Her biri farklı bir halktan: Abdullah Öcalan'ın fikirleri buluşturdu 2024-10-04 09:04:56 HABER MERKEZİ - Abdullah Öcalan'ın fikirlerinden aldıkları ilhamla özgürlük mücadelesi verdiklerini belirten Arap, Türkmen ve Kürt kadınları, "Fikirleri özgür eş yaşamın teminatı, bir arada yaşamın garantisidir" diye kaydetti.  PKK Lideri Abdullah Öcalan, 9 Ekim 1998 tarihinde startı verilen uluslararası komplo sonucu 15 Şubat 1999'da Türkiye’ye getirildi. İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaptığı ilk değerlendirme kadın özgürlük mücadelesine atfen “Yarım kalan yaşam projem vardı” oldu. Ortadoğu özelinde dengelerin değiştiği bir dönemde Kürt kadınlar öncülüğünde eril yasalara ve sınırlara meydan okuyan kadınlar ise, çözüm olarak gördükleri “özgürlük” felsefesinin etrafında buluştu. Örgütlenen, özsavunmalarını geliştiren kadınlar, Kuzey ve Doğu Suriye ile Şengal’de bir yandan yeni bir yaşama öncülük ederken, diğer yandan benimsedikleri felsefenin mimarı olan Abdullah Öcalan’a dönük komplo ve tecride karşı ittifaklarını güçlendirdi. Uluslararası komplonun yıl dönümü dolayısıyla Arap, Türkmen ve Kürt kadınları, ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.    'DEVRİM İLHAM OLDU'     Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan Arap kadınlardan Xod Elî-El Îsa, Abdullah Öcalan’ın fikir ve felsefesinden etkilenerek, mücadelede yer aldığını söyledi. Aynı zamanda Zenubya Kadın Derneği Sözcüsü olan El Îsa, egemen güçlerin uluslararası komployla Ortadoğu’daki savaş ve krizi derinleştirmek istediğini belirtti. El Îsa, “19 Temmuz devriminden önce kadınlar zulüm görüyor ve varlığı dahi kabullenmiyordu. Kadınlar bir varlık olarak görülmüyordu. Ama Suriye'de yaşanan kadın devrimi biz Arap kadınlara da bir umut oldu. Bu umut halklarımıza erişmek, yaşamda kendimize alan bulma umuduydu. Devrim ise öyle aniden gelişmedi. Burada birçok silahlı güç ortaya çıktı. DAİŞ bölgeye yerleşti. Biz kadınlar için en zor olanı da buydu. İşkenceye maruz kaldık, katledildik, kaçırıldık. O dönem yaşama dair tüm umutlarımız tükenmişti. Bölgelerimiz QSD güçleri tarafından kurtarıldığında yitirdiğimiz umutlar yeniden yeşerdi. Daha sonra diğer kadınlarla birleşerek bu zulmün sonunu getirdik. Aynı zamanda kadınların haklarını yok sayan egemen devlet anlayışından da kurtulduk ve bu Sayın Öcalan’ın eseriydi” dedi.   “Filozof” olarak tanımladığı Abdullah Öcalan’ın kendilerine bir arada yaşam modeli sunduğunu söyleyen El Îsa, gelinen aşamada erkek şiddetine maruz kalan kadınları yine kadınların kurtardığını belirtti. “Sayın Öcalan'ın bize sunduğu bu fikir ve felsefe bizler için rüya gibi bir şeydi” diyen El Îsa, “Bu fikir kadınlara güvenli bir yaşam sunuyor. Bu felsefe sayesinde Arap kadınlar olarak kurumlarımızı, derneklerimizi açtık. Sayın Öcalan'ın fikirleri demokrasiye çağrıdır ve bu fikir özgür eş yaşamın teminatı, bir arada yaşamanın garantisidir” ifadelerini kullandı.    'ÖZGÜRLÜĞÜ TEMEL SORUMLULUĞUMUZ'   Arap kadınların Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünü temel sorumlulukları olarak gördüklerini dile getiren El Îsa, "Kadınlar özgür fikirleriyle, iradeleriyle yaşamaya başladı. Siyasi, askeri ve toplumsal olarak her yerde yer almaya başladılar. Bütün geleneksel düşüncelere rağmen bölgede eşbaşkanlık sistemiyle kendilerini ispatladılar. Var olan esaretten kurtulmak için Sayın Öcalan'ın fikirleriyle mücadele ettik. Bu yüzden Sayın Öcalan'ın özgürlüğünü temel sorumluluk ve görevlerimizden biri olarak görüyoruz. Sayın Öcalan'ın fiziki özgürlüğü için mektup göndereceğiz, uluslararası örgütlerle görüşmeler yapacağız ve hukuki başvurularımız olacak. Bizler komplonun amacını biliyoruz. Ortadoğu’daki halkları birbirine düşürmek isteyen kapitalist güçler Sayın Öcalan'ı esir alarak başlamak istediler. Çünkü O’nun fikirlerini, demokratik ulus modelini bir tehlike olarak görüyorlar. Türkiye bu komploda başrolü oynadı” diye belirtti.    'FİKİRLERİ DÜNYAYA YAYILDI'   Abdullah Öcalan’dan 43 aydır haber alınamadığına dikkati çeken El Îsa, “Sağlığı ile ilgili kaygılarımız var. Özgürlüğü için mücadelemizi sürdüreceğiz. Her ne kadar şu anda dört duvar arasında tutuluyor olsa da O’nun fikirleri bütün dünyaya yayıldı ve kimsenin gücü bunun önüne geçmeye yetmeyecek” dedi.   'DAİŞ EGEMENLERİN PROJESİYDİ'     Tevgera Azadiya Jinên Êzidî (TAJÊ) Sözcüsü Riham Heco ise, uluslararası komployla Ortadoğu’nun demokratikleşmesi fikriyatının tamamen ortadan kaldırılmak istendiğini söyledi. Heco, "9 Ekim komplosu halen halklar üzerinden yürütülüyor. Komplo uluslararası güçlerin uzun vadeli bir projesiydi. Ortadoğu'yu işgal etmek için Sayın Öcalan üzerinden uygulamaya geçirdiler. Çünkü Sayın Öcalan'ın fikirleri, halkların karşıtlığını yapan ve ayrıştıran bu projenin önünde bir engeldi. Sayın Öcalan Suriye'den çıkartılması Ortadoğu'ya müdahalenin ilk adımıydı. Amerika'nın Irak'a müdahalesi bu komplodan bağımsız ele alınamaz. Amaçları sadece Saddam Hüseyin'i veya BAAS rejimini yıkmak değil, Irak'a müdahale etmekti. DAİŞ'i dünyaya başına kim bela ettiler? İlkin DAİŞ'i yarattılar, ardından bu topraklarda nefreti ve ırkçılığı yaydılar. Burada birlikte yaşayan halkları birbirine düşman ettirdiler” diye belirtti.    'İKİ FİKİR ÇATIŞMASI YAŞANIYOR'   Abdullah Öcalan şahsında Kürt halkının tasfiyesinin amaçlandığını vurgulayan Heco, “Birbirine karşı iki zıt fikir vardı. Bu fikirlerden biri toplumu esas almayan, hiçleştiren, kimliksizleştiren bir fikir diğeri de toplumu irade ve öncü olarak gören bir fikir. Aslında fikirlerin savaşıydı. Sayın Öcalan'ı esir aldıktan sonra Suriye'ye DAİŞ çetelerini yerleştirdiler. Suriye ve Libya hükümetini devirdiler. Arap devletlerine karşı topyekun bir savaş başlatıldı, müdahale ettiler. Araplar da etkili olan öncüler tasfiye edildi ve sistemlerine tamamıyla el konuldu. Şimdi Arap devletlerinde tek bir iradeli hükümet göremezsiniz. Arapların 22 devleti var ancak kendi aralarında 4-5 parçaya bölünmüş durumdalar ve bunlar birbirine karşı savaşıyorlar. Bugün Suriye'deki savaş Amerika ve Rusya'nın eliyle gerçekleşiyor. Sayın Öcalan'ın fikirlerini Ortadoğu halklarından kopartmak istediler. Ancak Sayın Öcalan, iradesiyle komployu, DAİŞ projesini boşa çıkarttı. Bugün Sayın Öcalan'ın fikirleri dünyanın her yerine yayıldı. Özgürlüğü için başlatılan kampanya bunun somut örneğidir. Bu da insanların fikirlerinden nasıl etkilendiğini gösteriyor. Bu hamle aslında Öcalan'ın fikirlerinin karşısında kimsenin duramayacağını gösterdi. Bu fikri, felsefeyi sahiplenenlerin sayısı gün geçtikçe çoğalıyor. Tecrit edilerek bu fikir ortadan kaldırılamaz” ifadelerini kullandı.    'DEMOKRATİK ULUS UMUDU BÜYÜYOR'   Abdullah Öcalan’ın “özgürlükçü” felsefesinin Êzidîlerde yeniden yarattığına dikkati çeken Heco, şöyle devam etti: “Sayın Öcalan'ın özgürlüğü en çokta biz Êzidîlerin sorumluluğudur. Çünkü bize doğru yolu gösteren, bizi yaşatan ve fermandan kurtaran bu felsefe oldu. Sayın Öcalan dışında kimse Êzidîler için bir şey yapmadı. Bu yüzden ona sahip çıkmak özgürlüğüne sahip çıkmaktır. Bizlerin bu felsefeyi, düşünceyi daha çok örgütlememiz ve yaymamız gerekiyor. Sayın Öcalan fiziki özgürlüğüne ulaşana dek mücadelemiz sürecek. Biliyoruz ki kurtuluş bu fikirle mümkün. 21.yüzyıl Sayın Öcalan'ın fiziki özgürlüğü ve kadınların kurtuluş yılı olacak. Êzidî kadınlar olarak bu düşünceden ilham alıyoruz. Komplo amacına ulaşmadı yeni yaşamın modeli olan demokratik ulus umudu büyüyor.”   'BİR ARADA YAŞAMI MÜMKÜN KILDI'   Abdullah Öcalan'ın fikirlerinden etkilenerek, mücadelede yer alan kadınlardan biri de Türkmenlerden Şeya Şabender. Kurdistan Özgür Kadın Hareketi (RJAK) üyesi olan Şabender, “Bu komplo ile bir halkı soykırımdan geçirmek istediler. Tasfiyenin ilk adımıydı. Sayın Öcalan, Ortadoğu'daki halkların bir arada barış içinde yaşaması için çok büyük emekler verdi. Bütün halkları bir arada aynı şemsiye altında kardeşçe birleştiriyor. Yok sayılan, ezilen, zulüm gören bütün halklar bu fikir ve felsefe etrafında toplandı. Bu yüzden komplo ile bu fikri boğmak istediler. Çünkü bu fikir zulmü teşhir ediyor. Öcalan'ın fikirleri demokratiktir. Rojava’da Türkmenlerin, Arapların, Kürtlerin, Arapların ve Ermenilerin bir arada yaşamasına vesile oldu. Bu demokratik ulus fikrinin ürünüdür. Bu yüzden Sayın Öcalan'ı kendilerine bir tehdit olarak görüyorlar. Şimdi tecrit ederek komployu sürdürmek istiyorlar. Ancak biz kadınlar birlikte mücadele ederek tecridi kıracağız ve sürdürülen komployu boşa çıkartacağız” diye belirtti.   Yarın: Komplo 26'ncı yılında: Adana Mutabakatı genişletilmek isteniyor