TOKİ'lerde nefes alma mücadelesi 2023-06-25 09:04:56   ŞIRNEX - Sokağa çıkma yasakları sonrası yıkılan evlerinin yerine inşa edilen TOKİ’lerde yaşamaya mecbur bırakılan kadınlar, bulundukları apartman katlarından inerek bir ağacın gölgesinde nefes alabildiklerini belirtti.    Koruculuk dayatmalarına karşı yakılan köylerinden göç etmek zorunda kalan binlerce kişi, zorunlu göçün ardından yeni bir yaşam inşa etti. Şirnex’te de 1990’lı yıllarda köyleri yakılan binlerce kişi, kent merkezinde yaşamaya başladı. Ancak 25 yıl sonra yeniden inşa edilen yaşam iktidarın hedefi oldu. 14 Mart 2016’da sokağa çıkma yasağı ilan edilen Şirnex’te, kentin 12 mahallesinden 7’si haritadan silindi, 2 bin 44 ev yıkıldı. Müstakil, tek katlı ve bahçeli evlerin bulunduğu alanlar “acele kamulaştırma” kararıyla yıkılırken, yerine halka Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından binalar inşa edildi. Yaşam alanlarından ve doğasından koparılan kadınlar, kent kültürüyle bağdaşmayan binalarda yaşamak zorunda bırakıldı.    NEFES ALMA MÜCADELESİ   Bu kültürü yaşatan kadınlar, TOKİ bahçelerinde bulunan sayılı ağaçların gölgesinde bir araya geliyor. Şirnex'in Bilmat köyünde yaşayan ve 90'lı yıllarda köyü boşaltılan 74 yaşındaki Emine Galip, evinin sokağa çıkma yasağı sırasında yıkıldığını belirterek, yıllardır TOKİ'lerde yaşadığı için eski yaşamına özlem duyduğunu söyledi. Evinin her yerinde çiçekler eken Galip, her gün bulunduğu 6'ncı kattan indiğini ve apartmanın önüne dikilen ağacın gölgesinde oturup nefes aldığını ifade etti. Galip, “30 yıl önce köyümüzden çıkmak zorunda kaldık. Köydeyken mısırımız vardı, fıstıklarımız vardı, armutlarımız vardı. Ama köyden çıkmak zorunda kaldıktan sonra bunları hepsi de gitti. Kente geldikten sonra da zorluklar çektik. Köydeki hayatı burada sürdürmeye çalıştık. İlkin topraktan bir ev yaptık. O evde yaşıyorduk. Çocuklarımı orada büyüttüm. Bir ömür o evde geçti. Çok güzel günlerdi. Bahçemiz vardı, içinde çiçekler ve domatesler ekerdik. Tandırımız vardı, ekmek pişirirdik. Ne istesek hep birlikte yapardık" şeklinde anlattı.   SOLUĞU KÖYÜNDE ALIYOR    90'lı yıllarda köyü boşaltılan 74 yaşındaki Emine Galip   Bahçeli evlerinde bütün komşularının bir araya geldiklerini anımsatan Galip, “Akşamları damda uyurduk. O evimiz çok güzeldi. Sonra da apartman dairesinde yaşamak zorunda kaldık. Burada komşuluk ilişkisi yok, ne gelen var ne giden var. Bizim yıkılan evimizde her gün 10-12 kadın yan yana gelirdik. Ama burası öyle değil. Bazen çok daralıyorum ve ayda bir kez ya da iki kez köye gidiyorum. Her gidişimde sanki yeniden doğmuşum gibi hissederim. Kocaman binanın önünde bir kaç ağaç var, her gün gider o ağacın gölgesinde otururum. Eski hayatımı, evimi özlüyorum" diye belirtti.     'SAMİMİYET VE GÜVEN YOK'   TOKİ'lerde yaşayan 41 yaşındaki Bahar Ürün, evlerinin yıkılıp yerine TOKİ'lerin inşa edilmesiyle birlikte yaşamlarında çok ciddi değişikliklerin olduğunu kaydederek, “Müstakil bir evimiz vardı. O zaman komşuluk vardı, insanlık vardı. Zordu ama güzellikleri vardı. Bahar geldiğinde yorganlarımızı, döşekleri çıkartır, damda yıkardık. Evde bir şeyin kalmamışsa ya da yardıma ihtiyacın varsa komşuna söylerdin. Ama şimdi TOKİ'lerdeyiz ve hiç bir şey yapamıyoruz, kimse kimseyi sormuyor. O zaman huzur vardı, sağlık vardı. 11 katlı bir binada yaşıyorsunuz ve her bir katta onlarca insan ama kimse kimseyi tanımıyor. Kendi komşunu dahi tanımıyorsun. Samimiyet ve güven ortamı yok. İnsanlık, evlerimizin bu dev binaların altında kaldığı gibi kalmış. Akşama kadar evde çalışıyoruz. İşlerin bittikten sonra nefes alabileceğin bir alan yok. Eskiden komünal bir yaşamımız vardı. En kötüsü çocuklarımız da şimdiki hayata benzemek zorunda kalıyor. Çünkü TOKİ'lerde büyüyorlar. Eskiden çocuklar sokakta rahat oynardı, şimdi çocuklarımızın dışarıya çıkmasına izin vermiyoruz. Çünkü kimseyi tanımıyoruz ve güvenemiyoruz. Kadınlar için işkence olmuş. Ömrümüz bu TOKİ'lerde geçiyor" ifadelerini kullandı.      MA / Zeynep Durgut