İnsan hakları örgütlerinin "ölüm evleri" olarak nitelendirdiği cezaevlerindeki hasta ve infazını tamamlamalarına rağmen tahliye edilmeyen tutuklular için başlatılan Adalet Nöbeti eylemleri sürüyor. Eylemin sürdüğü yerlerden biri de Diyarbakır. 16 Kasım 2021 tarihinde Diyarbakır Barosu’nda nöbet eylemi başlatan aileler, geçtiğiz haftadan itibaren eylemlerini Diyarbakır D Tipi Cezaevi, Adli Tıp Kurumu ve Diyarbakır Adliyesi önüne taşıdı. Aileler, bunun yanı sıra taleplerinin karşılanması ve sahiplenilmesi için çeşitli ziyaretlerde bulunuyor. Aileler, söz konusu eylemlerinde çeşitli zorluklarla da karşılaşıyor. Ailelere destek vermek için açıklamaya katılmak isteyen sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcileri her defasında polisler tarafından engelleniyor. Aileler, buna rağmen 3 merkezin önünde bir araya gelmekten vazgeçmiyor.   

 

Aileleri eylemlerinde yalnız bırakmayan avukatlardan biri olan Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD- FED) yöneticisi Yusuf Çakas, ailelerin talepleri ve neler yapılması gerektiğine dair konuştu.  

 

HAKLI TALEPLERİ

 

Çakas, ailelerin temel talebinin hasta ve infazı tamamlanan tutukluların özgürlüğü olduğunu söyledi. Ailelerin aylardı devam eden eylemdeki taleplerinin haklı talepler olduğunu vurgulayan Çakas, eylem başladığı günden bu yana 7'si hasta toplam 10’dan fazla tutuklunun yaşamını yitirdiğini anımsattı. Çakas, cezaevlerinde yaşanan ölümler ve taleplere dair Adalet Bakanlığı tarafından bugüne kadar herhangi bir açıklama yapılmamasını ise "vahim bir durum" olarak değerlendirdi.

 

Ailelerin etrafında kenetlenmek, hukuki ve insani çağrılarına cevap olmak istediklerini belirten Çakas, "Ancak çeşitli engellemelerle karşılaşıyoruz. Açıklama yapılırken kimin katılıp kimin katılmayacağı gibi. Siyasi partiler katılmasın ya da sadece eşbaşkanlar katılsın gibi çeşitli engeller söz konusu. Bu haklı, insani ve hukuki taleplerimizi dile getirmemize rağmen toplanmamıza engel olunuyor. Halbuki bunun önünde herhangi bir hukuki engel yok. Bu ailelerin talepleri bellidir ve bunun için Ankara’ya kadar gitmişler. Görüştüğü kişiler ailelere söz verildi. Ancak verilen sözler yerine getirilmedi" diye konuştu. 

 

'HUKUKUN YOLU BURADAN GEÇER'

 

Çocukları için adalet arayışında olan ailelerin yanında olmanın hem insani hem de hukuki bir görev olduğunu vurgulayan Çakas, "Bu görevi yerine getirirken engellenmemiz gerekir. Hatta kolluk kuvvetleri bizleri koruma altına alması gerekiyor. Çünkü bizler hukukun ve demokrasinin gereklerini yerine getiriyoruz. Bir toplumda hukuku ve demokrasiyi inşa etmenin yolu tam da budur” diye kaydetti. 

 

HASTA TUTUKLULAR KAYGISI

 

"Cezaevinde yaşamını yitiren Halil Güneş ve Garibe Gezer’den sonra bu eyleme daha fazla kenetlenmemiz ve sahip çıkmamız gerekiyor" diyen Çakas, bu sahiplenmenin politik ve farklı bir menfaat için yapılmadını söyledi. Çakas, "Tek bir menfaatimiz vardır; İnsani ve hukukidir. Hasta tutsaklar ölmesin diye çabalıyoruz. Kendimizde bu rolü görüyoruz. Benim müvekkilim olan Ramazan Özyiğit, 70 küsur yaşında ve Van’da. Müvekkilimin ölmesini istemiyorum. Bu yüzden adalet nöbetini destekliyorum. Mehmet Emin Özkan’ın yaşamını yitirmesini istemiyorum."

 

Çakas, şöyle devam etti: "Biz adalet için haykırıyoruz. Daha fazla ailelere etrafında kenetlemeliyiz. Yetkililer de bu engellemelerine son versin. Burada bir suç yok. Ailelerin taleplerine çözüm bulun. Hele ki son dönemlerde cezaevlerinin tekleştirme adı altında farklı tiplerin yapılması bizleri daha da kaygılandırıyor. S tiplerinin bir çok yerinde yaşanan hak ihlallerine karşı açlık grevleri var. Çağrımız, hak ihlallerin olduğu, hasta tutsakların yaşamını yitirdiği ve infazların yakıldığı bir yerde cezaevleri etrafında kenetlenme ve annelerin yanında olmak çağrısıdır."

 

MA / Mehmet Güleş