DFG ve MKG: Tutsak gazetecileri serbest bırakın 2024-12-25 15:40:07   İSTANBUL - DFG, MKG ve hak savunucuları, Nazım Daştan ve Cihan Bilgin anmasında gözaltına alındıktan sonra tutuklanan 7'si gazeteci 9 kişinin tahliye edilmesi çağrısı yaptı.    Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in Türkiye'nin SİHA saldırısıyla katledilmesini protesto eden 7'si gazeteci 9 kişinin tutuklanmasına ilişkin açıklama yaptı. 21 Aralık'ta yapmak istedikleri açıklamaya izin verilmeyerek, gözaltına alınanlara dair İHD İstanbul Şubesi'nde yapılan açıklamada, "Gazeteciliği savunacağız" pankartı açıldı. Tutuklanan gazetecilerin fotoğraflarının taşındığı açıklamaya, Limter-İş Sendikası, Partizan, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Mücadele Birliği Platformu, Kadın Zamanı Derneği, Aralık Feminist Kolektif, Kadınlar Birlikte Güçlü (KBG), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Devrimci Parti, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) destek verdi.   Açıklamayı yapan Yeni Yaşam gazetesi Muhabiri Ezgi Çadırcı, gazeteci Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in Türkiye'nin düzenlediği SİHA saldırısında yaşamını yitirdiğini belirterek, "Bu Türkiye'nin SİHA ile gazetecileri hedef aldığı son saldırı değil" dedi.    Ezgi Çadırcı, son 5 ayda Êzîdî gazeteci Murad Mirza İbrahim'in Şengal'de, gazeteciler Gülistan Tara ve Hero Bahadîn'in Süleymaniye'de SİHA saldırısına uğraması ile birlikte yaşamını yitiren gazeteci sayısının da 5'e yükseldiğine kaydetti. Gazetecilerin Türkiye'de gözaltı, hapis, darp, engellenme gibi ihlaller boğuşurken, komşu ülkelerin topraklarında ise Türkiye'nin suikastlarına uğradığını ifade eden Ezgi Çadırcı, "Gazetecilik mesleği giderek en tehlikeli meslekler arasına girerken, mafya baronları, uyuşturucu tacirleri, kadın tacizcileri, çocuk istismarcıları, yolsuzluk yapanlar güven içinde hareket ediyor ve yaşıyor. Bugün bu ülkede gazeteci olmak, mafya baronu olmaktan daha tehlikeli" ifadelerini kullandı.    'ARKADAŞLARIMIZ İŞKENCEYLE GÖZALTINA ALINDI'   Gazetecilerin katledilmesinin savaş suçu olduğunu ifade eden Ezgi Çadırcı, "Çatışma bölgelerinde hayatlarını korumakla mükellef olduğu gazetecileri hedef aldığı yetmemiş gibi gazetecilerin katledilmesini protesto eden gazetecileri de hedef almaktadır. İstanbul'da anayasal bir hak olan basın açıklamasına katılmak isteyen gazeteci arkadaşlarımız, tüm yasalar çiğnenerek, anayasa ayaklar altına alınarak işkence ile gözaltına alınmıştır. Gazeteci arkadaşlarımız Gülistan Dursun, Pınar Gayıp, Serpil Ünal, Hayri Tunç, Enes Sezgin, Osman Akın, Can Papila ile yurttaşlar Hacı Ugis ve İmam Senol tutuklanmıştır" diye konuştu.    'GAZETECİLİĞİN ONURUNU HER KOŞULDA SAVUNACAĞIZ'   DAİŞ sanıklarının serbest bırakılıp gazetecilerin katledilmesine tepki gösteren Ezgi Çadırcı, "Biz biliyoruz ki burada hedef alınan hakikattir. Çünkü son dönemde Kuzey-Doğu Suriye'de olan bitenlere dair kamuoyunun dönüp baktığı temel kaynaklardan başında Nazım Daştan ve Cihan Bilgin geliyordu. Ve tam da bu yüzden hedef oldular. Çünkü gerçeğin gücü daima egemenleri, iktidarları korkutur. Çünkü halkın gerçeğin gücünü keşfetmesi her baskıcı iktidarın kabusudur. İşte gazeteciler bu keşfin aracılarıdır ve o yüzden hedeftir. Ancak asla vazgeçmeyeceğiz, asla. Gazeteciliğin onurunu her koşulda savunacağız. Gazeteci arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Yaşasın Özgür Basın" şeklinde konuştu.    'BİZİM HAKİKATİMİZ ORTADA'   Aynı açıklamada gözaltına alınan ve serbest bırakılan gazeteci Mahsum Sağlam, "Türkiye'nin benzer tekrarlara girerek halklara zulüm baskı işkence yaşatmak istediği açık. Kim gazeteci? Bunu iktidar mı belirliyor? Gazetecilik AKP-MHP iktidarı tarafından kriminalize edilen bir meslek. Gazeteci HTŞ ile röportaj yapanlar mı? Bizim alnımız, sözümüz, hakikatimiz ortada. Kendi köyümüzün yanında, dağın ardında yaşananları, kendi köyümüze anlatıyoruz. Son eylemimizde savaş alanında hakikati yazan arkadaşlarımızı kaybettiğimiz için protesto eylemi gerçekleştirmek istedik. Haberini yaptığımız işkencelerin o katını yaşadık" diye belirtti.    ÖHD üyesi Esra Kılıç, eylemde iki üyelerinin de gözaltına alındığına dikkat çekerek, şunları söyledi: "Bununla beraber gözaltı sürecinde; ters kelepçe, işkence, hakaret eylemleri olduğunu gördük. Tutuklanan müvekkillerimiz de çıplak arama ve işkenceye maruz bırakıldı. Bu cuma günü suç duyurusunda bulunacağız. Gazetecilerin karşı karşıya kaldıklarına karşı tüm hukuki yollara başvuracağız."   'İŞKENCE YASAĞI İHLAL EDİLİYOR'   İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, şunları söyledi: "Hakim politikanın karşısında duranlar yargı baskısı, işkence, öldürülmekle karşı karşıya kalıyor. Akıl dışı diye tariflediğimiz gerekçelerle insanlar gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. Türkiye kendi yasalarını ihlal ediyor. İşkence yasağı ihlal ediliyor ve mağdur edilenler tutuklanarak işkence gizlenmeye çalışılıyor. Halkın haber alma, halkın tarihin hafızası, adalet mücadelesinin olmazsa olması bu faaliyetlerin cezalandırılması hepimizin adalet mücadelesine vurulmuş ağır bir darbe."   'ÖZGÜR BASIN ÖZGÜRLÜK KAPILARINI AÇACAK'   Katledilen gazetecilerin haberleriyle bilindiğini vurgulayan DEM Parti Milletvekili Çiçek Otlu, şunları kaydetti: "Katledilen arkadaşların hikayesine baktığımızda hapishane, Kürdistan'da sömürgeci polislere karşı çıkmayı görüyoruz. Nazım'ı nereden tanırsınız? 19 Aralık'ta Taybet Ana katledildiğinde, cenazesi sokakta bırakıldığında, bu hakikati Nazım tüm halka duyurmuştu, oradaki özgürlük umudunu bize iletmişti. Nazım ve Cihan bu hakikati Rojava'da tüm dünya halkalarına duyurmak için haberlerini yapıyorlardı. Atılım gazetesinde çalışmış olan Bayram Namaz 'Bu mücadele bedel kapılarından geçilerek yürütülüyor' demişti. Özgür basının bütün haberleri bedel kapılarından geçerek özgürlük kapılarını açacaktır."   'ÖZGÜR BASINI SUSTURAMAYACAKLAR'   Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in katledilmesine ilişkin yapılan tüm eylemlere müdahale edildiğini ifade eden DEM Parti MYK üyesi Musa Piroğlu, "Gazeteciler tutuklanıyor, baroya soruşturma açılıyor. Bir bütün ülke abluka altına alınmaya çalışıyor. Halka sefalet, yoksulluk, çürüme dışında bir şey sunmayan iktidar kendini kalıcı haline getirmeye çalışıyor. Özgür basını susturmak istiyorlar, susturamayacaklar. Çünkü onlar katledilen kadınların, yoksulların, işçilerin sesi" dedi.   'HAKİKATİN SESİNİ BOĞMAK İSTEDİLER'   Demokratik Alevi Derneği (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan da "Hakikatin sesini boğmak istediler. Kalemleri yere düşmezken bizlerin de canlara mücadelelerinde ortak ve destek olması gerekiyor. Herkesi terörist ila eden bir devlet yapısıyla karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.    'GAZETECİLERLE SOKAKTAN TANIŞIYORUZ'   Tutuklanan ve burada bulunan gazetecilerin hepsiyle sokaktan tanıştıklarını ifade eden SGDF Eşbaşkanı Berfin Polat, "Bizler de işkenceye maruz kaldığımızda onlar da bunu yansıtmak için orada oluyordu. Onlar birer eylemciydi, bizim bu mücadelede omuz omuza yürüdüğümüz yoldaşlar kendileri. Devletin her türden saldırısıyla karşı karşıyayız. 2 Aralık'ta da yoldaşlarımız Rojava'yı savunduğu için tutuklandılar. Hemen ardından Cihan ve Nazım'ı andıkları, onların sesini sokaklara taşıdıkları için tutuklandılar"   Konuşmaların ardından açıklama "Özgür basın susturulamaz" sloganlarıyla son buldu.