Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nda (YKS) rahatsızlanıp dışarı çıkan ve görevliler tarafından bir daha sınava alınmadığı için döndüğü Kulp'un Akbulak Mahallesi'nde intihar eden Ömer Ateş'in (18), ailenin okuyan tek çocuğu olduğu belirtildi. Kulp Anadolu Lisesi öğrencisi olan ve sınavdan çıkmasına neden olan epilepsi hastalığı olan Ateş, ekonomik durumu kötü olan 11 kişilik ailenin okuyan tek çocuğu. Babasını 3 yaşındaki iken kaybeden Ateş, aynı zamanda 10 kardeşin en küçüğü. 

 

Her yıl öğrencileri sınav nedeniyle intihara sürükleyen sistemi ve Ateş'in intihar etmesine neden olan süreci değerlendiren Eğitim Sen Diyarbakır 1 No'lu Şube Eşbaşkanı Sadrettin Kaya, eğitim sistemini eleştirerek, öğrencilerin yaşamlarının 3 saatlik bir süreye sığdırılmasının getirdiği olumsuz sonuçlara dikkati çekti. Sınava hazırlanan öğrencilerin, yoksulluk ile sınavlardaki hırsızlık nedeniyle bir çok sorun ile karşı karşıya kaldığını kaydeden Kaya, "Sınava bin bir türlü zorluk içerisinde hazırlanan öğrenciler, sınavın stresi ile baş edemeyecek hale getiriliyor. Yoğun bir beklenti halinin yanı sıra sınav öncesi ve sonrası yaşanabilecek olumsuzluklar karşında savunmasız bir öğrenci profili var karşımızda. Bunun sebebi öğrencilerin yarış attı gibi görülüp öyle yetiştirilmesidir" dedi.

 

BİR ADIM GERİDEN BAŞLIYORLAR

 

Bölgedeki çocukların diğer yerlere oranla daha dezavantajlı bir şekilde sınava girdiğini kaydeden Kaya, bunun sebebinin öğrencilerin anadillerinden eğittim görmemesinden kaynaklı olduğunu belirterek, "Yoksul kesimlerin imkanları çok sınırlı. Birçok şeye ulaşamıyor ve yarışa geriden başlıyor. Bölgedeki çocuklar ikinci bir dezavantajla başlıyor, anadil sorunu yaşıyor. Okuduğunu anlayamıyor. Eğitimi yabancı bir dille alıyor, burada da bir geri adımla başlıyor. Aynı zamanda yoksulluk ve savaşın getirdiği psikolojik ortam ve imkan yetersizlikleriyle sınavın getirdiği kaygı ve stres var" ifadelerini kullandı.

 

'KULP'TAKİ BİR SONUÇTUR'

 

Kaya, bu yıl ki sınava pandemi sürecinde girildiğini hatırlatarak,"Biz yetkililere seslendik, imza kampanyaları başlattık, bu koşullarda sınav yapılmaz diye. Önce ertelediler, sonra geriye aldılar. Bir gecede öne alınan sınav için tepki gösterildi ve öğrenciler tarafından 1.3 milyon tweet atıldı, ‘Biz bu sınava hazır değiliz yapmayın’ dendi. Öğrenciler gelecekleri ile sağlıkları arasında tercih yapmak zorunda kaldı. Eğer ölmezsek geleceğimizi kurtaracağız dediler. Ölümü göze aldılar. Taşıyıcı olan öğrenciler de birçok ilde sınava girdi. İlk kez eğitimciler bu sınavlarda görev almamak için çabaladı. MEB öğretmenleri zorla görevlendirdi. Hiçbir öğretmen o ortama girmek istemiyordu. Sınav stresi de vardı. O stres o kadar baskı yaptı ki 18-20 yaşındaki insanlarda patlama oldu. Kulp’taki öğrencimizin durumu bir sonuçtur" diye konuştu. 

 

'SINAVDAN ÇIKAN BİR DAHA GİREMİYOR'

 

Ateş’in bütün bu sebep ve sonuçlar arasında sınava girdiğini kaydeden Kaya, "O sınav stresini ve kaygısını taşıyarak sınava girdi. Pandemi olduğu için de öğretmenler ona yaklaşamadı. Çocuk bu koşullarda sınavda rahatsızlanıyor, dışarı çıkıyor ve içeri giremiyor. Siz pandemi koşullarında, bu kaygı stres şartlarında bu sınavı yaparsanız, bunun tedbirini almak zorundasınız. Bunun için bu bir sonuçtur ve bunun sorumluları da kamuoyunu, eğitimcileri, halkı dinlemeyip sınavı yapanlardır.  Çocuğumuz Kulp’ta yaşıyordu. Kulp Anadolu Lisesi’nde okuyordu. Öğretmenlerinden öğrendiğimiz kadarıyla emek veren ve ailesinin de beklentisi olan bir çocuktu. O beklentilerin çocuğun ruh haline etkisi oldu. Aile bir meslek uğruna, birilerinin inadı uğruna bir gencini kaybetti. Sınavdan çıkıp giren öğrenciler için öğretmenlere büyük yaptırımlar var ve sınavın güvenliği tehlikeye girdi deniyor. Yönetmeliğe göre sınavdan çıkan öğrenci bir daha giremiyor. Bu yönetmeliğin sonucunda gelecek hayalleri olan bir genç yaşamını yitirdi" şeklinde konuştu.