Özgürlüğü zaman ve mekana sığdırmayan kadınlar

  • kadın
  • 09:05 22 Kasım 2021
  • |
img

HABER MERKEZİ - Cezaevlerini “direniş kalelerine” çeviren tutuklu kadınlar, iktidarın gidişini sağlayacak olanın yine cesur kadınlar olduğunu belirtti. 

İktidarların baskı, korku ve sindirme mekanları olarak inşa ettikleri ve “ıslah” adı altında işkence başta olmak üzere her türlü hak ihlalinin yaşandığı cezaevleri, politik tutukluların tarihsel direnişiyle “mücadele mekanlarına” dönüştürüldü. Fiziki özgürlükleri ellerinden alınan tutuklular, özgürlüğün zaman ve mekana sığdırılamayacak kadar geniş bir kavram olduğunu yaşam biçimleriyle anlatırken, cezaevlerinden yükselen direniş, tüm topluma moral vermeye devam ediyor.   
 
Dört duvar arasına sıkıştırılmak istenen politik kadın tutukluların direnişi tarihe yön verirken, idam, işkence, fişleme ve insanlık dışı uygulamaların yaşandığı 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nin ardından “direnişin kadın yüzü” olarak karanlığa bir ışık yaktı. Cezaevlerinden yükselen bu ışık ise, işkencenin her türlüsüne bir “ah” demeyen kadınların tarihi olarak kayıtlara geçti. Her türlü hukuksuzluğun karşısında duran kadınlar, direnişin öncüsü olmayı sürdürüyor. 
 
Yaşamlarının yarısından fazlasını cezaevinde geçiren kadınlar, Mezopotamya Ajansı’na mektup aracılığıyla ulaşarak, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla özgürlük ve kadın direnişinin ne ifade ettiğini değerlendirdi. 
 
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde 19 yıllık tutuklu bulunan Hatice Duman ve aynı cezaevinde tutulan 20 yıllık tutuklu Fatma Tokmak’ın kaleme aldığı mektubu olduğu gibi yayınlıyoruz. 
 
HATİCE DUMAN 
 
“19 yıldır hapishanedeyim. Hapishanede olduğum süreyi bir cümlede söylemek bazen tuhaf geliyor. Nihayetinde ömrümün yarısından bahsediyorum. Dışarıdayken bir ömür hapishanede geçireceğimi düşünürdüm. Ancak gerçeğe dokunmanın farklılığını yaşayarak gördüm. Bundan dolayı çoğu zaman kendimi keşif yolcusu gibi hissettim. Soruları ve yanıtları içinde bulunduran bir okyanusta yol almak gibi belki de. Hapishaneye geldiğimde ilk sorum, ‘bizi bunca yıl neden hapishanede tutuyorlar’ olmuştu. Elbette mücadele ettiğim rejimin siyasi ve ideolojik niteliğini biliyordum. Hapishane de, mücadelenin sonuçlarından biriydi. Ancak sadece genelde kalan bir tespit insanı daha çok fiziksel alana odaklıyor. Oysa hapishane bunun ötesinde sistematize edilmiş bir mekanizmayı ifade ediyor. İhtiyacı karşılamaktan uzak, dar bir mekan, dar bir kapı, aparatlardan dışarıyı zor görebileceğiniz bir pencere yaşamını fiziki olarak kapatmış durumda. Bununla birlikte yaşamın tüm anlarını kontrol etme ve yönetme üzerinden şekillenmiş uygulamalar. Entelektüel gelişimin tüm kanallarını tıkamaya çalışan yaşamın her anını görmek isteyen, buna müdahale eden bir zihniyet. Hapishane bunların toplamı aslında, uygulamalar çoğu zaman akıl sınırlarını da zorluyor. Bir keresinde aramaya gelen bir yetkili “Mantık cezaevinin kapsından girdiğiniz an bitiyor” demişti. Bu hapishaneleri özetleyen bir cümle. Tabi rejimin kendi bekası açısından içinde olduğu durumu da ifade ediyor.  
 
ÇAKILAN KİPRİT CİHANI AYDINLATTI
 
Diğer yandan bu saldırı politikalarına karşı muazzam bir direniş geleneği var topraklarımızda. 1980’de Amed Zindanı’ndaki direniş mesela. Orada aynı zamanda hapishanenin müdürü olan Esat Oktay Yıldıran’ın tutsaklara, ‘Sizleri teslim aldım ama ruhlarınızı teslim alamadım’ sözleri bu direniş geleneğinin özetini anlatıyor. Ruhun teslim alınamadığı bir yerden, nasıl bir direnişin ortaya çıktığını ve dünyayı etkilediğini görüyoruz zaten. Dahası, bir hücreden çakılan bir kibritin cihanı nasıl aydınlattığını da biliyoruz. Rejimin korkusunun nedeni de bu aslında. Bundandır ki hapishane politikalarını bu tarihsellik üzerinden yeniden inşaa ediyor. Kuşkusuz bizde de bu bakış var. Ancak bu herşeyin kalıplar halinde hazır olduğu anlamına da gelmiyor. Yaşamın tüm ayrıntısına sızan bir sistematikten bahsediyorsak eğer, direniş de aynı düzeyde olmalı, hatta onu aşmalıdır. Savunduğumuz amacı bu bakımdan tüm ayrıntılarda anlamlandırmamız gerekiyor. Bu da kominal bir yaşam tarzında cisimleşmektedir. Yaşamı her bakımdan yenileyerek üretmeye gayret etmemiz de bundan. Dahası fiziksel sınırları aşmak, sınırsız bir hayal gücüne de tekabül eder. Bugünün ve geleceğin perspektifine odaklanan bir hayal gücü bu aynı zamanda, bu durumda küçük bir mekan değil, bir dünyanın parçası haline gelebiliriz. Toplum ve doğayla da ilişkiyi buradan kurabiliriz. 
 
SORGULAMA ZEMİNİ
 
Burada günlerin hızla geçip gidişi, beni şaşırtıyor. Elbette bunun bir yanı sürekli bir üretimin, paylaşım zemininin olmasıdır. Her tutsak kendi özgünlüğünü, farklılığını açığa çıkarıyor bu zeminde. Zaman hızla geçse de yoğun düşünebilme, derinlemesine inme şansını buluyoruz. Diğer yan ise, tutuklanmaların yoğun olmasıyla mekanda oluşan sirkülasyonun bir yenilenme yaratmasıdır. Dolayısıyla dışarıdaki yaşamın akışına hakim olabiliyoruz. Kabul edelim ki, hapishanede uzun kalmaktan kaynaklı bazı kalıpsal özelliklere sahip olabiliyoruz. Mesela içeri 20 yıl önce gelmişseniz o zamanın ruhunu taşıyorsunuzdur. Tarihsel bellek açısından bunun çok kıymetli yanları da var tabi. Sirkülasyon bu yönüyle de statükoları sorgulatma zemini sunuyor bize. Gerçi x ve y kuşaklarını başta anlamakta zorluk çektik. Paylaşım arttıkça içinde yaşadığımız yaşamın özeliklerini farklılıklarını anlamaya başladık. Sanırım genel olarak mücadelede, buradan oluşturacağımız sentez bizim için yenileyeci olacaktır. Kalıplardan çıkıp dünyamızın genişlediğini yaptığımız etkinliklerden görüyoruz. Beste yapmak, dans gösterileri bunlardan bir kaçı. Belgesellerde yerli halkların danslarını dikkatle takip edip, bunu bir gösteriye dönüştürmüştük. Başarabilmekten çok, bu alanların ruhuna dokunabilmek çok güzel. 
 
Dışarıdaki hayatın hızı şaşırtıcı düzeyde, hapishane ve dışarının hızını yakın zamanda karşılaştırma şansın olmuştu. Yakın zamanda ağabeyimin vefatı için hapishaneden çıkıp Malatya’ya gitmiştim. Bir gün içinde havaalanına gidip uçağa bindim, üç saat orada kaldıktan sonra yine tekrar uçakla gerisin geri, hapishaneye döndüm. Bir gün içinde yaşanan bu hız şaşırtmıştı beni. Bir parça da ürkütücü, daha bir şeyi göremeden diğer şeye geçiyorsunuz. Gördüklerim üzerine düşünme süresi çok kısa.  
 
ÖZGÜRLÜK VE MEKAN 
 
Özgürlük ve mekan arasındaki bağ, hapishanede en çok üzerine düşündüğüm konu olmuştur. Sürekli kapalı küçük bir makanda yaşama zorunluluğu buna itiyor bazen sizi. Hapishanede yaşamın ilk yıllarında özgürlüğü bu mekanın dışında kurgular, buna göre düşünürdüm. Ancak burada yaşamaya başladıkça fiziksel öğelerden arınmaya, özgürlüğü düşünsel bir alana taşımaya başladım. Tabi bazı anlar bu tartışmayı daha yoğunlaştırıp, farklı bir düzleme taşıyabiliyor insanı. Suruç Katliamı, Cizre bodrumlarından gelen çığlıkların ruhumda yarattıkları benim için böyle anlardı. Bütün dünyanın sessizleştiği, demir parmaklıkların kalınlaştığı bir dönemde kendimi ziyadesiyle tutsak ve çaresiz hissetmiştim. İşte içime düşen bu sessiz boşlukta özgürlük algımı ve yaşama biçimimi yeniden tarttım. Makanı yeniden sorguladım ve özgürlüğün fiziksel bir mekan içinde anlam kazanamayacağını daha iyi anladım. Bu bakımdan özgürlüğü fiziksel mekanlarla sınırlamak insanın kendi içinde inşa ettiği hapishanenin bir yansıması oluyor. Tutsaklığı da ancak bu hapishaneyi fark edip, ortadan kaldırmak kavgasına girerek, aşıyoruz sanırım. Ayrıca 22 yıl bir hücrede tek başına bir hayat akabiliyorsa, oluşturulan yaşam tarzı ile dışarıdaki yaşama güçlü katılıyorsa bundan öğrenilecek bir hayat olduğunu vurgulamak isterim. 
 
KADIN İRADESİ 
 
19 yıldır sürekli kadınlarla yaşıyoruz. Cins çelişkisini her bakımdan görebilme ve kendini bunun içinde değerlendirme fırsatı bu aynı zamanda. Kadın mücadelesini öncelikli olarak ele almamı da sağladı bu koşullar. Sanırım buradaki sürenin büyük bir çoğunluğunu da kadın özgürlük tarihine ayırdım. Bundan dolayı da dışarıda zorlu bir mücadele içerisinde olan kadın hareketini yakından izlemeye çalışıyorum. Dışarıda oluşan kadın iradesinin karşısında heyecanlanmamak mümkün değil, ister hapishanede olsun isterse dışarıda kadınlar özgürlük ve mekan arasındaki diyaliktik bağı kurup sisteme de bu doğrultuda güçlü eleştiri sunuyorlar. ‘Kadınlar durursa dünya da durur’ somutlaşan bu irade aslında. Bu irade diğer toplumsal hareketlere de hep bir dinamik katıyor. Bu noktada ırkçılığa ekonomik sömürüye doğa talanına karşı en tutarlı mücadeleyi de kadınlar veriyor. Ancak topraklarımız bakımından ırkçılık ve cinsiyetçilik arasındaki bağın biraz daha çözümlenmeye ve buna karşı bir mücadele yürütmeye ihtiyaç var. Barış mücadelesi de bu zeminden gelişiyor. Aynı şekilde direnişimizin meşru savunma boyutunu da yaşamın bütün savunma alanlarında ele almamız gerekiyor. Nihayetinde biz sadece eşitlik istemiyoruz, aynı zamanda her alanda ataerkil kapitalizmin yarattığı erkek tarzını eleştirerek kendi tarımızı da kurmak zorundayız. 
 
Hapishanede olmak inandığımız değerler için mücadele etmemize engel değil. Mücadelenin birçok boyutu var nihayetinde. Hapishanedeki kadınlar bu bakımdan güçlü katkılar sunabilir. Bunun görünürlüğü için dışarıyla daha çok bağa ihtiyaç var. Dışarıdaki kadın hareketinin içerinin potansiyelini hem yönlendirmesi hem de daha çok görmesi gerekiyor. Karşılıklı bir ilişki kadın mücadelesine daha güç katacak. 
 
ÖFKEYİ ÖRGÜTLEMEK 
 
Her gün 3 kadının katledilmesi inanılmaz öfkelendiriyor beni. Eğer sadece bu öfkeyle baş başa kalsaydım, aklımı yitirirdim. Ancak katliamların nedenini bilmek öfkeyi sağlıklı bir zeminde kanalize ediyor. Nihayetinde her sistem önce kadınları vurarak kendini inşa ediyor ve devamını sağlamayı amaçlıyor. Özellikle erkek krizinin yaşandığı dönemlerde kadınlara yönelik tam bir cins kırımı gerçekleşiyor. Kapitalist ataerkilliğin ilk inşa döneminde ‘cadı avlarıyla’ milyonlarca kadının katledilmesi bundandı. Zira kadınlar örgütlüklerini güçlendirip kitlesel olarak mücadeleye girdiklerinde, muktedirlerin de korkulu rüyası haline geliyorlar. Dahası, aynı mukterdirlerin her evde yansıması haline gelen erkeklere karşı da kadınlar başkaldırıyor. Aynı zamanda İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasıyla birlikte kriz yaşayan erkeklik de kurtarılmaya çalışılıyor. Bunun karşısında kadınlar hem küresel boyutta, hem de topraklarımızda mücadele ediyor. 21’inci yüzyıl kadın ve özgürlük mücadelesi oldu. Tabi bu kendimize yönelik eleştiri zeminin ortadan kalktığı anlamına gelmez. 
 
KENDİMİ GECE YÜRÜYÜŞÜNDE HAYAL EDİYORUM
 
Yakın zamanda İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline ilişkin protestolar yaygındı. Ancak sözleşmeyi korumak, protestonun ötesine geçen bir hareketi gerektiriyordu. Kadın hareketinin içinde bölünme, dar grupsal kaygıları tartışmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Bu tarz yaklaşımlar kadın hareketinin gücünü de zayıflatıyor. Bunları aşacağımıza inanıyorum. 
Son olarak, 25 Kasım’da bir gece yürüyüşünde hayal ediyorum kendimi ve buradaki tüm kadınları. Bu hayal nerede olursak olalım sesimizi de sözümüz de güçlendirecek. Bu bakımdan direnişi kuşanan kadınları selamlıyorum.”
 
FATMA TOKMAK  
 
“Yaklaşık 20 yıldır cezaevindeyim. İçeride yada dışarıda, bir kadın eğer mücadele ediyorsa makanın bir önemi yok. İçeride olmak bedenimizi yıpratıyor ancak mücadele iradesi varsa size hiç bir şey olmuyor. Ben aynı zamanda bir anneyim ister istemez anneliğin verdiği bazı zorluklar yaşanıyor. Beni en çok etkileyen şey çocuğumun dışarıda yalnız olması, onun yanında olamamak. Cezaevinde olmak mücadele etmeme engel değil bir şekilde irademi ortaya koyuyor ve direniyorum. 
 
Tabi yıllar içinde mücadelenin paradigması değişti. Süreci anlamak adına sürekli okuyoruz. Biz bir bedel ödüyoruz. Peki dışarıdakiler ne yapıyor? Birçok kadın derneği var. Kadına yönelik o kadar çok şiddet var ki, cezaevinde televizyon dahi açmak istemiyoruz. Pratikte bu şiddete ne kadar engel olabiliriz ki. Ancak dışarıdan bu şiddet engellenebilir. Dışarıdaki kadın mücadelesini eksik görüyorum. Doğurduklarımız bizi öldürüyor, ancak çözümsüz kalınıyor. Dışarıda kadınlar açısından birlik göremiyorum. 
 
İKTİDARIN GİDİŞİNİ KADINLAR SAĞLAYACAK 
 
Karadeniz illerinde ya da Konya, Kayseri gibi illerdeki cezaevlerinde tutulan kadınların dışarıyla iletişimi neredeyse yok denilecek kadar az. Kadın örgütleri cezaevlerinde bulunan kadınlarla iletişime geçmeli, onlarla etkili bir şekilde dayanışma içerisinde olmalı. Mektup aracılığıyla iletişime geçilmeli, yalnız olmadıkları hatırlatılmalı. Kadın örgütleri kendi aralarında bölünmemeli, birleşerek kadın hakları konusunda toplumu ve hükumeti daha fazla zorlamalılar. 
 
İçeride bedenlerimiz tutsak ediliyor, benim için özgürlük kadınların öldürülmediği, çocukların öldürülmediği eziyet edilmediği, her yerde korkusuzca gezebildiği bir dünya. Özgürlük bedensel bir şey değil. Ahlaklı ve politik eğitimli bir toplum olmalı öncelikle. Ama bu iktidar tüm alanları daha fazla yozlaştırıyor. İktidar öyle bir tahribat yarattı ki 100 yıl içinde bile düzelmez. Resmen koca bir enkaz yarattı. Ancak bu iktidarın gideceğine inanıyoruz. Onun gidişini cesur olan kadınlar sağlayacak.”
 
MA / Arjin Dilek Öncel  

Diğer başlıklar

23/11/2021
11:26 22 gazetecinin duruşması ertelendi
11:25 Federe Kürdistan'da 9 ayda 16 kadın katledildi
11:16 Şenyaşar ailesi: Hesap sorulmadan ‘helalleşme’ olmayacak
11:15 46 gazetecinin yargılandığı dava görüldü
11:04 Sêmalka’da nöbet eylemi 50’nci gününde
10:55 Soylu uyuşturucu belgesini kabul etti
10:26 Beyaz Yürüyüş başlıyor
10:10 Korucular Mardin’de 12 yılda 54 kişiyi öldürdü
10:02 Öcalan için mahkemeye ‘derhal görüşme’ başvurusu
09:57 Bulgaristan'da yolcu otobüsü alev aldı: En az 46 ölü
09:54 Akçadağ Cezaevi: Çıplak arama, darp, süngerli oda, tehdit
09:54 Halepçe kimyasal silah mağdurlarından çağrı: Türkiye’ye dur deyin
09:44 Müslüme’nin dedesi tutuklandı
09:40 RJAK üyesi Efrîn: Kimyasal silah kullanımıyla birlikte hastalıklarda artış oldu
09:32 Tan: 'Helalleşme'den söz ediyorsanız inkardan vazgeçin
09:31 Müzeyyen ve çocuklarının can güvenliği yok!
09:19 Gurban'ın avukatı: Öcalan faydalanmasın diye ihlal kararı uygulanmıyor
09:14 Adalet Nöbeti’ndeki aileler: Adaletsizlik son bulana kadar buradayız
09:04 'Tutuklu kadınlar insanlık dışı uygulamalara karşı mücadele ediyor'
09:03 Kimlik dayatmasını reddeden tutuklular eylemde
09:02 Kadın kazanımları hedefte: Tek yol mücadele
09:02 ‘Kürt diline daha fazla sahip çıkmalıyız’
09:01 Tekstil İhtisas OSB’nin projesi yurttaşları evsiz bırakacak
09:01 Harabe kapıları işleyerek antika severlere ulaştırıyor
09:01 Birdal: Üçüncü yol halkların kurtuluşu olacak
09:00 Boş hamur kaplarıyla eylem: Bir gün tok, altı gün açız
09:00 Diş hekimliği öğrencileri mali yük altında eziliyor
09:00 23 KASIM 2021 GÜNDEMİ
08:39 ABD: Türkiye - DAİŞ arası havale sistemi kurulu
08:04 Paylan: Soylu Dink’i katleden sistemi biliyor
00:43 HDP’li Paylan: Ülkedeki faşizm Meclis’e taşınıyor
00:11 Bütçe görüşmelerinde panzer altında ezilen çocuklar vurgusu
22/11/2021
23:37 Morning Star gazetesi ve NUJ'dan Acar için çağrı
23:32 Şırnak'ta 5 kişi daha tutuklandı
23:30 CHP’li Başarır’dan Soylu’ya: Artık bir güvenlik sorunu haline geldiniz
23:11 Katırcıoğlu: Kürt sorununu çözememiş bir ülke demokrasisini tamamlayamaz
23:00 Cumartesi Anneleri’nin yargılandığı davaya katılım çağrısı
22:07 Türkiye, Büyüknohutçu cinayetini soran raportörü hedef aldı
21:50 MHP’li Klavuz HDP’lilere hakaret edince tartışma çıktı
21:37 Kerestecioğlu, Soylu’ya kadın cinayetleri üzerinden yüklendi
21:07 Koronadan 193 kişi daha hayatını kaybetti
20:08 Müslüme’nin ölümüyle ilgili yayın yasağı getirildi
19:53 Erdoğan: Kur artışı yatırımda, üretimde ve istihdamda artışa yol açar
19:42 Süleymaniye'de öğrencilerin eylemleri büyüyor
18:56 BTS’nin oturma eylemi 45’inci haftasında
18:46 Avcılar Kadın Platformu: 25 Kasım'da isyanımızı büyütüyoruz
18:40 Bülbül, bütçe görüşmelerinde tahrip edilen mezarlıkları hatırlattı
17:51 Tiryaki Soylu’ya sordu: Tacizci, tecavüzcüler neden sizi idol olarak görüyor?
17:44 Hatimoğulları’ndan Soylu’ya: İstifa edecek misiniz?
17:17 Kadınlar Devrimci Gençlik Köprüsü’nde bir araya geldi
17:15 Korucubaşı ve kardeşleri tutuklandı
17:11 Çeviren'i katleden erkeğin davası yine ertelendi
17:09 Adalet Nöbeti’ne ziyaret: Dayanışmayı büyüteceğiz
17:04 Gazeteci Acar'ın gözaltı süresi 4 gün uzatıldı
17:01 Orhan: Kürt kadın mücadelesiyle özgür kadın bilinci oluştu
16:31 Gazeteci Acar 4 gündür gözaltında: Emniyet intikam almaya çalışıyor
16:17 Munzur Milli Parkı’nda çevre kırımı
16:17 CHP’li Özkoç ‘uyuşturucu trafiğini’ Soylu'nun yüzüne anlattı
15:52 ‘Adana Merkez Park’taki yapılaşmayı durdurun’
15:36 Adalet Nöbeti 7’nci gününde: Herkes direniş sesini yükseltsin
15:29 Bagok Dağı’na fotokapanlar yerleştirildi
15:04 KESK'li kadınlara polis engeli
14:31 Beştaş: Yüzleşme olmadan helalleşme olmaz
14:15 'Akkuyu NGS'ye son verilsin'
13:23 Paylan’dan Soylu’ya: Bu ülkenin başındaki en büyük bela sensin
12:38 Gazeteci Nurcan Yalçın’a hapis cezası
12:28 Soylu saldırdı, milletvekilleri Peker'i hatırlattı
12:04 Çelik'i öldüren korucubaşı aileyi tehdit etti
11:50 Şenyaşar ailesi: Gazeteci Emrullah Acar serbest bırakılsın
11:40 ÜNİVDER: OHAL kararları hukuksuzdur
11:39 Cinsel saldırıya uğrayan çocuk yaşamını yitirdi
11:14 Öztürk: Erdoğan’ın temsil ettiği sistem çöktü
11:06 TJA: Bölgede kadınlar özel savaş politikasıyla hedef alınıyor
10:45 Aldar Xelil: Esas olan kendi direnişimizdir
10:45 İçişleri Bakanı Soylu’yu zorlu bir sunum bekliyor
10:43 Motokurye kazada hayatını kaybetti
10:01 Van’da bir kadın katledildi
10:01 İçişleri Bakanlığı bütçesinde yüzde 300 artış
09:52 'Zihniyet dönüşümüne ihtiyaç var'
09:51 Çıplak aramaya maruz kalan anne baygınlık geçirdi
09:31 Bayraktar SİHA’lar hangi ülkeye nasıl satılıyor?
09:25 Korunmayan Ergany Kilisesi harabeye döndü
09:24 Erkeklere sorduk: Şiddet sadece kadınları ilgilendiren bir sorun mu?
09:14 Mersin Uluslararası Tiyatro Festivali başlıyor
09:13 Mücadelede buluşan yaşamlar: Sömürü varsa direniş de var
09:05 Özgürlüğü zaman ve mekana sığdırmayan kadınlar
09:02 SES Eş Genel Başkanı: Sağlığın değil rantın bütçesi
09:02 Halkın ağız ve diş sağlığı tehlikede
09:01 Annelerden KDP’ye tepki: Çocuklarımızın mezar taşı olsun
09:00 22 KASIM 2021 GÜNDEMİ
21/11/2021
23:36 ‘Hakikat: Şeyh Bedreddin’ filmi Diyarbakır’da izleyiciyle buluştu
20:16 Korona tablosu: 195 vefat, 21 bin 177 yeni vaka
20:12 Midyat'ta korucubaşı bir genci öldürdü
19:58 Maçta ‘Şebnemler ölmesin’ pankartı açıldı
19:42 Kadınlardan polis engeline rağmen bildiri dağıtımı
18:20 Sêmalka Sınır Kapısı’ndaki eylem 48’inci gününde
18:06 Manisa ve Denizli'de 25 Kasım buluşması
17:24 Amedspor’dan 1922 Konyaspor galibiyeti
17:19 Tarihçi Celîl: Her halkın dili onun kaderini belirler
17:12 Engellemeye rağmen erkek-devlet şiddetine karşı yürüdüler
16:52 Jineoloji atölyesinde özel savaş politikaları tartışıldı
16:36 Gülistan Doku için tiyatro gösterimi
16:32 Adalet Nöbeti 6’ncı gününde: Hasta tutuklulara sahip çıkalım
16:25 Muhabirimiz Acar'ın dosyasında gizlilik kararı
15:21 Peköz: Tüm sorunların çözüm adresi İmralı
15:15 Kadir İnanır’ın sağlık durumuna dair açıklama
14:42 Silivri Cezaevi’nde tutuklular darp edildi
14:21 12 yaşında 13 kurşunla katledilen Uğur Kaymaz anıldı
14:19 Kadınlar şiddete karşı 25 Kasım’a hazırlanıyor
13:35 Kadınlar eylemde: Hasta tutuklulara ses olalım
12:50 TJA'dan özel savaşa karşı örgütlenme çağrısı
12:20 Şenyaşar ailesi: Adalet çığlıkları sizi rahatsız etmiyor mu?
11:40 QSD Komutanı Cindirês: Türkiye sıkıştı
11:30 Dr. Savary: Çözümün kilidi Öcalan
11:05 Karamollaoğlu, Erdoğan’ın ittifak teklifini reddettiğini açıkladı
10:46 Gazeteci Saît: Göçün sorumlusu KDP
10:04 Cezası biten 66 tutuklu tahliye edilmiyor
09:48 Mısır üreticisi kara kara düşünüyor
09:46 Av. Özdoğan: Kobanê Davası’nda Erdoğan da dinlenmeli
09:34 Müftüoğlu: Demokrasi gelmedikçe ekonomi düzelmez
09:30 Urfa Cezaevi’nde dilekçeler işleme konulmuyor
09:20 Devletin Kürtlere bakışının somut hali: Uğur Kaymaz
09:18 Cezaevinde görme yetisini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya
09:16 Şırnak’ta TOKİ’nin ‘işi ucuza kapatma’ kurnazlığı!
09:15 İşkence sonrası şizofren olan tutuklu tahliye edilmiyor
09:13 Kadınlardan aldıkları güçle iş kurdular
09:11 Kadın dengbej Helin: Bu kültürü yaşatalım
09:09 Türkiye’de ilaç krizi
09:08 Seyfe Gölü rant için kurutuldu
09:06 Başaran: Kadının varlığı siyaseti demokratikleştiriyor
09:01 Ülkede büyük tehlike: Boyun eğmeyen kadınlar
09:00 21 KASIM 2021 GÜNDEMİ
20/11/2021
23:56 Sur’da polisin bir genci darp ettiği görüntüler ortaya çıktı
23:17 Ankara’da doğalgaz patlaması
23:05 Küreselleşme Konferansı’nda Türkiye'ye tepki
21:56 Yolsuzluk operasyonunda gözaltına alınanlar serbest
21:02 En düşük aşılama bölge kentlerinde
20:51 Paris’te 60 kadın örgütünden kitlesel yürüyüş
20:46 Kadir İnanır hastaneye kaldırıldı
20:36 #EmrullahAcarıSerbestBırakın
19:51 Muhabirimiz Acar 2 gündür gözaltında
19:33 Suruç Aileleri İnisiyatifi: Adalet talebimizden vazgeçmedik
19:12 HDP Kadın Meclisi: Karabulut davasının takipçisi olacağız
18:15 Van’da AKP’de toplu istifa
17:55 Tutuklu yakınlarından Adalet Nöbeti’ni büyütme çağrısı
17:45 Ankara’da zamlara karşı tencere tavalı eylem
17:17 Van’da eğitim alanında yaşanan sorunlara ilişkin rapor
17:12 Gazeteci Aydın’dan mektup: Cezaevinde tüm haklarımız gasp edildi
16:51 Kadın tutukluların durumuna dikkat çekildi
16:46 Hasta tutuklu Tuğluk için tahliye çağrısı