‘İmralı’da uygulanan sömürge hukukunu kırmak için açlık grevine girdik’ 2024-01-26 10:47:00 ANKARA- PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için cezaevlerinde sürdürülen açlık grevine destek veren siyasetçiler, “İmralı’da uygulanan sömürge hukukudur. Bunu kırmak için greve destek veriyoruz” dedi.    PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin son bulması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması için cezaevlerinde tutuklular tarafından başlatılan açlık grevi 61’inci gününe girdi. Tutuklularla dayanışma amacıyla Ankara’da bir grup siyasetçi dönüşümlü açlık grevi eylemine başladı. DEM Parti Ankara İl Örgütü’nde eyleme başlayan 7 kişilik grup, bu sabah itibari ile grevi yeni gruba devretti.    ‘KÜRT HALKI İLE DAYANIŞIYORUZ’   Grevi devreden Devrimci Parti MYK üyesi Enes Uğur Tekin, Kürt halkıyla dayanışma içinde olduklarını belirterek, “Türkiyeli bir sosyalist olarak, bu süreci şöyle görüyoruz; Türkiye ve Kurdistan devriminin bir kader birliği ve ortaklığı taşıdığına inanıyoruz. Tam da bu sebeple Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle samimi bir dayanışmanın gayreti içerisindeyiz. Bu sebeplerle bugün açlık grevlerine dâhil olduk. Uzun bir süredir Kürt halkının üzerinde yürütülen politikanın daha doğrusu hukukun bir sömürge hukuku olduğunu düşünüyoruz. İşte Rojava'da ve Kurdistan’ın dört parçasında sürdürülen sömürgeci savaşın bir yansıması olarak görüyoruz” dedi.    ‘TECRİT CUMHURİYETİ’   PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride dikkati çeken Tekin, “Türkiye bir tecrit cumhuriyetine dönüşmüş durumda. Türkiyeli işçi ve emekçilerde tecrit altında ve bu sömürgeci savaşın yarattığı ekonomik sorunları her gün yaşıyorlar. Bizler de burada aynı zamanda Türkiyeli işçi ve emekçilerin iktidar mücadelesinin bir öznesi olarak burada Kürt halkı ile dayanışmaya çalışıyoruz. Özetle İmralı’da uygulanan bu hukuk sömürge hukukudur. Dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Uluslararası ve ulusal bütün hukuk askıya alınmıştır ve bugün devrede olan şey sömürge hukukudur. Kürt halkının önderliğinin ve öncülerinin demokratik siyasetteki temsilcilerinin tutukluluğunu böyle değerlendiriyoruz. Bunu birleşik mücadele ile aşacağımıza inanıyoruz” diye konuştu.    ‘SAHİPLENMESİ LAZIM’   DEM Parti Ankara Kadın Meclisi üyesi Ayşenur Dilan Karademir de, “Cezaevlerindeki arkadaşlarımızın, yoldaşlarımızın 60 gündür başlattığı bir süreç var. Öncelikle İmralı’daki tecridin kırılması, daha sonrasında ise bizlere yansıyan bu tecridin kırılması, Kurdistan’ın özgürleşebilmesi, yaşadığımız bu savaş stratejilerinin Kurdistan’da biraz daha azalması ve insan olmakta ısrar ettiğimiz için aslında bugün açlık grevindeyiz. Yani tecrit bir insanlık suçudur ve şu anda cezaevlerinde bulunan arkadaşlarımız da buna karşı direniştelerdir. Aslında tüm halkın yani Kurdistan’da ve her yerde, bunu sahiplenmesi ve bu yoldaşlarımıza destek olması gerekir. Cezaevlerinde başlayan bu süreç gerçekten de önemli bir süreçtir ve bu süreci ne kadar sahiplenirsek, benimsersek ve ses çıkarırsak aslında o kadar etkili olacağını, kazanacağımızı biliyoruz” ifadelerinde bulundu.    ‘TÜRKİYE TECRİT ALTINDA’   DEM Parti Ankara İl yöneticisi Ramazan Karakoç da şunları dile getirdi: “Bizler bu sesi duyurmak, kamuoyu oluşturmak ve bu tecridin önüne geçmek için açlık grevine başladık. Tecrit İmralı’da başladı ama bütün Türkiye’yi etkisi altına aldı. Biz de tecridi yaşıyoruz. Yaklaşık 2 yıla yakındır anayasal bir hak olan basın açıklamasını bile il binamızın dışında yapamıyoruz. Bu da gösteriyor ki bu tecrit aslında bütün ülkeye yayıldı. Biz bu tecridi kırmak için başlatılan bu süreci daha fazla gündeme getirmek için destek verdik.”    ‘SORUNLAR ÇIKMAZA DÖNDÜ’   DEM Parti Çankaya İlçe Yöneticisi Mert Ömer Beyoğlu ise şunları belirtti: “Tutsak yoldaşlarımızın açlık grevi direnişine bir ses olabilmek için açlık grevine başladım. Sorunların bir çıkmaza dönüştüğünü görüyoruz. Türkiye’de 40 yıldır süren bir savaş var, bu savaşın sonlandırılması kalıcı bir barışın inşa edilmesi için belirli aşamalardan geçilmesi gerekiyor. Bugün cezaevleri devrimci tutsaklarla dolu ve onların bazı talepleri var. Barış doğrultusunda onların bu taleplerini elimizden geldiği kadarıyla desteklemeye çalışıyoruz.”