin gözaltına alınması basın özgürlüğü ihlalidir
12:05 Yeni Yaşam Kadın Eki’nin yeni sayısı yayında
12:04 Tutuklu yakınları: Dünya sesimizi duydu, ATK duymadı
12:03 Şenyaşar ailesi: Mücadelemiz büyüyerek devam edecek
12:03 Gazeteciler adliye önünde: Özgür basını susturamayacaksınız
11:28 Yargıtay Serêkaniye’den kaçırılanlara verilen 'müebbet' cezayı bozdu
11:06 MİT’ten Tahir Elçi davası tanığına tehdit: Biz öldürdük diyeceksin
10:44 Patnos Cezaevi’nde şüpheli ölüm
10:41 Tahir Elçi davası başladı
10:12 Irak'ta pay kapma mücadelesi ve çatışma riski
10:11 Gazeteciler adliyeye sevk edildi
10:05 Hizan’da silahlı kavga: 1 ölü 3 yaralı
09:52 ABD ve NATO’nun 'piyonlu' planı
09:48 Ardından birçok Avînar doğdu: Anıları hep benimle
09:45 Deniz Poyraz davası: Yargı üç maymunu oynuyor
09:21 Cenaze saklama kabında aileye teslim edildi
09:12 Tahliyeden sekiz ay sonra infazı yakılan şair Saraç tutuklandı
09:07 Gözaltındaki gazetecilerin aileleri: Bildikleri yoldan geri adım atmazlar
09:05 Sosyolog Erdilek: Toplum savaş nedeniyle mutsuz ve umutsuz
09:03 İzmir'in renkli sokağında ikinci el kitap bile satılmıyor
09:01 ‘Özgür basını susturamayacaklar’
09:00 15 HAZİRAN 2022 GÜNDEMİ
08:10 Sansür yasasının 15 maddesi kabul edildi
14/06/2022
23:59 Sarı kırmızı yeşil şal takan damat ile 9 kişi gözaltına alındı
23:50 Van Gölü'nde bir erkek cesedi bulundu
23:14 Şüpheli şekilde yaşamını yitiren Sakcak defnedildi
23:02 İsviçre’de kadın grevinin yıldönümünde eylem
22:12 Aysel Tuğluk hakkında yeniden infaz erteleme süreci başlatıldı
20:56 Adliyeye sevk edilecek gazetecilerle dayanışma çağrısı
20:44 Dezenformasyon yasası görüşülüyor: Tekçi medya yaratılmak isteniyor
20:17 Davacı kadınlar: Karar ne olursa olsun vazgeçmeyeceğiz
19:40 Susma hakkını kullanan gazetecilerin ifade işlemleri sona erdi
19:39 Toğrul: Kürt gazeteciler Ape Musa’nın kalemini yere düşürmez
19:17 Danıştay savcısı İstanbul Sözleşmesi feshinin iptalini istedi
18:46 ‘AKP-MHP iktidarı seçim çalışmasını HDP'ye saldırı üzerine kuruyor’
18:35 DBP PM üyesi Başak gözaltına alındı
18:33 Yalova’da iş cinayeti
18:27 Batman'da bir polis eşini ve çocuğunu katletti
18:21 Polise tokat atmak AKP ve MHP’ye münferit, HDP’lilere suç!
18:00 Adana’da tarım işçilerinin çadırları çamur içinde
17:56 IFJ ve Fransız gazetecilik sendikalarından gazetecilere destek
17:50 Gözaltındakiler susma hakkını kullandı
17:31 Muğlalılar çimento fabrikası ruhsatının iptalini istedi
17:28 İl Sağlık Müdürlüğü'nden radyasyon sızıntısı açıklaması
17:15 Bildiri dağıttığı için yargılanan 8 kişiye beraat
17:05 Ulaş hakkındaki davada mahkemeden 'takipsizliği kaldır' iması
17:04 Ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan 2 sanığa tahliye
17:00 AABK Kurucusu Öker serbest bırakıldı
16:32 Hukuk örgütlerinden ortak açıklama: Gizli tanık beyanlarıyla hüküm kuruluyor
16:23 Irak’ta hükümet kurmak için yeni adım
16:05 Ağır yaralanan işçi yaşamını yitirdi
16:03 İzmir'deki Adalet Nöbeti: İmralı kapılarını açın
16:02 Ambulans şoförü kendini Sağlık Bakanlığı önünde araca kilitledi
15:49 AABK Kurucu Başkanı Turgut Öker gözaltına alındı
15:48 7 gündür gözaltında tutulan gazetecilerin ifade işlemleri başladı
15:45 Özgürlükçü Demokrasi davasına ‘dosya incelenmesi’ ertelemesi
15:37 Kanun teklifine karşı sağlıkçılar iş bırakıyor
15:10 Özgür Gündem ile dayanışma davası ertelendi
15:03 Urfa Adliyesi önünde kitlesel Adalet Nöbeti
14:55 Derelûk ve Amediye’ye özel tim sevkiyatı
14:34 HDP Genel Merkezi önünde provokasyon
14:27 ‘Dersim’deki operasyonları derhal durdurun’
14:27 Kılıçdaroğlu: 20 gazeteci hangi gerekçeyle içerde?
13:55 ‘985 asker hayatını kaybetti, 3 helikopter düşürüldü’
13:50 Gemlik Yürüyüşü’nde yaralanan Ayata suç duyurusunda bulundu
13:49 EFJ'ye ilk kez kadın başkan seçildi
13:41 Sağlık örgütleri yarın iş bırakıyor
13:40 Kaftancıoğlu’nun parti üyeliği düşürüldü
13:27 Dersim’deki gazetecilerden gözaltı tepkisi
13:24 Tunç davasında tanık: Böyle bir ifade vermedim
13:05 699 maden ihalesine karşı dava açıldı
13:03 Avukatlar Öcalan ile görüşmek için başvuruda bulundu
12:59 Adalet Nöbeti: Bu zulmü kabul etmiyoruz
12:58 Adana Mersin arası tren ücretlerine zam
12:46 Meclis'in cezaevi raporunda Tuğluk ve açlık grevindeki tutuklular yok
12:45 Sancar’dan Gemlik açıklaması: Çözümsüzlüğü yaratan her türlü uygulamayı reddediyoruz
12:24 Savcı belediye eşbaşkanları için ceza istedi
12:18 İstanbul Sözleşmesi davası Danıştay’da görülüyor
12:05 DER-KAP Projesine karşı açılan dava reddedildi
12:03 DFG ve MKGP: Hakikatin sesi olmaya devam edeceğiz
12:00 Radyasyon sızıntısını sordu: Soruşturma başlatıldı mı?
11:58 MEBYA-DER üyesi Şık’a hapis cezası
11:50 Hîzba Zehmetkêşanî üyesi Mistefa: Ekonomik ilişkiler milli çıkarların önüne geçti
11:40 Milletvekili Kaya'nın yargılandığı dava ertelendi
11:34 CHP’den SADAT hakkında suç duyurusu
11:03 Adil Osman: Kürt halkı KDP’yi affetmeyecektir
11:01 Selahattin Demirtaş’lı kitap ayracı ‘cezaevi güvenliği için tehdit’
10:38 Katledilen Şenyaşar ailesinin fertleri mezarları başında anıldı
10:36 Kadınlar Danıştay önünde: İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz
10:35 AKP’li Meclis Başkanı milletvekili Aydeniz'i hedef aldı
10:14 Mikail Aslan'dan 4 kentte konser
10:09 Gazeteciler 7 gündür gözaltında
10:00 Fındık fiyatının belirlenmemesine tepki
09:58 Abdurrahman Arslan keyfi olarak hücrede tutuluyor
09:40 Şenyaşar katliamı: Suruç esnafı adaletsizliğe karşı kepenk açmadı
09:32 Bursa’ya çalışmak için gelen 15 yaşındaki çocuğun şüpheli ölümü
09:26 Irak’ta hükümet neden kurulamıyor?
09:17 Annesi ve kardeşini yitirdiği katliamın tek tutuklusu oldu
09:12 Afyon Cezaevi’ndeki açlık grevi 21'inci gününde: Talepler karşılansın
09:11 Tek isteği 4 yıldır görüşüne gidemediği oğlunu son kez görmek
09:10 5 yıldır kızının cenazesini alamıyor
09:07 Düzkan: Baskılar Kürt basınıyla sınırlı kalmayacak
09:04 Öğrenciler açlık sınırının 7 kat altında bursla yaşamaya zorlanıyor
09:01 Savaşın ve ekonomik krizin yaylaya yansıması: Geçinemiyoruz
09:00 TZOB’da seçim tasfiyesi: 3 ilçenin odaları kapatıldı
09:00 14 HAZİRAN 2022 GÜNDEMİ
08:03 Gözaltındaki gazeteciler: Süreç delil uydurma sürecine evriliyor
13/06/2022
22:36 Bingöl’de Çavuşoğlu için okullara talimat
21:21 Gemlik Yürüyüşü’ne katılan 2 kişi tutuklandı