‘Halklar tecride karşı barışı savunma sorumluluğunu göğüslemeli’

img
İSTANBUL - Sosyolog Azad Barış, Öcalan’a yönelik uygulamaların Kürt halkıyla kurulan ilişkinin aynası olduğunu belirterek, “Halklarımız tecride karşı onurlu bir barışı savunma sorumluluğunu göğüslemelidir. Öcalan’ın evrensel haklarını savunmak herkesin yurttaşlık görevi olmalıdır” dedi. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası güçler tarafından Suriye'den çıkarılıp, 15 Şubat 1999’da Türkiye teslim edilmesinin üzerinden 22 yıl geçti. Komplo sonrası özel olarak inşa edilen İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan Öcalan, ağır tecrit koşulları altında. Öcalan’ın Ortadoğu’da yarattığı fikirsel sıçramaya dikkati çeken sosyolog Azad Barış, “Demokratik Modernite” paradigmasına ilişkin sorularımızı yanıtladı.
 
Öcalan’ın Suriye’den çıkması ve Türkiye’ye teslim edilmesi süreci Kürtler tarafından uluslararası komplo olarak nitelendiriliyor. Uluslararası güçleri bu komploya yönlendiren ne oldu? 
 
Öcalan’ın bölgesel güçlerin ve uluslararası güçlerin hedefi haline gelmesini, siyasal etkinliğinin de giderek ivme kazanmasının bir sonucu olarak görmek mümkün. Bu sürece hem bölgesel, hem de küresel gelişmelerin etki ettiğini belirtebiliriz. 1999’da Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmesiyle başka bir evreye geçen bu sürecin, arka planına bakmakta yarar var. 
 
Bilindiği üzere daha önce Öcalan’a yönelik defalarca denenen suikast ve yakalama operasyonları başarıya ulaşmamıştı. Son girişim olarak bu kez uluslararası güçlerin denetim ve kontrolünde 1998 yılı ile birlikte başlamış ve 15 Şubat 1999’da Kenya’da sonlanmış ermiş bir süreç söz konusu. Öncelikle uluslararası güçlerin bu operasyona dahil olmasında en temel motivasyonun Öcalan ve başında olduğu hareketin hem ulusal kurtuluş mücadelesini vermesi hem de sol ve sınıf tandanslı alternatif bir siyasal özne olma iddiasının etkili olduğunu düşünüyorum. 
 
Bu iddia bölgesel ve uluslararası yüzyıllık anlaşmaları tartışmaya açan, kapsamlı, tarihsel bir sorunun çözümüne yönelik alternatif bir iddiadır. Ayrıca kapitalist sisteme karşı alternatif bir sosyal kurgu olarak geliştirdiği özgürlük ütopyasının komplonun oluşmasında önemli bir rol oynadığını bugün daha net görebiliyoruz.
 
15 Şubat süreci, Öcalan şahsında onun temsil ettiği siyasal iddiaya, ideolojik ve alternatif çözüm modeline dair bir süreçtir. Bu sürecin analizini de o dönemin siyasal konjonktürü içinde kurmak, bugünü anlamak ve bugünü kurmak açısından da önemlidir. Ne yazık ki hem bu süreci hem de Öcalan’ı bütünlük içinde anlayan çok az bir kesim var. Eğer Öcalan anlaşılmış olsaydı bu süreç bu denli yıkıcı ve etkili olmazdı. 
 
 
 Öcalan, Eruh ve Şemdinli'den başlayıp Rakka'ya kadar etki alanı genişlemiş, Kürtlerle beraber bölge halklarını da politik özne yapmış bir siyasi hareketin önderi. 
 
Günümüz konjonktüründe Öcalan’ın rolünü nasıl değerlendirmek gerekiyor?
 
Hem fikirleri hem de yarattığı çeşitli ve çoklu politik aktivizmlerin ilham kaynağı ve kurucusu olan Öcalan’ı, günümüz konjonktürü içinde değerlendirmek için, gençliğinden İmralı sürecine kadar geçen süreci ve o süreçlerin kitleler nezdinde nasıl alımlandığına bakmak gerekir. O açıdan Öcalan kabul edelim ya da etmeyelim, Ortadoğu’nun en büyük siyasal ve ideolojik alternatif iddiasında olan birçok yapılı hareketi ve o harekete öncülük etmiş bir lider. Eruh ve Şemdinli'den başlayıp Rakka'ya kadar etki alanı genişlemiş, Kürtlerle beraber bölge halklarını da politik özne yapmış bir siyasi hareketin önderi. 
 
Siyasal ve ideolojik iddiası itibariyle mevcut otoriter ve üniter rejimlere, o rejim ve devletlerle mücadele halinde olan devlet dışı fundamentalist cihatçı unsurlara karşı üçüncü ve alternatif bir model öneren, demokratik, eşitlikçi, evrensel değerlere en yakın siyasi hareketin lideridir. Ortadoğu’da din ve mezhep merkezli gelişen siyasal ve iktisadi hegemonya paylaşımına halkları, inançları, kadın ve gençleri, toplumun ötekilerini de dahil ettiği bir ortak uzlaşı toplumu öneren bir siyasi aktör ve düşünürdür. Öcalan'ın fikir ve onto-politik kurgusu bugün sadece Kürdi coğrafya için değil, Ortadoğu’nun birçok yerinde devam eden toplumsal sorunlara karşı en gerçekçi ve demokratik çözüm olarak görülebilir. Suriye iç savaşı başta olmak üzere İsrail-Filistin meselesi, Ermenistan-Karabağ meselesi, Irak ve Libya’da devam eden sorunlar için de geçerli bir alternatif olarak düşünülebilir. Bu politik kurgu gerçekleşir yahut inşa edilir edilmezden bağımsız olarak en gerçekçi çatışma çözümlemelerinden biridir.
 
O halde İmralı tecrit sistemi, Öcalan'ın fikirlerini geliştirmesi ve yayılmasına engel olamadı… 
 
Özellikle Öcalan’ın İmralı yıllarına bakmak gerekir. Çünkü son 20 yıldır aşina olduğumuz bütün entelektüel ve siyasal üretim ve ona uygun kavram ansiklopedisinin o tecrit koşuları altında çıktığını unutmamak gerekir. Bilindiği gibi bu kavramların hemen hemen tamamı, Kürt siyasetinin politik kavram setleri arasında hem aktüalitesini hem de işlevselliğini korumaktadır. Aradan geçen zaman, bu kavramsallığın güncel için ne derece önemli ve ön açıcı olduğunu göstermektedir. Zira her ne kadar her biri kendi içinde bazı nüans farklılıkları içerse de Öcalan’ın düşünsel yol haritasında birbirlerini tamamlayarak gelişirler. Bugün Öcalan’a yönelik geliştirilen tutum ve muamele, aynı zamanda O’nun fikirlerine yönelik bir tutum olarak okunmalıdır.
 
Dolayısıyla İmralı’daki koşular altında bir yandan politik bir aktör olarak proaktif bir siyaset üretirken diğer yandan teorik tartışmalara giren bir düşünür olarak karşımıza çıkıyor. Olağanüstü bir üretkenlikle kaleme aldığı savunmalarında on binlerce sayfaya ulaşan tartışma ve analiz temaları çıktı. Dünyadaki değişik düşünce akımlarının okumalarını yaparak kendisinin de bizatihi öznesi olduğu Kürt meselesini uygarlığın gelişimindeki sorunlarla ilişkilendirerek yeni çözüm önerileri geliştirdi. Dolayısıyla kısa bir süreliğine de olsa başlayan “barış süreci” onun fikirleri ve gayretlerinin sonucuydu. Başka bir ifadeyle, Öcalan katı tecrit koşularında bile hücredeki zamanını teorik tartışmalarını ve çözüm önerilerini farklı biçimlerde kavramsallaşarak geçirdi. İmralı sürecinin bu açıdan onun için salt bir ‘beden kısıtlaması’ndan ibaret olduğunu ve onun düşünsel faaliyetlerini kısıtlayamadığını göstermektedir. 
 
 
Dolaysıyla kapitalist sisteme karşı alternatif bir yaşam modelinin tarifidir Demokratik Modernite.
 
Düşünsel ve kavramsal tartışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? 
 
Öcalan, başat başlıklar olarak ilk yıllarda “Demokratik Cumhuriyet”, “Ortak vatan”, “Demokratik Konfederalizm” savlarını geliştirirken, akabinde “Demokratik Özerklik”, “Demokratik Ulus” ve “Demokratik Modernite” kavramlarını öne sürdü. Günümüzde “Demokratik Modernite” kavramı “Kapitalist Moderniteye” karşı paradigmasal bir teorem olarak kabul görmektedir. Öcalan bu kavramı içerik olarak farklı da olsa sosyolog Giddens’tan alarak geliştirir. Ona göre kapitalist modernite, ilk biçimi Sümer Rahip Devletleri’nde görülen gayrimeşru el koyma yönetimidir. Öcalan bu sürekliliği bozacak, alternatif bir model olarak “demokratik modernite” kavramını medeniyet çöküşüne karşı önermektedir. O nedenle Öcalan Demokratik Modernite modelini Demokratik Toplum, Eko-Endüstriyalizm ve Demokratik Konfederalizm gibi üç temel başlık altında formüle eder. Dolaysıyla kapitalist sisteme karşı alternatif bir yaşam modelinin tarifidir Demokratik Modernite. O, bu paradigmanın fikri aktörü olduğu kadar politik öncüsü olarak da önemli bir rol oynamaktadır. 
 
 Öcalan, "Ben bir Antik Yunan filozofu ile Hakkarili bir çobanın bileşkesiyim" diyor. Doğu ile batı sentezi olarak anlamlandırılan bu belirlemesini siz nasıl yorumluyorsunuz? 
 
Öcalan’ın düşünce dünyasının çeşitlenmesinde ve gelişiminde mitolojik analizler önemli yer tutuyor. Güçlü bir soyutlama yeteneğine sahip Öcalan’ın mitolojik göndermelerle günümüzü anlamlandırması, kendisini diğer düşünürlerden ayıran önemli bir fark olarak ön plana çıkmaktadır. Bu durum da teori ile praksisin uyumu açısından önemlidir. "Antik Yunan filozofuyla Hakkarili bir çobanın” organik bileşkesine vurgu yapmasını sebebini salt büyük “adam kuramı”nı öne sürmek olarak anlamamak lazım. Tabii ki burada önemli ölçüde entelektüel bir yoğunlaşma ve yorumlama çabası vardır. O bununla diyalektik bir bağlam üzerinden ne denli bir zoru başardığını ifade etmektedir diye düşünüyorum. Yani değişim ve dönüşüm bağlamında inanç ve umudunu koruduğunu ve imkânsız olanı başardığına gönderme yapıyor.
 
Öcalan, her ne kadar insanlık tarihi bakımından büyük bir şeyden bahsetmiyor olsa da coğrafya özgünlüğünde önemli bir dönüşüme öncülük yaptığına işaret ediyor. Dolayısıyla bu anlamda şöyle de anlaşılabilir olgusal bir yoruma yol açıyor. İnsanlık tarihinde ilk olarak Alpler üzerinden orduları aşıran adamın yaptığı tarihsel akstan daha tesirli bir hamle yaptığını ifade ediyor. Yani salt ezilenlerin uyanışını sağlayan değil, onları mobilize eden yegâne figür olduğunu tarihe not düşüyor. Medeniyet gelişiminde mühim bir yere sahip olan coğrafyanın tamamıyla unutulmuş yaratım kudretini tekrardan aktüalize ederek bir nevi Doğu-Batı değerler merkezini yeniden harmanlıyor. Bu soyutlama çabası tabii ki bir yeniden sentezleme demektir. Dolayısıyla “Antik Yunan filozofuyla Hakkarili bir çobanın bileşkesiyim” deyimi metaforik bir belagat değil, olgusal olarak bir yeniden sentezleme girişimidir. Öcalan’ın hayatı, mücadelesi, entelektüel çabası bunun teyididir diye düşünüyorum.
 
 
Bu durum elbette Türkiye için sürdürülebilir değildir ama mevcut rejimin bekası bunun üzerine kuruludur. Söz konusu bekanın temel düsturuysa kesintisiz bir savaş mefhumu üzerine kurulu olduğu için özel harp stratejisi olarak katı tecride başvurulmaktadır.
 
Öcalan’ın toplumdan izole edilmesi olarak planlanan tecridin amacı ve uluslararası komployla ilişkisi nedir?
 
Üzerinde koca 22 yıl gibi bir zaman geçmiş olmasına rağmen 15 Şubat hala günceldir ve İmralı özgünlüğünde her gün yeniden güncelleniyor. Hatta o gün, bugün daha da sistematik bir şekilde yaşatılmaktadır. Bu durum sadece İmralı’daki tecritle sınırlı değildir, aynı zamanda bütün topluma adım adım sirayet etmektedir. Öcalan’a yönelik izolasyonun salt evrensel hukuku değil aynı zamanda Türkiye'nin kendi anayasasını da tanımaması, çiğnemesi olarak değerlendirilebilir. Öcalan’ın ailesi ve avukatlarıyla görüşmesini, anayasal haklarını kullanmasını tartışmak bu iktidar döneminde abes değil ama bu durum demokratik bir ülke ve norm devletinin artık söz konusu olmadığı demektir. Öcalan hukuka göre değil, AKP-MHP’nin siyasal programının gölgesinde oluşmuş bir hukuksuzlukla muamele görmektedir. Bu durum elbette Türkiye için sürdürülebilir değildir ama mevcut rejimin bekası bunun üzerine kuruludur. Söz konusu bekanın temel düsturuysa kesintisiz bir savaş mefhumu üzerine kurulu olduğu için özel harp stratejisi olarak katı tecride başvurulmaktadır. O nedenle Öcalan’a uygulanan sözde hukuk özünde Kürt halkıyla kurulan ilişkinin aynası gibidir. Dolayısıyla bugün gördüklerimizin tamamı o aynanın bir yansıması olarak yüzümüze çarpmaktadır.
 
Öcalan’a uygulana tecrit hakikatini göz önünde bulundurarak geri dönüp tarihe baktığımızda, birçok yanıyla Prometheus’un ünlü efsanesini çağrıştırdığını düşünüyorum. Bilindiğinin aksine Prometheus salt “Bilgi Ateşi” taşıyıcısı değildir, o her şeyden önce Olympos tanrılarının hilebazlıklarına karşı yüce varlık olarak gördüğü bütün canlıların can yoldaşıdır. Yani o sadece “Bilgi Ateşi”ni insanlara taşımakla kalmamış, aynı zamanda insanların kendi üzerlerine düşünmelerini ve hakikatin saf halini görmelerini sağlamıştır, eski dünyanın belleğinde. Olympos tanrılarına karşı başkaldıran bir öncüdür efsanenin en heyecanlı yerinde. O nedenle gaddar Zeus, onun insanlığa bahşettiği “Bilgi Ateşi”ni söndüremediği ve insanlarla arasına bir sessizlik duvarı üretemediği için onu mutlak bir yalnızlığa mahkûm ederek Kaf Dağı’nın ardına gönderir. O koca dağın ardında koca bir kayaya zincirlemiş haldeyken bile umudunu hiç yitirmeden 30 yıl boyunca yalnızlığın (tecridin) en saf haliyle baş etmeyi öğrenir bugüne ulaşan mite göre. 
 
Dolayısıyla mitoloji aktarımların her birinin içinde bulunduğumuz zaman ve mekânın tiniyle bir bağlantısı olduğu muhakkaktır. Başka bir ifadeyle, bir zamanlar mağaraya ilk resmi çizenle bugün aynı resmi inceleyenin arasındaki mesafe sanıldığı kadar uzak değildir. Sadece simgeden imgeye dönüşmüştür. Onun için Prometheus’un tanrılara başkaldırarak “Bilgi Ateşi”ni insanlığa taşıması nedeniyle büyük bir kayaya zincirlemesi ile Öcalan’ın çağımızın zulmüne karşı başkaldırması nedeniyle tecride tabi tutulması birbiriyle fevkalade bağlıdır. İkisi de kendi çağlarında beşeri bellek ve benzer olay veya olgular üzerinde iz bırakmıştır. Bunun yanı sıra aralarındaki başka bir benzerlik ise mutlak yalnızlığa rağmen umudu diri tutarak mücadele vermeleridir. Lakin efsaneye göre Prometheus simgesel güce sahip olan “Bilgi Ateşi”ni insanlığa bahşetmesi neyse kendini barışın imgeselliğine adayan Öcalan’ın yaratıcı insanın gücüyle demokratik modernite inşası da odur.
 
Barışın Öcalan’la imgeselleştiğine dikkat çektiniz. Öcalan’ın “barış ve yüzleşme” ısrarı kendisine tecrit olarak mı dönüyor? 
 
 “Barış ve yüzleşme” gibi kavramlarının bölgemiz için bugün ne denli zaruri bir ihtiyaç olduğunu hepimiz görmekteyiz. Öcalan’ın bütün hayatının, çabasının, arayışının, muradının ve çözüm yönteminin bu kavramlar etrafında şekillendiğini, sadece bugünden değil, bütün siyasal hayatı boyunca görmek mümkündür. “Savaş” ve “hafızaslaştırma” üzerine kurulu mevcut düzene karşı “barış” ve “yüzleşme” ısrarı, bu topraklar için büyük bir şanstır diye düşünüyorum.
 
Sorununuz bağlam bütünlüğünden hareketle İmralı’da uygulanan tecrit ve onun sistem nosyonuna bakacak olursak zaten İmralı bir cezaevinden ziyade bir psikolojik savaş ve tedbir laboratuvarı olarak işlev görmektedir. O nedenle barış ve savaş paradigmasının çatışma merkezidir demek hiç de abartılı sayılmaz. Uygulanan tecridin keskinliğine bakıldığında nizami harbin ne denli mekruh bir aparat üzerinden yürüdüğünü görürüz. Bütün bunların ifşa olmaması için tecrit her geçen gün daha da katılaştırılmıştır. Öcalan’ın manevi gücüne ket vurmak için İmralı adeta tedfin bir sandukaya dönüştürülmüştür. Çünkü o ancak bu tür koşullarda barış ve toplumsal yüzleşmenin önüne geçilebilir. Bugün olup bitenler bundan ibaret süreçlerdir diye düşünüyorum.
 
 
Öcalan’ın başlattığı politik mücadele sonucu hem halkların hem inançların hem işçi sınıfın hem de kadınların ciddi anlamda kazanımları oldu.
 
 Öcalan’ı uluslararası bir komplo hedefine getiren ve ısrarla kuruduğu paradigmasının bugün haklara kazandırdıkları hakkında neler söylenebilir? 
 
Öcalan’ın paradigmasındaki ısrarı, düşünsel ve siyasal iddiasındaki tutarlılığın ve bölge halklarına karşı duyduğu tarihsel sorumluluğun bir sonucu olarak anlaşılabilir. Öcalan paradigmasının bugün neden bölge halkları için alternatifsiz olduğunu anlamak için bölgenin durumuna bakmak yeterlidir. Bir tarafta otoriter rejimler, öte taraftan onlara alternatif olma iddiasında olan cihatçı fundamentalist yapılar. Öcalan’ın böyle bir siyasal kompozisyonda üçüncü bir yolda ısrarcı olmasını, halklara karşı duyduğu tarihsel sorumluluğun bir gereği olarak görmek mümkün. Bugün en güncel ifadesini Suriye ve Rojava’da bulan bir paradigmanın bölge halkları için ifade ettiği şeyi bir tarafta Baas rejimi, öte taraftan El Qaide merkezli siyasal iddialardan daha kolay bir şekilde anlayabiliriz.
 
Öcalan’ın paradigması etrafında oluşan siyasal iddia ile her şeyden önce halkların kendi üzerlerine düşünme olanağı bulduğunu belirtmek gerekir. Bunun mücadelenin bir parçası yahut paradigmada ısrarın bir sonucu olarak görmek lazım. Bunun yanı sıra bu paradigma etrafında halkların tekrardan birbirlerini tanıma ve dayanışma yolları açıldı. Öcalan’ın başlattığı politik mücadele sonucu hem halkların hem inançların hem işçi sınıfın hem de kadınların ciddi anlamda kazanımları oldu. Bugün sadece Kürtler tarafından değil dünyada da, akademik alanda da çokça tartışılan ve kabul edilen bir gerçektir. 22 yıllık ağır tecritte rağmen bu alanlarda hala önemli ölçüde gelişimler yaşandığına tanıklık ediyoruz. O nedenle halkların yakın tarihinde bu denli kurucu bir rol oynayan bir liderin senelerdir katı bir tecride maruz kalması öncellikle coğrafyamızın kadim halkları için kebir bir talihsizliktir. Medeniyetin baş döndürücü bir hızla kadim değerlerden uzaklaştığı ve modernizmin aşkın bir bunalım çağına girdiği bugünlerde Öcalan’ın hem düşünsel dünyası hem de politik önermeleri bölgemiz için bir şans ve nimettir diye düşünüyorum.
 
Soruyu bu kez tersten almak istiyorum. Halklar Öcalan için ne yapmalı? 
 
Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasına dönük mücadele yürütmek, Öcalan’ı merkeze alan bir girişim olarak değerlendirilmemelidir. Çünkü İmralı’da imal edilen sistem, bir süre sonra bütün bir ülkeye ihraç edilmekte ve yaygınlaştırılmaktadır. İmralı’nın katı otoriter tutumların gelişiminde pilot bir bölge olarak belirlenmesinin salt Öcalan’ın şahsıyla ilgisi yoktur. En azından 22 yıllık İmralı deneyimi bunu bize göstermiştir.
 
Onun dışında herkesin bir hesabı varsa halkların da bütün hesaplardan daha meşru bir özgürlük ve barış hesabı olmalıdır. Dolayısıyla tecrit meselesine böyle yaklaşmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Onun için de özgürlük uğruna onlarca yıldır bedel ödeyen halklarımız tecride karşı da onurlu bir barışı savunma sorumluluğunu göğüslemelidir. Ülkeye bu karanlığı reva görenlere karşı koyarak Öcalan’ın evrensel haklarını savunmak herkesin yurttaşlık görevi olmalıdır. Çünkü adalet herkes için temel bir ihtiyaçtır. Adalet olmadan hiçbir şey olmaz. Onun için hem etik bir yükümlülük hem de ahlaki bir duruş olarak hakkaniyet yitimine karşı çıkmalıdır coğrafyanın halkları. Onun sesine ses vermek gerekir. Eğer tecridi yıkarsak hem onurlu bir barışa yol açmış olacağız hem adil bir ortak vatanın inşası için alan açmış oluruz.
 
 Uluslararası komplonun yıl dönümündeyiz. Bugün ne yapılmalı? 
 
Öcalan'la diyaloğun kurulduğu dönemlerin bu ülke tarihinin en çatışmasız dönemi olduğu tecrübe edildi. Onunla diyaloğun kesildiği, tecridin derinleştirildiği son 5 yılda yaşananlar ve halen yaşanmakta olan gelişmeler malum. Bu kadar kilit ve kurucu bir pozisyonda olan bir aktörün yıllardır izolasyona maruz kalması bu coğrafyamızın halkları için büyük kayıptır, hatta adalet duygusunun yitimidir diyebiliriz. Öcalan sadece Kürtler için değil Türkiye ve bölgemiz için hem bir şans hem de bir köprüdür. 22 yıldır aralıksız bir şekilde süren bu tertipli kötülük keyfiyeti bir an evvel son bulup yerine onurlu bir barış masası kurulmalıdır. Bu bütün halkların yararınadır. Kürt halkının haklarından mahrum bırakılması, hiçbir halk yararına değildir. Bunu bugün daha net görüyoruz. Dolayısıyla Öcalan meselesine tarihsel hafızayla hesaplaşan bir yerden yeniden bakmanın iyi olacağını düşünüyorum. Nasıl ki Mandela yüce fikriyle Kara kıtanın Tata’sı (Babası) olarak zorbaların tarihini altüst ettiyse Öcalan’da Ortadoğu’nun Apo’su (amcası) olarak tarihe iz bıraktı ve bırakmaya devam ediyor. Kim Mandela’nın halklar için, demokratik çözüm içini barış ve özgürlük için ifade ettiği şeyi inkar edebilir ki Öcalan’ı da edelim?
 
MA / Naci Kaya 

Diğer başlıklar

14/02/2021
15:24 15 Şubat protestosuna katılım çağrısı
14:58 İstanbul'da kar yağışı etkili oldu
14:30 Van’da çok sayıda gözaltı
14:30 Eski esir asker Yaylalı: İç siyaset uğruna katliam yapıldı
13:21 Kadın mühendis işveren tarafından darp edildi
12:17 Aydın'da kadınlara operasyon
12:11 Diyarbakır'da sosyal medya operasyonu
11:56 Avrupa’ya gitmek için yola çıkan genç nehirde kayboldu
11:20 Köyüne dönmek isteyen Êzîdî'ye korucu saldırısı
10:58 Açlık grevi 80’inci gününde
10:41 Batman’da 7 kişi gözaltına alındı
10:32 Garê operasyonunda alıkonulan asker ve polislerin yaşamını yitirdiği açıklandı
10:05 Samsun’da kadın cinayeti
09:34 13 gündür kayıp olan çocuk bulundu
09:20 Türkdoğan: Yeni anayasa için tecrit kaldırılmalı
09:06 Bir savaşçının kaleminden: Kobanê Direniş Güncesi
09:05 İstanbul'un son ormanları da imara açılıyor
09:05 Karanlık dünyasını klamlar aydınlatıyor
09:04 Maden şirketlerini durduracak hukuki mekanizma yok
09:04 'Zindanlar etrafında etten duvar öreceğiz'
09:03 MED-DER: Kürtçeyi yaşatacağız
09:03 2 yıl sonra işkence eden polislerin teşhisi istendi
09:02 Diyanet fonu geri vermemek için inşaata başladı
09:02 Verem teşhisi konulan Acar’ın avukatı: Derhal tahliye edilmeli
09:01 Türkiye’de ‘yeni anayasa’ hep geriye gidiş oldu
09:01 ‘Öcalan’ın direnişi komployu boşa çıkardı’
09:00 14 ŞUBAT 2021 GÜNDEMİ
00:08 Trump azil yargılamasında aklandı
13/02/2021
21:54 Nusaybin’de iş insanına silahlı saldırıda 4 tutuklama
21:06 Gençlerden tecride karşı mücadele çağrısı
20:43 Sağlıkçıların yemeğinde böcek çıktı
20:30 Kovid-19’dan vefat sayısı 27 bin 377’ye yükseldi
18:11 Japonya’da 7.1 büyüklüğünde deprem
18:03 ‘Korucu ve bekçilik’ vaadiyle para toplayanlara operasyon
17:33 Ceyhan'da 5 kişi serbest bırakıldı
17:01 Saldırıya uğrayan AKP’li başkan: Devlet gerekeni yapsın
16:43 Şeyh Sait isyanı üzerinden 97 yıl geçti: Kürtler birlik olmalı
16:41 Kadir Topbaş vefat etti
16:38 Adana’daki gözaltıların nedeni polise yapılan ihbar
15:56 JİTEM itirafçısının yaraladığı kadın taburcu oldu
15:49 AKP'li Mutki Belediye Başkanına saldırı
15:24 Antep’te KHK’yle kapatılan derneklere soruşturma: 60 kişi hakkında gözaltı kararı
15:18 62 yaşındaki hasta tutuklu tedavi edilmiyor
14:45 Akar ve komuta kademesi Şırnak’ta
14:43 HDP: Gözaltılar AKP’nin korkusunu gizleme çabasıdır
14:26 30 kiloya düşen Tanboğa serbest bırakılsın
14:12 Tarsus'ta 5 tutuklu sevk edildi
13:37 İstanbul'da en az 20 gözaltı
13:34 Mir Celadet Bedirxan'ın kızı Sînemxan: Kürtler birlik olsun
13:34 HDP’nin ‘Herkes İçin Adalet’ ilanlarına saldırı
13:22 6 ameliyat geçiren İvrendi için acil tahliye çağrısı
13:05 26 yıl önce gözaltında katledilen Rıdvan Karakoç’un failleri soruldu
12:37 QSD: Türkiye'nin operasyonları DAİŞ’in yeniden güçlenmesine zemin hazırlıyor
12:25 Hesekê'de katledilen kadınların failleri yakalandı
12:00 Kayıp yakınları: Mehmet’i devletin kontraları öldürdü
11:20 Çetin’in faillerine 11 yıl sonra ağırlaştırılmış müebbet ceza
10:54 Diyarbakır’da tecride karşı meşaleli yürüyüş
10:28 Açlık grevi 79'uncu gününde
10:13 İstismar faili öğretmenin görevine dönmesine aileden tepki
09:41 AYM gazetecileri Adalet Bakanlığı'na sordu: Cumhurbaşkanlığı kartı yok
09:38 Lületaşı zanaatkarları ilgisizlikten şikayetçi
09:35 Tekin Yayınevi’nden yeni kitaplar
09:35 Alıkonulan asker yakınları: Operasyon durdurulsun
09:26 Çınar’daki silahlı kavga: 12 kişi tutuklandı
09:10 Dedelerden dağ keçileri çağrısı: vurmayın, yazıktır, günahtır
09:08 ‘Halklar tecride karşı barışı savunma sorumluluğunu göğüslemeli’
09:07 Baş: Anayasayı ayaklar altına alan AKP ile mi anayasayı tartışacağız?
09:06 Öcalan barış dedikçe savaş dayatıldı
09:04 Ev hapsinde olan gençler: Dünya direnen gençliğin sesini duydu
09:04 'Tutukluların talebi hak ve hukuk talebidir'
09:03 Yazar Dilbahar: Tecridin bir ayağı da dildir
09:02 Avukat Beştaş: Bahsedilen anayasa Türkiye için ölümcül tehlike olur
09:01 Temelli: Tecride karşı demokratik ulus mücadelesi gerekli
09:00 13 ŞUBAT 2021 GÜNDEMİ
08:52 3 kentte yapılan operasyonlarda çok sayıda gözaltı
12/02/2021
23:17 Çalışmak için gittiği şehirde intihar etti
22:24 Hakkari’de eylem etkinlik yasağı yeniden uzatıldı
22:21 HDP Gençlik Meclisi üyesi Ünal tahliye edildi
22:16 Çağlayan’da gözaltına alınan 9 kişi serbest bırakıldı
21:56 MSGSÜ öğrencisi Buldağ tahliye edildi
20:53 Bitlis’te 2 kişi tutuklandı
20:49 Koronadan 97 kişi daha hayatını kaybetti
19:57 DAD, Xızır Ayı vesilesiyle lokma dağıttı
18:44 Basın açıklamasına katılanlar ifadeye çağrıldı
18:28 Kadınlar: Eşitlik yoksa aşk da yok
17:41 Konya’da gözaltına alınan 7 kişi serbest
17:29 Urfa’da 17 kişi gözaltına alındı
17:18 Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Boğaziçi’ne destek
16:56 İtirafçının yaraladığı kadın hayati tehlikeyi atlattı
16:51 TJA diksiyon atölyesi düzenledi
16:45 İntihar eden çift yan yana toprağa verildi
16:44 Uzaklaştırma kararı aldırdığı eşi tarafından öldürüldü
16:04 HDP'li belediye meclis üyesi serbest bırakıldı
16:03 HDP’den yürüyüşe çağrı
16:02 ‘3'üncü Dünya Savaşı'nın ilk hamlesi Öcalan’a yapıldı’
15:54 Kadınlar 8 Mart’ta greve çağırıyor
15:36 Buca Emek ve Demokrasi Güçleri : Hükümet sözünü tutsun
15:13 Deniz Kaya: Direnişimize ses olun
15:04 HDP Eş Genel Başkanları AYM’ye seslendi: Ayrımcı tutumunuzdan vazgeçin
14:57 İstismar sanığı müdür yardımcısının göreve dönmesine tepki
14:56 İşçiler Bakırköy Belediyesi'ni TİS masasına davet etti
14:48 Bursa’da ‘kayyım rektör’ eyleminde 19 gözaltı
14:48 Eğitim Sen'den 'kalıcı etkilere' karşı çözüm önerileri
14:40 DİSK 54'üncü yıl dönümünü grevdeki işçilerle kutladı
14:18 HDK LGBTİ+ nefret saldırılarını kınadı
14:06 Asker kurşunuyla yaralanan genç: Darp ettikten sonra vurdular
13:47 İşkenceyi kamuoyuna aktaran tutuklulara soruşturma
13:44 Melek İpek'e 24 yıla kadar hapis istendi
13:26 HDP’den AYM başvurusu sonrasında adalet nöbeti
12:34 Şırnak ve Siirt kırsalında operasyon
12:17 Erdoğan’ın ‘manevi kızıyım' diyen Atan görevden alındı
12:17 Kocaeli’de 13 HDP’li gözaltına alındı
11:47 JİTEM itirafçısı bir kadını ağır yaralayıp kayıplara karıştı
11:41 Batman Belediyesi Eşbaşkanı hakkında tahliye kararı
11:23 Ekonomi 2020'de 36,7 milyar dolar cari açık verdi
11:19 HDP’den TMK değişikliği için kanun teklifi
10:50 Altın Ayı ödülü için yarışacak filmler açıklandı
10:35 Scholey: Öcalan’ın özgürlüğü Kürt sorununda kalıcı çözüm sağlar
10:18 Konya’da Kürt köylerine baskın ve gözaltı
10:12 EMEP il yöneticisi gözaltına alındı
10:10 DİSK 54 yaşında: Hak gasplarına karşı omuz omuza mücadeleye
10:09 Kürt kadınların 2021 yılı hedefi tecridi kırmak
09:41 Aryen Yayınları’ndan bir roman iki şiir kitabı
09:26 Iğdır'ın kirletilen havası kanser yayıyor
09:01 Devlet kaynaklı cinsel şiddet toplumsal direnişi kırmaya yöneliktir
09:01 Açlık grevi 78'inci gününde
09:01 KKP Genel Başkanı Çiftyürek: Tecrit savaş politikasının bir parçası
09:01 Hem ev hapsi hem de imza şartı konulan Selen: Eşyanın tabiatına aykırı
09:01 Bir cinayetin kronolojisi: Annesi için adalet arıyor
09:01 ÖHD'li Şahin: Hukukun uygulanması için insanlar ölüyor
09:01 Gazeteci Eliyas: Êzidîlerin YBŞ’den başka kimseye güveni kalmadı
09:01 'İktidar sansürle suçlarını örtbas ediyor'
09:01 'Tutuklular karantina koğuşunda koronaya yakalanıyor'
09:01 Ayşe Bayram’ın cenazesi ailesine verilmiyor
09:01 Komplonun ikinci adımı İmralı tecridi: Öcalan'ın rolü belirleyici
09:00 12 ŞUBAT 2021 GÜNDEMİ
08:50 Kars'ta ev baskınları: 6 gözaltı
08:31 İzmir'i fırtına ve hortum vurdu
11/02/2021
23:08 Cizre bodrumlarında yaşamını yitiren Koç anıldı
22:57 Kocaeli’de gözaltına alınan 17 öğrenci serbest
21:20 Halkevleri üyesi 9 kişi gözaltına alındı
21:00 Kocaeli'de Boğaziçi protestosunda 17 gözaltı
20:38 Dersim'de 12 yaban keçisi ölü bulundu
20:34 İHD: Tacizci öğretmen tutuklansın
19:53 Koronada son 24 saat: 94 vefat, 7 bin 590 vaka
19:33 Zeytinburnu’nda yaşayan Demir çifti intihar etti
18:48 Kadınlar Özgecan Aslan’ı andı
18:33 Van semalarında uçan helikopterin görüntüsü suç sayıldı
18:10 Dersim’de 65 yaşındaki Yıldız tutuklandı
17:58 AKP ilçe teşkilatında taciz iddiası: 9 kadın istifa etti