Birinci Meclis’in 102’nci yılı: Çıkış Demokratik Cumhuriyet’te

img

ANKARA - Birinci Meclis’in feshinden sonraki tüm meclislerin, tekçi ulus-devlet zihniyetinin çözümsüzlüğünü örtmekten öteye gidemediğini belirtirken avukat Emran Emekçi, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Demokratik İttifak ile inşa edilecek olan Demokratik bir Cumhuriyet” perspektifinin çözüm gücüne vurgu yaptı.

Türkiye’nin yasama organı olan Meclis’in kuruluşu üzerinden tam 102 yıl geçti. 23 Nisan 1920’de Ankara’da kurulan Birinci Meclis, Osmanlı Devleti'nin İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmesine karşı koymak amacıyla ilan edildi. Asli görevi yürütmeyi denetlemek olan ve yasama erkini kullanan Meclis, Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal organlarından biri olarak günümüze taşındı. 
 
Kuruluşun ardından geçen 102 yılda Anayasa değişiklikleri ve darbeler gibi birçok etken doğrultusunda değişim yaşayan Meclis’in tarihsel gelişimi, 1’inci Meclis’in Demokratik yapısı, Demokratik Cumhuriyet’in önemi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sonrası işlevsizleştirilen Meclis’in günümüzdeki konumu ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın bu konuya ilişkin tezlerinin çözüm gibi konular üzerinde çalışmaları bulunan Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Emran Emekçi, Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
 
20’nci yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanan krizin, Demokratik Cumhuriyet fikrinin kısmen uygulanmasıyla aşıldığını belirten Emekçi, gelinen aşamada 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanan krizden çıkışın yolunun da Cumhuriyet’in kuruluş dönemindeki gibi Demokratik bir İttifak’ın sağlanmasından geçtiğine dikkat çekti. Emekçi, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Finans Kapital’e karşı tüm ötekilerin birleşik Demokratik İttifakı’ndan söz ettiğini anımsatırken, Erdoğan rejiminin Cumhuriyet’i getirdiği son durumun, Duyun-i Umumiye’yi de geçen bir borçlanma, bağımlılık ilişkisi, yozlaşma ve çöküş sürecinden ibaret olduğunu kaydetti. 
 
Öncelikle kuruluşu Meclisi, halklar açısından ne ifade ediyordu?
 
23 Nisan 1920’de I. BMM adıyla ilan edilen kurucu Meclis, kurtuluş sürecinde emperyalist işgale karşı sahada mücadele eden toplumsal güçlerin (Sosyalistlerin, Kürtlerin, Türklerin, Çerkeslerin, Lazların, Ümmetçi Müslümanların) kendi toplumsal ve siyasi kimlikleriyle temsilini bulduğu çoğulcu bir meclistir. Toplumun ağırlıklı güçlerini temsil etmektedir, demokratik vasfı açıktır. Bizzat Mustafa Kemal 1 Mayıs 1920 tarihli meclis konuşmasında, “Yüce meclisimizi oluşturan şahsiyetler yalnız Türk değildir. Yalnız Çerkez değildir, yalnız Laz değildir. Fakat hepsinin bileşkesi anasır-ı İslam’dır, samimi bir mecmuadır... İşte milli sınırlarımız budur dedik; oysa Kerkük’ün kuzeyinde Türk olduğu gibi Kürt de vardır. Biz onları ayırmadık. Bu nedenle korumaya ve savunmaya çalıştığımız milletler doğal olarak bir tek unsurdan ibaret değildir. Farklı İslam unsurlarından oluşmaktadır. Bu birliği oluşturan her İslam unsuru bizim kardeşimiz ve ortak çıkarlara sahip vatandaşlarımızdır. Elde etmeye çalıştığımız birlik, yalnız Türk, yalnız Çerkez değil, hepsinin karışımı İslam unsurudur” diyor. Meclis’te, Lazistan milletvekilleri ve Kürdistan milletvekilleri açıkça kendi ulusal kimlikleriyle ve kıyafetleriyle mecliste yer almışlardır. Mustafa Kemal’in bu ve benzer konuşmalarına da yansıdığı gibi toplumun dinsel niteliği, milli niteliğinin önündedir. Müslüman Türk ve Kürtler esas toplumsal güçlerdir. Komünizme karşı düşman değildir. Lenin’in şahsında Komünist Enternasyonal’le dostluk içindedir. Meclis zabıtlarında bu olguların izlerine bolca rastlanmaktadır. Sosyalist olmak, Kürdistanlılık ve Lazistanlılık doğal karşılanmaktadır. Açık ki Cumhuriyetin kuruluş dönemi (1919-23) ve 1’inci Meclis’in yapısı, toplumun genel konsensüsünü ve demokratik birliğini ifade ediyordu.
 
 I. Meclis’in Kürt ve Kürdistanlılık özelindeki politikalarından bahseder misiniz?
 
Mustafa Kemal I. BMM açılır açılmaz yaptığı önemli konuşmasında; “Devlet için millet, yeni bir sınır kabul ettik. Bu sınır İskenderun Körfezi güneyinden Antakya’dan, Halep ile Katma İstasyonu arasında Caraplun Köprüsü güneyinde Fırat Nehri’ne kavuşur. Oradan Dirzor’a iner; daha sonra Doğu’ya uzanarak Musul, Kerkük, Süleymaniye’yi içine alır. Bu sınır ordumuzca silahla savunulduğu gibi aynı zamanda Türk ve Kürtlerin oturduğu vatan parçamızı içerir” ve “Bu sınır içinde Türk olduğu kadar Kürt de vardır. Bu unsurlar birbirlerinin haklarına daima saygılıdır” sözleriyle Misak-ı Milli sınırlarına açıklık getirmektedir. Aynı görüşleri Meclis kürsüsünden 1 Mayıs 1920, 3 Temmuz 1920 günü yaptığı konuşmalarda da tekrar eder. Misak-ı Milli bu temelde son şeklini alarak onaylanır ve bu haliyle milletvekillerinin bağlılık yeminine esas teşkil eder.  
 
 1919-1923 dönemi bin yıllık Türk-Kürt stratejik ittifakının demokratik temelde yenilendiği bir dönemi mi ifade ediyor?
 
Birinci Meclis’in onayladığı Cumhuriyet’in kurucu 1921 Anayasası ve Mustafa Kemal’in Lozan öncesi 1923’teki İzmit basın toplantısındaki konuşması bir bütün olarak değerlendirildiğinde 1919-1923 dönemi, aynı zamanda bin yıllık Türk-Kürt stratejik ittifakının demokratik temelde yenilendiği bir dönemi de ifade etmektedir.
 
Bu bağlamda Mustafa Kemal’in BMM reisi sıfatıyla El Cezire Komutanlığına; “Adım adım bütün memlekette halk tabakalarının ilgili ve etkili olduğu mahalli idareler kurulması, iç siyasetimizin gereğidir. Kürtlerin oturduğu bölgelerde ise hem iç siyasetimiz ve hem dış siyasetimiz açısından adım adım mahalli bir idare kurulmasını gerekli bulmaktayız. Milletlerin kendi kaderlerini kendilerinin idare etmeleri hakkı bütün dünyada kabul olunmuş bir prensiptir. Biz de bu prensibi kabul etmişizdir. Kürdistan’da bütün çalışmanın bu amaca dayanan siyasete yönelmesi, El Cezire Cephesi Komutanlığı’na aittir” talimatları, Birinci Meclis’in bugün bile esas alınması gereken Kürt ve Kürdistan politikasına açıklık getirmektedir.
 
 Demokratik özerklik, Meclis gündeminde yer ediniyor muydu?
 
Mustafa Kemal’in 16-17 Ocak 1923’te İzmit Basın Konferansı’nda Vakit Başyazarı Ahmet Emin Yalman’ın Kürt meselesine ilişkin sorduğu soruya verdiği yanıtta “Bizim Anayasa (1921 Anayasası kastediliyor) bir tür yerel özerklikler oluşacaktır. O halde hangi ilin halkı Kürt ise onlar kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir. BMM, hem Kürtlerin ve hem de Türklerin yetkili vekillerinden oluşur. Ve hem Kürtler ve hem Türkler, bu iki unsur, bütün menfaatlerini ve kaderlerini birleştirmişlerdir. Ayrı bir sınır çizmeye kalkmak doğru olmaz” cevabı bugün bile esas alınması gereken çözüm modelidir.  
 
27. döneminde olan yasama organı Meclis, günümüzde Kürt sorununun çözümü de dahil olmak üzere misyonlarını yerine getirebiliyor mu?
 
Sadece 27. dönem bakımından değil Birinci Meclis’in feshinden sonraki tüm Meclisler, tekçi ulus-devlet zihniyetinin ayıplarını ve çözümsüzlüğünü örten asma yaprağı rolünden öteye gidemedi. Türkiye’de toplumsal güçler bakımından esas alınması gereken hala 1919-1923 dönemidir, sonrası karanlıktır. 1919-1923 dönemi, işgale karşı olmanın da ötesinde toplumsal güçlerin (Sosyalistler, laik milliyetçiler, Ümmetçi Sünni-Alevi Müslüman Türkler ve Kürtler, Çerkesler, Lazlar vd.) demokratik ittifakının esas rol oynadığı, demokratik cumhuriyet eksenli toplumsal bir devrimi ifade ediyordu. Ancak Alman yanlısı olmaktan İngiliz yanlısı olmaya kayan İttihatçı kadroların içten kuşatma ve karşı devrimci yönelimleriyle süreç tersine çevrildi. Halen yürürlükte olan Meclis, bu karşı devrim sürecinin devamıdır.
 
İttihatçıların, karşı devrimci olarak pozisyon aldıkları süreçteki yönelimlerine dair birkaç örnek verebilir misiniz?
 
Bunun ilk adımı, sosyalistlerle ittifakı bozan karanlık ve hala aydınlatılamayan Mustafa Suphi komplosudur. Ardından Ümmetçi Müslümanlarla ittifakı bozan Mehmet Akif Ersoy ve Said-i Nursi sürgünleri gelir. Lozan sürecinde İngiliz tezlerinin kabulü (İzmir İktisat Kongresi ile kapitalist sistemin dolayısıyla İngiliz hegemonyasının benimsendiğinin ilanı ve Musul-Kerkük deklarasyonu) ve savaşta kazanılanın masada kaybedilmesi. Sosyalistler, laik milliyetçiler, Müslüman Sünni ve Alevi Türkler ve Kürtler, Çerkesler ve Lazların demokratik ittifakını temsil eden I. BMM’nin 1 Nisan 1923 tarihindeki feshi. 1924 Türk ulus-devlet anayasasına geçiş ardından yürürlüğe konulan Piran Komlosu’yla (13 Şubat 1925) provoke edilen Şeyh Said isyanı bahane edilerek Şark Islahat Planı’nın açıklanması. “Ben elimi Kürt kanına bulaştırmam” diyen Fethi Okyar’ın hükümetten düşürülmesi ve yerine İngiliz yanlısı İnönü hükümetinin başa getirilmesi, başa gelir gelmez Takrir-i Sükûn Kanunu ile tüm muhalif parti, dernek ve oluşumları kapatması gibi bir dizi komplo ve darbelerle içe içe Cumhuriyeti kuran toplumsal güçlerin tasfiyesi ve liderinin etkisizleştirilmesi ile Demokratik Cumhuriyet hedefinden sapılarak, tek devlet, tek millet, tek dil, tek ideoloji, tek partili, tek şefli otoriter Cumhuriyet dönemine (1926-1945) geçilir.
 
 Bu 19 yıllık süreci biraz açabilir misiniz?
 
İkinci Meclis, artık tamamen İngiliz hegemonyasının çıkarlarına göre dizayn edilmiş bir meclisti. Onun uzantısı ittihatçı kadrolar eliyle yürürlüğe konulan bir Türk ulus-devleti ve tek şef İnönü ve tek parti diktası altında demokrasi sorunu alabildiğine ağırlaşır. Gerek 1924 anayasası gerekse ardından yazılan Cumhuriyet Halk Fıkrası (CHF), tüzük ve programında demokrasiye kelime olarak bile yer verilmez. 1926-1945 arası tek partili otoriter veya otokratik cumhuriyet dönemini yaratan ve dışarıdan kontrol eden hegemonik güç Britanya İmparatorluğu iken 1945 ve sonrası dönemde de ABD olacaktır.  Son tahlilde kapitalist hegemonya lehine süregelen komplo ve darbelerle Meclis tekçi ulus-devlet zihniyetiyle sınırlandırılmış, bunun dışına çıkmasına izin verilmemiştir. İngiltere ve daha sonra ABD’nin öncülüğünü yürüttüğü kapitalist hegemonyanın biçtiği rolün dışına çıkmasına izin verilmemiştir. Bu temelde Gladiocu kontrol altında yürütülen Meclis ve güdümlü bir demokrasi söz konusudur. On yılda bir darbelerle burjuva anlamda demokrasiye bile geçit verilmemiştir. Sistemden dışlanan Kürtlerin ve sosyalistlerin mecliste temsiline tahammül edilmemiştir.
 
 1960’lardan sonra Demokratik Cumhuriyet, sosyalizm ve Kürtlerin ortak talepleri, Meclis’e giren Türkiye İşçi Partisi (TİP) tarafından temsil edilmeye başlandı. Ancak TİP 1971 Darbesi’yle kapatıldı. 9 yıl sonra ise Kenan Evren Darbesi devreye girdi...
 
TİP’in kapatılması, tekçi ulus-devlet zihniyetinin Kürtlerin ve sosyalistlerin Meclis’te yer almasına tahammülsüzlüğünü gösteriyordu. Ama buna rağmen demokratik sosyalist gelişmeyi önleyemeyince daha kapsamlı 1980 gladio darbesini uygulamaya koydular. Darbeyi gerçekleştiren MGK’ye parlamentonun üstünde yetkiler tanıyan 1982 Anayasası bu dönemin ürünüdür. Bu Anayasa dil yasağına kadar gitmiş, bütün siyasi partileri ve sivil toplum örgütlerini resmi ideolojinin denetimine almış, sınırlarını tekçi resmi ideoloji olarak belirlemiştir. Buna aykırı tüm partiler kapatılmayla karşılık bulmuştur.
 
Kürtlerin ve sosyalistlerin ortak ittifakını ifade eden tüm partilerin kapatılması, DEP milletvekillerinin yaka paça mecliste gözaltına alınmaları, HADEP’in seçim barajı altında bırakılarak Meclis’te temsilinin önüne geçilmesi, sonrasında kurulan DEHAP ve DTP’nin kapatılması, nihayetinde HDP’nin başına getirilenler, Kürtlerin ve sosyalistlerin sistemden dışlanması tercihinin sonuçları olarak süregelmektedir. Bu durum Birinci Meclis’in feshi ve merkezi liste usulüyle belirlenen İkinci Meclis’ten beri bir türlü demokratik çoğulcu bir Meclis’e ulaşamamanın nedenleri olarak süregelmektedir.
 
Tek adam rejimine geçişle birlikte de Meclis, tamamen işlevsiz, adeta reis tarafından sunulanı onaylayan bir noter haline getirilmiştir.
 
2019’da yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi sonrası tahrip olmuş ve işlevsizleştirilmiş bir Meclis gerçekliği söz konusu. Referandum değişikliği sonrası kurumsallaşan tek adam rejiminin Türkiye’ye getirdiği sonuçlar nelerdir?
 
Siyasal bilimde tanımı yapılan Başkanlık Sistemi, yönetim yetkisini yatay olarak birey ve topluma yayan, dikey olarak da kuvvetler ayrılığı, temsilciler meclisi ve senato şeklinde iki meclisli denge ve denetleme, bağımsız-özerk jürili yargı ve hukukun üstünlüğü esasına dayalıdır. Bununla hiçbir alakası olmayan, tamamen kapitalist hegemonyanın küresel sermaye ve Finans kapitalin 21’inci yüzyıl çıkarlarına göre dizayn edilen tek adam rejiminin Cumhuriyet’i getirdiği son durum; Duyun-i Umumiye’yi de geçen bir borçlanma, bağımlılık ilişkisi, çoklu krizler, yozlaşma ile Türkiye’yi çöküş sürecine götürmek olmuştur. OHAL ve KHK’lerle yürütülen ve daha sonra yasaya dönüştürülen bu süreç, baskıcı, güvenlikçi, tekçi, dinci, milliyetçi ve cinsiyetçi söylemler üzerinden bir yandan Kürtler üzerinde inkâr, imha, ekonomik, sosyal ve kültürel soykırım seferlerine hız verirken, diğer yandan da sosyal-ekonomik haklara, işçilere ve kadınlara saldıran, halkın cebindeki paraları üretimden kopuk finans oyunları ile yoksulluğa ve işsizliğe sürükleyip doğanın altını üstüne getirdi. Büyük finans şirketlerinin sermayelerini beşe ona katlayan ve liberal bireysel özgürlüklere bile tahammül etmeyen tek adam rejimi, bir bütün olarak tekçi söylemlerle devleti, ülkeyi ve toplumu ve bireyi tekeline alarak, Cumhuriyet’i tarihte eşi görülmemiş bir oligarşi, talan ve sömürüyle Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine benzer çöküş sürecine sürüklemiştir.
 
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın sık sık vurgusunu yaptığı Demokratik Cumhuriyet tanımı ile kurucu Meclis’in demokrasi iddiası arasında ne gibi fark ve ortaklıklar var. Öcalan’ın bu konudaki düşüncelerini özetleyebilir misiniz?
 
Öcalan, 1919-1923 sürecini Kürtlerin ve Türklerin ortak tarihi olarak tanımlarken, gelinen aşamada Birinci Meclis’in ruhuna atıfta bulunarak 1921 Anayasası’nın uluslararası hukukun ve çağdaş demokrasinin geldiği aşamanın gereklerine göre güncellenmesini önermektedir. Özellikle 1919-1923 dönemi toplumsal güçlerinin Demokratik Ulus Bloku, Demokratik İttifak veya Demokratik Anayasa İttifakına ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Cumhuriyet’in kuruluş dönemindeki toplumsal güçlerin günümüzdeki karşılığı olan Muhafazakâr, liberal ve radikal demokratların, Demokratik Anayasa ittifakıyla krizden çıkılabileceğini belirtmiştir.
 
Nasıl ki 20’nci yüzyılın ilk çeyreğinde krizden çıkış Demokratik Cumhuriyet fikri ve bunun kısmen de olsa uygulanmasıyla aşıldıysa; gelinen aşamada 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanan krizden çıkışın yolu da Cumhuriyet’in kuruluş dönemindeki gibi Demokratik İttifak’ın sağlanmasından geçiyor. Öcalan, günümüzde toplumun yüzde 10’unu temsil eden yozlaşmış Finans Kapital’in oligarşik tekel, talan ve sömürüsüne karşı yüzde 90’ı temsil eden halkların, ezilenlerin, sömürülenlerin, işçilerin, çevrecilerin, feministlerin ve tüm ötekileştirilenlerin birleşik Demokratik İttifakı’nı tabandan başlayarak adım adım örerek iktidar olunmadığında bile alternatif hükümet tarzında çalışarak, demokratik kurtuluşu ve özgür yaşamı inşa etmekten (radikal demokrasiden) söz ediyor. Son tahlilde Cumhuriyet’in kuruluş yıllarını ve 1921 Anayasası’nı baz alarak evrensel hukuka oturtulmuş demokrasiyi ilke ve değerlerine göre güncelleştirmek, içini tarihin gelişim seyrine uygun kolektif hak-özgürlükler ile doldurmak, Demokratik Anayasa Hareketini oluşturarak tüm topluma mal etmek, devletin uzmanlık gerektiren genel görevlerine çekildiği devlet artı demokrasi sözleşmesi veya konsensüsüne ulaşmak, yaşanan devlet ve demokrasi krizine en iyi yanıt olacaktır.
 
 HDP’nin Demokrasi İttifakı çağrısıyla bir araya gelen ve Demokratik Cumhuriyet vurgusu da dâhil olmak üzere birçok meseleyi ele alacaklarını deklare eden siyasi parti ve örgütlerin ittifak girişimlerini bu bağlamda nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Türkiye’de Türk-İslam milliyetçiliği de (AKP, MHP Cumhur ittifakı), klasik Türk milliyetçiliği de (CHP-İyi Parti Millet İttifakı) çözüm getirmiyor. Geriye üçüncü yol denilen Demokrasi İttifakı kalıyor. Buna muhafazakâr, liberal, radikal tüm demokratların birlik çizgisi, Demokratik Anayasa İttifakı da denilebilir. Demokratik Anayasa İttifakı’nın başarısı, Türkiye’yi ve halkları, yaşanan borç batağından, ekonomik, sosyal, siyasal, hukuk ve adalet krizinden kurtaracak tek alternatif olarak görünmektedir.  HDP’nin bu temelde çözüm odaklı olmayı esas alan Demokrasi İttifakı girişimleri, kapitalist modernite hegemonlarının böl-yönet politikasını boşa çıkartmanın ve halkların demokratik-özgür birliklerinin sağlam dayanağı olmaktadır.  Türkiye’nin önünü ancak böylesi bir Demokratik İttifak açabilir. HDP’nin bu yönlü girişimleri, Türkiye’nin krizden çıkışının ve geleceği Demokratik Cumhuriyet temelinde kazanmanın yolunu ve yöntemini ortaya koymaktadır. Bu temelde sonucu, üçüncü yolu geliştirme ve büyütme çabasının başarısı belirleyecektir.
 
MA / Fırat Can Arslan

Diğer başlıklar

23/04/2022
09:44 HDP’nin esasa ilişkin savunması: Halka duyulan sorumlulukla hazırlandı
09:40 'Newroz’da verilen mesajı 1 Mayıs’a taşıyacağız'
09:17 Diyarbakırlılardan operasyon tepkisi: Sonuç alamazlar
09:09 Kamal Chomani: KDP Türkiye’nin paralı askeri oldu
09:01 Van'da 1 Mayıs savaş karşıtı bir ruhla kutlanacak
09:01 Barış annelerinden çağrı: Saldırılara karşı herkes ayağa kalkmalı
09:01 Tütün çiftçisi: Bu sistemle geçinemeyiz
09:01 Ege cezaevlerinde 331 hasta tutuklu tahliye edilmiyor
09:00 23 NİSAN 2022 GÜNDEMİ
22/04/2022
23:48 Malatya'da bir uzman çavuş vurulmuş halde bulundu
23:03 Zirgan, Şera ve Şehba’nın köylerine saldırı
20:12 Sanatçılardan ‘işgale karşı birlikte durun’ çağrısı
20:04 Kürt Gazeteciler Günü kutlandı: Hakikat karanlıkta kalmadı
19:57 Koronadan 15 yeni vefat
19:50 Operasyon bölgesinde 3 asker daha hayatını kaybetti
19:46 Gebze'de 1 Mayıs başvurusu reddedildi
19:42 Serêkaniyê’de patlama
19:30 HDP'den İzmir'de 1 Mayıs çağrısı
19:24 ‘Adalet Sofrası’nın misafiri HDP’li gençler oldu
18:48 Katledilen Ceyda Yüksel davası yine ertelendi
18:45 Tatvan esnafından yol protestosu
18:28 İstismar faili Ercan’a 60 yıl hapis cezası talebi
18:22 Avukat Altuntaş’ın ilk duruşması görüldü
18:05 Boğaziçi öğrencilerinin yargılandığı dava ertelendi
18:01 Mardin’de 4 mülteci tutuklandı
17:58 Katledilen Berivan Altürk toprağa verildi
17:46 Gezi davasında karar Pazartesi günü verilecek
17:34 Sınır ötesinde TSK’nin askeri üssünde 2 büyük patlama
17:32 Bölge Hükümeti Türkiye ile iş birliğini reddetmedi
17:17 AKP’li Yıldız ailesinden 9 kişi gözaltına alındı
17:15 Şenyaşar ailesiyle görüşen Gergerlioğlu: Adalet sağlansın
17:06 Babacan bu kez Kürt sorununu çözeceğini iddia etti
16:44 Ergani Belediyesi Eşbaşkanı’ndan Soylu’ya: Tutarlı olun
16:32 Gergerlioğlu: Bu ülkeye hukuku biz getireceğiz
16:30 JİTEM Davası’nda EGM’nin çelişkili ifadeleri yeniden sorulacak
16:29 'Krizi biz yaratmadık, faturasını da ödemeyeceğiz'
15:47 Adalet Nöbeti'nde tahliye talebi
15:42 Bildiri dağıtmaktan yargılanan HDP'lilerin ilk duruşması görüldü
15:35 ‘Kürtler KDP’nin işbirliğini görmeli’
15:33 Altürk'ü katleden fail, çocuğunu da ağır yaraladı
15:32 Şirketten Newala Qesaba’daki villa savunması
14:55 Roman kağıt toplayıcılarından eylem
14:48 Barış Anneleri operasyonları protesto etti
14:47 HDP Doğubayzıt ilçe binasına baskın protesto edildi
14:46 Gözaltına alınanların dosyasında gizlilik kararı
14:40 Arslan davasında mütalaa hazırlanacak
14:29 Demirel ve Baluken’in davası görüldü
14:23 STÖ’lerden ortak açıklama: Cezaevlerindeki işkencelerden vazgeçin
14:13 Trabzon’da bir kadın katledildi
14:00 TÜM BEL-SEN Kadın Meclisi: Baskıları kabul etmiyoruz
13:38 SES Adana Şubesi: İnsanca yaşamaya yetecek ücret istiyoruz
13:06 MKGP: Söyleyecek sözümüz yapacak cesaretimiz var
12:52 Öcalan’ın aile ve vasisinden görüşme başvurusu
12:52 Gezi davası karar duruşması: Savcı, AKP taşra teşkilatında bir memur!
12:51 Kürtlerin ihanet tarihi: Barzanilerin kanlı hançeri
12:30 HDP: Kürt halkına yönelen saldırılar karşısında hakikati savunalım
12:17 Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın: Raporlar dikkate alınmalı, tedavi imkanları sağlanmalı
11:56 Şenyaşar ailesi: Başsavcı taraf tutuğu için zulüm devam ediyor
11:39 İslahiye Cezaevi’nde açlık grevi 17’nci gününde
11:27 Ulusal Koalisyon Lideri: Türkiye’nin saldırıları durdurulmalı
11:20 Cinsel istismardan 26 yıl hapis cezası alan Tarhan tahliye edilmiş
11:18 Üç yılı aştı: CPT’nin İmralı’ya gitme zamanı geldi
11:02 Kobanê soruşturmasının kilit sorusu: İşsizlik Sigorta Fonu ile ilişkiniz nedir?
10:46 Kurojahro’ya KDP destekli saldırı
10:46 Türkiye'den Kobanê'ye saldırı
10:26 Eski Adalet Bakanı Heyderi: Türkiye’ye karşı tavır almalı
10:22 Köylüoğlu: KDP çizgisi Kürtleri parçalamaya yöneliktir
10:14 Birinci Meclis’in 102’nci yılı: Çıkış Demokratik Cumhuriyet’te
10:01 HDP Doğubayazıt ilçe binasına baskın: 3 gözaltı
09:42 KNK'li Koç: Ortadoğu Kürdistan üzerinden dizayn ediliyor
09:40 HDP’nin 228 sayfalık savunması: Kapatma anayasa ihlalidir, dava reddedilmeli
09:32 Hem taciz etti hem tedbir kararı aldırdı!
09:32 İşkencenin yaşandığı Timoq’ta 24 gündür yasak sürüyor
09:31 Barış annelerinden Barzani’ye ‘ihaneti bırak’ çağrısı
09:30 Göl, kanal, ekin var ama su yok!
09:29 Urfa’da araç sulama kanalına düştü: 3 ölü, 2 kişi kayıp
09:29 Uludere'de ağır yaralanan kadın hayatını kaybetti
09:08 PKK’ye karşı savaşan asker: Gücünü çok iyi biliyorum
09:08 74 yaşındaki Kılıç’a 'kuvvetle mümkün' davası
09:02 Diyarbakırlılar: İktidar halkın parasını silaha yatırıyor
09:02 Operasyonla birlikte ağaç kıyımı başladı: Bu katliama son verin
09:01 'Bu düzen böyle gitmez birlikte düzeltelim'
09:01 İMO: Kaçak yapıları ifşa edeceğiz
09:00 Barış Anneleri: KDP Kürtlere savaş açtı
09:00 Çağlar Demirel’in ‘iade ediyoruz’ sözlerine dava
09:00 22 NİSAN 2022 GÜNDEMİ
21/04/2022
21:24 CHP’li Seyhan Belediyesi Başkanı Akay'a saldırı
21:13 Şırnak’ta bir kadın ağır yaralandı
20:43 Korona tablosu: 17 vefat, 3 bin 354 yeni vaka
20:26 Kadınlar 'Yeryüzü Sofrası'nda buluştu
20:21 Mardin’de şüpheli kadın ölümü
20:02 AP Kürt Dostluk Grubu: Kürt sorununa siyasi bir çözüm bulunsun
19:50 Babacan, ne Kürt’e ne de Kürt sorununa değindi
19:28 Yeni Yaşam e-Gazete aboneliği başlatıyor
19:20 TİP: Şenyaşar ailesinin adalet çağrısına kulak verilmeli
19:14 Afganistan’da camide patlama: 5 ölü, 65 yaralı
19:08 Bağdat, Kerkük ve Mahmur’da saldırılar protesto edildi
18:04 Gazeteci Türfent’in mahkumiyeti AİHM’e taşındı
17:50 Fırat İnsan Hakları Örgütü’nden BM’ye çağrı
17:39 Til Temir’e bombardıman: 3 yaralı
17:07 Mahallelilerden AKP'li belediyeye kanalizasyon tepkisi
16:43 Jandarma, ifade vermeye giden yazarı 'operasyonla' yakaladı!
16:41 ‘Direniş ruhuyla 1 Mayıs alanına akalım’
16:22 İBB, Barış Akademisyeni Veyis Altıntaş’ın işine son verdi
16:22 Mahkeme: Efe Tektekin'i ezen polise kusur yüklenemez
16:17 Tutuklu yakınları: Hasta tutuklular serbest bırakılsın
15:25 Aşiretlere çağrı: Türkiye’nin saldırılarına karşı ses çıkarın
15:02 Zikri Zêbari: KDP ekonomik çıkarları için savaşı yürütüyor
14:37 Malatya’da şüpheli kadın ölümü
14:26 RES'e karşı imza toplandı
14:26 PYD: KDP Türkiye ile ilişkilerine son vermeli
14:25 Tutuklu yakınları: Sözde değil, somut adım atılsın
14:18 Tecavüz failinin tutukluluğuna devam kararı
13:49 Emekçilerden Şenyaşar ailesine destek ziyareti
13:44 Tutuklu yakınlarına polis engeli
13:41 Berkin Elvan’ın anne ve babası hakim karşısına çıktı
13:40 AYKAY-DER Eşbaşkanı Bayav gözaltına alındı
13:21 Rusya’da Türkiye’nin saldırıları ve KDP protesto edildi
13:20 Zorla geri gönderilmek istenen mültecinin intihar ettiği iddiası
13:01 Sivil Cuma namazı davası: Nerede namaz kılacağımızı savcılara soracağız!
12:50 Malatya’da halk altın arama çalışmalarını protesto etti
12:41 Van halkına 1 Mayıs daveti: Faşizme karşı mücadeleye
12:39 Akademisyen Mentik: KDP Türkiye tarafından kullanılıyor
12:33 Taksim Dayanışması: Gezi’yi savunmak suç değil
12:31 Prof.Dr. Durmuş: Bu savaş yoksulluğu arttıracak
12:08 DİSK-AR: Salgın döneminde TİS kapsamı geriledi
11:45 Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
11:32 Şenyaşar ailesi: Adaletin aynası Urfa Adliyesi’nin kapısıdır
11:16 El Maliki: Türkiye’ye tahammülümüz kalmadı
11:15 HDP’li Ceylan ve Alökmen’in duruşması görüldü
11:05 ‘Savaşın kaybedeni Kürtler olmayacak’
11:01 Günay: Sınır ötesine saldırı, iktidarın ömrünü uzatma savaşıdır
10:55 AKP-KDP saldırılarına uluslararası tepki
10:51 TÜGVA’nın olduğu binada patlama
10:24 Karayılan: Türkiye Yeni Osmanlıcılık hayallerini hayata geçirmeyi amaçlıyor
10:22 Devecioğlu: Sınır ötesi operasyon iktidarın yeni seçim hamlesi
10:21 CPT harita yayınladı: Türkiye 5 yeni üs kurmaya çalışıyor
10:19 Silivri'de intihara sürüklenen Kasal: Kabus görüyorum, korkuyla yaşıyorum
10:18 Gabar’a sürülen koruculara ağaç kestiriliyor
10:18 Evin duvarını direniş hafızasına dönüştürdü
10:16 Toğrul, İslahiye Cezaevi’ndeki açlık grevini Meclis gündemine taşıdı
10:16 Karamus: Türkiye, KDP’yi piyon olarak kullanıyor
09:36 Işık: Türkiye kendi geleceği açısından riskli bir oyuna girdi
09:05 Sendikalı kadınlara ‘İstanbul Sözleşmesi’ sürgünü
09:02 Kürt gazeteciliği 124 yaşında: Deniz suyu içmekle bitmez
09:02 Kulu: Yasal güvence olmadan Aleviler için kararın önemi yok
09:02 124 yıldır Kürtlerin sesi, soluğu olan basının dünü ve bugünü
09:01 İftarda artan yemekleri alan işçilere açılan davada beraat
09:01 Eğitim Sen: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği dersi müfredata alınmalı
09:01 Malatya madencilikle delik deşik edildi: Biat eden halk istiyorlar