‘Kürt edebiyatı başkalarının ezberine mahkum değil’

img

İSTANBUL - Kürtlerin kendi düşünsel edebi kaynaklarını oluşturduğu için başkalarının ezberine mahkum olmadıklarını belirten yazar Ekrem Baydoğan, "Edebiyatı politik alanın dışında tutmak, liberalizm zihinsel tuzağına düşmektir” dedi. 

 
Yıllardır cezaevinde olan yazar Ekrem Baydoğan ve Ramazan Çeper, birçok tutuklu gibi duvarları aşarak Kürt edebiyatına ciddi katkılar sağladı. İki yazarın kaleme aldıkları Aryen Yayınları’ndan çıkan "Kürt Edebiyatının Sosyo-Politik Analizi" kitabı, 9 Haziran'da raflardaki yerini aldı. 
 
Kürt edebiyatının yanı sıra Fars, Arap ve Türk edebiyatında da Kürtlerin yerini inceleyen yazarlar, edebiyatın epistemolojik olgudan çok, sosyolojik bir olgu olduğunu belirterek, Comte'cu pozitivizme saplanmadan, aynı zamanda Marksizm'in sınıf fetişizmine de düşmeden edebiyatın tepeden tırnağa ideolojik bir alan olduğuna dikkat çekiyor. 
 
Gazetecilik faaliyetleri ve tanık beyanıyla 6 Kasım 2020'den beri tutuklu bulunan Yeni Yaşam Gazetesi çalışanı İbrahim Karakaş, kendisiyle birlikte Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan Ekrem Baydoğun ile Kürt edebiyatı ve kaleme aldıkları kitabı konuştu. Karakaş, yaptığı röportajı mektup aracılığıyla Mezopotamya Ajansı’na gönderdi. 
 
Cezaevi koşullarında kitap yazmanın ne tür zorlukları var? 
 
Kuşkusuz çalışmayı en ağır F tipi koşullarında kaleme aldık. Foucault Panoptikon sistemini icat eden nasıl bir insan aklı ve iradesi ise onu boşa çıkaracak olanın da daha üstün bir akıl ve irade olduğu, devrimci iradenin tüm fiziksel baskı mekanizmalarına galebe çalması ve diyalektiğin en basit ilkesi olan dış koşulların değil, özün belirleyici olduğu gerçeğinin bir tezahürü olarak ele alıyoruz. 
 
 Çalışmalarınızı sürdürürken motivasyonunuzu kimden veya neyden alıyorsunuz? 
 
 
 Bir devrimci, bedeninin yüzde 70’i felç olmuş ve gözlerini tamamen kaybetmişken bile, “Ben bu koşullarda nasıl katkı sunabilirim?” düşüncesi çok değerli katkılar sunabilecek düzeye geliyorsa, devrimcinin içinde yaşadığı fiziksel mekan, şartları ve koşulları engel görmesi düşünülemez.
 
Motivasyonumuz Sovyet edebiyatının güçlü isimlerinden Nikolay Ostrovski’nin meşhur “Çelik böyle sertleşti” adlı romanının ana karakteri üzerinde örneklemek istiyorum. Malum, romanın ana karakteri olan Pavel Korçagin, Nikolay Ostrovski’nin kendisi. Pavel’in hangi fiziksel güçlerle karşılaşırsa karşılaşsın, kendisine sürekli sorduğu soru; “Bu koşullarda mücadeleye nasıl katkı sunabilirim?” sorusudur. Sakatlanıp yatağa düştüğünde, herkes ona kötürüm gözüyle bakarken, o “Nasıl katkı sunabilirim?” düşüncesiyle gece-gündüz çalışıp, kendini Komsomal gençliğe eğitim verecek düzeye getiriyor. “Çelik böyle sertleşti” romanını yazmaya karar verdiğinde sol ayağı ve sol kolu felç oluyor ama vazgeçmiyor. Bir devrimci, bedeninin yüzde 70’i felç olmuş ve gözlerini tamamen kaybetmişken bile, “Ben bu koşullarda nasıl katkı sunabilirim?” düşüncesi çok değerli katkılar sunabilecek düzeye geliyorsa, devrimcinin içinde yaşadığı fiziksel mekan, şartları ve koşulları engel görmesi düşünülemez.
 
Kaleme aldığınız son kitapla neyi amaçladınız? 
 
Amacımız hüküm giydirilmiş sözcüklerle kritik yapmak değil, amacımız çerçevelenmiş, belli bir kalıba alınmış fikirlerin bir zihinsel atalet hali olduğu inancıyla, hiçbir fikri tabulaştırmadan, bizi yakalayan, yönlendiren, belirleyen, modelleyen ve denetleyen modernitenin algı ve ölçülerinin ırağında, farklı bir perspektiften bakarak ele almaya çalışmak.  Umutlarımız ne kadarsa vaatleriniz de o kadardır. Korkularınız ne kadarsa, yaşam sınırlarınız o kadardır. Yaşama geniş bir perspektiften bakabilmek, yükseklere tırmanmayı göze almak ve ortalama sınırlarda gezinmeyi reddetmekle başlar. Erich Fromm “Değiştirme amacı taşımayan bir yorum boş, yorumu yapılmayan değişiklik ise kördür” der. Ancak insan bir fikir nesli değildir ve fikirleri sadece fikir veya düşünce olarak öğrenildiğinde de insanı etkilemez. Bir zihin egzersizi veya fikir alışverişinin ötesine geçmeyen, hegemonyanın toplumun eline verdiği muhalif olma gramerinin dışına çıkma hali olarak kalır. Oysa bu fikirler bireyler tarafından kişiselleştirildiğinde etten-kemikten yapılmış katalizörü haline gelirler.
 
 
Edebiyatı politik alanın dışında tutmak, edebiyatı boş bir meşgale veya yaşamdan kaçış stratejisi olarak sunan liberalizmin zihinsel tuzağına düşmek anlamına gelir. 
 
Edebiyatı politik alanın dışında tutmak mümkün mü?  
 
Tabi ki hayır. Salt fikir üretme momentumundan konuşmak, yaşamdan kaçış mekanizmasıdır. Bu da konformist bir rahatlık sağlıyor bireye. Popülist bir alfabe kullanıp müzmin bir muhalif modunda kalmak ve bu tutumu bir vicdan silgisi olarak kullanmak, kendini buradan temize çıkarmak, buradan rahatlatmak, “bir şeyler yaptım” zehabına kapılmak, günümüzün en yaygın konformist eğilimlerindendir. Yaşama katılmak, duygu, sezgi ve duyarlılık gibi içsel yaşantıların yerini düşüncelerin almasıdır. Yaşamak, yaşantı üretmeyi, yaşama katılmayı, yorum yapmak yerine duygusal tepkiler verebilmeyi ve içsel yaşantılarımızı algılayarak, o doğrultuda hareket edebilmeyi içerir. Ama bu, düşünmeden yaşamak anlamına gelmediği gibi, kapitalist modernitenin yaşamı bölümlediği,  birbirinden yalıtık anlamlara büründürdüğü gibi, düşünceyi de bölümlemek, birini diğerinin karşıt kutbuna yerleştirmek doğru değildir. Edebiyatı politik alanın dışında tutmak, edebiyatı boş bir meşgale veya yaşamdan kaçış stratejisi olarak sunan liberalizm zihinsel tuzağına düşmek olur.
 
 Kapitalist modernitenin en çok müdahale etmek istediği alan kültür alanıdır. Sizce Kürt edebiyatı kendi kaynaklarını yaratabildi mi? 
 
Biz artık kendi kaynaklarımızı yarattığımız için başkalarının ezberine mecbur değiliz. Bu konuda ciddi bir külliyat da oluştu. Kendi orjin kaynağımıza dönebilmemiz için hem kapitalist modernitenin dayattığı normlara, hem de egemen cenahın normlarının ırağında kalarak, kendi orjin kaynaklarımıza dönmemiz lazım. Unutmayalım ki, bizim efendinin zihnindeki her türlü etkinliğimiz, zaten bir sorunsal kategoriye alınmaktadır. Kültürümüz sorun, geleneklerimiz sorun, siyasal değerlerimiz sorun, dilimiz sorun, lehçemiz sorun! Sürekli bir sorunuz, oturduğumuz yerden ansızın bir soruna düşüyoruz. Yani başkalarının aynasında kendi hakiki çehremizi tanımlamaya, başkalarının terazisinde kendi değerlerimizi tartmamalıyız. Tolstoy’u, Dostoyevski’yi başarılı kılan onların kendi dönemlerinin trendleri peşinden koşması değil, kendi toplumlarının dili kültürü ve değerlerini çok iyi yansıtmış olmalarıdır. 
 
 Edebiyat ilk olarak batıyı akıllara getirir. Oysaki Mezopotamya’ da birçok anlamda zenginlikler olduğu halde kimse bu coğrafyadan bahsetmez. Neden edebi anlamda her zaman batı edebiyatı öne çıkıyor?
 
Edebiyatı yaratan batı olmasına karşın, edebiyat alanına ilişkin neredeyse bütün kriterler batı tarafından belirlenmiş. Romanı yaratan batıdır ve o da Rönesans’tan sonra gelişir. Ancak destan, efsane, öykü ve şiir bir doğu yaratımıdır. Dünyanın en eski destanı olarak bilinen Gılgameş Destanı’nın yazarı Sin Lekke Unnini, bir Kassitli şairdir. Yine Milattan Önce 3 binli yıllara dayanan ve “Bata Hurri” olarak da bilinen Hurrilerin Ullikummi Destanı, Gılgameş Destanı klasında olan en eski edebi destanlardır. Sümerli Ludingirra veya Emerkan’ın öykülerini okuyanlar, biyografi ile öykünün iç içe geçmiş sürükleyici ve harika bir örneğiyle karşılaşırlar. Neolitiğin dili zaten şiirseldir ve kil tabletlere geçirilen bütün eserler şiirsel bir dille yazılmışlardır.  
 
 
 Yine edebiyatın çıkışı kaynağı Mezopotamya olmasına karşın, edebiyatın bütün ekol ve akımları batı kökenlidir. Oluşturulan norm ve kriterlerde doğunun hiçbir değeri baz alınmadığı gibi, aksine bu alanda doğu toplumlarını konu alan nerdeyse bütün eserlerde oryantalist bakış açısı var. 
 
Yine edebiyatın çıkışı kaynağı Mezopotamya olmasına karşın, edebiyatın bütün ekol ve akımları batı kökenlidir. Oluşturulan norm ve kriterlerde doğunun hiçbir değeri baz alınmadığı gibi, aksine bu alanda doğu toplumlarını konu alan nerdeyse bütün eserlerde oryantalist bakış açısı var. Gathe, Alphonse de Lamartine, Gerard de Nerval, Gustave Flavbert, George Gordon Byron gibi yazarların tümünde bu örneklerle karşılaşmak mümkün. Kendi marazi zevklerini doğu toplumlarına projekte etme yada o toplumların insan ve değerlerini birer anormali olarak sunma, sıkça karşılaşılan örneklerdendir. Bu şekilde sömürgeci yayılmanın bir gereği olarak ırklar arasında bir hiyerarşi de kurulmuş oluyordu. İnsanların adeta “ucube” olarak betimlenmesi, Disneyland kapılarını açarcasına insanları oyalayan ve büyüleyen bir eğlence endüstrisi haline getirildi. Aynı zamanda Avrupa’nın çeşitli kentlerinde doğudan getirilen insanların panayırlarda sunumu ve Barnum’un 1840 Larda Newyork’ta Amerikan Museun’u kurup doğudan getirdiği insanları burada sergilemeleri, sakatlığın ticari sömürüsü, gaddarca, canavarca bir striprizi olmanın yanı sıra batının bilinçaltından fışkıran ürkütücü görüntünün (doğu hakkında) ne olduğunu da görmemizi sağlar. 
 
Kürt edebiyatındaki eksiklikleri gidermek için neler yapılmalı? 
 
Kendi düşünsel edebi kaynaklarımızı oluşturduğumuz için artık başkalarının ezberine mahkum değiliz. Özgün kimi sıkıntılar var ama Kürt edebiyatının sömürgeciliği periferilerine tutunarak, kendini egemen cenaha kabul ettirme psikolojisini önemli oranda aştığını söyleyebiliriz. Örneğin eskiden Kürt edebiyatını Türkiye’nin zenginliği olarak gören anlayış, bu dolaylanmış, ötekileştirici söylemin ve tahakküm stratejisinin yani Foucault’un ifade ettiği dispokiflerin bir parçasıydı. 
 
 Bu söylemin ideali neydi? 
 
Genel de asimile olmuş Türkçe yazan kişiler idealize edilir, öne çıkarılır ve Kürtçe edebiyat üreten kişiye adeta “bunu ideal belle bunun gibi yaz” demeye getirilirdi. Bu Kürde neler yapması gerektiğini öğretme tavrı Hegel’ in “zihnin fenomolojisi”nde ifade ettiği köle-efendi diyalektiğinin bir parçasıydı. Hegel, insanın kendi bilincine ancak bir başkası tarafından tanımlanmakla varacağını söyler. Tanınma arzusu engellendiğinde bir çatışma bir mücadele doğar. Karşısındakini tanıma ihtiyacı duymaksızın tanınan efendi, muhatabı tarafından tanınmadan onu tanıyan da köle olur. Efendi yalnızca tanınma arzusunu gideremez, köleyi kendi iradesinin bir oyuncağı kılmış olur ve o artık efendinin ihtiyaçlarını giderecek uygun bir vasıtadır. 
 
 
 Tarihten günümüze Kürdün hangi özelliklerinin övüldüğüne, hangilerinin yerildiğine baktığımızda, ona dayatılan kabul-ret ölçülerini de daha iyi anlamış oluruz. 
 
Tarihten günümüze Kürdün övülen ve yerilen özelliklerine baktığımızda ona dayatılan kabul ret ölçülerini de daha iyi anlamış oluruz. Onun edebiyatı, kadim kültürü etrafındaki halkları etkileyen inançları ve toplumsal değerleri övülmedi. Onun insani kimliği hümanizmi misafirperverliği bilinci duygusu övülmedi, hamallığı övüldü, başkalarına iyi hizmetçi olması övüldü başkaları için savaşması övüldü. İtaatkarlığı efendilerine sadakati övüldü. Övüldüğü özellikler köleliği yücelten ve aksini dolaylı olarak olumsuzlayan özelliklerdi. Buna tav olmak sömürgecinin pençelerini avına daha derin batırmasına neden oldu. 
 
Mesela, bir Marksist Kürtleri milliyetçi olmakla ya da emperyalizmin maşası olmakla itham ettiğinde, kendi enternasyonalist ve ezilen sınıfları ayrıştırmayan bin momentuma yerleştirmiştir. Bir İslamcı, Kürtleri kavimci olmakla itham ettiğinde, kendini ümmetçi olarak sunmuş olur. Bir Marksist Kürtleri kendi kaderini konfedarilizm temelinde belirlemesine karşı çıkarken, bu tavrının bir paternalizm olduğunun farkında değildir. Bir İslamcı Filistinli çocuğun İsrail askerine attığı taştan Müslüman olarak gururlanırken, bir Kürt çocuğunun aynı fille gündeme gelmesinden dehşete kapılabilir. 
 
Bu refleks bilinçaltına yerleşmiş hangi düşüncenin veya tavrın ürünü? 
 
Şark Islahat Planı’nı incelediğimizde, dilden kültüre, geleneklerden kıyafet yapısına, müziğine kadar yasaklama ve kötüleme sürecine dahil edeceği maddeler görüyoruz. Zaten bu planın 12’inci ve 14’üncü maddeleri dil, edebiyat ve kültürel yapıya ilişkindir. Fakat bu egemen cenaha kendini kabul ettirme psikolojisi Şark Islahat Planı'ndan çok daha eskilere dayanır. Örneğin Kürt edebiyatının olduğunu kanıtlamaya çalışan ilk kişi, Keyfi adında bir edebiyatçıdır. 1881’de İngiltere’nin bir sömürge memuruna cevap olarak Tercüman-ı Hakikat Gazetesi’nde yazılar yazıyor ve Kürt şiirinden örnekler veriyor.
 
ÇEPER VE BAYDOĞAN KİMDİR? 
 
Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Ramazan Çeper, 1980 yılında Batman'ın Sason ilçesinde dünyaya geldi. Küçük yaştan itibaren Kürt hareketinin çeşitli kurumlarında yer aldı. 1988 yılında tutuklanan Çeper, Batman ve Bursa cezaevlerinde kaldı. 2004 yılında tahliye olan Çeper, çalışmalarına bıraktığı yerden devam etti. 2006 yılında Baydoğan ile birlikte tutuklanan Çeper'e ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. 
 
1978 yılında Van'ın Özalp ilçesinde dünyaya gelen Ekrem Baydoğan, 13 yaşında geldiği İstanbul'da Kürt hareketi ile tanıştı. Çeşitli kurum ve kuruluşlarda çalışma yürüten Baydoğan, 2006 yılında Çeper ile birlikte tutuklandı. 170 yıl hapis cezası verilen Baydoğan, önce Edirne Cezaevi'ne, sonra Tarsus Cezaevi'ne gönderildi. Baydoğan halen Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi'nde bulunuyor.

Diğer başlıklar

24/03/2021
18:18 Ege'de kadınlar alanları terk etmiyor: Mücadele edeceğiz
18:09 Adana Adliyesi'nde intihar girişimi
17:54 Urfa’da Newroz’da gözaltına alınan 7 kişi serbest
17:39 Eğitim Sen İzmir Şubesi: Aşı istiyoruz
17:17 Antalya’da 5 kişiye slogan gözaltısı
17:07 İzmir’de iş cinayeti
17:03 Bölge kentleri için fırtına uyarısı
17:00 Yüksekova'da yüzlerce ev sular altında kaldı
16:49 Amedspor Kocaeli’nden 3 puanla döndü
16:47 Dersim'de ‘Munzur suyunda beton yapıyı kaldır’ başvurusu
16:33 İHD’den Şenyaşar ailesine ziyaret
16:31 Erdoğan yeniden Genel Başkan seçildi
16:29 Şenyaşarların ölümüne adı karışan Yıldız yeniden AKP yönetiminde
16:28 Doğu Akdeniz illeri için fırtına uyarısı
16:28 Aydın’da şüpheli kadın ölümü
16:27 İstanbul Sözleşmesi kararına pankartlı tepki
16:05 HDP’nin kapatılma davasının ilk incelemesi 31 Mart’ta
15:37 Newroz gözaltıları serbest bırakıldı
15:27 AP’den Avrupa Konseyi toplantısı öncesi Türkiye uyarısı
15:21 Baba Aladağ: Çocuğumun faili kim?
14:49 Cezaevindeki karantina koşulları için ilgili kurumlara seslendi
14:45 Tepkilere neden olan Diyarbakır tanıtım kitabı yayından kaldırıldı
14:45 İHD Diyarbakır: Cumartesi Anneleri’nin yanındayız
14:41 'Açlık grevindeki tutukluların sağlık hakkı engelleniyor'
14:40 ‘Kayyımlar belediyeleri rant alanına dönüştürdü’
14:29 TJA’dan Şenyaşar ailesine ziyaret
14:24 İktidara çağrı: Kararı geri çek
14:21 KESK Eşbaşkanı Gezen: KHK zulmüne karşı yola çıktık
14:20 Adana Tabip Odası Başkanı'ndan 3'üncü pik uyarısı!
14:17 Garzan'da korucular ağaç kıyımı yapıyor
14:05 Derecik yolu selden kapandı
13:52 Tecrit ve açlık grevine oturma eylemiyle dikkat çektiler
13:51 Eğil Belediye Eşbaşkanına 15 yıla kadar hapis talebi
13:32 Erdoğan'dan halka döviz ve altın çağrısı
13:31 Gergerlioğlu’yla dayanışma ziyaretleri sürüyor
12:42 Yüksekdağ’dan İstanbul Sözleşmesi mesajı
12:33 Gazeteci aleyhine ifade veren gizli tanıklar araştırılacak
12:16 KESK’in Ankara yürüyüşü başladı
11:49 Normalleşmeyle beraber günlük vaka sayısı 25 bine çıktı
11:40 Öcalan’ın ailesi, avukatları ve vasisinden görüşme başvurusu
11:32 Bakan’a göre şiddetin nedeni alkol!
11:19 İzol ailesinden Şenyaşar ailesine ziyaret
11:11 DTK, TJA, DBP ve HDP: Milyonların özgürlük talebi bizim için talimat
09:50 Gergerlioğlu: Yenildiler, biz kazandık
09:39 HDP'den 'Hak, adalet ve vicdan' buluşması
09:38 İki kişiyi öldüren hırsızlar tutuklandı
09:20 Açlık grevi 118’inci gününde
09:15 Karadeniz balığı aşırı av tehdidi altında
09:09 27 yıllık tutuklu kansere yakalandı
09:08 Şenoğlu: Halk, Newroz’da Öcalan’ın çözüm gücünü gösterdi
09:08 FMF hastalığı olan tutuklunun durumu ağırlaşıyor
09:06 İş insanlarını hedef alan saldırganlar AK Ocaklar'la bağlantılı
09:05 ‘Barışın yolu tecridin kaldırılmasından geçer’
09:04 'Kadınlar Newroz’da yaşamı haykırdı'
09:02 HDP önünde oturması için 4 kez arandı
09:01 ‘İstanbul Sözleşmesi'ni uygulayın demekten vazgeçmiyoruz’
09:01 Sokak gelecekten kaygılı
09:01 Urfa’da el ele veren 3 kadının başarısı: Kendi ekonominizi oluşturun
09:00 24 MART 2021 GÜNDEMİ
00:09 NATO toplantısının ilk günü sona erdi
23/03/2021
23:06 DİK üyesi Mele Şeyhmus Çelebi hayatını kaybetti
22:30 Ekonomi reformları eylem planı takvimi açıklandı
22:05 Meclis'te İstanbul Sözleşmesi protestosu
20:42 Kadınlardan ‘İstanbul Sözleşmesi’ için ses çıkarma eylemi
20:17 24 saatte 138 vefat, 26 bin 182 yeni vaka tespiti
20:11 Kadınlar İzmir’den haykırdı: Vazgeçmiyoruz
19:35 Libya açıklarında göçmen gemisi battı: 60 ölü
19:28 HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanları cezaevinden çıktı
19:24 KESK Kadın Meclisi: İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmeyeceğiz
19:01 HDP’nin İstanbul Sözleşmesi için verdiği önerge AKP-MHP oylarıyla reddedildi
18:51 HDP’nin Gelecek Partisi ile görüşmesi sona erdi
18:23 Pelda Karaduman davasında faile indirimsiz ceza istemi
17:50 Kalın, ABD Güvenlik Danışmanı Sullivan ile görüştü
17:40 BM’denTürkiye’ye ‘İstanbul Sözleşmesi’ tepkisi
17:01 RTÜK, HDP’nin şikayetlerini reddetti
16:58 Çiçek Kobanê'ye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
16:55 ‘Adalet Nöbeti’ ziyaretlerle devam ediyor
16:54 HDP’den Gelecek Partisi’ne ziyaret
16:51 Mardin’de gözaltı süreleri uzatıldı
16:26 Eğitim Sen: Risk altındayız aşı istiyoruz
16:17 Abdullah Duran Öykü Yarışması sonuçları açıklandı
16:16 Yaşadığı şiddeti basın yoluyla duyuran avukata takipsizlik
16:16 Baş: HDP’yi halk kurmuştur, Saray iddianamesi ile kapatılamaz
16:12 Su sorunu masaya yatırıldı
16:08 Gazeteci Karakaş tahliye edilmedi
15:34 Fransa’da Kürt dernek ve evlerine baskın
15:28 Kılıçdaroğlu: Parti kapatmak doğru değil
15:27 Urfa'da 8 kişinin gözaltı süresi uzatıldı
15:17 ‘Şiddeti önleme’ sözünden dönüldü
15:02 Güllü Yılmaz'ı öldüren faile ağırlaştırılmış müebbet istemi
15:00 BM’den Türkiye’ye İstanbul Sözleşmesi ve Gergerlioğlu eleştirisi
14:56 Avrupa Konseyi'nin Demirtaş kararları mahkemeye gönderildi
14:43 Barış Anneleri'nden Emine Şenyaşar'a destek
14:42 Newroz öncesi gözaltına alınan 4 kişi tutuklandı
14:34 İstanbul Tabip Odası: İktidar pandemiyi sopa olarak kullandı
14:32 Danıştay’a bir başvuru da İzmir Barosu’ndan
14:11 Güvenceli iş isteyen işçiler belediye binasına yürüdü
13:57 Saldırılara ortak tepki: Birlikte mücadele edeceğiz
13:55 Atılım Gazetesi okuru tutuklandı
13:40 Soma’da 750 işçi ücretsiz izne çıkarıldı
13:24 Eşbaşkan Çetin tahliye edilmedi
13:19 Adana'da gözaltıların serbest bırakılması istendi
13:06 TİHV: Devlet, şiddetin tarafı olduğunu ilan etti
13:03 Genç: Newroz’la Kürt sorunundaki muhatapsızlaştırma iflas etti
12:58 Türkdoğan: Mücadelemiz sürecek
12:54 Tutuklular: Şiddet işkence sınırını aştı
12:46 Sancar: Milyonlar HDP’siz Türkiye hayali kuranlara cevap verdi
12:23 Diyarbakır’da gözaltı sayısı 21’e yükseldi
12:18 Kaymakam Safitürk dosyasında 8 kişi hakkında beraat kararı
12:10 İngiltere İşçi Partisi vekilinden Türkiye ile anlaşmaları askıya alma çağrısı
11:48 Gergerlioğlu AYM'ye başvurdu
11:44 Şenyaşarlar: Umuda ihtiyacımız var
11:40 HDP Kadın Meclisi İstanbul Sözleşmesi gündemiyle toplandı
11:27 HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanları tahliye edildi
11:20 Adana'da 4 kişi tutuklandı
11:19 Öcalan’ın ailesi, avukatları ve vasisinden yeni görüşme başvurusu
11:14 Türkdoğan: Newroz meydanlarında yükselen talepler görülmeli
11:14 Silivri Cezaevi’nde koğuş baskınları
11:04 ‘Adalet Nöbeti' HDP Genel Merkezi'nde sürdürülecek
11:01 HDP’li Sarısaç: Halklar özgürlüğünü bir kez daha ilan etti
11:00 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3 günlük bilançosu
10:59 'Sur’da ticari alanlar mağdur aileler için işletilsin’
10:35 DAD Kadın Meclisi'nden İstanbul Sözleşmesi tepkisi
10:33 Ayten Beçet'in annesi: Başka canlar yanmasın
09:43 İstanbul Sözleşmesi kararı AKPM’ye taşındı
09:43 Açlık grevi 117’nci gününde
09:28 ‘Kürt edebiyatı başkalarının ezberine mahkum değil’
09:17 Hozat’ta baraj tepkisi: Tarım ve hayvancılık yok oluyor
09:15 Kayyım adrese teslim ihalede 18 milyon fazla ödeme yaptı
09:10 Bölgede sağanak yağış bekleniyor
09:08 AYM'nin Osman Kavala kararı Resmi Gazete'de yayınlandı
09:07 ‘Şahsım devleti’nin hataları halka fatura olarak dönüyor
09:05 Fahrettin Altun’a ‘hakaret’ davasında duruşmasız ceza
09:04 Avrupa'dan HDP ile dayanışma: Uluslararası toplum meydan okumalı
09:02 Kadınların gündeminde itaat yok, direniş var
09:00 Küçük dükkanda 46 yıllık tamir aşkı
09:00 Müzisyenler: Kendimizi değil kapitalizmi öldürelim
09:00 23 MART 2021 GÜNDEMİ
22/03/2021
22:47 HDP'nin kapatılma davasına Fransa ve İsveç'ten tepki
22:02 Mardin’de gözaltındaki 16 kişi serbest bırakıldı
21:11 Koronadan 117 kişi daha hayatını kaybetti
20:55 Newroz öncesi gözaltına alınan bir kişi tutuklandı
20:37 İstanbul’un pek çok noktasında kadınlardan eylem
20:29 HDP İl Genel Meclisi üyesi görevden uzaklaştırıldı
19:01 Sendikalardan faşizme karşı 'ortak mücadele' çağrısı
18:31 Boğaziçi protestolarında tutuklanan 3 öğrenciye tahliye
18:19 Moody’s: MB’de sürpriz görev değişikliği not baskısını arttırır
17:11 TJA: Vardık, varız, var olacağız
17:09 DİSK: Sözleşmenin feshi kabul edilemez
17:09 Mithat Sancar'a Newroz soruşturması