Av. Emekçi: Demokratik cumhuriyetle Lozan işlevsizleşir 2023-07-30 15:07:57   İSTANBUL - Lozan’ı "Kürtlerin tarihten silinmesi antlaşması" olarak niteleyen Av. Emran Emekçi, "Tüm farklı renklerin haklarının tanındığı bir cumhuriyet kurulduğunda bu kavga biter. Demokratik cumhuriyeti sağlayabilirsek Lozan işlevsiz olur, barış sağlanır" dedi.     Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) Şişli’de bulunan Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlediği "Yüzüncü yılında Lozan: Muhasebe ve imkan" başlıklı panel sürüyor. Panelin birinci oturumunda “Lozan’ın yüzyılı” tartışıldı. Moderatörlüğünü HDK İstanbul Kadın Meclisi Sözcüsü Nazlı Buket Yazıcı’nın yaptığı panelde, siyasetçi-tarihçi Mutlu Öztürk “Yüzüncü yılında Lozan gerçeği” konulu sunum yaptı.     Lozan Antlaşması’nın kendisini temsil etmediğini söyleyen Öztürk, anlatşmayla bir ulusun haklarının yok sayıldığını belirtti. Öztürk, “Lozan Kürtler için zafer değil, tam tersi tarihten silmeye çalışmanın resmi belgesiydi” dedi. Lozan Antlaşması’nda emekçilerin de bulunmadığını belirten Öztürk, “Lozan, emekçilerin 2’nci sınıfa itildiği bir sistemin kuruluşunun uluslararası belgesidir. O dönem tarihin yeniden yazılması gereken bir dönem.  Solsuz bir cumhuriyetin tahahülü Lozan’da verilmiş oldu” diye konuştu.     YÜZÜNCÜ YILINDA KÜRTLER   Avukat Emran Emekçi, “Lozan’ın Yüzüncü Yılında Kürtler” başlığıyla sunum yaptı. Av. Emekçi, Lozan Antlaşması sonrasındaki yapılan 1924 Anayasasının “anti-demokratik” olduğunu söyledi. Egemenlerin tarihinin “gizli tarih" olduğunu dile getiren Emekçi, “O masalarda neler alındı, neler satıldı? En başta Kürtler, sosyalistler satıldı. Biz devrimcilerin sırlarla sorunu var. Zihniyet değişirse, sırlarla işimiz kalmıyor. Lozan Antlaşması’nın temeli, sırlar ve Kurdistan’ın 4 parçaya bölünmesidir” diye konuştu. Mustafa Kemal’in Kurdistan’ın bugün ki sınırları tanımladığı konuşması olduğunu aktaran Emekçi, “Açıkça sınırları bugün ki gibi tanımlıyor. Bunun üzerine yemin etmiş bir Meclis söz konusu” dedi.    “Bu topraklar üzerinde demokratik bir cumhuriyet arzulanıyordu” diyen Emekçi, “Birinci cumhuriyet devrimci-demokratik cumhuriyettir. Bütün renkler orada kendini ifade edebiliyor. Asıl şey yerel direnişlerdir. Mustafa Kemal Samsun’a çıkarıldığında, yerel direnişleri bastırma amacıyla gönderiyorlar. Mustafa Kemal şu gerçeği görüyor: Bu direnişi bastırmak mümkün değil. ‘Niye bastırayım ki, başına geçeyim’ diyor" diye kaydetti.    ‘KÜRTLERİ TARİHTEN SİLME ANTLAŞMASI'    Lozan Antlaşması’nın Kürtler açısından “dehşet verici" olarak değerlendiren Emekçi, “Çünkü antlaşmaya baktığımızda Kürtler isimle geçmiyor, ülkesi 4 parçaya bölünüyor, hukukun dışına çıkarılıyor, azınlık bile sayılmıyor. Güncel olarak bile bunu yaşıyoruz. ‘Türkiye’de azınlık yok’ diyor. Kürtler seni sırtında taşımış. Mustafa Kemal’le hareket ettiler. Erzurum’da Mustafa Kemal rütbesiz konumdadır. Delegelikten istifa edip Atatürk’ü delegeliğe getiren bir Kürt delegedir. Sadece Erzurum’da değil, Sivas’ta da Mustafa Kemal’i koruyan Kürtlerdir. O dönemin mücadele verenleri Kürtler, sosyalistler, ümmetçi Müslümanlar. Onlar renkli, çoğulcu demokratik cumhuriyet için mücadele ettiler. Lozan Kürtlerin tarihten silinmesi antlaşmasıdır. Birinci cumhuriyetin kapitalist sisteme entegrasyonudur” ifadelerini kullandı.    Lozan Antlaşması’nda en önemli muhalifin Ali Şükrü Bey olduğunu dile getiren Emekçi, “Ali Şükrü Bey, ‘Meclis’ten gizli siyaset yürütüyorsunuz. Lozan’daki antlaşmaları istiyorum. Meclis’e getirin’ diyor. Meclis başkanı, ‘matbaada’ diyor. Bir sonraki soruşta, ‘yandı’ diyor. Bu antlaşma Meclis’ten de kaçırıldı. Birinci Meclis’te Lozan’a muhalefet eden kimseye 2’nci Meclis’te yer verilmiyor” dedi.   ‘ANTLAŞMA TOPLUM AÇISINDAN GEÇERSİZDİR’   Lozan Antlaşması’nın toplumun devre dışı bırakılarak imzalandığını ve bu nedenle toplum açısından geçersiz bir antlaşma olduğunu belirten Emekçi, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Yapmamız gereken o tarihsel temele, Kürt-Türk birliğini savunan mebuslara, sosyalistlere, Ali Şükrü beye saygıdır. Biz bunları esas alıyoruz. Biz zihniyeti tartışıyoruz. Demokratik anayasa, tüm farklı renklerin, dillerin, kültürlerin haklarının tanındığı bir cumhuriyet kurulduğunda bu kavga da biter. Barış böyle sağlanır. Lozan barış değil, barışa son veren bir antlaşmadır. Sadece tekçi insanlara yaşam hakkı tanıyan bir sistemde yaşamaya mahkum değiliz. Demokratik cumhuriyeti sağlayabiliriz. Bunu sağlayabilirsek Lozan antlaşması işlevsiz olur, barışı sağlarız.”   ‘AZINLIKLAR LOZAN’LA DAHA DA AZALTILDI’   Yazar Pakrat Estukyan ise, “Lozan’ın Yüzüncü Yılında Azınlıklar” başlığıyla bir sunum gerçekleştirdi. Bir Ermeni olarak “azınlık” olarak tanımlanmaktan memnun olduğunu belirten Estukyan,  “Azınlık olmak iyi bir şeydir. Tanınmış haklarımız var. Ama bunun arka planında başka şeyler de var. Lozan imzalandığı gün ona imza atan İsmet İnönü bunlardan hangisini onaylayıp onaylamayacağını çok iyi biliyordu. Çünkü arkasında bir devlet aklı vardı” diye konuştu.    Estukyan, halklarda ulus bilincinin çok sonradan açığa çıktığına işaret ederek, "Azınlıklar Lozan’da daha da azaltılmaya çalışıldılar. Lozan’da özellikle güvence altına alınan iki ada vardı. Gökçe ve Bozcaada. Bugün buralarda o adanın halklarından neredeyse kimse bırakılmadı. Türkiye etnik bir tasnif üzerine kurulan bir ülke. Müslüman olmayanları ayıklamak için ilk olarak Ermeni, Sayfo Süryani Soykırımı yaşandı.”   ‘PARADİGMAYI DOĞRU KURMAMIZ LAZIM’   “Kendi gücümüzü, öz potansiyelimizi iyi bilelim. Çünkü burası bizim memleketimiz. Ülkeyi kimseye kaptırmaya niyetimiz yok” diyen Estukyan, “Biz buradayız. Yarında burada olacaksak, yapılacak işlerimiz var. Yeni paradigmayı doğru kurmamız lazım. Halkın birlikte yaşayacağı, kadın aklını yükseltecek paradigmayı doğru kurmamız gerekiyor. Yarınlar illaki daha farklı yazılacaktır” diye konuştu.   ‘LOZAN’IN DOĞRU TAHLİLİ GELECEĞİMİZ İÇİN ÖNEMLİ’   Birinci oturumun son sunumunu gazeteci-yazar Erdoğan Aydın yaptı. “Anayasal yansımasıyla Lozan’ın öncesi ve sonrası” başlığıyla sunum yapan Aydın, "Bugünkü iktidar, Lozan’ı daha yer fethedilmediği ve daha fazla savaş yapılmadığı için eleştiren bir perspektif oluşturuyor. Günün tarihi açısından, bugünkünden daha geri bir geçmişi temsil ediyor. Buna karşı Lozan’ın sürekli bir zafer olarak kutlanan kesimler tarafından, mevcut tektipleştirilmiş, anti-demokratik yapının efsaneleştirilmiş yapısı olarak karşımızda duruyor. Bizler açısından ise; Lozan’ın aşılması gereken bir bilinç inşası oluşturmamız gerekiyor. Lozan’ın doğru tahlili, geleceğimizi inşa etmemiz açısından önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.    Lozan Antlaşması’nın Kürt sorununun çözümüne imkan sağlamadığını sözlerine ekleyen Aydın, “Lozan, Meclis’te anayasalarda eşitlikle tanımlanmış hakları yok sayan uluslararası bir antlaşmadır” dedi.   Panel, “Ortak geleceğin imkanları” başlıklı 2’nci oturumla devam edecek.