DAİŞ'e ait belgeleri 'bilirkişi' sıfatıyla istihbarat polisleri inceledi 2023-10-10 14:27:47     HABER MERKEZİ -  DAİŞ’in gerçekleştirdiği 10 Ekim Ankara Tren Garı katliamı ile ilgili iddianamede yer alan bazı belgeleri, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı ile “bilirkişi” sıfatıyla iki istihbarat polisinin incelediği ortaya çıktı.    DAİŞ’in 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı’nda 103 yurttaşın yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan katliamı hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı 571 sayfalık iddianamede yeni bir detay ortaya çıktı. DAİŞ’in Türkiye’deki canlı bomba saldırılarını organize eden ve Antep emirliğini yapan Yunus Durmaz’ın öldürülmesinin ardından üzerinden çıkan belgeleri “bilirkişi” sıfatıyla iki istihbarat polisi inceledi.    ANKA’nın haberine göre, katliam döneminde Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu'nda görevli Cumhuriyet Savcısı Ramazan Dinç, Durmaz’a ait belgeleri incelemesi için Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nda çalışan emniyet müdürü K.A. ve 2 istihbarat çalışanını “Adli Bilişim Uzmanı” sıfatıyla dosyada bilirkişi olarak görevlendirdi.   K. A. ve 2 istihbarat çalışanı hazırladıkları raporlarını 4 Ocak 2016 tarihinde savcılığa sundu. Savcılık ise bu rapordan yaklaşık 6 ay sonra iddianamesini tamamlandı ve yargılamanın yapıldığı Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.   Katliama ilişkin ihmal olduğu şüphesiyle Mülkiye Müfettişleri de rapor hazırlamıştı. Raporda ve eklerinde, katliamdan 25 gün önce yani 14 Eylül 2015’te birden fazla “canlı bomba ile eylem yapılacağı” istihbaratı alındığı, ancak değerlendirilmediği görülmüştü. Müfettişler o tarihteki Ankara Emniyet Müdürü ile TEM, Güvenlik ve İstihbarat Şube müdürlerinin de “ihmal suçu”ndan soruşturulması gerektiği belirtmişti. Raporun ekinde, 10 Ekim bombacılarından Yunus Emre Alagöz’ün eylem hazırlığında olduğu ve canlı bomba olabileceğine yönelik 8 Ekim 2015 tarihinde gelen istihbaratın, eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç’in imzasıyla ilgili birimlere katliamdan yaklaşık yarım saat önce gönderildiği ortaya çıkmıştı. Bu istihbarat ise ilgili birimlere katliamdan yaklaşık 4 saat sonra yani saat 13.48’de ulaşmıştı.   İSTİHBARATÇILARIN BİLİRKİŞİLİĞİ SURUÇ KATLİAMINA DA YANSIDI   Öte yandan 10 Ekim katliamının iddianamesi de DAİŞ’in 20 Temmuz 2015 tarihinde Urfa’nın Suruç ilçesinde 33 yurttaşın yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan ve 10 Ekim katliamı bombacılarından Yunus Emre Alagöz’ün kardeşi Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün düzenlediği katliamın iddianamesine kaynak olmuştu.    Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı, Suruç katliamı 10 Ekim katliamından yaklaşık 2 ay önce yaşanmasına rağmen, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ardından iddianamesini hazırlamış ve 10 Ekim katliamı iddianamesinin özeti niteliğinde bir iddianame ortaya koymuştu. Yani her iki katliamın iddianamesinin de ana omurgasını oluşturan Antep emiri Yunus Durmaz’ın öldürülmesinin ardından ortaya çıkan ve ona ait olan belgelerdi. Bu belgeleri de her iki katliamdaki istihbarat zafiyetleri mülkiye müfettişi raporuyla ortaya konulmasına rağmen istihbarat polisleri tarafından incelendi.   Öte yandan Durmaz üzerinden çıkan belgeyi “bilirkişi” sıfatıyla inceleyen ve raporu hazırlayan istihbarat polislerinden K.A’nın adı Trabzon merkezli “kripto para vurgununa” karıştı.   Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021 yılında başlattığı soruşturma kapsamında K. A. gözaltına alınmıştı. Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun (MASAK) 400 milyon dolarlık dolandırıcılık yapıldığını tespit etmesiyle başlayan soruşturmada kapsamında A. da ifade vermişti. ANKA’nın edindiği bilgiye göre K.A., soruşturma kapsamında “dolandırıcılık” suçlamasıyla ifade verdi. K.A.’nın ifadesi yaklaşık 1,5 sayfaydı. A. ifadesinde, soruşturma şüphelileri arasında geçen ve milyon liraya varan para transferini “Arkadaşım oyun satın alacaktı. Ben 20 bin lira anlaşmıştım. Ancak söz konusu satın alma işlemi gerçekleşmediğinden böyle bir parayı alma mevzusu da yaşanmadı” diye açıkladı.   K.A.’nın karıştığı bu “kripto para vurgunu” dosyasında 700’e yakın kişinin şüpheli olduğu ve aradan yaklaşık 2 yıl geçmesine rağmen iddianamesi halen tamamlanmadı. Öte yandan K.A.’nın bu olay ortaya çıktıktan yaklaşık 2 yıl sonra ise emeklilik işlemlerini başlattığı belirtildi.