Federe Kürdistan Bölgesi’nde sendrom yaşayan Türkiye, KDP işbirliğinde 17 Nisan’da Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine yönelik saldırılarında istediği sonucu alamıyor. Türkiye’nin sınır ötesine yönelik saldırıları Irak anayasasına göre egemenlik ihlalini oluşturan ve uluslararası suç olan kimyasal silah kullanımına rağmen uluslararası sessizlik sürüyor. Federe Kürdistan Bölgesi’nden gazeteci Karwan Hewram, Türkiye’nin saldırı konseptini ve uluslararası güçlerin rolünü değerlendirdi. 

 

KÜRTLERE KARŞI YENİ KONSEPT 

 

Hewram, DAİŞ’in Kuzey ve Doğu Suriye’de yenilgisinin ardından Türkiye’nin 2015 yılından itibaren Kürtlere yönelik yeni bir konsept başlattığını belirterek, bu noktada NATO ve Rusya ile anlaşmalar yapıldığını söyledi. Hewram, bu anlaşmalar kapsamında Kürtlere yönelik gerçekleştireceği saldırılarda uluslararası kurumların sessizliği konusunda anlaşmaya varıldığını kaydetti. 

 

TÜRKİYE KDP İŞBİRLİĞİ 

 

Türkiye ile KDP işbirliğine değinen Hewram,“17 Nisan gerçekleştirilen saldırılarla hedeflerine ulaşmayı istiyorlar.7 yıl boyunca yapılan ve başarısız olan bütün planların sonucunu almak istiyorlar. Garê’deki başarısızlığı, 21 Nisan 2021’de başlayan ve büyük bir direnişle boşa çıkartılan saldırıların ardından bu sefer Zap, Avaşîn ve Metîna’ya yönelik bir saldırı gerçekleştirdiler. Geçmiş yıllarda gerçekleştirdikleri saldırılardan aldıkları yenilgilerin tecrübesiyle yeni bir konseptle saldırı başlattılar. Bu saldırıda ağırlıklı olarak teknolojik silahlar kullanılıyor. Bu saldırıda bir de KDP de Kürtlere karşı yürütülen saldırılara resmi bir şekilde katıldı” dedi. 

 

‘KDP, İŞGALCİLERİN ENSTÜRMANI OLMUŞ’

 

KDP’nin işbirliğini “İşgalci güçlerin enstrümanı” olarak tanımlayan Hewram,“İran’daki Şah rejimi sürecinde Mesut Barzani 1979-80 yılları ile 1983-84 arasında Rojhilat’ki Kürt hareketlerine karşı kullanıldı. Rojhilat’taki mücadele tasfiye edildi. Ardından Rojhilat halkı için karanlık bir süreç başladı ve tüm bunlar KDP eliyle yapıldı. Asıl faktör İran gibi görünüyordu ama alttan bunu yapan KDP’ydi.  Yine 1985’ten sonra Başûr Kürdistan’ında sol ve sosyalist kesimlere karşı saldırılar gerçekleştirdiler. Bu saldırıları hem Başûr Kürdistan’ındaki İslami kesime hem de Iraklı sol sosyalist kesime karşı uyguladılar. O süreçte KDP çok kötü bir rol oynadı. Baas rejiminin, İsrail ve Amerika’nın çıkarlarının enstrümanı oldu” diye belirtti. 

 

SALDIRI KDP ALANLARINDA BAŞLADI 

 

Kürtlere karşı yeni bir siyasetin devreye konulduğuna işaret eden Hewram, “KDP eskiden Kürt mücadelesini tasfiye etmek için ajanlıkla, kölelikle işgalci devletlere bağlıydı. Şimdi de her anlamda işgal operasyonuna dâhil oluyor. Eskiden inkâr ederdi veya üstünü örmeye çalışırdı ama şimdi inkar etmek veya saklamak için uğraşmıyor. Artık ihanetlerini açık bir şekilde bunu ifade ediyorlar. Mesut Barzani, Nêçîrvan Barzani ve Mesrur Barzani’nin 2021 yılında Rojava’ya karşı yaptıkları açıklamada, artık açık bir şekilde koruculuk görevini kabul ettiklerini gösterdiler. Yine Türkiye yetkilileri ile Ankara, İstanbul ve Münih’te Mesrur Barzani ve Nêçîrvan Barzani’nin gizli yaptığı istihbari görüşmeler bu operasyonda açık bir şekilde yer aldığını gösterdi. Yine 13 Nisan’da bir görüşme yaptıktan sonra 15 Nisan’da sonra yüzlerce savaş uçağı ve top atışları ile geniş bir saldırı başlatıldı. 17 Nisan’da ise kara saldırısı başladı fakat bu kara saldırısı Bakûr topraklarından değil, KDP’nin kontrol ettiği alanlarda başladı” diye konuştu. 

 

‘KDP’YE KARŞI NEFRET OLUŞUYOR’

 

Federe Kürdistan Bölgesi’nde KDP’nin çok kötü bir imaj yarattığına dikkat çeken Hewram, “Son seçimlerde yüzde 12 kazandığını gördük. Bunu da sahtekârlıkla elde etti. Bu kadar tükenmiş bir güç olan KDP, kendi iktidarını sürdürmek için Türkiye’ye sarılıyor. PKK’ye karşı başlatılan operasyona açık bir şekilde katılıyor. Bununla kendi iktidarını sürdürmeye çalışıyor. Fakat KDP’ye karşı çok büyük bir nefret oluşuyor. Artık toplumun KDP’nin kendini koruculuktan kurtaracağına dair inancı bitti. Çünkü koruculuk içine sirayet etmiş. Bu parti ve güç ihanet üzerine kuruludur. 2022 yılında yine ihanet üzerine kendini yaşatmaya çalışıyor. Kürt halkı KDP’nin bu gerçekliğini net bir şekilde gördü. Toplum artık KDP’nin ihanet çizgisinde olduğunu net bir şekilde söylüyor. KDP’nin etrafında maddi çıkarlar için bulunanlarda, artık KDP’yi terk edecek” şeklinde konuştu. 

 

HALK ALTERNATİF ARIYOR

 

Federe Kürdistan Bölgesi’nde yaşayan Kürt halkının KDP’yi kendine ait bir güç olarak görmediğini ve inancının kalmadığını dile getiren Hewram, şunları söyledi: “Halk artık KDP’ye alternatif arıyor. Irak Kuveyt savaşı yaşandığı zaman Başûrlu halk nasıl ki bir fırsat bulup kendini o despotik yönetimden kurtardıysa, yine en ufak bir fırsat bulduğu zaman KDP yönetiminden de kurtulacaktır. Barzani ailesi, 4 parça Kürdistan’daki Kürtler tarafından Kürt düşmanı olarak görülüyor. KDP tarihinde hiçbir zaman Kürt halkının bu kadar kin ve nefretini üzerine çekmemiştir. Eskiden sadece bazı siyasi çevrelerce KDP’ye ‘hain’ denirdi, şimdi artık toplum ona hain diyor. Bunun için gün geçtikçe KDP daha da eriyor. İktidarını sağlamak için işgalci güçlere sırtını dayıyor ve ilerleyen süreçte kaosta çıkarabilir. Kürt halkının bunlara karşı daha bilinçli olması gerekiyor.”