‘Dilin özgürlüğü yetmez, halkın ve toprakların da özgürleşmesi lazım’ 2024-05-18 17:19:38   WAN – Bask Dili Araştırmacısı-Gözlemcisi Agurne Gaubeka Erauskin, “İnsan haklarından söz ediyorsak sadece dilin özgürleşmesinden söz etmiyor aynı zamanda halkların ve toprakların da özgürleşmesinden söz ediyoruz” dedi.   Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Wan Şubesinin düzenlediği 1. Kürt dil sempozyumu birinci gün ikinci oturumunda “Kürtçenin Türkiye’deki durum ve hukuki statüsü” tartışıldı. Moderatörlüğünü Avukat Weysi Altay’ın yaptığı sempozyuma Rojhilat’tan hukukçu Sabîr Ebdulahîzad, Avukat Ekrem Koçbaş ile Sipan Gökhan ve Bask Dili Araştırmacısı-Gözlemcisi Agurne Gaubeka Erauskin konuşmacı olarak katıldı.   ‘HALK VE TOPRAKLARIN DA ÖZGÜRLEŞMESİ LAZIM’   İlk sunumu yapan Basklı Erauskin, salondakileri Kürtçe selamladı. İspanya’da resmi dil dışındaki dillerin kültürel zenginlik olarak kabul edildiğini belirten Erauskin, “Bu kabul edilebilir bir durum değil. Çünkü zengin olarak belirtilen diller müzede sergilenip, insanların gelip gördüğü bir şey olmamalıdır. Bask ve diğer zenginliklerin resmi olması gerekiyor ve bu durum iktidar tarafından da kabul edilmesi lazım. İspanyol mahkemeleri bile İspanyolcanın konuşulmasını zorunlu kılıyor. Bu yolla dil hakkı ayaklar altına alınıyor ve unutulması için bir politika izleniyor. Dil bu yolla küçültülüyor ve Bask bölgesinde anadilin konuşulma oranı yüzde 52’den yüzde 22’lere daha sonra bu politikaya karşı yapılan çalışmalarla son yıllarda bu oran yüzde 27’ye kadar çıktı. Dilin gelişmesi için; yasallaşması, dilin normalizasyonu, toplumsal destek ve ekonomiye ihtiyaç var. İnsan haklarından söz ediyorsak sadece dilin özgürleşmesinden söz etmiyor aynı zamanda halkların ve toprakların da özgürleşmesinden söz ediyoruz” dedi.   ‘KÜRTLER BİR GÜN O RÜYAYA ULAŞACAKLAR’   Ardından “Uluslararası hukukta dil” konusunda bir sunum yapan Rojhilatlı hukukçu Sabîr Ebdulahîzad, “Dil sorunu sadece kendi bulunduğu devlette mi yoksa uluslararası bir sorun mu? Biz kendi ülkelerimizde dilimizin savaşını verirken, uluslararası güçler ise diğer ülkelerle kendi dilleri için bir savaş veriyor.  Artık bu savaş bir toplumun savaşıdır. Eskiden uluslararası hukuk halkların dil haklarını bile görmüyordu ama şimdi yavaş yavaş görmeye başladılar. Devlet, dil hakları, eğitim gibi verdiği her hizmette anadillere saygı duymalıdır. Her halk kendi dilinin bir gün resmileşmesi ve kanunlaşmasını hayal ediyor. Kürtler mutlaka bir gün o rüyaya ulaşacaktır” diye konuştu.   Ardından Türkiye’de dil hakkına ilişkin ise avukat Ekrem Koçbaş konuştu. Koçbaş, “Lozan’a göre herkes şahsi bir şeklide dillini kullanabilme hakkına sahipti ama Lozan’dan sonra böyle bir şey olmadı. Süryanilerin Lozan’dan çok sonra bile okulları vardı. Türkiye’nin atmosferi değişince kapattılar. Türkiye’de yabancı okular var ve anadillerinde eğitim verebiliyorlar. Bu okular Lozan’dan önce de vardı. Türkiye’de resmi dili Türkçe yaptılar ve kurumlarda mecburi Türkçe konuşuldu” dedi.   Son olarak konuşan Avukat Sipan Gökhan ise Kürtçe ile ilgili AİHM ve Türkiye’deki mahkemelerde görülen davaları anlattı.